Güzin Çorağan’ı Kaybettik

Bizimkiler dizisinde Türkiye’ye kesin dönüş yapmış Almancı Davut’un eşi Ulrike rolüyle hafızalara kazınan ünlü tiyatro ve sinema oyuncusu Güzin Çorağan, 27 Kasım 2022 Pazar günü hayatını kaybetti. 1962 yılında Bursa Oda Tiyatrosu’nda sanat hayatına başlayan Güzin Çorağan, Asiye Nasıl Kurtulur, Askerin Dönüşü, Bir Daha Umut, Seni Sevmeyen Ölsün, Afife Jale, Milyarder, Yoksul, Dolunay, Selamsız Bandosu, Düttürü Dünya, Hiçbir Gece, Karılar Koğuşu, Benim Sinemalarım, İlk Aşk, Duruşma, Komşu Komşu, Maskeli Beşler: İntikam Peşinde, Hayatın Tuzu gibi filmlerde rol aldı. Merhumeye tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

8. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali’nde Son Taslak Platformu Söyleşileri Gerçekleşti

8. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali’nin 3. gününde Sung Cheol Kim’in Robo99, Rand Abou Fakher’in So We Live,  Andrej Krasavin’ın Artist, Ali Daraee’nin Graveyard, Malaz Usta’nın A Year In Exile, Francesco Di Gioia’nın Fathers’ Land, Orhan Dede’nin The Search, Faye Xia’nın It, Farnoosh Abedi’nin The Sprayer ve Ali Sohail Jaura’nın Murder Tongue adlı finalist filmleri seyircilerle buluştu. Gösterimlerden onra yapılan sorular cevaplandırıldı.

8. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali’nde Son Taslak Platformu Söyleşileri Gerçekleşti yazısına devam et

Ferhan Baran Yazıyor: Dünyanın Tüm Ötekileri

Luca Guadagnino’nun Venedik Film Festivali’nden yönetmen ve oyuncu ödülleri ile dönen son filmi ‘Kemikler ve Her Şey / Bones And All’ yağlı boya çizimlerle açılıyor. Kırsal Amerika ıssız bozkırlarının resmedildiği çalışmalar soluk soluğa bir yol serüveninin habercisi gibidir. Siyahi babası ile kader birliği yapmış Maren’in kısa hayatı kasabadan kasabaya göç ederek geçmiştir. Çekmiş gitmiş annesini hiç tanımaz. Ona ait hiçbir anı, bir fotoğraf … Devamı… »

Ferhan Baran Yazıyor: Alt Sınıfların Öfkesi

Altın Palmiye ödüllü Ruben Östlund yapıtı ‘Hüzün Üçgeni’ne kardeş geldi. Mark Mylod imzası taşıyan ‘Menü / The Menu’, İsveçli sinemacı gibi büyük burjuvaziyi topa tutuyor. Zenginler topluluğu bu kez gizemli Hawtorn adasındaki ultra lüks restoranda toplanmıştır. Aralarında gurme iş adamları, genç borsacılar, eski kurt Hollywood aktörü ve yemek eleştirmenlerinin bulunduğu 12 kişilik grup, kişi başı 1.250 dolarlık zengin menüyü beklerken, ünlü … Devamı… »

8. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali Sinemanın Ustalarını Ağırlamaya Devam Ediyor

Bu yıl 8.si düzenlenen Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali, 25 Kasım 2022 Cuma günü Atlas 1948 Sineması’nda ve sosyal medya yayınlarında sinema profesyonelleriyle seyirciyi bir araya getirdi. Festivalin ikinci gününde Andrei Tarkovski: Bir İbadet Olarak Sinema gösteriminin ardından Murat Pay ve Enver Gülşen bir söyleşi gerçekleştirdi. Yönetmen Kumaşı söyleşisinde ise Tarık Tufan ve Mahmut Fazıl Coşkun genç sinemacılarla söyleşi yaptı.

8. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali Sinemanın Ustalarını Ağırlamaya Devam Ediyor yazısına devam et

Sırada Eşit Haklar Var

‘Acil Durumda Jane’i Ara / Call Jane’ kadın haklarının ağırlıklı olarak gündeme geldiği günümüz sinemasından ilgiye değer bir ‘bağımsız’ örnek. Bütçesi mütevazı ama meselesi çok değerli bir küçük film. Todd Haynes’in şimdiden klasikleşmiş, cinsler ayrımı ya da eşcinsellik meselesini ajandasının gerilerine atmayı bilmiş en hasından bir aşk hikâyesini, sınıf ve güç ilişkilerini jestler, renkler, kostümler üzerinden vermeyi başaran 2015 yapımı ünlü filmi ‘Carol’un senaryo yazarı Phyllis Nagy imzasını taşıyan yapım, 1968 yılının Ağustos ayında Chicago kentinde açılıyor. Ceza avukatı kocası ve 15 yaşındaki kızı Charlotte ile huzurlu bir evliliği olan Joy, ülkenin ve dünyanın Vietnam protestoları ve eşit hak talepleri ile yangın yerine döndüğü yıllarda sakin banliyö hayatını sürdürmektedir. Kocasının şirket davetindeyken dışardan yükselen sesler eşliğinde ilk kez ‘Yippies’ olarak anılan Uluslararası Gençlik Partisi’nin gösterisine ve polislerin kapalı kapılar ardından coplu müdahale girişimine tanık olur. Banliyö evlerinin becerikli bakımlı ev kadınlarından biridir Joy. İkinci çocuğuna hamileliğinin keyifli bekleyişi doktorundan aldığı haberle hüsrana dönüşür. Kalp yetmezliği nedeni ile hamileliğinin sonlandırılması gerekmektedir. Ancak Amerika’nın birçok eyaletinde olduğu gibi Chicago’da da kürtaj yasağı vardır. Sağlık durumunun aciliyetini öne sürse de, erkeklerden oluşan doktorlar konseyi kürtaj operasyonu için olumlu oy kullanmaz. Çaresizlik içinde bir sokak ilanı ile haberdar olduğu Jane Topluluğu’na başvuran genç kadının hayatı bir daha eskisi gibi olmayacaktır.

Virginia adındaki liderleri yönetiminde gizli bir kürtaj dayanışması oluşturmuş her biri birer Jane olan kadınların sıcak ve şefkatli ortamında hamileliğinden kurtulan Joy, Virginia’nın ricası üzerine genç bir kızı merkeze götürülmesinde gönüllü şoförlük, daha sonra doktor asistanlığı ve nihayetinde foyasını meydana çıkardığı sahte doktorun yerine bizzat uygulamacı olarak hizmet vermeye başlayacaktır. İlk karşılaşmalarında ‘Bu senin suçun değil, kimsenin suçu değil’ demiştir Virginia. Sadece sağlık sorunları nedeniyle değil, tecavüz mağduru olan, yoksulluk nedeni ile bakamayacakları çocukları doğurmak istemeyen, kısaca kendi bedenleri üzerinde kendi özgür kararlarını vermek isteyen tüm kadınlara kol kanat germektedir dayanışma grubu. Yemek yapan, ev temizleyen, öğleden sonra 4’te buzlu martini ile sarhoş olan ya da çikolatalı kurabiyeler hazırlayan kadınlardan biri değildir artık Joy. Başka insanlarla, düşünen ve iş yapan kadınlarla birlikte yol almayı seçmiş bir kadındır o. Asistanlık yaptığı erkek doktorun ‘iyi bir hemşire olabilirdin’ sözlerini ‘niye doktor olmayayım’ diye yanıtlayan, kendine güvenen bir özgür bir bireydir artık. ABD Yüksek Mahkemesi’nin ülkede kürtajı yasallaştıran ve ‘Roe Wade’e Karşı’ olarak bilinen Ocak 1973 tarihli kararıyla ülkenin birçok eyaletinde yürürlükte olup kürtajı yasaklayan yasalar iptal edilir. Bir mücadele kazanılmıştır. Sırada eşit haklar, eşit ücret meselesi var diyerek şanlı şerefli uğraşlarını sürdürür Jane topluluğu. Eşit haklar konusunun günümüzde birçok alanda hala tam anlamı ile çözülemediği göz önüne alındığında ve yaklaşık 50 yılın ardından Texas eyaletinde kürtaj yasağı utancının yeniden gündeme getirilme çabası derinleşirken ‘Jane Collective’ dayanışmasının özverili öyküsünü yeniden hatırlatan böylesi filmlere başta kadınlar olmak üzere tüm insanlığın ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

(02 Aralık 2022)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

İran Toplumuna Öfkeli Bir Bakış

Uykusundaki kızını öptükten sonra fakir odasından işe çıkan Sümeyye gecenin karanlığında müşteri arayışındadır. Önce umumi tuvalette dudağını boyar, saçını düzeltir, yüksek ökçeli ayakkabılarını geçirir ayağına. İlkin yılın safran ihracatçısı seçilmiş itibarlı (!) müşterisinin azgın ihtiyacını giderir. Hiç keyfi yoktur yine bu akşam. Torbacı yaşlı teyzeden bir tutam daha Afgan otu dilenir. Ona birikmiş borcunu ödeyebilmesi için birkaç işe daha gitmesi gerekmektedir. Sakso çektiği ikinci müşterisinin ardından motorunun arkasına atladığı esrarengiz adam onun sonunu hazırlayacaktır. Dehşet içinde çırpınırken küçük bir kızı olduğunu söylemesine rağmen gözü dönmüş adamın acıması yoktur. Genç kadını kendi baş örtüsü ile boğduktan sonra siyah çarşafa sarar ve cesedini şehre tepeden bakan ıssız bir tepeye öylece bırakır.

Dünya prömiyerini Cannes Film Festivali ana yarışmasında yapan ‘Kutsal Örümcek / Holy Spader’ ön jenerik öncesinde çoğunlukla Amerikan cinayet öykülerini hatırlatan böylesine ürpertici bir bölüm ile açılıyor. İran doğumlu yönetmen Ali Abbasi’nin yüksek öğrenimi için ülke dışına çıktığı 2000 – 2001 yıllarında Meşhed kentinde işlenmiş seri cinayet sarmalından yola çıkıyor film. İran’ın kutsal hac beldesi olarak bilinen başkent Tahran’ın ardından ikinci büyük şehrini korkuya salan seri katil gerçek hayatta 16 cinayetin ardından yakalanmış ve yönetmen dahil bir çok kişinin şüpheli bulduğu idam kararıyla infaz edilmiştir. Abbasi gerçek öyküden hareketle cinayetlerin önünün neden bu denli geç alındığını araştırmak ve bu vesile ile mollaların yönettiği çağdaş İran toplumuna ayna tutmak istemiş. Bunu 6 aydır yakalanamayan seri katili araştırmak için Meşhed’e gelen kurmaca kadın gazeteci karakteri ile yapmayı deniyor. Tahran’da kendisine sarkıntılık eden editörüne karşı koyduğu için işinden olan ve serbest gazeteci olarak çalışan Rahimi (Cannes’dan en iyi kadın oyuncu ödüllü Zar Amir-Ebrahimi) bekâr bir kadın olarak rezervasyon yapmış olduğu otele kabul edilmekte sorun yaşıyor. Kendisini önemsemeyen, bir sonraki aşamada sarkmaya çalışan polis şefini bertaraf etmekle uğraşıyor ardından. Ancak tüm bunlar genç kadını yıldırmıyor. Kopya fahişe cinayetleri tekrarlanırken polisin gevşek davranması, kentin kutsal mahallelerinde ahlâksızlığa karşı cihat yaptığını ulu orta ilan eden, ardında delil bırakmaktan çekinmeyen katilin ‘kurbanlarını kutsal bir amaçla ağına çeken örümcek’ kod adıyla bir kahramana dönüşmesine tanıklığı onun kararlılığını tetikliyor.

Abbasi bizde sinemalara gelmeyen ilginç psikolojik gerilim denemesi olan ilk uzun metrajı ‘Shelley’in (2016) ardından İsveç’te çektiği 2018 yapımı ‘Sınır / Gräns’ ile dünya çapında tanındı. Cannes’ın ‘Belirli Bir Bakış’ seçkisinde en iyi yönetmen ödülü almasının ardından Oscar adayı olmuş makyaj çalışması ile ülkemizde de büyük ilgi toplayan yapım, sınır polisi Tina’nın kendi kadar tuhaf bir adamdan etkilenişi ve öz varlığını sorgulayacağı sırları öğrenişi üzerine doğaüstü ve kara film ögelerini ustaca harmanlayan çizgi dışı bir aşk filmidir. Kuzey mitolojisinden esinlenmiş gençlik yıllarını geçirdiği ülkesi üzerine bir film yapmak istemiş sinemacı ama bu arzusu kolay hayata ‘Sınır’ın ardından çocukluk ve ilk geçememiş. Cinsellik ve şiddet unsurları nedeniyle ülkemizde ‘16 yaş üzeri’ ibaresini almış olan bir filmin İran sınırları içinde çekilemeyeceği baştan belliymiş. Çekimler için Türkiye’de karar kılınmış, setler hazırlanmış ve önemli ölçüde para harcanmış olmasına karşın, yönetmenin düşüncesine göre İran yetkililerinin muhtemel baskısı yüzünden Türkiye’deki çekim izni iptal edilmiş. Bunun üzerine benzer bir coğrafyaya sahip Ürdün’de tamamlanan filmde gazeteci Rahimi’yi oynayacak oyuncu İran rejimi ile ters düşme endişesi ile son anda filmden ayrılınca projenin 41 yaşındaki kast yönetmeni Ebrahimi kendisini başrolde buluvermiş. Popüler bir televizyon yıldızı iken 2006 yılında kendisinin yer aldığı iddia edilen bir seks kasedi skandalı nedeni ile gözden düştükten ve devlet yetkilileri ile başı derde girdikten sonra çareyi İran’ı terk ederek Paris’e yerleşmekte bulan sanatçı yaşadığı kötü deneyimi filmin hizmetine sunma fırsatı bulmuş. Bu da Danimarka’da yaşayan ve ülkesini uzaktan eleştiren Abbasi’nin kızgınlığı ile birleştiğinde ortaya öfke yüklü bir film çıkmış. Bir İran öyküsünde belki de ilk kez cinselliği ve yoğun şiddeti kullanma fırsatının şehveti ile kantarın topu fazla kaçmış. Korku ve kara film ögelerine pek düşkün Abbasi eşarp cinayetlerini katilin gözünden en ince ayrıntılarına kadar gösteriyor. Hem de bir değil, iki değil tam üç kez benzer infaz anlarını izlettiriyor. Sarılı olduğu halıdan ayağı çıkmış cesedin önünde katilin ve her şeyden habersiz karısının çıplak cinsel ilişkisine yer veriyor. Bir gerilim filminin Batı seyircisini cezbedecek tüm klişelerini kullanmakta ısrar ediyor. Bu da röportajlarında sözünü ettiği ‘seri katiller yaratan bir toplum eleştirisi’ savını zedeliyor. Klasik polisiyelerin aksine katil Said’i (Mehdi Bajestani) en başından deşifre ediyor. Irak savaşından yara bere almadan dönmüş 3 çocuklu inşaat işçisini ve mazbut aile yaşantısını gözler önüne seriyor. Ancak, şehit ya da gazilik mertebesine ulaşamamanın ezikliği (!) içinde toplum hayatına geri dönen adamın sapkın psikolojisi yeterince derinleşemiyor. Kanun dışılığın kol gezdiği kentte kadın erkek toplumun her kesiminin seks işçilerine bakışı ve iki yüzlü ahlâkının irdelenmesi klişe düzeyini aşamıyor. Said’in ergenlik çağındaki oğlu Ali’nin küçük kız kardeşini konu mankeni olarak kullanmak suretiyle babasının cinayetlerini temsili olarak canlandırdığı sahne Abbasi’nin hedefi doğrultusunda çok iç paralayıcı bir bölüm gerçi ama iki saate yaklaşan filmin geri kalanı aynı amaca hizmet etmiyor ve de iyi bir polisiyede olmaması gereken mantık ve süreklilik hataları ile irtifa kaybediyor.

(01 Aralık 2022)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanaran.com

Sevda Mecburi İstikamet

Çağan Irmak’ın yönettiği ve Selçuk Yöntem, Selin Şekerci, Kubilay Aka ile Elif Ceren Balıkçı’nın oynadığı Sevda Mecburi İstikamet, 06 Ocak 2023’de CJ ENM dağıtımıyla Orchestra Content tarafından vizyona çıkarıldı.
Sinemamızın usta yönetmeni Çağan Irmak’ın yönettiği, 70’lerden 2000’li yıllara uzanan bir yol hikâyesi. Film izleyicileri geçmişten bugüne uzanan bir yolculuğa çıkarırken, ünlü oyuncu Selim Erensoylu’nun babalıkla yeniden tanışma serüvenini anlatıyor. Suna’nın, anne ve babasıyla bir zaman yolculuğuna çıktığı hikâye, izleyiciyi derinden etkileyecek. Geçmişin hüzünlü anıları ile yüreklere dokunacak olan film, finaliyle kalpleri ısıtacak.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Korkut Akın Yazıyor

Sevda Mecburi İstikamet yazısına devam et

Ödüllü Filmler Aralık Ayında da Atlas 1948 Sineması’nda

Beyoğlu’nun kalbinde yer alan ve yenilenen dijital alt yapısı ile film festivalleri, gala, ülke sinemaları ve vizyon filmlerine ev sahipliği yapan Atlas 1948 Sineması’nda merakla beklenen bağımsız filmler Aralık ayında da izlenebilecek. Kutsal Örümcek (Holy Spider), İlgi Manyağı (Syk Pike) ve Kurak Günler filmleri Aralık ayı boyunca Atlas 1948 Sineması’nda sinemaseverlerle buluşacak. Sınır (Grans – Border) filmiyle uluslararası sinema dünyasında büyük ses getiren İranlı yönetmen Ali Abbasi’nin senaryosunu yazdığı ve yönetmen koltuğunda oturduğu Kutsal Örümcek, konusunu gerçek hayattan, kadın düşmanı bir seri katil Saeed Hanaei’den alıyor.

Stanley Kubrick Sergisi’ne Özel Film Okuması

Stanley Kubrick’in Ekim ayında İstanbul Sinema Müzesi’nde sanatseverlerle buluşan sergisine yeni bir boyut geliyor. Film anlatıcısı Mehmet Sindel, Kubrick hayranlarıyla yönetmenin kültleşmiş filmini analiz edecek. Daha önce Atlas 1948 Sineması’nda Kubrick’in sinematografisine genel bir bakış sunan Sindel, 04 Aralık Pazar günü saat 16:00’da düzenlenecek ikinci etkinlikte sinema tarihinin en iyi korku filmlerinden biri olarak kabul edilen Stanley Kubrick imzalı The Shining filmini ele alacak.

XIII. İtalyan Sinemasıyla Buluşma

Türk, İtalyan ve uluslararası izleyiciler tarafından merakla beklenen geleneksel ve seçkin İtalyan Sinemasıyla Buluşma, 28 Kasım – 04 Aralık 2022 tarihleri arasında on üçüncü kez İstanbul’da gerçekleştiriliyor. Etkinlik, bir kez daha çağdaş İtalyan sinemasının hayranları ve sinematografisinin en son ve dikkat çeken yapımlarını tanımaya meraklı olanlar için önemli bir fırsat sunuyor. Yaşanan pandemi nedeniyle İtalyan Sinemasıyla Buluşma’nın son iki yılının dijital platformda düzenlenmesinden sonra buluşma bu kez sinema salonlarında özlenen yerini alıyor.

XIII. İtalyan Sinemasıyla Buluşma yazısına devam et

İnsanın Fıtratına Dönmek İçin Sinema Büyük Bir Fırsat Yaratabilir

8. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali, 24 Kasım tarihinde Atlas 1948 Sineması’nda seyircisiyle buluşmaya başladı. Festival kapsamında, Filistin sinemasından 5 film seyirciyle buluşurken, Alqeed filminin yönetmeni Nawras Abu Saleh gösterim sonrası yapılan söyleşiye katıldı. Mısırlı usta belgesel yönetmeni Assaad Taha ise İslam’ın Sanata Yansıması başlıklı söyleşide sanat ile ilgili bütün düşüncelerini paylaştı.

İnsanın Fıtratına Dönmek İçin Sinema Büyük Bir Fırsat Yaratabilir yazısına devam et

Buğday Tanesi Filmi, Gerçek Bir Mücadele Öyküsünü Beyazperdeye Taşıyor

Henüz daha bebekken buğday tarlasında çıkan yangında, vücudunun büyük bir bölümünde kalıcı yanıklar oluşan ve ellerini kaybeden Serkan Bayram’ın hayata tutunma mücadelesini ve milyonlara umut olma hikâyesini anlatan Buğday Tanesi, 02 Aralık tarihinde vizyona giriyor. Filmin galası ise ertesi gün 03 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde yapılacak. Doğan Ümit Karaca’nın yönettiği ve başrolünde Kutsi’nin yer aldığı film, Serkan Bayram’ın gerçek yaşam hikâyesini konu alıyor. Filmin geliri ile İstanbul’a bir engelsiz yaşam merkezi daha kurulacak.

Elif Ana Filmi 09 Aralık’ta Sinemalarda

Yönetmenliğini Semir Aslanyürek ve Kazım Öz’ün üstlendiği Elif Ana filminin kış ve bahar çekimleri dev oyuncu kadrosu ile 4 mevsimin yaşandığı Kahramanmaraş çevresinde ve dağlarda gerçekleştirildi. Pazarcık ilçesi kırsal Pulyan köyünde 1903 yılında dünyaya gelen ve yaşadığı dönemde yaptığı iyiliklerle tanınan Elif Sugan’ın hayatını anlatan filmde Aliye Uzunatağan, İlyas Salman, Sermiyan Midyat, Cezmi Baskın, Füsun Demirel, Orhan Aydın, Turgay Tanülkü, Cansu Fırıncı, Ali Sürmeli, Necmettin Çobanoğlu, Rıza Sönmez, Muhlis Asan, Erdal Ayna, Kazım Çarman, Levent Üzümcü, Hülya Diken ve Eray Türk gibi oyuncular oynuyor.