Stop Motion Animasyon ile Korku Türü’nün Yeni Birlikteliği

Bu hafta gösterime giren ‘ParaNormaN’, durağan üç boyutlu objeleri hareket edermiş gibi gösteren ‘stop motion’ tekniğiyle çekilmiş uzun metraj bir animasyon.

Temelleri sinemanın öncülerinden Georges Melies’in ‘Ay’a Seyahat’ gibi ilk denemelerine kadar uzanan stop motion tekniğinde işlemlerin çoğu çizgi film tekniği ile aynıdır, fark ise animasyonda kullanılan gerçek üç boyutlu obje, model ve setlerdir.

Türün klâsiklerinden 1993 yapımı ‘The Nightmare Before Christmas (Noel’den Önceki Kabus)’ Tim Burton’ın öykü ve karakterlerinden yola çıkarak Henry Selick’in yönettiği ve tüm dünyaya dağıtımı yapılan ilk uzun metraj stop motion animasyondur. Danny Elfman’ın olağanüstü söz ve müziğiyle de belleklere yerleşen bu filmin ardından bu kez karakterleri yaratan Burton’ın bizzat yönettiği 1995 yapımı ‘Tim Burton’dan Ölü Gelin (Corpse Bride)’ türe büyük saygınlık kazandır.

2009 yılında Henry Selick, Neil Gaiman’ın fantastik romanından yola çıkarak yazıp yönettiği ‘Koralin ve Gizli Dünya (Coraline)’ ile hem muhteşem bir dönüş yapar, hem de türe unutulmaz bir başyapıt daha kazandırır.

Türün 3D teknolojisinin kullanıldığı ilk örneği olan ‘Koralin ve Gizli Dünya (Coraline)’ın gerek ticari, gerekse eleştirmenler nezdinde kazandığı başarı üzerine yapımcı firma LAIKA yeni bir projeye, yine 3D formatlı ‘ParaNormaN’a imza atmış. Yönetmenlerden Sam Fell daha önce bizde de izlenen ‘Despero (The Tale of Despereaux) ve ‘Fare Şehri (Flushed Away)’in yaratıcılarından. İkinci yönetmen Chris Butler ise daha önce ‘Tim Burton’dan Ölü Gelin’ ve ‘Koralin ve Gizli Dünya (Coraline)’ın storyboard takımında görev almış, ‘ParaNormaN’ın özgün senaryosunun da sahibi.

Baştan söyleyelim, ‘ParaNormaN’ yeni bir ‘Koralin ve Gizli Dünya (Coraline)’ değil ancak ilgiyle izlenen hoş bir çalışma. Korku türü ve Norman adı sinemaseverlerin aklına ilk anda Hitchcock ve ‘Sapık (Psycho)’nun başkişisi Norman Bates’i getirse de, filmin asıl akrabalığı ‘Altıncı His (The Sixth Sense)’ ile. 11 yaşlarındaki Norman, Shyamalan’ın küçük kahramanı gibi ölüleri görme ve onlarla konuşma yetisine sahip. Ancak bu özelliği ve herkesten farklı davranışları, onu ucube diye niteleyen yaşıtları kadar ailesi tarafından da hoş karşılanmıyor. Ta ki, yaşadıkları küçük New England kasabası, 300 yıl önce cadılıkla suçlanarak infaz edilmiş kurbanın lanetine uğrayana kadar. Bu noktada devreye girecek olan Norman geçmişin günahını affettirebilecek midir.

‘ParaNormaN’ türün yukarda sözü edilen başyapıtları gibi özel ve yaratıcı bir fantastik dünya kurmuyor. Büyük ölçüde tipik bir Amerikan kasabasında geçen ve genç izleyiciye yönelik korku gerilim türünün trükleriyle ilerliyor. Özellikle ‘Geçen Yaz Ne Yaptığını Biliyorum’ serisinden ve bugünlerde yeniden popüler olan Zombi dizilerinden ve Frankenstein benzeri türün klâsikleşmiş örneklerinden izler taşıyor. Ancak finalde ulaştığı nokta ilgiye değer. 300 yıl öncesinin püriten ahlâkıyla, sırf farklı özellikleri ve yetileri olduğu için kasabalıların kurbanı olan, cadı kazanlarının kaynadığı o cehalet yıllarında büyücülükle suçlanarak idam edilen yaralı küçük ruh’a uzatılan dost eli, içinde yaşadığımız bu kargaşalı dönemde geçmişin günahlarıyla yüzleşmek ve bu sayede iyileşebilmek için toplum olarak Norman’lara ne denli ihtiyacımız olduğunu hatırlattı bana.

(18 Ekim 2012)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com