Flow: Bir Kedinin Yolculuğu

Gints Zilbalodis’in yönettiği animasyon film Flow: Bir Kedinin Yolculuğu (Flow), 24 Ocak 2025’de Başka Sinema dağıtımıyla Mars Production tarafından vizyona çıkarıldı.
Evi harap olunca bir tekneye sığınan bir kedinin hikâyesi. Kedi, yalnız yaşayan bir hayvandır ancak evi büyük bir sel felâketiyle harap olduğunda kalabalık bir tekneye sığınmak zorunda kalır. Bu hiç bilmediği araçta farklılıklarına rağmen birbirlerine bağlı kalmayı öğrenen türler yaşamaktadır. Ancak kadife pençeli yalnız biri için bu hiç de kolay değildir. Birlikte sular altında kalan manzaralarda gezinip, yeni hayatlarında yollarının bulmaya çalışırlarken, değişen dünyanın zorluklarıyla yüzleşirler.

  • Basın Bülteni
  • Fragman
  • IMDb

Flow: Bir Kedinin Yolculuğu yazısına devam et

29. Türkiye Almanya Film Festivali 2025 Yılı Onur Ödülleri Nur Sürer ve Osman Okkan’a Verildi

29. Türkiye Almanya Film Festivali, 07 Mart 2025 Cuma günü Nürnberg Tafelhalle’de düzenlenecek gala gecesiyle başlıyor. Gala gecesinde Onur ödülüne layık görülen isimler Nur Sürer ve Osman Okkan’ın yanı sıra Almanya’dan Kültür Bakanı Prof. Dr. Julia Lehner, Türkiye’den yönetmen ve oyuncu Ercan Kesal, Almanya’dan gazeteci Can Dündar ve İsviçre’den yönetmen Xavier Koller yer alacak. Açılış galasının ardından, 61. Antalya Uluslararası Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Film ödülünü kazanan Mukadderat yönetmen Nadim Güç ve senarist Erdi Işık’la birlikte izleyicilerle buluşacak.

29. Türkiye Almanya Film Festivali 2025 Yılı Onur Ödülleri Nur Sürer ve Osman Okkan’a Verildi yazısına devam et

Hangisi Sahte, Hangisi Gerçek

81. Venedik Film Festivali’nin ana yarışmasında dünya prömiyerini yapmış olan ‘Babygirl’ orta yaşlardaki bir çiftin ateşli sevişme sahnesi ile başlıyor. Film her ne kadar kadının orgazmın eşiğindeki yüzüyle açılsa da, çok geçmeden numara yaptığını anlıyoruz. Romy (Nicole Kidman) sevişme sonrası kaçtığı başka bir odada MacBook’undan açtığı porno video ile gerçek bir doyuma ulaşıyor. Parlak bir akademik kariyer sonrası Ceo’su olduğu kendi robotik şirketini yöneten Romy, 19 yıldır evli olduğu saygın tiyatro yönetmeni kocası Jacob (Antonio Banderas) ve yetişmekte olan iki kızıyla kusursuz bir aile imajı çizmektedir oysa. Yakışıklı stajyer Samuel (Harris Dickinson) ile karşılaştığında, konforlu yaşamı beklenmedik bir biçimde kontrolden çıkacaktır.

İlk uzun metrajını çeken Halina Reijn, çeyrek asır öncesinin ‘Eyes Wide Shut’ karesine atıfla Kidman’ın aradan geçen yıllara direnen güzel poposunu fonda ünlü Şostakoviç valsini anımsatan bir ezgiyle sergileyerek başlıyor hikâyesine. Sokak ortasında saldırmak üzere olan vahşi köpeği cebinden çıkardığı kurabiye ile sakinleştiren genç Samuel’in kararlı baskın bakışı, Romy’nin botoks seansları, buz banyoları ve her türlü terapi ile oluşturduğu kusursuz kimliğini sarsalarken, nicedir bastırdığı cinsel fantezilerini tetiklemiştir. İlerleyen bölümde küstahlığı ve vurdumduymazlığı ile

gerçek yaşamda kendini anında kapı önünde buluverecek olan genç adam, Kidman’ın 25 yıl önce hayat verdiği Kubrick karakterinin rüyalarını işgal eden arzu nesnesinin kanlı canlı tezahürü haline geliyor ve Romy, Dr. William Harford’un karısı Alice’in aksine özgürce duygularının izini sürmeyi seçiyor. Fırtınalı ilişki tüm hızıyla yaşanırken, ucuz otel odalarındaki buluşmalarda güç dengesi Samuel’in lehine değişecek, Romy genç adamın -filme adını veren- küçük bebeği, önünde diz çöktüğü köpeği haline gelecektir.

‘Babygirl’ kadın cinselliği ve güç oyunları üzerine ilginç gözlemler içeriyor. İnsan emeğini ve müdahalesinin üstlenen robotlar varoluşunun her alanını kusursuz bir biçimde örgütlemiş olan Romy’nin metaforu olarak çok güzel çalışırken, neyin gerçek, neyin sahte olduğu sürekli sorgulanıyor. Hollanda asıllı genç yönetmen, bir kadının erotik yolculuğunu sergilerken ahlakçı bir bakış

açısından özellikle kaçınıyor, hali vakti yerinde Romy’nin, ‘Gündüz Güzeli / Belle De Jour’ esinli fantezi arayışını yargılamıyor. ‘Normal’in ne olduğunun canı cehenneme diyebilen sinemacı, Romy’nin erotik yalpalayışlarını özünü arayış olarak yorumlamayı seçiyor, gerçek özgürlüğün cinsel dürtülerimize kayıtsız kalmamaktan geçtiğini hatırlatıyor.

Reijn’in bu ilginç gözlemi son bölümde yara alıyor. Otel odasında George Michael’ın ‘Father Figure’ parçası ile üstü çıplak dansettirdiği Dickinson’ın geçmişi hakkında hiçbir veri sunmuyor. Bunu, hadi Romy’nin erotik serüveninde arzu nesnesi olarak yer alıyor diye sineye çeksek bile, Banderas’ın tek boyutlu karton bir karakter olarak çizilmesi, hele son bölümde o ucuz diyaloglara layık görülmesi filmin başta uyandırdığı ilgi ve heyecanı dizginliyor.

(25 Ocak 2025)

Ferhan Baran

[email protected]

Evrensel Bir Öykünün Modern Zaman Uyarlaması: Kurt Adam

Bir hastalık belirtisinde hemen, genetik yatkınlık sorulur: “Ailenizde var mı?” hekimler ona göre tedavi uygulayacaktır. Ancak bu, o kadar yaygın bir durumdur ki, insanın boyundan kilosuna, hareketliliğinden, usluluğuna, heyecanlılığına kadar geniş bir alana yayılır. Evet, genetik yatkınlığımız belirleyicidir muhakkak. Özellikle stres ve yarattıkları üzerine… Buna bir de yaşamın kendi sorunlarını eklerseniz bundan kurtulabilmek pek de mümkün değildir.

Sanırım kaçmak en kolay yolu… “Tebdili mekânda ferahlık vardır” dediği gibi büyüklerin, yeni bir yere taşınmak, yeni ilişkilerle farklı bir yaşam oluşturmak, çözüm yoludur. Genetik olarak aileden getirdiklerimizi nereye gidersek gidelim, ne yaparsak yapalım bırakamayız, kurtulamayız. Yönetmen Leigh Whannel, Corbett Tuck ile birlikte yazdığı senaryosunda, yalın ve sakin bir anlatım kurmuş. Yönetmen filmine, baba ile oğlu arasındaki gerginliği, babanın oğluna söz geçirmek için üzerinde kurduğu baskıyı anlatarak başlıyor.

Bu baskıdan, gerginlikten, sinirlilikten kurtulmanın yolu, erkenden kaçmak oluyor. Aradan otuz yıl geçtikten sonra, büyüyen oğul, iyi ilişkiler kurduğu ve birbiriyle “beyin okuma” oyunları oynadığı küçük kızı ama aralarındaki sevginin giderek tükendiğini hissettikleri eşiyle yaşıyor. Babadan kalanları toplamak ve belki o güzel, orman içindeki evde ilişkiyi yeniden düzene sokacak bir fırsat olarak görüyorlar.

Gittikleri yerde, çocukken görüp de anlamlandıramadığı Kurt Adam ile karşı karşıya geliyorlar. Acaba Kurt Adam bu aileye, özellikle de çocuğa zarar verecek mi?

“Kurt Adam” bir korku filmi, ama bir korku filmi kadar korkutmak yerine düşündürmeyi amaçlıyor. Büyüyen çocuğun, yıllar sonra kızıyla kurduğu arkadaşlık düzeyine varan o güzel ilişkisi kurt adamla ne kadar ilişkili? Yönetmenin yalın anlatımı, ışık ve müzik kullanımıyla film, izleyiciyi ayırt etmeden yaşananları sorgulamaya yöneltiyor.

24 Ocak’tan başlayarak gösterimde…

(23 Ocak 2025)

Korkut Akın

[email protected]

Usta Oyuncular Aşkın Dünkü Çocukları Filmi İçin Bir Araya Geldi

Sinemaseverlerin içini ısıtacak Aşkın Dünkü Çocukları, 31 Ocak’ta izleyiciyle buluşuyor. Usta isimler ile gençleri bir araya getiren filmin kadrosunda Uğur Yücel, Mehmet Özgür, Hülya Avşar, Derya Baykal, Derya Alabora, Burak Can, Nehir Gökdemir, Bilge Şen, Ümit Çırak, Goncagül Sunar, Jessica May, Mustafa Şimşek, Ali Düşenkalkar, Mustafa Kırantepe, Meral Çetinkaya, Yıldıray Şahinler, Elif İskender gibi oyuncular yer alıyor.

Kırarım Kalbini Filminin Ana Afişi Paylaşıldı

Ana afişi paylaşılan Kırarım Kalbini filminin konusu “Ne kadar uğraşırsan uğraş, geçmişinden ayrılamazsın.” cümlesiyle özetlenebiliyor. Bu Sevgililer Günü’nde Ke Huy Quan, geride bırakmak istediği karanlık bir sırrı olan yumuşak huylu bir emlakçı olarak ilk büyük başrolüne koşuyor. Çığır açan aksiyon filmleri Önemsiz Biri, Vahşi Gece, Suikast Treni, Sarışın Bomba ve Dublör’ün yapımcıları 87North’tan içgüdüsel, yüksek oktanlı bir öfke ve intikam hikâyesi geliyor. Emlakçı Marvin Gable, ölüme terk ettiği eski suç ortağı Rose’dan kan kırmızı bir zarf alır. Şimdi Marvin, acımasız tetikçilerin dünyasına geri dönmüştür. Marvin geçmişiyle yüzleşmelidir.

Karabasan, Dublaj Seçeneğiyle 07 Şubat’ta Sinemalarda

Sam Claflin’in başrolünde yer aldığı Karabasan filminde, çocukluğu boyunca kendisine musallat olan kötü bir ruhun yeniden ortaya çıkmasıyla yaşamı kâbusa dönüşen bir babanın hikâyesi anlatılıyor. Filmin yapımcılığını Twilight Saga, Maze Runner, Smile gibi birçok başarılı filme imza atan Marty Bowen yapıyor. Ayrıca Black Mirror, Peaky Blinders, Doctor Who ve Sherlock gibi dünyaca ünlü serilerden hatırlanan Colm McCarthy yönetmen koltuğunda oturuyor. Patrick çocukluğundan bu yana asla unutamadığı varlıkla yeniden karşılaşır. Ancak bu kez savaş ailesi içindir. Karabasan, A90 Pictures dağıtımıyla dublaj seçeneğiyle 07 Şubat’ta vizyonda.

Gençler Karantina’yı Çok Sevdi

Beyza Alkoç’un Karantina kitabının, aynı isimle sinema uyarlaması gençlerin büyük ilgisiyle karşılandı. Uzun süredir sinemada böylesine bir ilgiye şahit olmadıklarını belirten sinemacılar, gişelerin hareketlenmesinden duydukları memnuniyeti dile getirdiler. 2025’in açılışta en fazla bilet satışı yapan filmleri arasında yer almayı başaran Karantina genç ve çok yetenekli oyuncu kadrosunun yanı sıra, duayen isimlerin de yer almasıyla iyi bir seyirlik olarak sinema izleyicisini memnun etti.

Korkut Akın Yazıyor: Feleğin Sillesini: Fidan

Emir (Alican Yücesoy), iki çocuğuyla annesi ve yengesinin yanında yaşarken hem işten atılır hem de hasta olan eşini kaybedince bütün dünyası başına yıkılır. Ne yapacağını bilemez, bunalımdan çıkamayınca da içkiye verir kendini. Erkek egemen dünyanın, erkek egemen kültürüyle büyüdüğü için kızını değil de oğlunu kayırır hep. Kızı Fidan (Leyla Smyrna Cabas), başarılı bir öğrencidir, evdeki durumun farkındadır, liseyi … Devamı… »

Korkut Akın Yazıyor: Yanlışlıklar Çağı: Babygirl

Başlığa “Yanlışlıklar çağı” mı, “Yalnızlıklar çağı” mı yazsaydım diye çok düşündüm, hatta yal(n)ız(lış)lıklar gibi karışık bir sözcük yazmayı bile… Teknolojiyle birlikte robotik yaşama geçince (kalifiye olmayan) insanların büyük çoğunluğu işsiz kalacak; kalifiye olanlarınsa işleri azalacak ve boş zamanları artacak. Ancak öyle bir yaşama alışkın olmayan günümüz insanı ister istemez bunalıma girecek ve çıkışı (çözümü) kendi … Devamı… »

Kuzgun (Yönetmen: Serkan Aygören)

Serkan Aygören’in yönettiği ve Selahattin Taşdöğen, Buket Çelik, Deniz Könülşök ile Ferdi Akarnur’un oynadığı Kuzgun, 21 Şubat 2025’de Lion Distribution dağıtımıyla Alo Yapım – Talde Film – Hezer Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Yazar Arif, çocukken kazara kardeşi Asım’ın ölümüne neden olmuştur. Yıllar sonra kitap yazmaya başladığında onu herkes ölen kardeşi Asım’ın ismiyle tanır ve kendisini artık Asım olarak tanıtır. Yaşadığı psikolojik durumlardan ve yıllarca kardeşinin hayatını yaşamaya itilmesi sonucunda parayla başkalarının hayatlarını satın alarak farklı hayatlar yaşamaları yönünde yönlendirme yapmaya başlar.

  • Basın Bülteni
  • Fragman

Kuzgun (Yönetmen: Serkan Aygören) yazısına devam et

Dayanışma ve Yoldaşlık: Kedi

“Öyle büyük dostlarız ki, kelimesiz anlaşırız” diyor şair. Bir kedi, bir köpek, bir kemirgen (kapibara), bir lemur ile bir kuş -zaten konuşamıyorlar ya, koyun bu bilgiyi bir tarafa- sessizce anlaşıyor, etkileşiyor, dayanışıyor ve birbirini koruyor, kurtarıyor.

Gint Zilbalodis, gerçekten çok başarılı, bir o kadar da anlamlı animasyon filmi “Flow: Bir Kedinin Yolculuğu”nda, birbirleriyle geçinmesi imkânsız hayvanları bir teknede yaşama tutunduruyor. Gerçek gibi değil, çizildiği belli bir film. Bu yalınlık, izleyiciyi görüntüyle birlikte taşıdığı içeriğe yönlendiriyor. Belli ki sesin kullanılmadığı (hayvanların kendi sesleri varsa da neredeyse duyulmayacak kadar az, kısık) filmin anlamı düşürülmek istenmemiş. Tabii ki, müziğin önemi daha bir çıkmış öne. Müzik gerçekten iyi tasarlanmış.

Kedi, kendi halinde, dünyanın sessiz güzelliği içerisinde, ama köpeklerin saldırısından korkarak yaşarken birden her tarafı su basar. Tipik bir Nuh efsanesi. Su, her şeyi yutar. Hiçbir canlı kurtulamayacaktır, teknedekiler dışında. Bin yıllara dayanan kültürel birikim bular altında kalınca teknedekiler ister istemez birbirleriyle anlaşmak zorunda kalırlar. Tembel kapibara, teknenin

ilk konuğudur, kedi onun yanına gelir. Kendini beğenmiş hatta narsist bile diyebileceğimiz lemur, her şeyin kendi etrafında dönmesini ister. Biraz sakar olsa da iyimser labrador köpeğinin arkasından uzun bacaklı, turnayı andıran beyaz kuş doğaları gereği birbirlerini sevmeseler, istemeseler de her şeylerini paylaşırlar. Bir de balina var, kediyi yaşama bağlayan ve gerçekten duygu yüklü sonu.

Konusu, özellikle çocukların da anlayabileceği gibi yalın bu filmi erişkinler de izlemeli. Büyükler izlerlerse, dünyanın geleceğini görebilir ve ona göre doğal yaşama daha çok önem verirler. Çocuklar ise bu filmin etkisiyle büyüklerini de yönlendireceklerdir. Filmi izlerken kendisiyle hesaplaşmayan, yüzleşmeyen var mıdır, bilemem ama bir şey biliyorum: Bu küresel ısıtma, bu betonlaşma, bu fosil yakıt kullanımı, bu ağaç kesimi sürdükçe dünyamız daha bir yaşanmaz olacaktır.

Jeneriği ardından bir sürpriz bekliyor sabırlı izleyiciyi…

25 Ocak 2025’ten başlayarak gösterimde…

(22 Ocak 2025)

Korkut Akın

[email protected]

The Brutalist

Brad Corbet’in yönettiği ve Adrien Brody, Felicity Jones, Guy Pearce ile Joe Alwyn’in oynadığı The Brutalist, 31 Ocak 2025’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
The Brutalist filmi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerikan rüyasını yaşamak için Amerika Birleşik Devletleri’ne göç eden Macaristan doğumlu, Bauhaus eğitimli Holokost kurtulanı mimar Laszlo’nun (Adrian Brody) yolculuğunu ve hayat hikâyesini anlatıyor. Başlangıçta yoksulluk içinde çalışmaya zorlanan mimar Laszlo, kısa süre sonra kendini 30 yıl boyunca hayatının seyrini değiştirecek bir kontrata imza atarken bulur.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

The Brutalist yazısına devam et

21. Akbank Kısa Film Festivali İçin Geri Sayım Başladı

Kısa filmi geniş kitlelerle buluşturmak, yeni sinemacıları desteklemek ve sektöre yaratıcı bakış açıları kazandırmak amacıyla 2004 yılında başlatılan Akbank Kısa Film Festivali, bu yıl 21. kez sinemaseverlerle buluşuyor. Türkiye’nin en köklü kısa film etkinliklerinden biri olan festival, 17 – 27 Mart 2025 tarihleri arasında İstanbul’un iki yakasında, Akbank Sanat’ta ve Kadıköy Sineması’nda gerçekleştirilecek. Her yıl olduğu gibi bu yıl da festivaldeki tüm gösterim ve etkinlikler ücretsiz olarak izleyicilerle paylaşılacak.

21. Akbank Kısa Film Festivali İçin Geri Sayım Başladı yazısına devam et

Uluslararası Urla Gastronomi Film Festivali’nin Danışmanlar Kurulu’nda Birbirinden Değerli İsimler Yer Alıyor

Urla’nın ve bölge gastronomisinin dünyaca tanınmasına katkı sağlamayı hedefleyen Uluslararası Urla Gastronomi Film Festivali’nde Danışmanlar Kurulu üyeleri belli oldu. Danışmanlar Kurulu’nda  Gastronomi Yazarı Ahmet Güzelyağdöken, Oyuncu Ercan Kesal, Yönetmen Ezel Akay, Organizatör Gülper Ergün, Dr. Levent Köstem, Yazar Levon Bağış, Yazar Müge Akgün, Küratör Nihat Özdal, Yayın Yönetmeni Nilhan Aras, Turizm, Markalaşma ve İş Geliştirme Uzmanı Pınar Kartal Timer, Gastronomi Yazarı, The Kitchen Project Kurucusu Sırma Güven ve Film Yapımcısı Zeynep Atakan gibi isimler yer alıyor.

Uluslararası Urla Gastronomi Film Festivali’nin Danışmanlar Kurulu’nda Birbirinden Değerli İsimler Yer Alıyor yazısına devam et