Köfte Yağmuru

Phil Lord ile Christopher Miller’ın yönettiği ve Bill Hader, Anna Faris, James Caan ile Andy Samberg’in seslendirdiği animasyon film Köfte Yağmuru (Cloudy With A Chance Of Meatballs), 20 Kasım 2009’da Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
Mucit Flint’in suyu yiyeceğe dönüştürmek için tasarladığı makinesi bulutlara doğru fırladığında gökten çizburger yağmaya başlar. İnsanlar daha çok yemek istediklerinde, makine makarna kasırgaları ve dev köfteler üretir. Şekerleme ve kavun dağlarının altında gömülmek üzere olan kasabanın kaderi, Flint ve arkadaşı Sam’in makineyi durdurmalarına bağlıdır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Ulvi Uyanık Yazıyor
  • Diğer basın bültenlerine haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Köfte Yağmuru yazısına devam et
  • Mezuniyet (Yönetmen: Doğa Can Anafarta)

    Doğa Can Anafarta’nın yönettiği ve İlker Ayrık, Aykut Oray, Engin Altan Düzyatan ile Billur Kalkavan’ın oynadığı Mezuniyet, 06 Kasım 2009’da Özen Film dağıtımıyla İstanbul Productions tarafından vizyona çıkarıldı.
    Mezuniyetlerine bir sene kala en yakın arkadaşlarının intiharıyla sarsılan liseli genç grup, bu intiharın etkisinden kurtulamamıştır. Kız arkadaşıyla sorun yaşayan Akın; aklı serserilikte olan Metin; ailesiyle sorunu olan Efe; bir çete grubuyla arkadaşlık yapan Aykut ve her şeyin iyi gitmesi için elinden geleni yapan Umut’un hayatları bir şekilde kesişecektir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • Kana Susadım

    Karyn Kusama’nın yönettiği ve Megan Fox, Amanda Seyfried, Johnny Simmons ile Adam Brody’nin oynadığı Kana Susadım (Jennifer’s Body), 23 Ekim 2009’da Tiglon Film dağıtımıyla Tiglon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Küçük bir kasabada yaşayan lise öğrencisi Jennifer’ın güzelliği ile içindeki şeytansı yanın birleşmesi beklenmedik olaylara yol açar. Jennifer okulundaki erkekleri tek tek öldürmektedir. Needy, Jennifer’ın içinde bir katil barındığını öğrendiğinde arkadaşını ve çevresini kurtarmaya çalışır. Fakat bununla uğraşırken Jennifer’ın kurbanlarının sadece erkekler mi olduğu sorusu da kafasını meşgûl etmektedir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Ulvi Uyanık Yazıyor
  • Turnuva

    Scott Mann’ın yönettiği ve Robert Carlyle, Kelly Hu, Ving Rhames ile Scott Adkins’in oynadığı Turnuva (The Tournament), 13 Kasım 2009’da Pinema Film dağıtımıyla Horizon International tarafından vizyona çıkarıldı.
    Her yıl, gözden uzak ve dikkat çekmeyen bir kasabada, dünyanın en tehlikeli 30 suikastçisi arasında, hayatta sadece tek bir adam kalıncaya dek, kazananın 10 milyon dolarlık büyük ödüle ulaşacağı bir turnuva düzenlenir. Yüksek bahis oynamaktan keyif alan bir milyarderler konsorsiyumu tarafından düzenlenen turnuva, katılımcıları tarafından kapalı devre bir yayınla sonuna kadar takip edilir.

  • Basın Bülteni: Türkçe / İngilizce
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Ulvi Uyanık Yazıyor
  • Altan Erkekli Şarkı Söyledi, Sette Alkışlar Koptu

    06 Kasım’da vizyona girecek olan “Aşk Geliyorum Demez” sinema filminde Gözde (Bergüzar Korel) ve Ali (Tolgahan Sayışman) ile yemek masasında oturup sohbet eden Miran Dayı (Altan Erkekli) onlara eskilerin unutulmaz eserlerinden olan “Gündüzüm Seninle Gecem Seninle” şarkısını ud eşliğinde söyledi. Altan Erkekli, oyunculuğunun yanı sıra şarkı söylerken sergilediği performans ile de tüm oyuncular ve film ekibi tarafından uzun uzun alkışlandı.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Uluslararası İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan, Montpellier Film Festivali Jürisinde

    Bu yıl, 23 Ekim – 01 Kasım 2009 tarihleri arasında düzenlenecek olan 31. Montpellier Akdeniz Filmleri Festivali Altın Antigone Yarışma Jürisi’ne Türkiye’yi temsilen Uluslararası İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan davet edildi. Azize Tan ile beraber jüride, yönetmen ve yazar Rachida Krim, yapımcı ve yönetmen Djamel Bensalah, oyuncu Sana Alaoui ve jurinin başkanı olarak, ödüllü Fransız senarist ve oyuncu Ariane Ascaride yer alacak. 2006’dan beri İstanbul Film Festivali direktörü olarak görev yapan Azize Tan daha önce Kudüs, Yerevan ve Granada Film Festivalleri’nde jüri üyeliği yaptı.

  • Basın Bülteni
  • Azize Tan fotoğrafları için tıklayınız.
  • Gerçekçi Senaryoya Gerçekçi Makyaj

    Yeni sezon gösterime girecek olan gerilim gençlik tarzı “Konak”, senaryosu yanında, başarılı oyuncukları ve makyajlarıyla da çok konuşulacak gibi görünüyor. 20 yılını makyör olarak geçirmiş olan Hüseyin Üküm tüm bilgi birikimini “Konak” filminde kullandı.
    7 gencin 7 günahına 7 cezanın anlatıldığı sinema filminde Hollywood’da yapılan makyaj tekniklerinin üzerinde bir başarı elde edildiğini savunan Hüseyin Üküm “Filmde izleyici çok şaşıracak” dedi.
    Bir sinema filminde ilk kez gerçek et ve kemikten makyaj yapıldığını söyleyen Hüseyin Üküm “Filmin gerçekçi yaklaşımına bu makyajlar yakışırdı” dedi.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Kara Köpekler Havlarken’in Çaça’sı Volga Sorgu Portakallandı

    46. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Kara Köpekler Havlarken filminin gösterimi yoğun ilgiyle yapıldı.
    Film sonrasında gerek seyirci gerek sinema çevresi tarafından ödül alacağına kesin gözüyle bakılan Volga Sorgu’ya ödülü jürinin oy birliği ile verildi.
    Jüri üyesi Ömür Gedik, “En kolay karar verdiğimiz, hatta koro halinde ağzımızdan çıktı” dedikten sonra, Kara Köpekler Havlarken’de rol alan Volga Sorgu’ya “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödülünü verdi.
    Volga Sorgu yönetmenlerine teşekkür ettikten sonra ödülü kız kardeşleri için aldığını belirtti.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • 30 Ekim 2009 Haftası

    “Korku”, bizleri dehşete düşüren ne varsa itiraf etmemizi ve bilinçaltımızı iyice açmamızı, bir grup üniversitelinin araştırması için isterken, asıl sert / kanlı entrikasını bu çerçevenin etrafında kuruyor… Ruhsal travmaların en derinini yaşayan genç adamın plânları, gerçek ama kâbuslarımız denli karanlık, bulanık, tekinsiz, çıkışsız görüntülerin etkisiyle, adına insan denen türün ‘muhteşem acımasızlığı’nın sanat eserine dönüşüyor. Clive Barker’ın kısa hikâyesi, yönetmen ve oyuncuları genç fakat mahir bir ekiple, küçük bütçesine göre çarpıcı bir filme dönüşmüş.

    “This Is It”i, Michael Jackson’ın on yıl aradan sonra çıkacağı konser dizisinin aylar süren provalarını izlerken, onun ‘melek gibi’ karakterini de keşfe çıkıyorsunuz. Katıksız bir sevgi adamı; her notaya, her tınıya, koreografinin her nüansına hâkim bir sanat insanı; bizdeki karşılığını tasavvufta bulan ‘varlık birliği’ne inanan bir gönüldaş ve gezegenimiz doğasının yıpratılıp hızlı bir yok etme sürecine sokulmasına isyan eden bir dünya vatandaşı. Bu film, hem gözde şarkılarını son kez ondan dinlemek ve şovunu izlemek, hem de onun yüreğine son bir kez dokunmak için ideal…

    Film çıkışı, sinema yazarı arkadaşım Murat Erşahin’le de konuştuğumuz gibi, bu denli hassas bir ruh bu dünyadaki görevini aslında tamamlamış ve ‘gitmeye de’ çoktan hazırmış.

    (28 Ekim 2009)

    Ali Ulvi Uyanık

    aliuyanik@superonline.com

    Günahların Kefareti Ödenecek

    Konak
    Yönetmen: Cem Akyoldaş
    Senaryo: Mehmet Akif Turgut, Funda Çetin
    Görüntü: Taylan Sancaktar
    Oyuncular: Ogün Kaftanoğlu, Sevil Uyar, Paşhan Yılmazel, Damla Debre, Öykü Akay, Kerem Fırtına, Almeda Abazi,
    Cihan Özdeniz
    Yapım: Öykü Yapım (2009)

    İçeriğiyle sağa yakın duran yönetmen Cem Akyoldaş’ın ‘Konak’ filmi, anlamsız replikleri yüzünden genç oyuncularının performansına yazık ediyor. Perdeyi kırmızıya boyayan bu film, atmosferi ve şiddet duygusuyla sinemamızdaki korku-şiddet türünün içinde kendine yer bulacak belki.

    Film, milli yüzücü bir genç kızın dramıyla açılıyor. Bir an fragman izliyormuş duygusuna kapılan seyirci, ardından bu görüntülerin filmin hikâyesinin derinliğinde anlamı olduğunu anlıyor. Hikâye, Safranbolu’da bir konakta geçiyor. Altı üniversite öğrencisi, üçü kadın, üçü de erkek Safranbolu’nun tarihi yerlerini ödev için araştırmak için gelirler. Arabaları bozulur. Filmde tesadüf veya mantıksız dediğiniz bir şey, hikâyenin derinliğinde anlamını buluyor. Bu sürprizli, kanlı ve şiddet yüklü film, hiçbir günahın kefaretsiz kalmayacağını söylüyor. Suç, kanunlarla çözülemese de cezayı birileri verebilir diyor bu film. Sağ bakışın kıyılarında dolaşan “Konak”, gerçekten yer yer irkiltici ve inanılmaz kanlı bir film. Bu yapıtta belki de en büyük handikapsa diyaloglar. Gerçekten bazı replikler yer yer anlamsız ve gülünç olabiliyor. Yönetmen konuşmaların yarısını atsa bu filmin iyiliğine olurmuş. Sükût bazen altındır çünkü. Genç oyuncuların performansları anlamsız ve gereksiz konuşmalar yüzünden gerilere düşüyor. Sinemanın, kameramanın oyunculara verdiği müthiş fırsatlar var. Küçük bir mimik ve hareket bir dolu konuşmadan daha anlamlı olurdu. Bu film, eski zamanlardaki Yeşilçam filmlerindeki handikaplara düşüyor sık sık. Bir sanat yapıtı her şeyi açıklamak, söylemek ve göstermek zorunda değil ki. Filmin finalinin gerçekten sürprizli olduğunu belirtmeliyiz. Ama çok uzun tutulmuş ve ayrıntılara boğulmuş ne yazık ki. “Konak”, televizyon dizileriyle tanınan yönetmen Cem Akyoldaş’ın ilk uzun metrajlı film deneyimi ayrıca.

    İç mekânda şiddet…

    Filmde, yönetmenin iyi bir şey yapma çabası fark ediliyor ve bu çabaya saygı duyuyorsunuz. Diyalogları bir tarafa bıraktığınızda filmde yaratıcılık pırıltıları görebiliyorsunuz. Filmin büyük bir bölümünün bir gecede ve bir mekânda, konakta geçmesi iyi düşünülmüş. Filmdeki şiddet, gerçekten vahşice ve kanlar fışkırıyor. Sır perdeleri aralandıkça şiddetin dozu da çoğalıyor filmde. Hikâyedeki tüm gençler o günaha bir şekilde bulaşmış ve şimdi de günahlarının kefaretini ödüyorlar. Konak, hikâye gibi gizemli. Hemen kendini ele vermiyor. Hem konağı ve hem de karakterleri usul usul seyircisine sunan yönetmen, seyircisini şiddet ve korkunun içerisinde bırakıyor. Teknik ve yapım imkânları geliştikçe sinemamızda türlerin çoğalması heyecan verici. Son birkaç yıldır sinemamızda korku, gizem ve şiddet ağırlıklı filmler yavaş da olsa perdelere düşmeye başladı. Ama sinema tarihimizde korku türü denenmişti. Aydın Arakon’un 1949 yapımı “Çığlık”, Mehmet Muhtar’ın 1953 yapımı “Drakula İstanbul’da”, Orhan Erçin’in 1954 yapımı “Ölüm Saati” gibi korku-gerilim-şiddet filmlerimiz vardı geçmişte. Günümüzdeyse Kutluğ Ataman’ın 1994 yapımı “Karanlık Sular”, Taylan kardeşlerin 2003 yapımı “Okul” ve 2006 yapımı “Küçük Kıyamet”, Hasan Karacadağ’ın 2005 yapımı “D@bbe”, Biray Dalkıran’ın 2006 yapımı “Araf”, Alper Mestçi’nin 2007 yapımı “Musallat” gibi öne çıkan korku-gerilim-şiddet filmleri var. Bu tür yavaş yavaş kendi yönetmenlerini ortaya çıkartıyor ve belki de, Uzakdoğu sinemalarındaki gibi olmasa da, sinemada kendine has korku filmleri ortaya koyacaklar. Yönetmen Akyoldaş’ın “Konak” filminde iç mekânlar bir karakter gibi yansıyor perdeye. Konağın içindeki ışık düzenlemeleri de korku sinemasının tadı veriyor seyirciye. Kamera kullanımları da çarpıcı. Seyircisini atmosferinin içerisine alabiliyor yönetmen. Kan gölüne dönüşen bu filmde makyajların da iyi olduğunu belirtmeliyiz. Yönetmen, son jenerikte hem bir klibi hem de kamera arkasını sunmak istemiş seyircisine, belirtelim.

    (27 Ekim 2009)

    Ali Erden

    sinerden@hotmail.com

    Ankara İtalyan Kültür Merkezi’nde Kaleidoscopeurope

    Ankara İtalyan Kültür Merkezi liderliğinde ve koordinatörlüğünde KaleidoscopEurope Projesi gerçekleştiriliyor. Türkiye-AB Sivil Toplum Diyaloğu “Kültür Köprüleri” Programı çerçevesinde Avrupa Birliği tarafından finanse edilen KaleidoscopEurope Projesi kapsamında Seth’in Otranto’ya Seyahati adlı belgesel film ve kitap Ekim ayında İstanbul ve Ankara’da sanatseverlerle buluşuyor. Türkiye ve Avrupa’dan birçok kurum tarafından desteklenen projenin ana amacı, sürdürülebilir bir diyalog ortamı yaratarak kültürel aktörler arasında güvenilir işbirlikleri oluşturmak.

  • Basın Bülteni: Türkçe / İngilizce
  • Görsele haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Ankara İtalyan Kültür Merkezi’nde Kaleidoscopeurope yazısına devam et
  • Ses, Filminin Çekimleri Başladı

    Yapımcılığını Bir Film’in, ortak yapımcılığını Mars Prodüksiyon’un üstlendiği gerilim-korku türündeki Ses’in çekimleri 19 Ekim’de İstanbul’da başladı. Başrollerinde Selma Ergeç, Mehmet Günsür, Işık Yenersu, Eylem Yıldız’ın bulunduğu filmde Serra Yılmaz, Hakan Karahan ve Tayanç Ayaydın gibi isimler de konuk oyuncu olarak rol alıyorlar. 9, Anlat İstanbul, Ara ve Gölgesizler’e imza atmış olan Ümit Ünal’ın yönetmenliğini üstlendiği filmin senaryosu ise Anne Tut Elimi ve Büyük Deniz Yükseliyor adlı romanlarından tanıdığımız sinema yazarı Uygar Şirin’e ait.

  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • .jpg formatlı basın bültenine haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Ses, Filminin Çekimleri Başladı yazısına devam et
  • Efsanevi Yönetmen Francis Ford Coppola’dan Sinema Öğrencilerine Sinema, Sanat ve Hayat Dersi

    TÜRSAK Vakfı ve Pinema Film işbirliğiyle ülkemize ikinci kez gelen Francis Ford Coppola, 19 Ekim Pazartesi günü Sait Halim Paşa Yalısı’nda düzenlenen “Francis Ford Coppola Gözüyle Dünya Sineması” başlıklı panelde, çeşitli üniversitelerin Sinema-TV ve İletişim bölümlerinde öğrenim gören 130 öğrenciyle bir araya geldi ve sinema sanatının geleceği hakkındaki düşüncelerini ve öngörülerini paylaştığı, 2,5 saate yayılan keyifli bir sohbete katıldı. Coppola, Öğrencilerin yönelttikleri soruları yanıtlayan ve günümüz sinemasıyla ilgili açıklamalar yapan Coppola panel sonrasında genç sinemacılarla fotoğraf çektirdi.

  • Basın Bülteni
  • Panel fotoğrafları için tıklayınız.
  • Francis Ford Coppola fotoğrafları için tıklayınız.
  • İki Dil Bir Bavul’a Çifte Ödül

    23 Ekim Cuma günü vizyona girecek İki Dil Bir Bavul, haftasonunu iki önemli ödül haberiyle karşıladı. 46. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde bu yıl ilk kez verilen “En İyi İlk Film Ödülü” Özgür Doğan ve Orhan Eskiköy’ün yönettiği İki Dil Bir Bavul’a gitti. Özgür Doğan ödül töreninde yalnızdı, zira filmin diğer yönetmeni Orhan Eskiköy aynı saatlerde Uluslararası Ortadoğu Film Festivali’nin ödül törenine katılmak için Abu Dhabi’deydi. Film, belgesel jürisi tarafından En İyi Ortadoğu Belgeseli seçildi ve Siyah İnci Ödülü’nü kazandı.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.