Süleyman Mert Özdemir’in yönettiği ve Ozan Akbaba, Uğur Uzunel, Deniz Işın ile Atilla Şendil’in oynadığı Anka, 28 Ocak 2022’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla MGX Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Çocuk yaşta ailesini bir trafik kazasında kaybeden Murat o günden beri hayata tutunmak konusunda gönülsüzdür. Yakın arkadaşı Tarık, sevdiği kadın Zümrüt ve onu bu yaşa kadar getiren Ejder babası, Murat’ı bu durumdan kurtarmak için ellerinden gelen ne varsa yapmaktadır. Fakat Murat’ın hayata bağlanamaması onu karamsarlığa itiyordur. Ejder baba, Murat’ın hayatında bir kırılma noktası olan kaza yaptıkları arabayı bulup gözünün önüne getirir.
Osman Sekiz, 18 Mart’ta Vizyonda
Yönetmenliğini Ezel Akay’ın yaptığı, başrollerini Tim Seyfi, Begüm Birgören ve Kemal Uçar’ın paylaştığı Türkiye’de daha önce bir örneği olmayan son yılların en sıra dışı filmi Osman Sekiz’in 28 Ocak olan vizyon tarihi Covid-19 vaka sayısı artışları nedeniyle 18 Mart’a ertelendi. Yapımcılığını Rock Films olarak Ömer Kaya tarafından gerçekleştirilen filmin senaryosunu Kemal Uçar yazdı.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
İstanbul Modern Sinema’da Türkiye’den Yepyeni Filmler: Biz de Varız 10 Yaşında
İstanbul Modern Sinema’nın Biz de Varız programı 10. yılında geçtiğimiz yılın öne çıkan 9 filmini izleyiciyle buluşuyor. Çevrimiçi ve ücretsiz gerçekleşecek programda 2021 yılında festivallerden ödüllerle dönen Türkiye’den filmler yer alıyor. Seçkide Fikret Reyhan’ın ikinci filmi Çatlak, tür filmi Cemil Şov, dünyaca ünlü müzik yapımcıları Ertegün kardeşlerin dünya müzik tarihine de etki eden caz macerasını anlatan belgesel Kapıyı Açık Bırak ve Tunç Şahin’in çevrimiçi olarak dünya prömiyerini yapacağı İnsanlar İkiye Ayrılır filmi de yer alıyor.
İstanbul Modern Sinema’da Türkiye’den Yepyeni Filmler: Biz de Varız 10 Yaşında yazısına devam et
Masal Zamanı: Melez Prenses Filmine Sihirli Gala
Kadrosuna Türkiye’nin fenomen çocuklarının bulunduğu Masal Zamanı: Melez Prenses filminin galası Water Garden AVM Cinehall Sineması’nda yapıldı. Sanat camiasından ünlü isimlerin çocuklarıyla birlikte katıldığı gala, birbirinden eğlenceli ve sihirbazların da dahil olduğu sihir dolu etkinliklere sahne oldu. Dokuz yaşındayken annesinin bir masal kahramanı olduğunun öğrenen Melisa’nın başından geçenleri anlatan film 21 Ocak 2022 Cuma günü gösterime giriyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Masal Zamanı: Melez Prenses Filmine Sihirli Gala yazısına devam et
14 – 16 Ocak 2022, Hafta Sonu Gişe Verileri
14 – 16 Ocak 2022, Hafta Sonu (Weekend) Gişe Verileri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi’nin gösterilmesi rica olunur.
Samsam
Tanguy de Kermel’in yönettiği ve Selay Taşdöğen, Ekin Su Karaata, İlham Erdoğan, Zeynep Önen ile Emin Yaraç’ın seslendirdiği animasyon film Samsam, 18 Şubat 2022’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Samsam, bir süper kahramanın istediği her şeye sahiptir. Onu çok seven bir ailesi, bir sürü arkadaşı ve istediği zaman uzayı keşfedebileceği kendine ait özel bir uzay gemisi vardır. Tek sorunu, süper güçlerine henüz kavuşamamış olmasıdır. Okula yeni gelen havalı Vega, Samsam’a süper güçlerini nasıl kazanacağını öğretebileceğini söyler ancak Vega’nın, kötü olarak bilinen Marthial’ın kızı olduğu ortaya çıkar.
Burçlar
Devrim Yalçın’ın yönettiği ve Ali Ersan Duru, Gözde Mutluer, Ferman Akgül ile Cengiz Küçükayvaz’ın oynadığı Burçlar, 16 Eylül 2022’de CJ ENM dağıtımıyla Dragon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Film, yediden yetmişe herkesin ilgisini çeken astrolojiyi ve gök cisimlerinin insanlar üzerindeki etkilerini merkezine alıyor. Burcu, hayattaki tek takıntısı astroloji olan başarılı bir iş insanıdır. Sinan da onu etkilemek için çeşitli planlar yapmaktadır. “Burçlar Masası”, Sinan’ın bu kurnaz planlarına kesinlikle izin vermez ve ona büyük bir sürpriz hazırlar. Gerçek aşkın savunucusu “Burçlar Masası”, Burcu’yu her sabah yepyeni bir burca uyandıracaktır.
Ferhan Baran Yazıyor: Oğlan Kıza Rastlar
Halen sinemalarımızda gösterimi süren ‘Licorice Pizza’ Paul Thomas Anderson’ın en şeker, en umut verici çalışması. 1973 Kaliforniya yazının pırıl pırıl güneşi altında kendinden 10 yaş büyük Alana’ya ilk görüşte çarpılan onbeşlik Gary kolay pes eden tiplerden değildir. Çocuk oyuncu olarak ses getiren işlerde rol almış yeni yetme delikanlı pek de yürek hoplatmayan dış görünüşüne rağmen, nefes nefese ilgisi ve tutkulu ısrarı ile koca burunlu Yahudi … Devamı… »
Bozkurt Kuruç’u Kaybettik
Oyuncu, Yönetmen ve Öğretim Üyesi Bozkurt Kuruç, 16 Ocak 2022 Pazar günü hayatını kaybetti. Ankara’da 1935 yılında doğan Bozkurt Kuruç, 1960 yılında Devlet Konservatuvarı Tiyatro Yüksek Bölümü’nden mezun oldu. 1962 – 1965 yılları arasında İngiltere’de rejisörlük eğitimi alan usta sanatçı, Devlet Tiyatrolarında 100’den fazla oyunda yönetmen ve oyuncu olarak görev yaptı. Devlet Opera ve Balesi ile Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü de yapan Bozkurt Kuruç, 1501 Numaralı Hücre, Fedailer Mangası, Tehlikeli Görev, Ankara Yollarında adlı sinema filmleri ile çeşitli TV dizilerinde oynadı. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.
Irkçılığı Gördüm Tanıyorum
Hemen her gün gazetelerde, televizyon yorumlarında, arkadaş konuşmalarında “Hiç bu kadar kötü bir dönem yaşamamıştık” sözünü duyuyoruz. Sosyoekonomik, sosyopolitik, sosyokültürel, sosyopsikolojik sorunlar gerçekten de yağmur gibi üzerimize üzerimize geliyor ve sürekli yakınıyoruz.
Şöyle bir dönüp baktığınızda, bu sorunların hemen hepsinin aynı oranda sürekli yaşandığını görmemek mümkün değil. On yıl, hatta kırk yıl önce de ekonomik, siyasal, kültürel, psikolojik sorunlar yaşıyormuşuz… Kanıksadığımızı sandığımızda yeniden alevlenen bu sorunların hemen hiçbiri değişmemiş -kimi zaman biri öne çıkmış, kimi zaman diğeri. Ama ilginçtir hiçbiri bitmemiş…
Sinema eleştirmeni olmanın da ötesinde bir kültür insanı olarak, yıllarca rehber tercüman olarak Anadolu kültürünü anlatmış, yaşamı keyfince yaşamış Atillâ Dorsay, gazetelerde yazdığı ırkçılık konusundaki yazıları kitaplaştırmış. 30 yılı aşkın bir dönemi kapsayan yazılar, okunduğunda görülüyor ki, bir arpa boyu bile yol alamamışız… Yazık gerçekten.
Irkçılığın sonu ve sınırları yoktur!
Oya Baydar’ın “Irkçı Milliyetçiliğe Karşı Tam Zamanında Gelen Bir Kitap” başlıklı yazısıyla başlayan ve 30 yılı aşkın bir zamana yayılan 100 yazıyı içeren “Irkçılığı Gördüm Tanıyorum”da, 2001 yılında, “Irkçılık her insanı ve her toplumu tehdit eden tehlikeli bir virüstür, bir kez bulaştı mı, kurtulması son derece zor olan…” diye yazmış Dorsay. Buradan da anlaşıldığı üzere asıl pandemi Covid değil (çünkü aşısı bulundu ve tümden çözümü yakındır), asıl sorun dar bakışla, sadece kendi milletini, kendi dinini, kendi cinsini üstün görmektir. Bizde de -ne yazık ki- hepsi var. Aynı yazının sonunda da, “Ben, güçlü bir Türkiye’nin aynı zamanda olabildiğince liberal (buradaki liberal özgürlükçü anlamında, yoksa ‘bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler’ vurdumduymazlığı olmasa gerektir), demokrat, her türlü azınlık haklarına saygılı bir Türkiye olduğuna ve zaten yeterince güçlü bir devlet olan Türkiye için bu tavrın bir lüks olmadığına inananlardanım.” diyor.
Gençliğinde apolitik, bir dönem solcu olduğunu belirten Dorsay, şeffaf ve geniş açılı bakışıyla hem barış içinde bir arada yaşamayı hem de bu tür “ötekileştirici” sorunların gelişmeyi önlediğini vurguluyor.
Din ve dini düşünce…
Son 30 yılın yazıları olduğu için, ülkenin belirgin sorunlarından biri dini referans gösteren siyasal partilerin iktidar olup olamayacağından, aynı sürecin sonunda “tek seçici” (parlamenter sistem yerine başkanlık sistemi kurulunca devletin yapısı da değişti doğal olarak) ile birlikte dinin belirleyiciliğine (“nas” en çok duyulan sözcük son günlerde) geldik. “Kültürle güreşi karşılaştıran, operayla elense çekmek arasında ince popülist kıyaslamalara giden kültür bakanı” ile “Bir ülkenin temel doğal hazinesi olan ormanları ‘daha çok kesin, daha çok satın’ uygulamasını düşündüğü söylenen bir başbakan” ve “aynı ormanların yanıp kül olması karşısında yeterince etkin olamayan bir hükümet” ne zamandı acaba? O parti, bu parti fark etmiyor ki!
Burada asıl önemli olan, Atillâ Dorsay da sürekli altını çizerek vurguluyor: Kimseyi ikinci sınıf vatandaş olarak görmeksizin, kimseyi ötekileştirmeksizin, herkese ve her şeye eşit mesafede görmeyi başarmaktır; tabii ki, barış içinde bir arada…
Türkiye’nin çıkarları…
Herkes, kendince bir gerekçe buluyor karşısındakini kötülemek için. Biri din açısından, diğeri mezhepler çerçevesinden, bir başkası ırkı öne çıkararak, ama hepsi de Türkiye’nin çıkarları için karşısındakini düşman belleyerek… Sadece Türk-Kürt, Ermeni-Rum, Suriyeli-Afgan değil, Hristiyan-Yahudi, Ermeni-Rum, Ezidi-Alevi gibi dini (ve tabii mezhepsel) ayrımlar olsa keşke… bir de cinsiyet ayrımcılığı var: kadın-erkek. Yetmiyor, kısaca LGBTİ+ dediğimiz kendilerini farklı hissedenler de var. Ve bunların hepsi birer ötekileştirmek için yeterli koz nifak sokanlar için…
İlginç olan ise yaşamın her anında, her alanında -kimi zaman göze bile çarpmayan ama aslında derin anlamları olan- olaylarla yüz yüze gelebiliyoruz. Tek yönlü bir yolu tıkayan minibüse hiçbir şey demeyen ama Musevi mezarlığında bir önemli kişinin cenazesinde yer bulunmadığı için yol kenarında duran arabalara ceza yazan polis çıkabiliyor karşımıza, hem de umursamadan, çünkü “devlet” kendileri. Bu örnek son günlerden… Evindeki kiracıları (son zamlardan sonra) çıkarıp da yerine daha pahalı olarak başkasına vermeyi düşünen ev sahibi düpedüz haneye tecavüz edip baltayla kırdığı kapıdan sonra evdeki eşyaları kırıp döktü. Birileri çekmiş, belki de “görün gücümü” diye kendisi, oğullarına kızlarına çektirmiştir… Kiracılar Suriyeli olduğu için ev sahibi tutuklanmadı bile… İşte size ırkçılığın geldiği son aşama. Bolu Belediye Başkanının yaptıkları bunun üstüne tuz biber…
Atillâ Dorsay, filmlerden de örnekler vererek bu ırkçılığın ne denli iğrenç bir şey olduğunu anlatıyor. Bilmem, o örneklere girmek gerekir mi? Sezen Aksu’nun beş yıl önceki bir şarkısının sözleri nedeniyle “hedef” gösterilmesi, ona destek verdiği için şarkısındaki “cuppa” sözlerinin “cunta” çağrıştırması nedeniyle Tarkan’ın da suçlanmaya çalışılması… Öldürülüşünün 15. yılında hâlâ da karanlıkta kalan ve adaletin yerine gelmediği Hrant Dink’in katledilmesi… İş insanı Osman Kavala’nın hiçbir gerekçe sunul(a)madan beş yıla yakın tutukluluğu… o kadar çok ve o kadar mesnetsiz ki!
Bitirirken…
Atillâ Dorsay, insanlık suçu olan ırkçılıkla başa çıkmak için ulaştığı sonucu bakın nasıl açıklıyor: “Hiçbir ulus, en uygar olarak bilineni dahil, öbüründen daha iyi veya kötü değildir. Her ulusun, her halkın erdemleri ve zaafları vardır. Hiçbir halkı ötekini kötüleyerek yüceltemez, bunun tersini de yapamazsınız. Bunu elbette kendi halkınıza da uygulamak koşuluyla…”
Irkçılığı Gördüm Tanıyorum
Atillâ Dorsay
yazılar
Varlık Yayınları, Ocak 2022, 222 s.
(23 Ocak 2022)
Korkut Akın
11. Pembe Hayat KuirFest Başvuruları Başladı
Pembe Hayat KuirFest takipçileriyle yeniden buluşmaya hazırlanıyor. Festivale başvurmak için son tarih 15 Haziran 2022 olarak belirlendi. Geçtiğimiz on yıl boyunca binlerce seyirci ile kucaklaşan KuirFest, 2022 hazırlıklarına başladı. Festival, bu yıl yine Eylül – Ekim aylarında Ankara ve İstanbul’da yapılacak. Dünyanın her yerinden LGBTİ+ yapımlara ulaşıp, programına eklediği filmleri Türkiye ve birçok ülkeye taşımayı hedefleyen Pembe Hayat KuirFest’in programında yine çok özel seçkiler yer alacak. Aynı zamanda her yıl dünyadan festivallerin seçkilerini Türkiye’ye de taşıyan festival, bu sene de sürpriz konuk ve seçkileriyle dolu dolu hazırlanıyor.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Kesişme: İyi ki Varsın Eren’i Tüm Türkiye Kucakladı
Trabzon Maçka’da teröristlerin kurduğu pusuda şehit olan Eren Bülbül ve Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik’in yaşam öyküsünü anlatan TRT ortak yapımı Kesişme: Kesişme: İyi ki Varsın Eren filmi, vizyona girdiği ilk günden itibaren sevgi seliyle karşılaştı. Daha ilk hafta Türkiye’de gişe rekorları kıran ve izleyicisi sayısını her geçen gün artıran filmi seyretmek isteyenler, sinemaların önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Yediden yetmişe herkesin büyük bir coşkuyla karşıladığı filmi izleyenler, sinemalarda “İyi ki Varsın Eren” pankartları açtılar. Gençler, film arasında ve finalinde hep bir ağızdan sloganlar atarak Eren’e olan sevgilerini sosyal medyada dile getirdiler.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
8. Balkan Panorama Film Festivali
8. Balkan Panorama Film Festivali, 21 – 27 Mayıs 2022 tarihleri arasında düzenlenecek. Festivalin bu yılki Danışma Kurulu’nda Istvan Szabo, Rade Šerbedžija, Milcho Manchevski, Ediz Hun, Lazar Ristovski ve İgor Galo yer alacak. Düzenleme Kurulu, bu yıl düzenlenecek olan festivale önemli ve anlamlı bir ödül daha vermeye karar verdi. Festivalin İcra Direktörü Murat Tufan “Yapılan başvurulardan büyük ilgi gördüğümüzü söyleyebilirim. Festivalimizin sitesi aracılığıyla duyurduğumuz başvuru tarihleri neredeyse aynı gün yaklaşık 10 Balkan ülkesinin sinema genel müdürlükleri tarafından haber olarak aktarılmakta ve kendi sitelerinde ilan edilmektedir.” dedi.
11. Pembe Hayat KuirFest
11. KuirFest, rengarenk bir programla 30 Eylül – 02 Ekim 2024 tarihlerinde Ankara ve 14 – 16 Ekim 2024 tarihlerinde İstanbul’daki sinema ve sanatseverlerle buluşacak. Lale Mansur’dan Nükhet Duru’ya, Popo Fan’dan Kami Sid’e birçok sinemacı ve sanatçı festivalin yıldızlar geçidinde yer alacak. 30 Eylül Cuma günü Goethe Institut Ankara’da Türkiye’den Kuir Kısalar özel gösterimi ile açılışını yapacak olan festival kapsamında Zeliş Deniz Kuir Sinema Ödülü sahibini bulacak. 12 Ekim’de ise İstanbul açılışını bir gazino gecesiyle gerçekleştirecek olan festival, Nükhet Duru’nun sahne alacağı gecede herkesi mutluluğa, dostluğa ve aşka davet edecek.
Soygun Oyunu: Büyük Vurgun Filminin Fragmanı Yayınlandı
Yapımcılığını AD yapımın üstlendiği Ali Doğançay’ın yazıp yönettiği Soygun Oyunu: Büyük Vurgun filminin fragmanı yayınlandı. Film 18 Şubat 2022’de vizyona giriyor. Burak Sevinç, Sercan Badur, Selim Bayraktar, Bülent Alkış, Gürkan Deniz Akhanlı, Yağmur Ün, Seren Deniz Yalçın’ın rol aldığı film iki yakın arkadaş; Ali ve Okan’ın girdikleri bir soygun oyununda başlarından geçenleri anlatan bir polisiye komedi filmi. Film, kahramanların yaşadığı macerayı bize bir puzzle şeklinde sunarken, olaylar iki kahramanın kazanmaları gereken, kazanırken de sevdiklerini tehlikeye attıkları bir oyuna dönüşür. Filmin çekimleri Eylül 2019 döneminde İstanbul’da gerçekleştirildi.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.