Aile Oyunları

Suzuyo Bobo’nun yönettiği ve Megan Boone, Larry Bryggman, Alison Fraser ile Derek Cecil’in oynadığı Aile Oyunları (Family Games), 28 Eylül 2018′de MC Film dağıtımıyla DFGS Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Sloane (Megan Boone), babası Roan’ın yeniden evlilik yapmaya yazırlandığı öğrenir, bunun üzerine, birlikte yaşadığı ve çok sevdiği erkek arkadaşı Barrett (Derek Cecil) ile birlikte babası Roan’ın (Larry Bryggman) yeniden evlenmesini engellemek üzere, uzun bir zaman sonra çocukluğunun ve ilk gençliğinin geçtiği, büyüdüğü eve geri döner. Ailenin uzun süredir karanlıkta kalan sırları açığa çıktıkça, aile üyelerinin gelecekleri daha da belirsizleşecektir.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Aile Oyunları yazısına devam et

Bu hafta bomontiada Avlu’da: Good Time

bomontiada Eylül ayına kadar her Çarşamba Açık Havada Başka Sinema, her Cuma ise Avluda Caz konserlerine ev sahipliği yapıyor. Etkinlikte 11 Temmuz Çarşamba gecesi 21:30’da Good Time adlı film gösteriliyor. Konserlere ve açık hava sinemasına katılımlar ücretsiz gerçekleştirilebiliyor. Good Time, bir banka soyguncusunun ters giden bir soygun sonrasındaki, mental engelli kardeşini Riker’s Adasındaki hapishaneden kurtarmaya çalışma hikâyesini anlatıyor.

Gizem Şimşek Kaya’nın Türk Korku Sineması Kronolojisi – II Cilt 2016 – 2017 Adlı Kitabı Çıktı

2016 yılında 25, 2017 yılında ise 17 yapım ile Türk sinemasındaki nicel olarak hatırı sayılır bir yer edinen Türk korku sinemasının bu iki yıl içerisindeki türe ait tüm filmlerin yer aldığı, Gizem Şimşek Kaya’nın Türk Korku Sineması Kronolojisi – II. Cilt 2016-2017 adlı kitabı Pales Yayınları’ndan çıktı. Kitap, akademisyenlerin, sinemaseverlerin ve bu alanda araştırma yapmak isteyecek herkesin arayacağı tüm bilgileri içeriyor. Kronolojinin ilk cildinde olduğu gibi bu ciltte de yapımların yanı sıra; filmlerdeki korku unsurları, kullanılan nesneler ve mekânlar, din-bilim çatışması analizleri başta olmak üzere 35 ayrı tablo yer alıyor. Kitap, Türk korkuseverlerin beğeniyle arşivleyeceği bir yapıt.

Nostaljinin Hüznü, Yaşamın Güzelliği

Fransız sinemasının saygın yönetmenlerinden Robert Guédiguian ile ticari sinemalarda ilk kez karşılaşıyoruz. ‘80’li yıllardan başladığı sinema serüveninde tam yirminci filmi ‘Deniz Kıyısındaki Ev / La Villa’. Eşi Ariane Ascaride’in de aralarında olduğu ve otuz yıla yakındır birlikte çalıştığı oyuncu ekibiyle birlikte, çocukluğunun geçtiği Marsilya’nın eşsiz koylarına bir kez daha dönüş yapmış usta sinemacı.

Bölgenin cennet koylarından birinde denize nazır evinde yaşayan yaşlı Maurice son sigarasını tüttürürken geçirdiği kalp krizi sonucu yatağa düşer. Orta yaşlardaki üç yetişkin çocuğu, hayatının son döneminde yaşlı adama eşlik etmek üzere baba ocağı villada buluşur. Evden hiç ayrılmamış ve babasının açtığı mütevazi deniz lokantasını ayakta tutmaya çalışan Armand (Gérard Meylan), tazminatı ödenerek yöneticisi olduğu sendikadan atılmış eski tüfek Joseph (Jean-Pierre Darroussin), Paris’te tiyatro kariyerinin zirvesine çıkmış aktris Angèle (Ascaride) yıllar sonra biraraya geldiklerinde eski defterler açılır, geçmişin travmaları bir bir su yüzüne çıkar.

‘La Villa’ yönetmenin bilinen nostaljik hüznünü taşıyor. Bir zamanlar mutlu insanların keyif çattığı gözde sahil kasabası artık terk edilmiş haldedir. Arkadaşlarının yardımıyla inşa ettiği, görkemli oval terasıyla koyun baş köşesine kurulmuş evin sahibi de artık konuşmaz ve hareket edemez durumdadır. Yirmi yıl önce yaşanmış bir büyük trajedinin ardından evin iki bireyi farklı kararlar ve seçimlerle yuvadan kopmuşlardır.

Aile bireylerinin hesaplaşması kederli olduğu denli iyileştiricidir de. Babanın yaşlı komşuları, oğullarına yük olmamak için bu dünyayı terke hazırlanırken, Joseph’in genç sevgilisi koyda karşılaştığı genç adamla gelecek hayalleri kurmaktan kendini alamaz. Evlat kaybının ardından kendini tiyatroya adamış Angèle, ne kadar direnmeye çalışsa da, çocuk yaştan kendisine hayran sevimli Benjamin’in tutkulu aşkı O’nu yeni kararlar almaya itecektir.

Fransız sinemacı hayata Benjamin’in gözünden bir tiyatro oyunu olarak bakmayı yeğler. Neşesiyle hüznüyle hayat bizimdir ve yaşamaya değerdir. Guédiguian sinemasının özündeki yoğun nostalji duygusunu iliklerimize kadar hissederiz. Yönetmen sahil kasabasının canlı geçmişine dair fotoğrafları göstermekten kendini alamaz. Eskilerden kalmış coşkulu bir Noel kutlamasını perdede bire bir canlandırır. 1985 yapımı ünlü filmi ‘Ki lo sa’dan alıntı bir sekansla oyuncuların aynı sahildeki tasasız gençlik yıllarına döneriz.

Guédiguian son yarım saatte yeni konuklarla tanıştırır bizleri. Mülteci botlarıyla yeni bir yaşam kurmaya çalışan üç küçük çocukla. Değişen dünyanın yeni yüzleridir onlar. Bir zamanlar insan seliyle taşan, şimdilerde ıssızlaşmış sahiller ve oralarda kalanlara yeni yaşam aşısı olacaktır yeni dünyanın çaresiz insanları.

‘Deniz Kıyısındaki Ev’ incelikle yazılmış senaryosu, mükemmel oyuncuları (Benjamin rolündeki Robinson Stévenin’e özel bir selam), usta işi yönetmenliğiyle yaz mevsiminin güzel sürprizlerinden biri. Cinemaximum sinemalarında gösteriliyor, kaçırmamaya çalışın.

(16 Temmuz 2018)

Ferhan Baran

[email protected]

19. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali

19. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali bu yıl Kültürel Miras ve Korumacılık ana, Mahalle Kültürü yan temasıyla 06 – 08 Eylül 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Festival, başta Safranbolu, genelde yurdumuzda bulunan kültürel değerlerin gelecek nesillere taşınmasına gerekli duyarlılığı sürdürmeyi, belgesel film festivali aracılığı ile güncelleştirmeyi amaçlıyor. Kendine özgü koruması ile günümüze Osmanlı sivil mimarisini tüm ihtişamı ile getirmeyi başarmış tarihi kent Safranbolu, kendine özgü olan bu festivalin startını Eylül 2000’de vererek ve 5. yılında (2004) uluslararası boyuta taşıyarak tüm dünyanın dahil olabileceği bir organizasyon haline getirdi.

19. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali yazısına devam et

Deniz Kıyısındaki Ev

Robert Guediguian’ın yönettiği ve Ariane Ascaride, Jean Pierre Darroussin, Gerard Meylan ile Anais Demoustier’in oynadığı Deniz Kıyısındaki Ev (La Villa – House by the Sea), 13 Temmuz 2018’de Filmartı Film dağıtımıyla Filmartı Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Üç kardeş, hastalanan babalarının deniz kıyısındaki villasında uzun zamandan sonra tekrar bir araya gelir. Paris’te ailesinden kopuk bir hayat süren Angela, kendinden küçük bir kadına aşık olan Joseph ve ailenin ailenin butik restoranını işleten Armand, babalarının son günlerinde yanındadırlar. Ancak hiçbiri, hayatlarına giren davetsiz misafirlere hazırlıklı değildir.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor

Yalnız Hayaller Kaldı

Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):

Çeşitli Anadolu kentlerinde mütevazı bütçelerle düzenlenen film festivallerini küçümsememek lazım. Bazen öngörüleri ile sinemaseverleri şaşırtabiliyorlar. Misalen, 10. Uluslararası Çaydaçıra Film ve Sanat Festivali geçen yıl Perihan Savaş’a onur ödülü vererek değerli sanatçıya sinema adına vefa borcu ödemiş oldu. Festival dönüşünde de sanki Perihan Savaş’ın şansı açıldı. İstanbul’a döndüğünün haftasında mı, ayında mı ne Mehmet Ali Arslan’ın yönetmenliğinde, Mahmut Cevher’in yapımcılığında “Yalnız Hayaller Kaldı”nın çekimlerine başladı. Film önümüzdeki 27 Nisan’da vizyona girecek. TV dizilerini pek takip etmem ama kulağıma çalındığına göre çok beğenilen “Çukur” dizisinde önemli bir rolde oynamış. O arada geçtiğimiz ay, 23 Mart’ta son yılların en üretken yönetmeni Onur Ünlü’nün “Gerçek Kesit: Manyak” filmiyle de sinemalarda karşımıza çıktı. Ve şu günlerde sürmekte olan 37. İstanbul Film Festivali de Elazığ’dan yaklaşık 1 yıl sonra Perihan Savaş’a onur ödülü verdi. Bazı filmlerde yapıldığı gibi baştaki cümleye dönersek: Çeşitli Anadolu kentlerinde mütevazı bütçelerle düzenlenen film festivallerini küçümsememek lazım. (13 Nisan 2018)

Filmler de eleştirmenleri eleştirebilse ne güzel olurdu. Misalen bendeniz falanca film için “Senaryosunda diyaloglar pek bi kitabi duruyor.” dediğimde, o eleştirdiğim film de “Sadi Bey yaptığı eleştiride önce de’yi da’yı ayrı mı, yapışık mı yazacağına karar verse.” diyebilse. (16 Nisan 2018)

Büyülüfener’de bilmem kaçıncı kez izlemek üzere “Easy Rider”ın seansına girdim. H (Aş) sırası 7. koltuğu ararken bir yandan da kendi kendime konuşuyorum. Birden “Kendi kendine konuşana deli derler” darb-ı meseli aklıma gelince sustum. Bu sefer de bir ilham geldi, yazayım: “Kendi kendine konuşan delilere akıllı derler.” Olmuş mu? Olmuş. (21 Nisan 2018)

Hayatın İçinden / Olduğu Gibi / Bir Turgut Yasalar Hikâyesi Yazma Gayreti: 29. Ankara Film Festivali’nin açılışını yaptık, 2-3 gün, 4-5 film izledikten sonra Pendik’te trenden indik. Birimiz o yana, birimiz bu yana gitmek üzere mahalli vasıta duraklarına doğru yürüyoruz. Çağla ve yeşil erik satılan kamyonetin yanında durdu, “Çok severim.” dedi, yarımşar kilo aldı. Durağa geldik. Arkadaş sigarasını yakarken O’na eşlik edeyim dedim, eriklere daldım. Şehir modern ama köydeki gibi yol kenarında çoban çeşmesi yok. Erikleri yıkayamayınca silip silip, kütür kütür yiyorum. Arkadaş sigarasının dumanını üflerken, “Erikleri yıkamadan yersen mikrop kaparsın.” dedi. Hiçbir art niyetim olmadan, “He, he, sen sigarayı yıkayıp da içiyorsun, değil mi?” diye soruverdim. Bir şey diyemedi, baktı, kaldı. Ben de baktım, güldüm. O da güldü. (22 Nisan 2018)

29. Ankara Film Festivali, uzun yıllar hatırlanacak, çok güzel bir animasyon tanıtım filmi yapmış. Film gösterimlerinin öncesinde zevkle izlendi ve izleniyor. “Easy Rider”ın önünde filmi izliyoruz, artık iyiden iyiye seyirci türünde klasik haline gelmiş olan bir festival teyzesi arkamdaki koltukta, tam kulağımın dibinde “Leon” diye seslenerek sinema konusunda ne kadar bilgili olduğunu salonun en ücra köşesine kadar duyurdu. Teyze bildirir de ben bir festival Dayısı olarak eksik mi kalayım, bir kişinin bile merakını gidersek yeter. Tanıtım filminde, kameralı adam yürürken aklından geçen ünlü filmler -sırasıyla- şunlardır: “Kış Uykusu” (Haluk Bilginer), “Susuz Yaz” (Ulvi Doğan, Hülya Koçyiğit, Erol Taş), “Easy Rider” (Dennis Hopper, Peter Fonda), “Bisiklet Hırsızları” (Enzo Staiola, Lamberto Maggiorani), “Leon” (Jean Reno / İsrail’in verdiği ödülü, Filistinlilere uyguladığı acımasızlıklar yüzünden geçtiğimiz günlerde reddeden Natalie Portman’ın küçüklüğü / Festival, Portman’ı gündeme iyi denk getirdi. / “Leon” bizim sinemalarımızda, 1995 Nisan’ında “Leon: Sevginin Gücü” adıyla gösterilmişti.) (23 Nisan 2018)

27 Nisan’da gösterime girecek filmin (Selfi) afişinde şöyle yazıyor: Ben Hülya Avşar, Yazan ve Yöneten: Hülya Avşar, Mekân: Hülya Avşar, Işık: Hülya Avşar, Ses: Hülya Avşar, Kamera: Hülya Avşar, Senaryo: Hülya Avşar, Yönetmen: Hülya Avşar. Afişe adını tam 8 kez yazdırmış. Guinness Rekorlar Kitabı’na girmek için müracaat etse yeridir. (25 Nisan 2018)

Farkında mısınız, yayalara trafik hiç tıkanmıyor. Kırmızıda dur, yeşilde geç; hepsi bu. (27 Nisan 2018)

Nişantaşı City’s AVM.ye girdim, katı dolandım, bulamadım. Kapıdaki güvenlikçiye sordum, “2 kat aşağıda, 2 kat yukarıda var.” dedi. Bu ifadeden 2 anlam çıkıyor. Birincisi Nişantaşılıların şişi fazla gelmiyor, ikincisi AVM.nin m2 değeri, demek o kadar yüksek ki, her kata avuç içi kadar olsa dahi def-i hacet mekânı koymamışlar / koyamamışlar. (Ben ona yordum.) (27 Nisan 2018)

Ne zaman rahmetliden, “Domaaates, biber, patlıcaaan” seslenişini duysam, “Fasulyeee, kabak, pırasaaa”nın ne günahı var diye hayıflanıyorum. (Arnavut kardeşlerimizin kulakları çınlasın.) (28 Nisan 2018)

Sosyal medyada yazılanlara, gerçekten beğendiyseniz veya hoşunuza gittiyse beğeninizi belirtin veya paylaşın. Yok arkadaşım gücenmesin, yok memnun olsun, yok sevinsin diye beğeni belirtmeyin, paylaşım yapmayın. Kendimden biliyorum, insan gaza geliyor, beğeniliyor diye saçma sapan espriler, gözlemler yapmaya yöneliyorsunuz. Keza sürekli uzun uzun alıntılar paylaşacağınıza, kısa fakat kendinizden fikirler, düşünceler yazıp paylaşın ki ortam birbirinden alıntılanmış yazılar çöplüğüne dönmesin. Misal, “Sak üstünde damdağan, kaz beline vurmayı.” Bu cümle benim icadım değil, yıllar önce rahmetli Kemal Bisalman yazmıştı, orijinal olduğu için aklımda kalmış. (28 Nisan 2018)

Hayatın İçinden / Olduğu Gibi / Bir Turgut Yasalar Hikâyesi Yazma Gayreti 2: Kartal’dan minibüse bindik. Ayaktayım, yanımda iki genç kız, bir delikanlı var, minibüs hareket etti. Gençler sohbete başladılar. Kulağımın dibinde konuştukları için mecburen duyuyor ve hiç hilafsız, olduğu gibi yazıyorum: Üçü genç kızların, ikisi delikanlının ağzından bir dakika içinde, sırasıyla “mal”, “mal”, “lan”, “oha”, “geri zekâlı” kelimeleri dökülüverdi. Hasbelkader 28 yıldır, şurada burada yazı yazıyorum, bu kelimeleri kısa bir paragraf içinde bir araya getirebileceğimi sanmıyorum. Bizim aynı yaşlarımız, şimdilerde küçümsenen 1970’lerin eski Türkiye’sinde geçmişti ve lise çağlarımızda hiçbirimiz bu tür kelimeleri kullanmazdık. Demek ki zamanın ruhu kelimelere de yansıyor. (29 Nisan 2018)

(14 Temmuz 2018)

Sadi Çilingir

[email protected]

Gökdelen

Rawson Marshall Thurber’in yönettiği ve Dwayne Johnson, Neve Campbell, Chin Han ile Roland Moller’in oynadığı Gökdelen (Skyscraper), 13 Temmuz 2018’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Will Ford, gökdelenlerin güvenliğini değerlendiren eski bir FBI Rehine Kurtarma Ekibi Lideri ve ABD savaş gazisidir. Çin’deki görevi sırasında dünyanın en yüksek ve en güvenli binasının bir anda yandığını görür ve bu yüzden suçlanır. Aranan bir kaçak olan Will Ford’un olayın sorumlularını bulması, adını temize çıkarması ve binanın içinde, yangın emniyet hattının yukarısında mahsur kalan ailesini kurtarması gerekmektedir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: 1 / 2 / 3 / 4
  • IMDb
  • Korkut Akın Yazıyor

Gökdelen yazısına devam et

Bende Kal

Utku Uçar’ın yönettiği ve Süheyl Uygur, Ruhi Sarı, Sadi Celil Cengiz ile Peker Açıkalın’ın oynadığı Bende Kal, 13 Temmuz 2018’de Bir Film dağıtımıyla Hayal Sanat tarafından vizyona çıkarıldı.
40’lı yaşlardaki Fikret, bir berber dükkânı işletmektedir. Fikret’in hayatı, Taner isimli uyanık bir pazarlamacının sattığı bir masaj aleti ile kâbusa döner. Dükkâna gelen ünlü mafya babası Altan’ın trajikomik bir biçimde ölümüne sebep olan Fikret ve Taner, mafyanın adamlarından kurtulmak ve cesedi ortadan kaldırmak için her şeyden habersiz olan koltukçu Rıza’yı da olaya dahil eder. Cesedi bir koltuk içine gizlerler ve komik olaylar birbirini takip eder.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman

Bende Kal yazısına devam et

6. Boğaziçi Film Festivali

6. Boğaziçi Film Festivali’ne başvurular başladı. Uluslararası Boğaziçi Sinema Derneği ve İstanbul Medya Akademisi tarafından 26 Ekim – 03 Kasım 2018 tarihleri arasında gerçekleşecek festival, Bosphorus Film Lab’e yapım ve fikir aşamasındaki film projelerini bekliyor. Başvurular için son tarih 17 Ağustos 2018 olarak belirlendi. Festivalin, sinemamızın son bir yılına odaklanarak hazırlanan Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda bir film 100.000 TL para değerindeki En İyi Film Ödülü’nü kazanırken, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Senaryo, En İyi Görüntü Yönetmeni ve En İyi Kurgu dallarında da para ödülleri verilecek.

6. Boğaziçi Film Festivali yazısına devam et

Kısmet, Sevgilim: İlk Şarkı

Abdellatif Kechiche’nin yönettiği ve Shain Boumedine, OEphelie Bau, Salim Kechieouche ile Lou Luttiau’nun oynadığı Kısmet, Sevgilim: İlk Şarkı (Mektoub, My Love: Canto Uno), 20 Temmuz 2018’de Başka Sinema dağıtımıyla Fabula Films tarafından vizyona çıkarıldı.
1994 senesi. Paris’te üniversite eğitimi gören Amin, yaz tatili için Akdeniz kıyısındaki memleketine döner. Geleceği konusunda kafası karışık olan genç, yeni bir aşka yelken açma konusunda hevesli değildir. Fakat kasabaya tatil için gelmiş olan Celine ve Charlotte ile tanışmaları, bu durumu değiştirecektir. Zira aşk ve sevgi söz konusu olduğunda ipler artık elinizde değildir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor

Yaz Şenliği Geri Dönüyor

Beyoğlu Sineması, kuruluşundan itibaren özel gösterimler, tematik programlar ve toplu gösterimler, düzenlemek suretiyle bir repertuvar sineması kimliği kazanmış farklı bir sinema. Yaz Şenliği de izleyici tarafından uzun yıllar büyük bir ilgiyle takip edilen ve son birkaç yıldır eksikliği açıkça hissedilen bir Beyoğlu Sineması klasiği. Şimdi beşi daha önce ticari gösterime girmemiş, 25 filmden oluşan harika bir seçkiyle 14 – 18 Temmuz 2018 tarihleri arasında geri dönüyor. Geçmişte her biri kendi seyircisini yaratmış kült filmlerin gösterildiği bir program olan Yaz Şenliği 2018, son yıllarda özlemle yad ettiğimiz sinemasal hatıralardan birine dönüşmüştü.

Yaz Şenliği Geri Dönüyor yazısına devam et