Türkiye de üretilen filmler arasında en iyi filmleri seçmek için 54 yıl önce Antalya kent halkının sözcüleri ve seçilmiş yerel yöneticileri ile sinemamızın temsilcileri bir araya gelip bu festivale karar verdiler.
53 yıldır hatası sevabı ile sektör, üretimlerinin kalitesini “ölçmek” üzere Antalya halkı ile bir araya geldi.
Yarım asrı aşan bu süre içinde hem sinemamızın çok saygıdeğer üreticileri hem de çeşitli siyasal partilere mensup yerel yöneticilerin unutulmaz emekleri sayesinde, ünik ve çok kıymetli sanatsal-kültürel bir gelenek oluşturuldu.
Şimdi sayın Türel bu geleneği çok acımasız bir anlayışla tarihin çöplüğüne gönderiyor.
Kültürel birikimini takdir ettiğim Sayın Türel, tek başına, sektöre danışmadan, Antalya halkına danışmadan, Antalya Kent Meclisine danışmadan aldığı bu karar demokratik bir incelik içermiyor.
Kararın basına açıklandığı toplantı için bile sektöre bir çağrı yapılmıyor.
Topluma mal olmuş köklü bir geleneği bu şekilde yıkamazsınız. Zira Yerel Yönetim dediğimiz iktidar süresi beş yılla sınırlıdır. Siz gidersiniz başkası gelir. Onlar gider siz gelirsiniz. Ama kökleşmiş gelenekler sizin yaşam sürenizi de aşıp tarihsel değerler kazanırlar. Buna katkı sunmanız gerekir.
Bugün tüm dünyada yarım asrı aşmış film festivali sayısı 10’u geçmez. Antalya bunların arasındadır.
Öte yandan Sayın Türel’in festivali büyütmek ve kentinin tanınmışlık düzeyini kültür ve sanatla artırmak istemesi de saygıdeğer bir çabadır. Bu konudaki arzusunu çok yakından biliyorum.
2004 Mart’ında başkan seçildiğinde, Ulusal Sinema Platformu’nun yöneticisiydim. Sayın Türel’i toplantımıza çağırdık. Daha o yıllarda Festivali uluslararası bir boyuta taşımak istediğini içtenlikle anlatmıştı.
Bize festival konusunda vizyonunu açıklarken karşımızda birikimli ve kültürel normları açısından kolaylıkla anlaşabileceğimiz bir Başkan bulduğumuz için mutluyduk.
Nitekim kendisi ile beş yıl çok etkili ve yabancı basında ses getiren festivaller yaptık. Uluslararası ve ulusal bölümler iç içe yaşandı.
Sayın Türel 2014’de beş yıl aradan sonra ikinci kez başkan seçilince, 2004’de hedeflediği festival için “ulusal yarışma” bölümünden hoşnutsuzluğu ortaya çıktı.
Bu hoşnutsuzlukta, ödül kazanan genç yaratıcıların ödül töreninde yaptıkları siyasal içerikli konuşmaların payı olduğunu düşünmek bile istemedim. Çünkü tanıdığımız başkan, demokrasi kültürünü sindirmiş bir insandı. Tüm dünyada ödül kazanan kişilerin siyasi bir mesaj vermesi yadırgatıcı bir durum değildi ve hoşgörü ile karşılanıyordu.
Sayın Türel’e birkaç kez “ulusal”ı kaldırmak yerine tarihini değiştirelim ve ayıralım önerisinde bulunmuştum. Gerçi önerim gerçekleşseydi, ödül törenlerindeki görüntüler değişmeyecekti.
Sayın Türel beklenmedik bir karar alarak bu yıl “ulusal” bölümü iptal ettiğini açıkladı.
Festivali oluşturan iradenin yetkisini tek başına üstlendi.
Bütçesi Devlet ve Belediye tarafından karşılandığı için bu hakkı kendisinde görebilir ama bu davranış nezaketten uzaktır. 53 yıllık iradenin diğer ayakları olan sektörümüz ve Antalya halkı bu kararın alınmasında hiçe sayılmıştır.
Antalya Ulusal Altın Portakal Film Festivali, hiç kimsenin ve Sayın Türel’in malı değildir. Festivalin bütçesi de kimsenin değil halkın parasıdır.
Bu vahim yanlıştan geri dönülmesini istiyoruz.
Antalya halkının iradesinin tanınmasını istiyoruz.
(17 Eylül 2017)
Sabahattin Çetin (Yapımcı)