Sabah Uyandığında Başka Bir Hayat

Başka Bir Kadın (La Vie d’une Autre)
Yönetmen: Sylvie Testud
Roman: Frédérique Deghelt
Senaryo: Claire Lemaréchal-Sylvie Testud
Müzik: André Dziezuk
Görüntü: Thierry Arbogast
Oyuncular: Juliette Binoche (Marie), Mathieu Kassovitz (Paul), Aure Atika (Jeanne), François Berleand (Volin), Danièle Lebrun (Denise), Vernon Dobtcheff (Dimitri), Yvi Dachary-Le Béon (Adam), Marie-Christine Adam (Babouchka), Sylvie Herbert (Rita), Audrey Langle (Mona)
Yapım: Fransa-Belçika-Lüksemburg (2012)

Fransız oyuncu-yönetmen Sylvie Testud’nün Frédérique Deghelt’den uyarladığı “Başka Bir Kadın”, Atıf Yılmaz’ın “Aaahh Belinda” filmini çağrıştırıyor. Testud’nün filminde Paris şehri Juliette Binoche’tan rol çalmış adeta.

Sıcak bir yaz günü. Marie, karikatürist Paul’ün babası Dimitri’ye iş için başvuruyor. Marie, Paul’ü görür görmez tutuluyor. Marie, 29. doğum gününde Paul’ü partisine davet ediyor. Marie’nin tekerlekli sandalyede çok hasta babası da var. Marie, annesi Denise’in doktor Vincart’la ilişkisine de tanık oluyor bu doğum gününde. Annesine öfkeli Marie, o gece aşık olduğu Paul’le yatıyor ve sabah da bambaşka hayata uyanıyor. Marie’nin hayatı 15 yıl ileriye sıçramış. Marie, hayatındaki bu 15 yılı hatırlayamıyor. Yeni hayatında Paul’ün kocası olduğunu fark ediyor. Bayan Bontant adı Bayan Speranski olmuş. Üstelik llkokula giden Adam adında bir oğlu olduğunu da keşfediyor. Sabahları üzerine bal sürülmüş kızarmış ekmek yemeyi seven oğlunun Mona adında dadısı bile var. Evin hizmetçisi de Rita. O, zengin bir ailenin gelini. Kayınpederinin Royal Yatırım ve Pazarlama Şirketi’nde üst düzey bir yönetici şimdi. Kocasına boşanma davası açtığını da avukat Volin’den öğreniyor. Babasının vefatını da. Paul’ün yayıncı Jaenette’le ilişkisi olduğunu mu düşünmüştü bu boşanma davasını açarken? Marie, hayatının kayıp yıllarını hiç hatırlamıyor ve Paris’te doğum günündeki hayatının peşine düşüyor. Geçmişinde bazı şeyleri hatırlıyor, ama kimseye ulaşamıyor. Paris’in 14. bölgesinde oturduklarını hatırlıyor. Vincart’ın dairesini buluyor ve annesinin doktorla yaşadığını görüyor. En azından babasının acı çekmeden öldüğünü öğreniyor onlardan. Marie şimdi ne yapacak? Kayınpederi onu, boşanmadan sonra Londra’ya göndermek istiyor. Doğum günündeki gibi Paul’le yatarsa geçmişte hayatına kaldığı yerden devam edebilecek mi? Yönetmen, seyircilerini boşlukta bırakarak Marie’nin hayatından çıkıveriyor.

Bir dejavu gibi…

Sinemaskop çekilmiş 2012 yapımı “La Vie d’une Autre-Başka Bir Kadın filminin 1971 Lyon doğumlu Fransız yönetmeni Sylvie Testud, Olivier Dahan’ın iki Oscarlı 2007 yapımı “La Môme-Kaldırım Serçesi” filmindeki Mômone karakteriyle biliniyor. Bu filmi seyrederken küçük bir dejavu yaşadık. Atıf Yılmaz’ın Barış Pirhasan’ın senaryosundan çektiği 1986 yapımı “Aaahh Belinda” filmi aklımıza geldi. Aşağı yukarı aynı şeyleri anlatıyor bu iki fantastik film de. “Aaahh Belinda”, 23. Antalya Film Festivali’nde “Altın Portakal” kazanmıştı. Yönetmen Testud, filmini Frédérique Deghelt’in 2007’de yayımlanmış aynı adlı romanından uyarlanmış. Filmde Paris şehri muhteşem güzellini sunmuş perdede. Bu güzel şehir, neredeyse Juliette Binoche’tan rol bile çalmış. Yönetmenin görsel dünyası iyi. İç ve dış çekimleri neredeyse eşit kullanmış. Paris sokaklarında müzisyen André Dziezuk’un piyano tınılarını da dinlemek keyifli. 1964 Paris doğumlu Binoche, yönetmen Leos Carax’nın bütçeleri delip geçen 1991 yapımı “Les Amants du Pont-Neuf-Köprüüstü Aşıkları” filmiyle taraflı tarafsız herkesi kendine aşık etmişti. Binoche’un bu filmde anlattığı fıkra hâlâ güldürüyor. Kieslowski ustanın 1993 yapımı “Trois Couleurs: Bleu-Üç Renk Mavi” filminde en tepeye çıktı ve Hollywood onu gördü. Sinemanın yaşayan en önemli ve özel oyuncularından Binoche. Haneke usta da onun yüzünü ölümsüzleştirmeye katkıda bulundu. Haneke-Binoche işbirliğinden 2000’de “Code Inconnu-Bilinmeyen Kod” ve 2005’te “Caché-Saklı” ortaya çıktı. 1967 Paris doğumlu Fransız yönetmen-oyuncu Mathieu Kassovitz, Cannes’da “En İyi Yönetmen” ödülü kazandığı 1995 yapımı siyah-beyaz “La Haine-Protesto” filmiyle umut bağlanan bir yönetmen olsa da genelde oyuncu olarak öne çıktı hep.

(12 Ekim 2012)

Ali Erden

[email protected]

Umut Üzümleri

Tunç Okan’ın yönettiği ve Yetkin Dikinciler, Ahmet Mekin, Saadet Işıl Aksoy ile Barış Koçak’ın oynadığı Umut Üzümleri, 17 Mayıs 2013′de Medyavizyon Film dağıtımıyla Rönesans Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Fransa’da yaşamakta olan genç bir ikinci kuşak Türk, Romanya’nın doğusundaki küçük bir Kırım Tatar azınlık köyüne öğretmen olarak gönderilir. Köylülere ipotek karşılığı borç vermiş olan Rumen toptancı, köyün bulunduğu bölgeye, büyük ve modern bir yerleşim yeri kurmak istemektedir. Köylülerin çevreye zararlı bu plânı bozmak için tek umudu, köy toprakları üzerinde bir bağ kurmaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

Umut Üzümleri yazısına devam et

Takip: İstanbul, Klak Sinema Programı’nda

Bugün TV, Klak Sinema Programı’nda bu hafta Takip: İstanbul tanıtılıyor. Liam Neeson, Maggie Grace ve Famke Janssen, İstanbul deneyimlerini anlatıyor. İnternet siteleri tüm zamanların en kötü ölüm sahnesini seçti. Rusya’nın en pahalı filmi, 16 yıl sonra kaldığı yerden devam ediyor, Güneş Yanığı 2; okyanusta macera kaldığı yerden devam ediyor, Sammy’nin Maceraları 2; iki dev oyuncu Meryl Streep ve Tommy Lee Jones’u bir araya getiren bir romantik komedi, Aşk Yeniden. Hepsi ve çok daha fazlası bu hafta sonu Klak’ta sizleri bekliyor. Klak, 06 Ekim Cumartesi günü 13:20’de Bugün TV ekranında.

  • Basın Bülteni
  • Türkiye’nin Tarihine Kişisel Yolculuk

    Uzun Hikâye
    Yönetmen: Osman Sınav
    Eser: Mustafa Kutlu
    Senaryo: Yiğit Gökalp
    Müzik: Ulaş Özdemir
    Görüntü: Vedat Özdemir
    Oyuncular: Kenan İmirzalıoğlu (Ali), Tuğçe Kazaz (Münire), Ushan Çakır (Mustafa), Damla Sönmez (Ayla), Batuhan Karacakaya (Genç Mustafa), Altan Erkekli (Emin), Güven Kıraç (İstasyon Şefi), Zafer Algöz (Şeref), Cihat Tamer (Okul Müdürü), Mahir Günşiray (Savcı), Mustafa Alabora (Kamil Zeki), Cengiz Bozkurt (Müstahdem), Mustafa Üstündağ (Makasçı), Erkan Avcı (Selami), Taha Yusuf Tan (Çocuk Mustafa), Elif Atakan (Feride)
    Yapım: SineGraf Film (2012)

    Televizyona tartışmalı dizler yapan yönetmen Osman Sınav, ülkemizin karanlık ve zorlu yıllarına baktığı “Uzun Hikâye”, önemli yazarlardan Mustafa Kutlu’nın otobiyografik hikâyesinden yola çıkıyor. Bu film insanları etkiliyor.

    Osman Sınav’ın yazar Mustafa Kutlu’nun otobiyografik hikâyesinden çektiği 2012 yapımı “Uzun Hikâye” filmini gördükten sonra şunu düşünebilirsiniz: Hemen Avrupa Birliği’ne girmeliyiz… Sinemaskop çekilmiş bu filmde, 1950’lerden 1970’lere kadar Türkiye’nin hâli pür melâlini görüyorsunuz. Devlet, her an ve her yerde kendini hissettiriyor. Durumdan vazife çıkartanlar da taşrada insanlara hayatı zehir ediyorlar. Filmi seyrederken, Ankara Kriterleri’ne değil, Kopenhag Kriterleri’ne sıkı sıkıya bağlanmamız gerektiğini anlıyorsunuz.

    Anadolu’da uzun hikâye…

    Filmi, Mustafa’nın anlatımıyla izliyorsunuz. Mustafa, bir sevdaköylü. Hikâyede yolculuk aldığınızda anlamını buluyorsunuz. Pehlivan Süleyman’ın torunu Bulgaryalı Ali, Eyüplü yazlık sinema işleticisinin lepiska sarı saçlı, mavi gözlü kızı Münire’yi kaçırmış. Münire’yi kaçırırken sinemayı yakmış. O sırada perdede Victor Fleming’in 1939 yapımı “Gone with the Wind-Rüzgar Gibi Geçti” film oynuyormuş. Ardından evlenmişler. Şimdiyse beş yaşındaki oğulları Mustafa olmuş aşklarının meyvesi. Kayınlarının öfkesinden kaçan Ali ve ailesi, bir tren istasyonunda iniyor ve yeni bir hayata başlıyor. Yüreği iyi, coşkulu ve girişken sosyalist lâkabı da takılan Ali, kasabanın okulunda kâtip olarak iş buluyor hemen. Evleri de elbette eski bir vagon. O küçücük vagon, mutlulukla sıcak bir yuvaya dönüşüveriyor. Okul müdürü devletin varlığını daima hatırlatıyor. Okulun boş toprağını sebze bahçesine dönüştürdüğünde kaderi yine yollara düşmek oluyor Ali’nin. Bu defa canından çok sevdiği Münire olmadan. İkinci çocuklarına hamile karısı, komşuları olan makasçı ve ailesinin yardımına rağmen trajedi geliyor. Sonra yol başka bir kasabaya düşüyor. Ali, Emin efendinin kahvehanesinin bir köşesinde arzuhalcilik yaparken, Emin efendi dışarıda çerçi Abdullah’ın yanına bir yer yaptırmayı istiyor. İşte bu andan sonra yine her şey değişiyor ve devlet soğuk yüzünü gösteriyor. Belediye reisi, zabıtalarıyla sosyalist Ali’ye işkence yapıyorlar. Liseli genç Mustafa da, en iyi arkadaşı Celal’le aynı kıza, Feride’ye aşık oluyor. Celal, kemik erimesinden dolayı evden çıkamıyor. Mustafa, arkadaş için fedakârlığı da öğreniyor bu kasabada. Baba oğul yine yollara düşüyorlar. Bu defaki yer Hanyeri. Orada insanların sevgisini kazanan Ali ve oğlu, küçük bir kitapçı dükkânı açıyorlar. Hanyeri, Mustafa’ya yeni ufuklar sunuyor savcının güzel kızı Ayla’nın aşkıyla. Ali, ilçenin yerel gazetesi Yeşil Hanyeri’nde muhalif köşe yazıları da yazmaya başlayınca Savcı Bey rahatsız oluyor. Devlet yine araya giriyor ve muhalefetin başını eziyor. Burada babanın kaderi oğulun kaderi oluşuna bir defa daha tanıklık ediyorsunuz final bölümünde. Sevdaköylü Mustafa da babasının yoluna düşüyor.

    Çarpıcı Türkiye görüntüleri…

    Osman Sınav’ın 2012 yapımı “Uzun Hikâye” filmi, 1945’te Erzincan’da doğan yazar Mustafa Kutlu’nun 2000 yılında yayımlanmış aynı adlı hikâyesinden uyarlanmış. Muhafazakâr kesimde yer alan yazarın, 1968’de “Sait Faik’in Hikâye Dünyası” ve 1972’de “Sabahattin Ali” deneme-inceleme kitapları da öne çıkıyor. Filmi seyrederken, insanı titreten bir Türkiye panoraması görüyorsunuz. Devlet, koca bir ülkeyi kıskaç altına almış ve insanlara nefes aldırmıyor. Sosyal bir faşizm var sanki. Sistem, insanları muhbirliğe teşvik ediyor. Bir korku kuşatması var. Sisteme göre çatlak bir ses hemen susturulmalı. Ezelden günümüze düşündüğünüzde bu ülkenin ne kadar çok şey yitirdiğini anlıyorsunuz. Filmin biçim ve içerik dili de birbirini tamamlıyor. Bu sinemamızda nadir durumlardan biri. Mekân kullanımları da çok çarpıcı. Dış mekân kullanımları da iç mekânlar kadar etkileyici. İlk bölümlerdeki vagon sahneleri gerçekten unutulmaz. Ali’nin küçük Mustafa’ya annesini nasıl kaçırdığını anlattığı “ses efektli” hikâyesi yaşanmaya değer. 1956’da Burdur’da doğan yönetmen Osman Sınav, televizyonda sansasyonel “Kurtlar Vadisi”, “Deli Yürek”, “Sakarya-Fırat” dizilerini yönetti. 2001’de “Deli Yürek: Bumerang Cehennemi” ve 2007’de “Pars: Kiraz Operasyonu” filmlerini çekti. Bu iki filmle televizyondan gelen başarıyı sinemaya taşımak istedi Sınav ve başardı. Filmin adının da nereden geldiğini de filmin derinliğinde öğreniyorsunuz. Oyuncu performansları da etkileyici. Kenan İmirzalıoğlu hayatının rolünü oynamış. Elbette Mahir Günşiray, Altan Erkekli, Cihat Tamer, Güven Kıraç, Zafer Algöz, Mustafa Alabora ve Tuğçe Kazaz muhteşemler. Elbette filmdeki tüm Mustafalar da. Hanyeri’ndeki Mustafa’nın favorileri bize sinemamızın takma sakal ve bıyık devirlerini hatırlattı. “Uzun Hikâye”, görülmeye değer bir film.

    (12 Ekim 2012)

    Ali Erden

    [email protected]

    Başka Bir Kadın

    Sylvie Testud’un yönettiği ve Juliette Binoche, Mathieu Kassovitz, Aure Atika ile Daniele Lebrun’un oynadığı Başka Bir Kadın (La Vie D’une Autre), 12 Ekim 2012’de Chantier Films dağıtımıyla Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı.
    29. yaş gününü kutladıktan sonra sevgilisiyle beraber uykuya dalan Marie uyandığında bambaşka gerçeklerle karşılaşır. 10 yaşında bir çocuğu olan anne, zengin bir iş kadını ve çok sevdiği adamla düşman iki yabancı olarak uyanmıştır. Gençliğinde çok sevdiği insanların hiç biri hayatta değildir. Marie, onları nasıl kaybettiğiyle ilgili olarak kendisini sorgular.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Erden Yazıyor
  • Arka Pencere Dergisi, Altın Portakal’ı Soyuyor

    Arka Pencere Dergisi, 154. sayısında, kapağına, Zerre filmini yerleştiriyor. Tunca Arslan, köşesinde, Sinan Çetin’in yeni filmi Çanakkale Çocukları’nı yazıyor. Vizyon filmleri eleştirileri arasında Striptiz Kulübü, Gölgede Dans, Aşk Yeniden, Cennetteki Çöplük, Güneş Yanığı 2, Takip: İstanbul, Hayatımın Kararı ile Sammy’nin Maceraları 2 yer alıyor. Derginin 154. sayısı bir Hitchcock alıntısıyla sona eriyor: “Eğer, Sapık (Psycho) ciddi bir film olma amacını taşısaydı, esrarengizlik ve gerilim unsurları taşımayan klinik bir vaka olarak gösterilirdi. Eldeki malzeme, bir hastalığın belgelerle anlatılmasında kullanılırdı.”

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi, Altın Portakal’ı Soyuyor yazısına devam et
  • Şimdi Portakal Zamanı

    Antalya’da heyecan dorukta. Türkiye’nin en uzun soluklu film festivali Altın Portakal’ın 49.su 06 Ekim Cumartesi günü başlıyor. 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin açılışına ünlü sanatçı Türkan Şoray imza atacak. 06 Ekim akşamı gerçekleştirilecek açılış töreninde Türkan Sultan’a sanatta sosyal sorumluluk ödülü sunulacak. Aynı gece, yaşam boyu onur ödülüne değer görülen yönetmen Duygu Sağıroğlu, yapımcı Necip Sarıcı, usta oyuncular Güler Ökten, Salih Güney ve Meral Zeren’e de ödülleri sunulacak. Festivalin bu yılki ana teması Mizah, Muhalefet ve Demokrasi olarak belirlendi.

  • Basın Bülteni
  • Günlük Program
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Şimdi Portakal Zamanı yazısına devam et
  • 2. Bodrum Türk Filmleri Haftası’nda Yüksel Aksu Söyleşisi Yapıldı, Entelköy Efeköy’e Karşı Gösterildi

    2. Bodrum Türk Filmleri Haftası’nın son gününde Yüksel Aksu’nun yönettiği Entelköy Efeköy’e Karşı filminin gösterimi gerçekleştirildi. Gösterim öncesi Cinemarine Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Sezgin’in moderatörlüğünde filmin yönetmeni Yüksel Aksu ile söyleşi yapıldı. Filmde, doğayla baş başa yaşamak isteyen bir grup kentli ekolojist, Ege’de bir komün köyü inşa ederler. Her şey yolundadır, ta ki bölgeye kurulması gündemde olan termik santral kararı onaylanana kadar. Termik santral ile birlikte eski köylüler ile köyün yeni sakinleri arasında ilginç bir süreç başlar. Filmin başrollerini Şahin Irmak ve Ayşe Boşse paylaşıyor.

  • Hafta hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    2. Bodrum Türk Filmleri Haftası’nda Yüksel Aksu Söyleşisi Yapıldı, Entelköy Efeköy’e Karşı Gösterildi yazısına devam et