Fatih Ürek ve Aysun Kayacı’nın Oynadığı “Şeytanın Pabucu” 26 Aralık’ta Sinemalarda

Mia Film, efektleri, senaryosu ve kurgusuyla Türk Sinema tarihine “En ilginç ve en korkunç” film olarak geçen Musallat’ın ardından, yine ses getirecek ve gündem yaratacak bir komediye imza atıyor: Şeytanın Pabucu. Başrolleri Fatih Ürek, Aysun Kayacı, Hüseyin Avni Danyal, Barış Falay ve Yılmaz Gruda’nın paylaştığı film, 26 Aralık’ta vizyona girecek. Yapımcılığını Mia Film/Banu Akdeniz’in üstlendiği Şeytanın Pabucu’nun yönetmenleri ise yine başarılı yapımlara imza atmış iki isim, Turgut Yasalar ve Hilâl Bakkaloğlu. Senaryoyu ise Yasalar, Bakkaloğlu ve Aslı Doğan birlikte kaleme aldı.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Çocuk Gelinler, Filmleri İstanbul’da İlk Kez Gösterilecek

    Uçan Süpürge ve Hürriyet Gazetesi, yaygın bir toplumsal sorun olan “küçük yaşta ve zorla evlilikler”e bu kez de sinemayla dikkat çekiyor. Çocuk Gelinler Projesi’ni yürüten Uçan Süpürge, proje kapsamında iki kısa film çekti. Erken evliliklerin kadınların yaşamını nasıl etkilediğini iki farklı öykü üzerinden anlatan bu filmlerin ilk gösterimi 23 Ekim 2008’de Ankara’da yapıldı. Filmlerin İstanbul’daki ilk gösterimi ise Hürriyet Gazetesi işbirliğiyle 24 Kasım 2008’de İstanbul’da yapılacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Çocuk Gelinler, Filmleri İstanbul’da İlk Kez Gösterilecek yazısına devam et
  • Hepimiz Mustafa’yız

    Önce Can Dündar’ın “Mustafa”sının kapalı gişe gösterilmesi, şimdi de Gani Müjde’nin “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok”, “Tek yol kayıtsız şartsız tam bağımsızlık” gibi fikirlerini savunan ve “Atatürk olmasaydı?” ve “Kurtuluş Savaşı yapılmasıydı?” sorularının cevabını arayan “Osmanlı Cumhuriyeti”nin gördüğü inanılmaz seyirci sayıları, “Beni hatırlayınız” diye vasiyet eden Atatürk’e layık insanlar olmaya çalıştığımızı dosta düşmana bir kere daha kanıtladı. Atatürk sevgisi ve Atatürk özlemi sinema salonlarından adeta taşarak tüm Türkiye’ye yayıldı. Kurucu Baba’mızın eserlerine insanlarımızın her zaman, her yerde ve her koşulda sahip çıkmaya kesin kararlı olduğu bir kere daha ortaya çıktı. Milyonlarca insanımız böylece bir kere daha, henüz kendisine layık bir şekilde beyazperdede anlatılamayan, Atatürk’e verdiği değeri ve önemi bir kere daha dile getirmek istedi. Atatürk’ün askerlerini konu alan Nesli Çölgeçen’in “Son Buluşma”sıysa ne yazık ki onca tanıtıma ve duyuruya rağmen yeterince izleyicinin ilgisini çekmedi.

    “Mustafa”da Atatürk’ün çevresinde onun ayarında hiç kimse olmadığını gördük. Zaten Türkiye’de devlet yönetiminde çapsızlık ve dar görüşlülük O’ndan sonrasının genel özelliği olmuştur… Örnek vermek gerekirse Türkiye Cumhuriyetini kurduktan sonra hiçbir yurt dışı seyahat yapmayan Atatürk eğer Hindistan’a kadar gidip Taç Mahal’i (*) ziyaret etseydi mutlaka ve mutlaka bu insan eserinin eşsizliği, benzersizliği, yüceliği, zarifliği ve büyüleyiciliği karşısında aşka gelir, duygulanır ve hiçbir zaman unutulmayacak, özlü birçok söz sarf ederdi. Oraya kadar gidip, Taç Mahal’i ziyaret edip, böyle insan elinden çıkma bir dünya harikasının ezici gücü karşısında hipnotize olmamak, etkilenmemek, duygulanmamak mümkün mü? Taç Mahal’e giden Atatürk olsaydı bu ölümsüz eser karşısında günlük politikanın kısır gündemini mutlaka bir yana koyardı.

    (*) Aşk ve sevda uğruna dikilmiş en güzel anıtkabir olan Taç Mahal günümüzden 355 yıl önce 1653’te tümüyle tamamlandı. Taç Mahal Mimar Sinan’ın öğrencilerinin eseridir.

    Not: Bu yazının ana fikrini veren ve hepimizi her zaman aydınlatan bilge insan Atilla Dorsay’a çok teşekkür ederiz.

    (26 Kasım 2008)

    Hakan Sonok

    [email protected]

    Gani Müjde ve “Osmanlı Cumhuriyeti” Kırmızı Halı’da

    Osmanlı Cumhuriyeti filmini yönetmeni Gani Müjde, Kırmızı Halı’da anlatıyor. 19 Aralık’ta Türkiye’de vizyona girecek olan Russell Crowe ve Leonardo DiCaprio’lu Yalanlar Üstüne filminden ilk görüntüler ekrana geliyor. Dosya bölümünde sinema eleştirmeni Mehmet Açar romanların sinemaya uyarlanmasını değerlendiriyor. Ev Sineması’nda Mistik Olay ve Karanlık Şehir filmlerinin DVD’leri önerilirken, Kamera Arkası’nda Gomorra, Sinehaber’de Selânik ve Bursa İpek Yolu Film Festivali yer alıyor. Ediz Gülten’in yönetmenliğini, Merve Genç’in yapımcılığını üstlendiği Kırmızı Halı, 20 Kasım Perşembe saat 20:00’de 24’te.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğrafa haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Gani Müjde ve “Osmanlı Cumhuriyeti” Kırmızı Halı’da yazısına devam et
  • Dünyaca Ünlü Çağdaş Sanatçı Noam Toran, “Design Cinema 2008″de Konuşacak

    Yaptığı çağdaş sanat çalışmaları başta New York Modern Sanatlar Müzesi ve Paris FRAC olmak üzere dünyanın çoğu ülkesinde sergilenen ünlü sanatçı Noam Toran’ın işleri birçok alana yayılıyor. Filmden enstalasyona, kavramsal ürün tasarımından fotoğrafa, işleri dünya sanat arenasında yakından takip edilen Toran, 19 – 22 Kasım 2008 tarihleri arasında gerçekleştirilen Design Cinema Conference 2008 etkinliği çerçevesinde 20 Kasım, 17:45’de İTÜ Mimarlık Fakültesi, Taşkışla Kampüsü, Konferans Salonu, 127’de özel bir konuşma yapacak. 1975 yılında New Mexico’da doğan sanatçının çalışmaları, tasarım, kitle kültürü, teknoloji, sinema ve psikoloji disiplinlerinin kesişiminde gündelik objelerin eleştirisi üzerine yoğunlaşıyor.

  • Basın Bülteni
  • Görseller
  • Web Sitesi
  • 1001 Belgesel Film Festivali Bugün Bitiyor

    1001 hikâyeyle, 1001 emekle, 1001 heyecanla 13 Kasım’da başlayan 11. Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali, 19 Kasım Çarşamba günü (bugün) bitiyor. Belgesel Sinemacılar Birliği (BSB) tarafından organize edilen Türkiye’nin en kapsamlı belgesel film festivali sinemaseverlerden yoğun ilgi gördü. Güçlü ve evrensel bir sinema dili kullanmış olmaları kadar, farklı ve derin bakış açıları sunuyor olmaları gibi temel ölçütler çerçevesinde seçilen filmler Fransız Kültür Merkezi, İtalyan Kültür Merkezi ve Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde ücretsiz olarak gösterildi. Festivalde yer alan filmler, akademisyenler ve yönetmenlerden oluşan film komiteleri tarafından seçildi.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Güneşi Gördüm

    Mahsun Kırmızıgül’ün yönettiği ve Mahsun Kırmızıgül, Demet Evgar, Hande Subaşı ile Yıldız Kültür’ün oynadığı Güneşi Gördüm, 12 Mart 2009’da Pinema Film dağıtımıyla Boyut Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Filmde son yirmi beş yıla dair, bugüne kadar cesaretle söylenmekte zorlanılan sözler yer alıyor ve yüksek sesle tartışılamayan konular işleniyor. Her türlü ayrımcılığa ve ötekileştirilmeye karşı duran, savaşın, kavganın, kendine benzemeyeni hor görmenin sorunun ta kendisinin olduğunu anlatan bu film, bir anlamda ‘Türkiye’nin hikâyesi’. İnsana dair her şeyi samimiyetle içinde barındıran film, ‘Çocuklara ve umuda’ adanıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Gizem Ertürk Yazıyor
  • Diğer haberlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Güneşi Gördüm yazısına devam et
  • Hülya Avşar Stüdyosu’nun Konuğu Peker Açıkalın

    Hülya Avşar’ın, beğeniyle izlenen ve büyük ses getiren Hülya Avşar Stüdyosu adlı programı, TürkMax ekranlarında devam ediyor. Hülya Avşar’ın, 21 Kasım Cuma günü 19:30’daki konuğu ünlü ve başarılı oyuncu Peker Açıkalın. Programda Hülya Avşar fark yaratmış kişilerle bir saat boyunca herşeyin konuşulup tartışılabildiği çok keyifli bir sohbet gerçekleştiriyor. Hülya Avşar, Peker Açıkalın’a “Aykırı bir sanatçı mısın?”, “Gaffur karakteri üzerine yapıştı mı?”, “Çocuklarınla nasıl vakit geçiriyorsun?” sorularını ve daha birçok sorusunu yöneltecek.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Hülya Avşar Stüdyosu’nun Konuğu Peker Açıkalın yazısına devam et
  • Donmuş Irmak

    Courtney Hunt’ın yönettiği ve Melissa Leo, Misty Upham, Michael O’Keefe ile Mark BooneJunior’ın oynadığı Donmuş Irmak (Frozen River), 29 Mayıs 2009′da Tiglon Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Film, Mohawk doğal koruma alanındaki olayları aktarıyor. Kanada’nın Amerika sınırına yakın bir yerde, hayatlarını güçlükle yürütebilen iki kadın, ayakta kalabilmek için yasa dışı göçmen taşıma işine bulaşırlar. Sınırı oluşturan ve kışları donan bir ırmağı, eski bir kamyonetle geçerek zor durumda göçmenleri taşıyan iki kadın karşı kıyıya yaptıkları her seyahatin, son seyahat olacağına kendilerine söz verirler ancak işler hiç de plânladıkları gibi gitmez.

    Donmuş Irmak yazısına devam et