“Şampiyon”, imkânsıza yakın rekorları kıran yarış atı olarak tarihe geçen Secretariat (Sekretarya) adlı aygır ile evli dört çocuklu sahibesinin ‘kazanma’ya kitlenmiş çok özel etkileşiminin çevresinde gelişen olayların, sapasağlam bir metin ve diyaloglarla öykülenmesi… Ya da, at türüyle onun üzerinden kumar oynayan insanoğlu arasındaki eşit olmayan ilişkinin, pembe / güleryüzlü bir bakış açısıyla anlatılması… ‘Yarışların yürek atışları’nı duyumsatan kamera çalışmasına dikkat!
Uzun eleştiri için tıklayınız.
“Dövüşçü”, aktif – cevval bir annenin kanatları altındaki dokuz yetişkin kardeşin iki erkek üyesinden “Irish” Micky Ward’un, eski boksör olan, ‘keş’ / sorunlu üvey ağabeyinin çalıştırıcılığında ringlerde yükselmeye başlamasının aile içi sancılar ve çatışmalarla geçen hikâyesi. Yönetmen, Massachusetts – Lowell alt sınıf insanlarının tamamıyla gerçek yaşamlarını ve insanlık tarihi denli eski bir dövüş sporu olan boksun, küçük yerdeki insanların ‘bir kahraman yaratma’ umudunu nasıl canlı tuttuğunu, onların duygusal çalkantılarını seyirciye aynen geçirerek anlatmakta. Sinemada gerçekliği yeniden kurgulamanın nasıl olması gerektiğine dair önemli bir örnek!
“Ayin”, ‘şeytan çıkarma’ gibi, kötülüğün tüm belirtilerini gösteren hasta bir insanın ruhunu gerçekten de iblisin ele geçirmiş olduğuna inananlarla, vakanın psikiyatrinin alanına girdiğini iddia edenlerin keskince ikiye ayrıldığı bir konuda, çok deneyimli bir peder ile şüpheci ilahiyat öğrencisi genç adamı aynı odada buluşturuyor: Ruhu ele geçirilen hamile genç kızı kurtarma ayininde! Yaman İsveçli yönetmen Mikael Håfström, sadeliğin içindeki gölgeler, objeler, hareketlerle, gerçek bir korku atmosferi kurup, ölümü de, düşleri de, ritüeli de, her birimizin yaşamında yer alabilecek şekilde sunarak, etkiyi arttırmış: Bu, izlerken zevk aldığınız bir sinematografi. Kendi adıma tek düş kırıklığım ise, ‘ortada’ durmayarak, giderek taraf olmayı -kuşkusuz uyarlama nedeniyle- seçmesi!
(10 Şubat 2011)
Ali Ulvi Uyanık
[email protected]