Gösterimdeki filmlerin 16 – 22 Şubat 2018 seansları için tıklayınız: 1 / 2 (Listeler eksiksiz değildir, bu salonlar ve seanslar dışında da gösterimler olabilir. Listeden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.)
Aylık arşivler: Şubat 2018
3. Çekmeköy Uluslararası Kısa Film Yarışması
Komşuluk, insanın toplumsallaşmasına katkı sağlayan, dostluk ilişkisine dönüşebilen, yardımlaşmanın ve dayanışmanın doğal olarak oluştuğu sosyal ve kültürel bir yapı ve dinamik bir süreçt. Ana teması “Komşuluk” olarak belirlenen 3. Çekmekoy Uluslararası Kısa Film Yarışması, Çekmeköy Belediyesi tarafından düzenleniyor. Sözleşme şartlarını taşıyan tüm katılımcılara açık olan yarışma başvuruları, tanıtım toplantısının düzenleneceği 15 Mart Salı gününden itibaren yapılabilecek. 3. Çekmeköy Uluslararası Kısa Film Yarışması’nın ödül töreni 28 Ekim 2018 Pazar günü Harbiye Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleştirilecek.
3. Çekmeköy Uluslararası Kısa Film Yarışması yazısına devam et
Alem-i Cin
Özgür Bakar’ın yönettiği ve Ayçin Tuyun, Süleyman Kabaali, Zeynep Turpçu ile Yüksel İvgen’in oynadığı Alem-i Cin, 23 Şubat 2018’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Rue de Pera Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Yeliz yirmibeşinci yaş gününden itibaren O’nu çağıran çeşitli kâbuslar görmeye başlar. İçinde bulunduğu durum derinleştikçe ailesi ile ilgili gizli kalmış çok büyük sırlar ortaya çıkar. Bu durumdan sıyrılmaya çalıştıkça daha büyük kâbusların içine çekilen Yeliz’e eski bir aile dostu yardım etmek ister ama düşman bu dünyadan değildir. Hep birlikte, tüm aile ve çevresi insanın aklını zorlayan cinler alemi ile tanışırlar, yani “Alem-i Cin”le.
Karımı Gördünüz mü?
Bülent Pelit’nin yönettiği ve Peker Açıkalın, İvana Sert, Nuri Alço ile Coşkun Göğen’in oynadığı Karımı Gördünüz mü? 06 Nisan 2018’de Derin Film dağıtımıyla Aras Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Ünlü iş adamı Hakkı Geçer, oldukça gösterişli karısı Makbule Geçer ile yaz tatiline çıkar. Birçok turistik tesisi, yatı olan Hakkı, karısının farklı bir yerde tatil yapmak istemesine bir anlam veremezken, onun bu arzusunu kırmaz ve yerine getirir. Özel araçlar otelin önüne yanaşır, otel müdürü Selçuk, kapıda karşılar. Hakkı, etrafa laf yetiştirmeye çalışırken, karısının yanında olmadığını fark eder, koca tesisin içinde karısını aramaya başlar.
Tatlı Bela (Yönetmen: Cem Sürücü)
Cem Sürücü’nün yönettiği ve Gökhan Keser, Selen Seyven, Serkan Kuru ile Yıldırım Öcek’in oynadığı Tatlı Bela, 15 Haziran 2018’de Derin Film dağıtımıyla Metronom Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Arda, Erdem ve Fırat çocukluktan beri birlikte olan üç arkadaştır. Üç kafadar sıradan hayatlarına devam ederken, bir gece kapılarının önüne bırakılan bir bebekle birlikte hayatları bir anda değişecektir. Ela bebeğin kime ait olduğunu bulmaya çalışan Arda, Fırat ve Erdem bir yandan rutin hayatlarına devam etmeye çalışırken, bir yandan da hayatların da ilk kez aldıkları bebek bakıcılığı sorumluluğu yüzünden komik durumlara düşerler.
If İstanbul’da Yarın: 16 Şubat 2018 Cuma
17. If İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nde 16 Şubat Cuma günü yılın biyografik anlatılarından Professor Marston & The Wonder Women, 21:30’da Cinemaximum Akasya Salon 6’da. İstanbul’daki kentsel dönüşümün izini süren, İtalyan yönetmen Giulia Frati’nin İstanbul’a dair yazılmış şiirsel belgeseli İstanbul Yankıları (Istanbul Echoes), 19:00’da Cinemaximum Akasya Salon 3’de gösterilecek, gösterme yönetmen Frati de katılacak ve seyircilerin sorularını yanıtlayacak.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Ne Var?
Ozan Denklik’in yönettiği ve Ozan Denklik, Ömer Koç, Emre Yılmaz ile Gürkan Demirtaş’in oynadığı Ne Var? 16 Mart 2018’de Derin Film dağıtımıyla Ozan Medya tarafından vizyona çıkarıldı.
Birbirleriyle çok iyi anlaşan ve aralarında çok güçlü bağları olan üç genç vardır. Hayatları rutin bir şekilde geçmektedir ama bir gün gençlerden biri onları falcıya gitmeye ikna eder. Falcı gençlerin falına bakar ve bir hazine görür. Onlar da bu hazineyi aramaya karar verirler. Hazineyi ararlarken başta mafya olmak üzere birçok aksilikle karşı karşıya kalırlar. Karşılaştıkları bütün aksiliklere rağmen yılmadan hazineyi bulmaya çalışırlar.
15. Geleceğin Sineması
Türkiye çapında sinema öğrencilerinin daha kaliteli filmler yapmalarını sağlamak amacıyla gerçekleştirilen 15. Geleceğin Sineması Yarışması’na başvurular başladı. Stüdyo ve yapım aşaması ile yapım sonrası teknik ekipman imkânı sağlamayı amaçlayan Geleceğin Sineması’nda bu yıl senaryolar için 30 Mart, filmler için 08 Haziran 2018 tarihlerine kadar yapılacak başvuruları, her biri alanında marka haline gelmiş usta isimler değerlendirecek. 15. Geleceğin Sineması Jürisi, Yönetmen Abdullah Oğuz başkanlığında Vildan Atasever, Caner Özyurtlu, Zafer Külünk, Ceylan Özgün Özçelik, Serdar Kökçeoğlu ve Selçuk Yavuzkanat gibi isimlerden oluşuyor.
Türker İnanoğlu’nun Afişlerle Türk Sineması Kitabının Lansmanı Yeşilçam’ın Yıldızlarını D & R’da Buluşturdu
Türker İnanoğlu’nun Türk sinema tarihine ışık tutan Başlangıcından Bugüne 1914 – 2018 Afişlerle Türk Sineması kitabının lansmanı D & R Kanyon’da gerçekleşti. Kültür, sanat ve eğlenceyi tek bir çatı altında birleştiren D & R, sinemaya desteğini de sürdürüyor. Kanyon’da yapılan kitap tanıtımında sinemamızın sevilen oyuncuları Cüneyt Arkın, Türkan Şoray, Göksel Arsoy, Müjdat Gezen, Nehir Erdoğan, Zafer Ergin ve Özgür Ozan, usta ismi bu özel gününde yalnız bırakmadı.
Korkut Akın Yazıyor: Suyun Sesi -The Shape of Water-
Hemen baştan, film adlarının izleyici için belirleyici olduğunu söyleyerek başlamalıyım. Deyim değilse, çevirisi bizim dilimizde farklı (amaçlananın dışında) bir anlam taşımıyorsa o çeviri kullanılmalı… Belki de en iyisi hiç çevirmemek, buna da bağlı olarak kafaları karıştırmamak gerekir. Sinema izleyicisi, -bizim ülkemizde ağırlıklı olarak ekonomik nedenlerle- televizyonla birlikte hedef kitlesini belirledi. Daha akılcı, daha seçici ve bir o kadar da … Devamı… »
İtalyanların Oscar’ına Ferzan Özpetek’in Napoli Velata Filmi Damga Vurdu
İtalya’da gişe rekorları kıran ve bir başyapıt olarak değerlendirilen, yönetmen Ferzan Özpetek’in son filmi Napoli Velata, İtalya’nın Oscar’ı olarak bilinen, 21 Mart’ta düzenlenecek David di Donatello ödüllerinde 11 dalda aday gösterildi. Özpetek En İyi Yönetmen dalında aday gösterilirken, başrol oyuncuları Allessandro Borghi En İyi Erkek Oyuncu, Giovanna Mezzogirono En İyi Kadın Oyuncu, Filippo Corticelli ise En İyi Görüntü Yönetmeni dallarında yarışacaklar.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Rüya Projenin Arka Bahçesindekiler
Günümüzün en yaratıcı yönetmenlerinden biri Sean Baker. Amerikalıların pek de görmek ve bilmek istemediği marjinal yaşamları filmlerinde sergilemesiyle ünlü. Geçtiğimiz yılın en ilgiye değer yapımlarından biri olan sinemacının altıncı uzun metrajı ‘The Florida Project’in Cinemaximum sinemalarının arthouse salonlarında gösterim şansı bulması başlı başına sevindirici bir hadise.
If Bağımsız Filmler Festivali’nde gösterilen 2015 yapımı bir önceki filmi ‘Tangerine’ ile ülkemizde sınırlı bir hayran kitlesi edinen yönetmenin daha önce çektikleri sinemalarımıza uğramadı maalesef. Yoksul Amerikalıların yaşam mücadelesini dile getirir Baker. 2000 yılında, kırsal Amerikan erkeklerinin tutum ve davranışları üzerine ‘cinéma verité’ (gerçeğin sineması) tarzında çektiği ilk uzun metrajı ‘Four Little Words / Dört Kısa Kelime’ adını taşır. Kendine has ‘yeni gerçekçilik’ esinli yarı dokümanter tarzını inşa ettiği denemelerinden 2004 yapımı ‘Take Out’, mafyaya olan borcunu ödemek üzere para bulmak üzere bir gün boyunca koşturan Çinli kaçak işçinin; 2008’de çektiği ‘Prince of Broadway’ varlığından haberi bile olmayan oğlu kucağına verilen sokak satıcısı siyahi Lucky’nin; 2012 yapımı ‘Starlet’ bir porno yıldızının öyküleri etrafında şekillenir. Avrupa’dan Ken Loach ustayı örnek alan, Dardenne kardeşlerin dünyasıyla gözle görülür bir akrabalığı olan Baker sineması ‘Tangerine’ ile daha geniş bir izleyici kitlesince fark edilmeye başlar. iPhone ile çekilen bu film, iki transseksüel seks işçinin kaotik Los Angeles sokaklarındaki zorlu bir günü ve gecesi üzerinedir.
Baker bağımsız sinemacıların en bağımsızı ünvanını kesinlikle hak ediyor. Yaklaşık 20 yıldır yazar dostlarıyla ortaklaşa filmlerinin senaryolarını oluşturuyor, çok düşük bütçelerle çekiyor, daha sonra kendisi kurguluyor. 35 mm çektiği ‘The Florida Project’ bugüne kadar en çok ses getiren denemesi. Bizde Türkçe isim konulmamış ancak özgün adının tam karşılığıyla ‘Florida Projesi’ olarak dilimize çevirdiğimiz yapımda, bu defa Amerika’nın güneyine, Florida’nın güneşli rengarenk iklimine yollanıyor Baker; Orlando’nun varoşlarında, Disneyland eğlence diyarının arka bahçesindeki motellerde yaşayan yoksul Amerikalıların dünyasına. Filmin özgün adı hem yönetmenin yeni projesini adlandırıyor, hem de Walt Disney’nin yok pahasına ele geçirdiği Florida bataklığında hayata geçirdiği Disney World projesinin kod adı olmasıyla çifte anlam kazanıyor.
Film boyunca bu rüya fabrikasının hemen arkasına konuşlanmış ucuz motellerin dünyasına dalıyoruz. Dış cephesine mor rengin hakim olduğu Magic Castle (Büyülü Şato) isimli, garsonluk, satıcılık ya da seks işçiliğiyle aylık kira parasını toparlamaya çalışan insanların ikamet ettiği motel odalarından birinde yaşıyor 7 yaşındaki Moonee ile 22 yaşındaki annesi Halley. İsmine aldanmayın, ucuz barların, dondurmacıların, sıradan hediyelik eşya dükkanlarının bulunduğu, Disney düş fabrikasına geçiş yolu üzerinde bir mekân burası. Genç yaşında çocuk sahibi olmuş Halley işsiz. Gününü kira borcunu ertelemeye çalışmakla ya da taklit parfümlerle turist kazıklamaya bakıyor. Çaresiz kaldığında odasına adam alıyor.
Ancak bu basit mahalle, çocuklar için sınırsız bir eğlence ve macera cenneti. Moonee ve arkadaşları sıcak yaz güneşi altında koştururken ya da türlü yaramazlıklarla ortalığı birbirine katarken son derece mutlular. Motel yöneticisi Bobby babacan bir figür. Hem binanın hem de bu unutulmuş ruhların gözeticisi konumunda. Çocuklar elektrik şalterini kapattığında ya da ortalığı karıştırdıklarında bile sevecen. Moteldeki günlük kaosu kontrol altında tutan, ebeveynleri olmadığı zaman onları gözeten, bölgeye yaklaşan yaşlı pedofilleri bertaraf eden yine o.
Türlü imkansızlıklara karşın çocukların eğlence dolu günlük maceralarının sahnesidir bu ucuz motel ve çevresi. Alabildiğine özgür çocukluklarını yaşamaktadır onlar. Moonee ile anne-kız yerine abla-kardeş olmuş Halley, onun evsiz kalmaması, karnını doyurması ve eğlenmesi için herşeyi yapmaya hazırdır. Ama bu koşullarda küçük kız her an bir risk altındadır. Bunun tedirginliğini film boyunca bizler de duyumsarız. Moonee ile yakın arkadaşı Scooty, Huckleberry Finn ile Tom Sawyer misali serüvenlerini yaşarken, sosyal güvenlik görevlileri bir gün kapıda bitecektir.
Baker kolaylıkla sert ve acıtıcı olabilecek bir hikâyeyi, yaşam sevinci ve umutsuzluğu çok başarılı bir biçimde dengeleyerek anlatmasını bilmiş. Duygu sömürüsü tuzağına asla düşmüyor. Karakterlerini yargılamıyor, onlara sevgiyle yaklaşıyor. Yaklaşan trajediye rağmen, genç anne ve küçük kızının yaşama pembe gözlüklerle bakışını sevgiyle resmediyor. Bu acımasız ve zor hayatı çocukların gözünden anlatıyor. Örneğin Moonee yıkanırken banyoya dalan adamın şeklini şemalini göstermiyor izleyiciye, kamera küçük kızın şaşkın ifadesine odaklanıyor.
Filmlerinde sürekli olarak ilk kez kamera halktan kişilere yer vermiş olan Baker, bu defa iki parlak keşifte bulunmuş. 7 yaşındaki enerji topu Brooklynn Prince ile instagram yıldızı Bria Vinaite deneyimli oyunculara taş çıkartan performanslar sergiliyor. Yönetmen ilk kez ünlü bir profesyonel ile çalışmış. Otel yöneticisi Bobby, usta aktör Willem Dafoe’nun kariyerinin en nadide parçalarından biri olarak hafızalara kazınacak. 80 başlarının popüler Kool & The Gang parçası ‘Celebration’ ile hayatı kutsayan film, doğru çevirisiyle ‘Okulu Kırmak’ anlamına gelen Truffaut’nun ünlü ilk başyapıtı ‘Les Quatre-Cent Coups’yu hatırlatan güzelim finaliyle kapanıyor. Adım adım Amerikan sinemasına alternatif bir anlatım inşa etmekte olan Sean Baker’ı keşfetmek ve Yeni Dünya’nın gizli evsizlerinin yaşamlarına tanık olmak isterseniz ‘Florida Projesi’ni kaçırmayın.
(22 Şubat 2018)
Ferhan Baran
Engin Akyürek’in Başrolde Olduğu Çağan Irmak’ın Yeni Filmi Çocuklar Sana Emanet’in Afişi Çıktı
Son dönem Türk Sinemasının unutulmaz filmlerinin ardındaki isim Çağan Irmak, yeni filmi Çocuklar Sana Emanet’te gizem dolu bir hikâye ile seyirci karşısına çıkacak. Filmin başrolünde yıldız oyuncu Engin Akyürek yer alıyor. Akyürek’e Şerif Sezer, Hilal Altınbilek, Birsen Dürülü, Ogün Kaptanoğlu ve Osman Alkaş gibi isimlerin eşlik ettiği film bol sürprizli kurgusu ve sürükleyici konusuyla izleyenleri şaşırtacak. Çocuklar Sana Emanet’in Reprodüksiyon imzasını taşıyan afişi, filmle ilgili küçük ipuçları verirken gizem dolu görsel diliyle de seyircide şimdiden merak uyandırıyor. Çağan Irmak’ın yeni filmi Çocuklar Sana Emanet, 23 Mart’ta sinemalarda.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Cebimdeki Yabancı’dan: İnsan Aşık Olduğunu Nasıl Anlar?
Serra Yılmaz’ın ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu Cebimdeki Yabancı’dan Sevgililer Günü’nde bir sahne paylaşıldı. Aşkı sorgulatan filmden paylaşılan sahnede oyuncular, ne kadar aşık olduklarını telefonda konuşma süreleri üstünden anlatıyorlar. Ay tutulması ve de eşsiz İstanbul manzarası eşliğinde romantizmin yaşandığı sahnede, cep telefonlarıyla iletişimin aşkı ve ilişkileri nasıl şekillendirdiği de tüm sarsıcılığıyla gözler önüne seriliyor.
- Basın Bülteni
- Sahneyi izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Dünyanın Bütün Parası
Ridley Scott’un yönettiği ve Michelle Williams, Christopher Plummer, Mark Wahlberg ile Charlie Plummer’ın oynadığı Dünyanın Bütün Parası (All the Money in the World), 23 Şubat 2018’de Pinema Film dağıtımıyla Pinema Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Amerika’nın sayılı zenginlerinden olan Paul Getty’nin 16 yaşındaki torunu kaçırılır. Fidye olarak 17 milyon dolar istenmektedir. Paul Getty Jr.’ın annesi Gail, fidye için milyarder kayınpederine gider ancak Paul Getty cimriliğiyle ünlenmiş biridir ve fidyeyi yüksek bulur. Oğlunun hayatını kurtarmak isteyen Gail için, dede ve fidyeciler arasında ortak noktayı bulmak zor olacaktır.