Altın Portakal’da Sultanlara Layık Açılış

49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Flm Festivali, yarışmacılar ve festival konuklarının katılımıyla yapılan muhteşem açılış galası ve onur ödülleri töreniyle başladı. Cam Piramit’te yapılan galaya yağan şiddetli yağmura rağmen Antalyalı sinemaseverlerin ilgisi büyüktü. NTV televizyonundan canlı yayınlanan gecenin sunuculuklarını İlker Aksum ve İclal Aydın yaptı. Gala ve onur ödülleri töreninin açılışını, Türk sinemasının “Sultan”ı, Türkan Şoray ile Başkanı Mustafa Akaydın birlikte gerçekleştirdi. Bu yıl Sanatta Sosyal Sorumluluk Onur Ödülü’ne layık görülen Türkan Şoray’a ödülünü, Başkan Mustafa Akaydın verdi.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Altın Portakal’da Sultanlara Layık Açılış yazısına devam et
  • Hiç Bir Düşmanın, Ordunun ve Silahın, Yurt Sevgisinden Daha Güçlü Olmadığını Kanıtlayan Destan: Çanakkale 1915

    Fida Film’in, yapımcılığını Örümcek Yapım ile beraber üstlendiği ve Tivibu katkılarıyla beyazperdede seyirci ile buluşacak olan Çanakkale 1915 filminin vizyon tarihi için geri sayım başladı. Çılgın Türkler, Diriliş ve Cumhuriyet kitapları ile milyonlarca okuyucuya ulaşan yazar Turgut Özakman’ın kaleminden anlatılan, Türk milletinin diriliş hikâyesi Çanakkale 1915, 18 Ekim 2012 tarihinde yaklaşık 400 kopya ile tüm Türkiye’de sinema seyircisiyle buluşacak. Yönetmenliğini Yeşim Sezgin’in üstlendiği filmde başrolleri İlker Kızmaz, Şevket Çoruh, Barış Çakmak gibi yetenekli oyuncular paylaşıyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Hile Yolu

    Ersin Kana’nın yönettiği ve Ozan Bilen, Serkan Yakan, Halil İbrahim Aras ile Özgül Koşar’ın oynadığı Hile Yolu, 26 Nisan 2013′de Medyavizyon Film dağıtımıyla Pancard Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Kilisenin önünde bekleyen Korhan ve Murat. Azınlıklara ve gayri müslimlere yönelik cinayetler işleyen suç hücresinin iki üyesi. Murat alacakları parayı düşünürken, Korhan kilisenin papazını vuracak olan Kofik’in bu işi beceremeyeceğinden endişeli. Şeyhmus, suç örgütünün lideri Paşa’ya ait bir hard disk çalar. Hard diskin içindekiler, yeni bir operasyon dalgasına sebep olacak kadar önemlidir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Diğer basın bültenleri ve bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Hile Yolu yazısına devam et
  • Paranormal Activity 4’ün Dünya Çapındaki Want It – İste Kampanyası Bir Hafta İçinde Bitiyor

    Dünya çapındaki Paranormal Activity hayranlarının, Paramount Pictures’dan çıkan popüler korku serisinin yeni filmi Paranormal Activity 4′ü erken izleme fırsatını elde edebilmek için sadece bir haftaları kaldı. www.ParanormalMovie.com adresine gidip Want It – İste tuşuna basarak şehrinizin, filmin ücretsiz gösterimini herkesten önce izleyecek dünya çapındaki ilk 25 şehirden biri olduğundan emin olun. Oylama 11 Ekim’de sona eriyor. Ücretsiz ön gösterim kazanarak filmi ilk izleyecek şehirlerin sıralaması şimdilik şöyle: Lima, Peru; Rio de Janeiro, Brezilya; Paris, Fransa; Moskova, Rusya; New York, Amerika.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Ünlü Yıldız Jena Malone, Altın Portakal’da

    Amerikalı genç ve güzel film yıldızı Jena Malone, 49. Altın Portakal’ın konuğu olarak Antalya’ya geliyor. 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında düzenlenecek festival galasında Altın Portakal Onur Ödülü’yle ödüllendirilecek olan Jena Malone, kendisi için hazırlanan özel programlarda hayranlarıyla buluşacak. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, Jena Malone’in hiçbir bedel almadan sadece Antalya’yı ve Altın Portakal Film Festivali’ni merak ettiği için Antalya’ya geldiğini söyledi. Jena Malone, filmlerinde bilgili, zeki ve sempatik bir genç kız figürü çiziyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Ünlü Yıldız Jena Malone, Altın Portakal’da yazısına devam et
  • Demet Akbağ, Güneydoğu’nun İlk Kadın Belediye Başkanı Olarak Geliyor

    Yeni projesi Hükümet Kadın için Ağustos ayından bu yana Mardin’de bulunan Demet Akbağ, senaryosunu Sermiyan Midyat’ın yazdığı Hükümet Kadın filminde “Xate” olarak seyircinin karşısına çıkacak. Filmde Demet Akbağ’a Ercan Kesal, Sermiyan Midyat, Bülenç Çolak, Cezmi Baskın, Mahir İpek, Rıza Akın, Haki Biçici, Ahmet Sarsılmaz, Doğukan Polat, Bahadır Efe, Ayberk Atilla, İpek Bilgin, Aziz Şarvan, Olgun Toker, Burcu Gönder, Gülhan Tekin, Renan Bilek gibi isimler eşlik ediyor. Film, güneydoğu’daki ilk kadın belediye başkanı, 8 çocuklu Xate’nin kahkaha dolu ilginç ve farklı hikâyesini anlatıyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Sabah Uyandığında Başka Bir Hayat

    Başka Bir Kadın (La Vie d’une Autre)
    Yönetmen: Sylvie Testud
    Roman: Frédérique Deghelt
    Senaryo: Claire Lemaréchal-Sylvie Testud
    Müzik: André Dziezuk
    Görüntü: Thierry Arbogast
    Oyuncular: Juliette Binoche (Marie), Mathieu Kassovitz (Paul), Aure Atika (Jeanne), François Berleand (Volin), Danièle Lebrun (Denise), Vernon Dobtcheff (Dimitri), Yvi Dachary-Le Béon (Adam), Marie-Christine Adam (Babouchka), Sylvie Herbert (Rita), Audrey Langle (Mona)
    Yapım: Fransa-Belçika-Lüksemburg (2012)

    Fransız oyuncu-yönetmen Sylvie Testud’nün Frédérique Deghelt’den uyarladığı “Başka Bir Kadın”, Atıf Yılmaz’ın “Aaahh Belinda” filmini çağrıştırıyor. Testud’nün filminde Paris şehri Juliette Binoche’tan rol çalmış adeta.

    Sıcak bir yaz günü. Marie, karikatürist Paul’ün babası Dimitri’ye iş için başvuruyor. Marie, Paul’ü görür görmez tutuluyor. Marie, 29. doğum gününde Paul’ü partisine davet ediyor. Marie’nin tekerlekli sandalyede çok hasta babası da var. Marie, annesi Denise’in doktor Vincart’la ilişkisine de tanık oluyor bu doğum gününde. Annesine öfkeli Marie, o gece aşık olduğu Paul’le yatıyor ve sabah da bambaşka hayata uyanıyor. Marie’nin hayatı 15 yıl ileriye sıçramış. Marie, hayatındaki bu 15 yılı hatırlayamıyor. Yeni hayatında Paul’ün kocası olduğunu fark ediyor. Bayan Bontant adı Bayan Speranski olmuş. Üstelik llkokula giden Adam adında bir oğlu olduğunu da keşfediyor. Sabahları üzerine bal sürülmüş kızarmış ekmek yemeyi seven oğlunun Mona adında dadısı bile var. Evin hizmetçisi de Rita. O, zengin bir ailenin gelini. Kayınpederinin Royal Yatırım ve Pazarlama Şirketi’nde üst düzey bir yönetici şimdi. Kocasına boşanma davası açtığını da avukat Volin’den öğreniyor. Babasının vefatını da. Paul’ün yayıncı Jaenette’le ilişkisi olduğunu mu düşünmüştü bu boşanma davasını açarken? Marie, hayatının kayıp yıllarını hiç hatırlamıyor ve Paris’te doğum günündeki hayatının peşine düşüyor. Geçmişinde bazı şeyleri hatırlıyor, ama kimseye ulaşamıyor. Paris’in 14. bölgesinde oturduklarını hatırlıyor. Vincart’ın dairesini buluyor ve annesinin doktorla yaşadığını görüyor. En azından babasının acı çekmeden öldüğünü öğreniyor onlardan. Marie şimdi ne yapacak? Kayınpederi onu, boşanmadan sonra Londra’ya göndermek istiyor. Doğum günündeki gibi Paul’le yatarsa geçmişte hayatına kaldığı yerden devam edebilecek mi? Yönetmen, seyircilerini boşlukta bırakarak Marie’nin hayatından çıkıveriyor.

    Bir dejavu gibi…

    Sinemaskop çekilmiş 2012 yapımı “La Vie d’une Autre-Başka Bir Kadın filminin 1971 Lyon doğumlu Fransız yönetmeni Sylvie Testud, Olivier Dahan’ın iki Oscarlı 2007 yapımı “La Môme-Kaldırım Serçesi” filmindeki Mômone karakteriyle biliniyor. Bu filmi seyrederken küçük bir dejavu yaşadık. Atıf Yılmaz’ın Barış Pirhasan’ın senaryosundan çektiği 1986 yapımı “Aaahh Belinda” filmi aklımıza geldi. Aşağı yukarı aynı şeyleri anlatıyor bu iki fantastik film de. “Aaahh Belinda”, 23. Antalya Film Festivali’nde “Altın Portakal” kazanmıştı. Yönetmen Testud, filmini Frédérique Deghelt’in 2007’de yayımlanmış aynı adlı romanından uyarlanmış. Filmde Paris şehri muhteşem güzellini sunmuş perdede. Bu güzel şehir, neredeyse Juliette Binoche’tan rol bile çalmış. Yönetmenin görsel dünyası iyi. İç ve dış çekimleri neredeyse eşit kullanmış. Paris sokaklarında müzisyen André Dziezuk’un piyano tınılarını da dinlemek keyifli. 1964 Paris doğumlu Binoche, yönetmen Leos Carax’nın bütçeleri delip geçen 1991 yapımı “Les Amants du Pont-Neuf-Köprüüstü Aşıkları” filmiyle taraflı tarafsız herkesi kendine aşık etmişti. Binoche’un bu filmde anlattığı fıkra hâlâ güldürüyor. Kieslowski ustanın 1993 yapımı “Trois Couleurs: Bleu-Üç Renk Mavi” filminde en tepeye çıktı ve Hollywood onu gördü. Sinemanın yaşayan en önemli ve özel oyuncularından Binoche. Haneke usta da onun yüzünü ölümsüzleştirmeye katkıda bulundu. Haneke-Binoche işbirliğinden 2000’de “Code Inconnu-Bilinmeyen Kod” ve 2005’te “Caché-Saklı” ortaya çıktı. 1967 Paris doğumlu Fransız yönetmen-oyuncu Mathieu Kassovitz, Cannes’da “En İyi Yönetmen” ödülü kazandığı 1995 yapımı siyah-beyaz “La Haine-Protesto” filmiyle umut bağlanan bir yönetmen olsa da genelde oyuncu olarak öne çıktı hep.

    (12 Ekim 2012)

    Ali Erden

    [email protected]

    Umut Üzümleri

    Tunç Okan’ın yönettiği ve Yetkin Dikinciler, Ahmet Mekin, Saadet Işıl Aksoy ile Barış Koçak’ın oynadığı Umut Üzümleri, 17 Mayıs 2013′de Medyavizyon Film dağıtımıyla Rönesans Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Fransa’da yaşamakta olan genç bir ikinci kuşak Türk, Romanya’nın doğusundaki küçük bir Kırım Tatar azınlık köyüne öğretmen olarak gönderilir. Köylülere ipotek karşılığı borç vermiş olan Rumen toptancı, köyün bulunduğu bölgeye, büyük ve modern bir yerleşim yeri kurmak istemektedir. Köylülerin çevreye zararlı bu plânı bozmak için tek umudu, köy toprakları üzerinde bir bağ kurmaktır.

    • Basın Bülteni
    • Fotoğraflar
    • Facebook
    • Fragman
    • IMDb

    Umut Üzümleri yazısına devam et

    Takip: İstanbul, Klak Sinema Programı’nda

    Bugün TV, Klak Sinema Programı’nda bu hafta Takip: İstanbul tanıtılıyor. Liam Neeson, Maggie Grace ve Famke Janssen, İstanbul deneyimlerini anlatıyor. İnternet siteleri tüm zamanların en kötü ölüm sahnesini seçti. Rusya’nın en pahalı filmi, 16 yıl sonra kaldığı yerden devam ediyor, Güneş Yanığı 2; okyanusta macera kaldığı yerden devam ediyor, Sammy’nin Maceraları 2; iki dev oyuncu Meryl Streep ve Tommy Lee Jones’u bir araya getiren bir romantik komedi, Aşk Yeniden. Hepsi ve çok daha fazlası bu hafta sonu Klak’ta sizleri bekliyor. Klak, 06 Ekim Cumartesi günü 13:20’de Bugün TV ekranında.

  • Basın Bülteni
  • Türkiye’nin Tarihine Kişisel Yolculuk

    Uzun Hikâye
    Yönetmen: Osman Sınav
    Eser: Mustafa Kutlu
    Senaryo: Yiğit Gökalp
    Müzik: Ulaş Özdemir
    Görüntü: Vedat Özdemir
    Oyuncular: Kenan İmirzalıoğlu (Ali), Tuğçe Kazaz (Münire), Ushan Çakır (Mustafa), Damla Sönmez (Ayla), Batuhan Karacakaya (Genç Mustafa), Altan Erkekli (Emin), Güven Kıraç (İstasyon Şefi), Zafer Algöz (Şeref), Cihat Tamer (Okul Müdürü), Mahir Günşiray (Savcı), Mustafa Alabora (Kamil Zeki), Cengiz Bozkurt (Müstahdem), Mustafa Üstündağ (Makasçı), Erkan Avcı (Selami), Taha Yusuf Tan (Çocuk Mustafa), Elif Atakan (Feride)
    Yapım: SineGraf Film (2012)

    Televizyona tartışmalı dizler yapan yönetmen Osman Sınav, ülkemizin karanlık ve zorlu yıllarına baktığı “Uzun Hikâye”, önemli yazarlardan Mustafa Kutlu’nın otobiyografik hikâyesinden yola çıkıyor. Bu film insanları etkiliyor.

    Osman Sınav’ın yazar Mustafa Kutlu’nun otobiyografik hikâyesinden çektiği 2012 yapımı “Uzun Hikâye” filmini gördükten sonra şunu düşünebilirsiniz: Hemen Avrupa Birliği’ne girmeliyiz… Sinemaskop çekilmiş bu filmde, 1950’lerden 1970’lere kadar Türkiye’nin hâli pür melâlini görüyorsunuz. Devlet, her an ve her yerde kendini hissettiriyor. Durumdan vazife çıkartanlar da taşrada insanlara hayatı zehir ediyorlar. Filmi seyrederken, Ankara Kriterleri’ne değil, Kopenhag Kriterleri’ne sıkı sıkıya bağlanmamız gerektiğini anlıyorsunuz.

    Anadolu’da uzun hikâye…

    Filmi, Mustafa’nın anlatımıyla izliyorsunuz. Mustafa, bir sevdaköylü. Hikâyede yolculuk aldığınızda anlamını buluyorsunuz. Pehlivan Süleyman’ın torunu Bulgaryalı Ali, Eyüplü yazlık sinema işleticisinin lepiska sarı saçlı, mavi gözlü kızı Münire’yi kaçırmış. Münire’yi kaçırırken sinemayı yakmış. O sırada perdede Victor Fleming’in 1939 yapımı “Gone with the Wind-Rüzgar Gibi Geçti” film oynuyormuş. Ardından evlenmişler. Şimdiyse beş yaşındaki oğulları Mustafa olmuş aşklarının meyvesi. Kayınlarının öfkesinden kaçan Ali ve ailesi, bir tren istasyonunda iniyor ve yeni bir hayata başlıyor. Yüreği iyi, coşkulu ve girişken sosyalist lâkabı da takılan Ali, kasabanın okulunda kâtip olarak iş buluyor hemen. Evleri de elbette eski bir vagon. O küçücük vagon, mutlulukla sıcak bir yuvaya dönüşüveriyor. Okul müdürü devletin varlığını daima hatırlatıyor. Okulun boş toprağını sebze bahçesine dönüştürdüğünde kaderi yine yollara düşmek oluyor Ali’nin. Bu defa canından çok sevdiği Münire olmadan. İkinci çocuklarına hamile karısı, komşuları olan makasçı ve ailesinin yardımına rağmen trajedi geliyor. Sonra yol başka bir kasabaya düşüyor. Ali, Emin efendinin kahvehanesinin bir köşesinde arzuhalcilik yaparken, Emin efendi dışarıda çerçi Abdullah’ın yanına bir yer yaptırmayı istiyor. İşte bu andan sonra yine her şey değişiyor ve devlet soğuk yüzünü gösteriyor. Belediye reisi, zabıtalarıyla sosyalist Ali’ye işkence yapıyorlar. Liseli genç Mustafa da, en iyi arkadaşı Celal’le aynı kıza, Feride’ye aşık oluyor. Celal, kemik erimesinden dolayı evden çıkamıyor. Mustafa, arkadaş için fedakârlığı da öğreniyor bu kasabada. Baba oğul yine yollara düşüyorlar. Bu defaki yer Hanyeri. Orada insanların sevgisini kazanan Ali ve oğlu, küçük bir kitapçı dükkânı açıyorlar. Hanyeri, Mustafa’ya yeni ufuklar sunuyor savcının güzel kızı Ayla’nın aşkıyla. Ali, ilçenin yerel gazetesi Yeşil Hanyeri’nde muhalif köşe yazıları da yazmaya başlayınca Savcı Bey rahatsız oluyor. Devlet yine araya giriyor ve muhalefetin başını eziyor. Burada babanın kaderi oğulun kaderi oluşuna bir defa daha tanıklık ediyorsunuz final bölümünde. Sevdaköylü Mustafa da babasının yoluna düşüyor.

    Çarpıcı Türkiye görüntüleri…

    Osman Sınav’ın 2012 yapımı “Uzun Hikâye” filmi, 1945’te Erzincan’da doğan yazar Mustafa Kutlu’nun 2000 yılında yayımlanmış aynı adlı hikâyesinden uyarlanmış. Muhafazakâr kesimde yer alan yazarın, 1968’de “Sait Faik’in Hikâye Dünyası” ve 1972’de “Sabahattin Ali” deneme-inceleme kitapları da öne çıkıyor. Filmi seyrederken, insanı titreten bir Türkiye panoraması görüyorsunuz. Devlet, koca bir ülkeyi kıskaç altına almış ve insanlara nefes aldırmıyor. Sosyal bir faşizm var sanki. Sistem, insanları muhbirliğe teşvik ediyor. Bir korku kuşatması var. Sisteme göre çatlak bir ses hemen susturulmalı. Ezelden günümüze düşündüğünüzde bu ülkenin ne kadar çok şey yitirdiğini anlıyorsunuz. Filmin biçim ve içerik dili de birbirini tamamlıyor. Bu sinemamızda nadir durumlardan biri. Mekân kullanımları da çok çarpıcı. Dış mekân kullanımları da iç mekânlar kadar etkileyici. İlk bölümlerdeki vagon sahneleri gerçekten unutulmaz. Ali’nin küçük Mustafa’ya annesini nasıl kaçırdığını anlattığı “ses efektli” hikâyesi yaşanmaya değer. 1956’da Burdur’da doğan yönetmen Osman Sınav, televizyonda sansasyonel “Kurtlar Vadisi”, “Deli Yürek”, “Sakarya-Fırat” dizilerini yönetti. 2001’de “Deli Yürek: Bumerang Cehennemi” ve 2007’de “Pars: Kiraz Operasyonu” filmlerini çekti. Bu iki filmle televizyondan gelen başarıyı sinemaya taşımak istedi Sınav ve başardı. Filmin adının da nereden geldiğini de filmin derinliğinde öğreniyorsunuz. Oyuncu performansları da etkileyici. Kenan İmirzalıoğlu hayatının rolünü oynamış. Elbette Mahir Günşiray, Altan Erkekli, Cihat Tamer, Güven Kıraç, Zafer Algöz, Mustafa Alabora ve Tuğçe Kazaz muhteşemler. Elbette filmdeki tüm Mustafalar da. Hanyeri’ndeki Mustafa’nın favorileri bize sinemamızın takma sakal ve bıyık devirlerini hatırlattı. “Uzun Hikâye”, görülmeye değer bir film.

    (12 Ekim 2012)

    Ali Erden

    [email protected]

    Başka Bir Kadın

    Sylvie Testud’un yönettiği ve Juliette Binoche, Mathieu Kassovitz, Aure Atika ile Daniele Lebrun’un oynadığı Başka Bir Kadın (La Vie D’une Autre), 12 Ekim 2012’de Chantier Films dağıtımıyla Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı.
    29. yaş gününü kutladıktan sonra sevgilisiyle beraber uykuya dalan Marie uyandığında bambaşka gerçeklerle karşılaşır. 10 yaşında bir çocuğu olan anne, zengin bir iş kadını ve çok sevdiği adamla düşman iki yabancı olarak uyanmıştır. Gençliğinde çok sevdiği insanların hiç biri hayatta değildir. Marie, onları nasıl kaybettiğiyle ilgili olarak kendisini sorgular.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Erden Yazıyor