Sıcak

Abdullah Oğuz’un yönettiği ve Cem Özer, Ebru Akel, Hazım Körmükçü ile Gürgen Öz’ün oynadığı Sıcak, 19 Aralık 2008’de Medyavizyon Film dağıtımıyla ANS International tarafından vizyona çıkarıldı.
Yusuf, batık gemilerin enkazını çıkartıp satan bir denizcilik firmasında çalışmaktadır. Karısı Meryem ise öğretmen ve iki aylık hamiledir. Karı koca, bir batık gemi projesi için çıktıkları kısa yolculuğun, bir karabasana dönüşeceğinden habersizdirler. Aynı saatlerde, karısının başka bir adamla kaçtığını öğrenen ve yardım istemek için tek dostu Niko’yu arayan Adem ise cinnetin eşiğindedir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • Ali Ulvi Uyanık Yazıyor
  • Diğer basın bültenlerine haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sıcak yazısına devam et
  • Kabuk, Uluslararası Selanik Film Festivali’nde

    Uygar Asan’ın Türkiye’nin dijital çekilip dijital olarak gösterime giren ilk uzun video sinema örneği Kış Bahçesi’nden sonra gerçekleştirdiği ikinci uzun video sinema olan Kabuk, 14 – 23 Kasım 2008 tarihleri arasında gerçekleşecek olan 49. Selanik Uluslararası Film Festivali, Balkan Survey / Çağdaş Türk Sineması bölümünde gösteriliyor. Kabuk, ‘kabuğunda yaşamak’ sorununu mercek altına alırken baba, iktidar, yabancılaşma gibi kavramlara da uğrayan ve durumun sadece kişisel bir açmazdan kaynaklı olup olmadığının sorusunu da soran bir film. Filmin başrollerinde Sezgin Cengiz, Ayşe Bayramoğlu, Tolga İskit, Barış Atay Mengüllüoğlu oynuyor.

    Kabuk, Uluslararası Selanik Film Festivali’nde yazısına devam et

    Bilim Sanat Felsefe Akademisi’nde Sinema Eğitimi

    Bilim Sanat Felsefe Akademisi, Görüntü Yönetimi – Sinema TV’de Yapım Yönetim Atölyesi (Film Yapma Becerisi Kazanma) dersleri 06 Aralık’ta başlıyor. 28 Kasım’a kadar kesin kayıt yaptırılabilen eğitim, haftada 8 saat olarak 3 ayda (12 hafta / 96 saat) tamamlanacak. Kredi kartına 6 taksit imkânı sağlanan toplam okul ücreti 1.450 YTL olarak tesbit edildi. Peşin ödemede % 15, kredi kartı ile tek seferde ödemede % 10 indirim yapılıyor. Geniş bilgi için: bilgi@bsfakademi.net, Adres: İstiklal Cad, No: 140, Beyoğlu, İstanbul. Tel: 0212 2459393 (Ece Burgaz).

  • Web Sitesi
  • Sinema Tasarımla Buluşuyor

    İstanbul Teknik Üniversitesi, 19 – 22 Kasım tarihleri arasında sinema ve tasarım konulu uluslararası etkinik Design Cinema Conference 2008’e evsahipliği yapacak.
    Konferanslar, iş sergileri ve atölye çalışmalarından oluşan etkinlik, üç ana tema üzerinde yoğunlaşıyor: Gerçek, Hiper-Gerçek, Sanal.
    Mimarlık Fakültesi’nde gerçekleşecek olan etkinlikte 3 gün boyunca ürün tasarımından 3D teknolojilere, animasyondan interaktif çalışmalara kadar birçok farklı uygulamanın, reklam, televizyon ve sinema ile ilişkisi hem teorik hem de pratik olarak masaya yatırılacak.

  • Basın Bülteni
  • Görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sinema Tasarımla Buluşuyor yazısına devam et
  • Bonus 7. Uluslararası Komedi Filmleri Festivali, Kahkaha Haftasını Başlattı

    Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı’nın (TÜRSAK), Garanti Bonus Card sponsorluğunda düzenlediği Bonus 7. Uluslararası Komedi Filmleri Festivali, Beşiktaş Kültür Merkezi’ndeki (BKM) açılış gecesiyle kahkaha haftasını başlattı. 20 Kasım’a kadar dünyanın dört bir yanından komedinin seçkin örneklerini 7 ayrı bölümde sinemaseverlerle buluşturacak olan festival, genç oyuncu Umut Kurt’un sunuculuğunu üstlendiği geceyle perdelerini açtı. Sinema, tiyatro ve televizyonda unutulmaz karakterlere başarılı oyunculuğuyla hayat veren usta oyuncu Gazanfer Özcan’a verilen Onur Ödülü’nü, Özcan’ın torunu Tarık Ündüz, Engin Yiğitgil’in elinden aldı.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Bonus 7. Uluslararası Komedi Filmleri Festivali, Kahkaha Haftasını Başlattı yazısına devam et
  • Osmanlı Cumhuriyeti

    Atatürk olmasaydı? Kurtuluş Savaşı yapılmasaydı? Bugün ne olurdu? Gani Müjde’ye göre “Osmanlı Cumhuriyeti” olurdu. Oldukça dahiyane bir fikir bence bu. Üstelik bu fikrin Gani Müjde gibi bir mizah ustasının ellerinde yoğrulması da filme olan beklentileri arttırıyor.

    Başrolde de Ata Demirer’in olması sebebiyle sinema salonlarında oluşacak kuyruğu şimdiden görür gibiyim! Bunda şikâyet edilecek bir şey yok elbette. Dünyanın her yerinde bu tür filmler iyi gişe yapar. Bu filmlerden elde edilen gelirler ile sinema endüstrimiz, sinema salonlarımız biraz nefes alır, bu sayede yeni filmlere yer açılır. Ayrıca Ata Demirer’in de hakkını vermek lâzım. Gayet başarılı bir performans sergilemiş. Popülerliğine yenilmemiş. İkisini bir arada bulmak nadir bulunur cinsten kıymetini bilmek gerekli!

    Buraya kadar her şey güzel. Yola çıkılan iyi bir fikir, fena sayılmayacak bir senaryo ve oyuncularının tat veren performansları… Ancak Osmanlı Cumhuriyeti’ne iyi bir film demek için yeterli değil. Çünkü ben özellikle “sanat grubunun” fena halde özensiz bir iş çıkardığını düşünüyorum. Teknik imkânlarımız hayal edilen pek çok şeye mahal bırakacak gibi değil, bunu herkes kabûl eder. Yine de eldeki imkânlarla, -özellikle de Ata Demirer faktöründen dolayı filmin belli bir gelir elde edeceği bu kadar belli iken- seyirciye biraz daha saygılı olunmalıydı bence.

    Her ne kadar komedi filmi olarak lanse edilmiş bir film olsa da yer yer drama göz kırpan bir film duruyor karşımızda. Hayali bir düzen tahayyülü yapılsa da ortada bir “Osmanlı” gerçekliği var ayrıca. Bu önemli bir sorumluluk ve her ayrıntıyı düşünmek zorundasınız. Ayrıntıları düşünecek olan da sanat grubudur. Devrim Arabaları’nı bu noktada hemen hatırlatmak isterim. Neredeyse sıfır hata ile ve en küçük ayrıntıyı bile düşünerek çalışmıştı sanat grubu. Hiç açılmayan çekmecelerde bile dönemin evrakları bulunuyormuş meselâ. Bu gerçekten insanının işine olan saygısı, tutkusu ile ilgili. Seyirciye olan saygı ise zincirin son halkası. Haliyle zincir zaten baştan kopmuş.

    Bu yüzden filmin inandırıcılığı kalmıyor. Sizi Türkiye değil de Osmanlı Cumhuriyeti’nde olduğunuzu hissettirmeye çalışan birkaç fes ve bir iki Arapça yazı dışında pek fazla detay göremiyoruz. Filmde modernlik ve geleneksellik ikileminin trajikomikliği vurgunlamak isteniyor bu amaca hizmet eden elle tutulur bir şey görmek de imkânsız.

    Bütün olarak bakıldığında yakın zamanda vizyona giren ve girmek üzere olan birçok komedi filminin yanında gidilip görülmeye değer bir film diyebiliriz Osmanlı Cumhuriyeti için. Gani Müjde’nin mizahçı yönünün getirdiği eleştirel bakışın hissedilir derecede var olması sevindirici üstelik. Ben filmi siyasetçilerimizin de izlemesi gerektiğini düşünüyorum. Hem bu yoğun tempolarına bir mola verip renkli birkaç saat geçirmiş olurlar. Tabii mizah anlayışları çerçevesinde bu renk değişebilir.

    (20 Kasım 2008)

    Gizem Ertürk