Katil Joe

William Friedkin’in yönettiği ve Matthew McConaughey, Emile Hirsch, Juno Temple ile Gina Gershon’un oynadığı Katil Joe (Killer Joe), 09 Kasım 2012’de PinemArt Film dağıtımıyla D Productions tarafından vizyona çıkarıldı.
Satacağı uyuşturucu annesi tarafından çalınan ve 6.000 dolar bulamazsa ölecek olan 22 yaşındaki Chris Smith’in hikâyesi. Hiç umudu kalmayan Chris, babası Ansel’den yardım ister ve birlikte plan yaparlar. Anne hayat boyu sigortalıdır ve borcu bu parayla borcu kapatabileceklerdir; ancak bunun için annenin ölmesi gerekmektedir. Bu noktada hikâyeye çok çekici bir kiralık katil olan Joe Cooper dahil olur.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Katil Joe yazısına devam et

Histeri ile Başetmenin Yaratıcı Yolları

‘Mutlu Et Beni’ ya da İstanbul Film Festivali’nde gösterilmiş olduğu özgün adıyla ‘Histeri (Hysteria)’nın ön jeneriğinde üstüne basa basa gerçek bir öyküden yola çıkıldığı belirtiliyor. Filmin başkişisi Dr. Joseph Mortimer Granville gerçekten 19. yüzyıl İngiltere’sinde yaşamış ve 1900’deki ölümüne dek ruh sağlığı ve organik rahatsızlıkların tedavisine ilişkin bir düzineye yakın eser vermiş. Ancak kendisine tıp tarihindeki popülaritesini sağlayan ve yönetmen Tanya Wexler’in filmine ilham veren özelliği, ilk elektrikli vibratörün mucidi olması. Tarihsel kaynaklara göre, kas ağrılarının giderilmesi için Granville’in tasarımı olarak piyasaya sürülen cihaz, mucidinin itirazına rağmen cinsel ihtiyaçların ya da dönemin yaygın kullanımıyla ‘histeri’nin tedavisinde kullanılmaya başlanmış. Sanayi Devrimi’nin baş döndürücü bir hızla yeni keşifleri getirdiği geçtiğimiz yüzyıl başlarında, cinsellik alanında çığır açan bu yeni buluşun üretimi hızla yaygınlaşmış ve yıllar içinde yeni modelleri geliştirilmiş. Son jeneriği bekleyen izleyicilerin cihazın tarihsel gelişimini izleme fırsatını bulacaklarını ayrıca belirtelim.

Filme gelince, Dr. Granville’in kurmaca öyküsü şık paketlenmiş bir romantik komedi olarak sunulmuş. Dönemin steril olmayan devlet hastanelerinden popüler sosyete doktorunun asistanlığına atlayan genç adamdan, babasının zenginliğine yüz çevirerek kendini yoksullara adamış öncü feminist-sosyalist isyankâr büyük kıza, cinsel şifa peşindeki zengin kadınlara bekleme salonunda piyanosuyla Chopin noktürnleri çalan hanım hanımcık uysal küçük kıza, iki genç kadın arasında gidip gelen genç adam ve beklenen mutlu sona varıncaya kadar tüm beklentiler birer birer karşılanmış. Viktorya İngilteresi’nin sınıf farklılıklarını çarpıcı biçimde yansıtan dönem tasviri, yok sayılmış kadın cinselliğinin şaha kalkışının yer yer İtalyan seks komedilerinin sınırlarını zorlayan sahneler eşliğinde sergilenişi de cabası.

(20 Ekim 2012)

Ferhan Baran

[email protected]

CAVA Enstitü’den Yeni Eğitim Metodları

Sinema ve audiovizüel sanatlar alanında faaliyet gösteren CAVA Sinema & Audiovizüel Sanatlar Enstitüsü, 17 Ekim 2012 Çarşamba günü saat 18:30’da Ankara Cermodern Konferans Salonu’nda sinemada yeni eğitim metodlarını tartışmaya sunuyor. Moderatörlüğünü Ezel Akay’ın yapacağı forumda Prof. Dr. Ahmet Gürata, Prof. Dr. Ruken Öztürk ve Prof. Dr. Seçil Büker’in tartışmacı olarak yer alacak. Forum herkese açık olarak düzenleniyor. CAVA Enstitü’ye Ahmet Uğurlu, Onur Ünlü, Ümit Ünal, Yeşim Ustaoğlu, Yüksel Aksu danışman olarak destek veriyor.

  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü görsele haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    CAVA Enstitü’den Yeni Eğitim Metodları yazısına devam et
  • Acaba SENDER Bu Duruma Ne Der?

    Türkçesi bu kadar bozuk olan bu bildiri SENDER’e gelmiş olsaydı imzalayacak mıydık? İmzalamak için hiç değilse bu bildirinin Türkçesini düzeltmemiz gerekecekti. Bir senarist olarak ilkokul kompozisyonu düzeyindeki bu Türkçeye itiraz etmemiz de gerekecekti.

    Bildiriyi imzalayanların bu kötü Türkçeyi okuduktan sonra onaylayarak imza attıklarını sanmıyorum. Çünkü korsan bir bildiri izlenimi edindim. Veya birisi bu konuda meslek birliği başkanlarını telefonla ikna ederek bu hamaset kokan bildiriyi yayınlamıştır.

    Zaten imzacıların çoğunluğu kurumsal yapılar olarak gözükürken, Film Yönetmenleri Derneği orada sırıtıyor. Ayrıca Yeni Sinema Hareketi diye bir kurum veya dernek duymuş olan var mı?

    İçeriğine gelince, Altın Portakal’ı alan filme itiraz doğru olabilir. Nitekim Sinema Genel Müdürü Cem Erkul Bey bu filmin Türk filmi değil, Avusturya filmi olduğunu söyledi. Sayın Erkul’dan daha iyi bilecek durumda değiliz. Ancak festival sırasında bildiriyi imzalayanlar da Cem Bey de Antalya’da idiler. Niçin itiraz etmediklerini sormamız gerekmez mi?

    Ayrıca festivalin ardından magazin gündemine hizmet eden bir konuda bu kadar örgütümüzün buluşması biraz tuhaf değil mi? Ben bu işi tasarlayan kişiyi çok merak ediyorum ve meslek birliklerimizin yöneticilerinin bu tür korsan girişimlere alet olmalarından rahatsız olduğumu belirtmek istiyorum. Meslek birliklerimizin değerli yöneticileri biraraya geldiklerinde ve Türkiye kamuoyuna bir bildiri yayınladıklarında, gündeme oturmalı ve mesleğimiz için etkili sonuçlar doğurmalıdır.

    Bir kaşık suda fırtına koparan bildirideki konu “yeni” değildir. Fatih Akın’ın Yaşamın Kıyısında isimli filmi de bir Alman filmi idi ve portakalı almıştı. Fatih de Alman vatandaşıdır. Güzelliğin On Par’ Etmez’in yönetmeni Kürt asıllı Avusturya vatandaşıdır. Bu film de Türk filmi değil Avusturya filmidir. Yönetmeliğe göre festivalin Türk filmleri bölümünde yarışması yanlıştır.

    Konu daha önce bana bildirildiği için ben de festival yöneticilerini uyarmıştım. Bu filmi yabancı filmler bölümünde yarıştırmaları gerektiğini söylemiştim. Konuyu Bakanlık yetkilileri ile görüşen Göksel Kumsal Bey beni aradı ve yönetmenin çifte vatandaşlık statüsünde olduğunu söyledi. Bu durumda yapacakları bir şey olmadığı için filmin yarışma bölümü değişmedi.

    Daha önce başka örneklere ve festival sırasında bu filme itiraz etmeyen birisi (veya her kimse birileri) meslek birliklerimizi de peşine takarak fena halde yanlış yapıyorlar.

    Eğer bu ülkede film festivallerini masaya yatıracaksak konu çok zengindir. Hepsinin bu konuda yığınla eksiği ve yanlışı var. Doğru dürüst açılış ve kapanış programı yapamıyorlar. Kurallara uygun bir “jüri” oluşturamıyorlar. Sinemamızı yerel yöneticilerin ve siyasilerin hamasi nutuklarının platformu haline getiriyorlar. Magazinel bir anlayışın pençesinde kendi aralarında bir yarış yapıyorlar. Festivallerin ardından bu ve benzeri konuları masaya yatırmamız gerekirken koskoca meslek birliklerinin önümüze koydukları konu gerçekten içler acısı. Yeni bir sinema hareketi varsa benden selâm olsun.

    (20 Ekim 2012)

    Sabahattin Çetin
    (Yapımcı – Dağıtımcı)

    Altın Portakal Ödülleri Açıklandı

    49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal ve Uluslararası Uzun Metraj, Kısa Film, Belgesel Film ve Halkın Portakalı ödülleri, 12 Ekim 2012 Cuma akşamı düzenlenen kapanış töreninde açıklandı. Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması En İyi Film Ödülü Hüseyin Tabak’ın yönettiği Güzelliğin On Par’ Etmez’e, En İyi İlk Film Ödülü ise Erdem Tepegöz’ün yönettiği Zerre’ye verildi. En İyi Yönetmen Ödülü’nü Zerre filmi ile Erdem Tepegöz kazanırken, genç oyuncu Anna Andrusenk’e (Elveda Katya) En İyi Kadın Oyuncu, çocuk oyuncu Abdulkadir Tuncer’e (Güzelliğin On Par’ Etmez) ise En İyi Erkek Oyuncu Ödülü verildi.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Ödüller listesi ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Altın Portakal Ödülleri Açıklandı yazısına devam et