Yakup Yavru’yu Kaybettik

Sinemamızın sevilen karakter oyuncularından Yakup Yavru, 24 Eylül 2018 Pazartesi akşamı konuk olarak bulunduğu 25. Uluslararası Adana Film Festivali açılış töreni sonrasında geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Sanatçının cenazesi, 25 Eylül 2018 Salı günü (bugün) Adana Büyükşehir Belediye Tiyatro Salonu’nda yapılacak taziye etkinliği sonrasında defnedilmek üzere Amasya’ya gönderilecek. Kutsal Damacana, Recep İvedik, Bahtı Kara, Sağ Salim, Yusuf & Yusuf, Bayram Abi, Olaylar Olaylar, Keloğlan, Facia Üçlü, Kiraz Mevsimi gibi filmleriyle hatırlanan merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Ezel Akay, 25. Uluslararası Adana Film Festivali’nde

Yönetmen Ezel Akay, Uluslararası Adana Film Festivali’nde ‘Oyuncu ile Çalışmak’ söyleşisinde deneyimlerini paylaşacak. Etkinlikte sinemamızın iki başarılı ismi Harika Uygur ve Onur Ünlü de alacak. Sinema dünyamızın önemli festivallerinden Uluslararası Adana Film Festivali bu yıl 25. kez düzenleniyor. 22 Eylül’de başlayan ve tüm hızıyla devam eden festivalde yarışmaları, özel gösterimler ve galaların yanında farklı sanat aktiviteleri de gerçekleştiriliyor.

Ayrımcılık Dehşetine Karşı Omuz Omuza

Siyahi sinemacı Spike Lee’nin ‘Doğruyu Seç / Do The Right Thing’ adlı ilk çıkışının ardından tam 29 yıl sonra Cannes Film Festivali’ne dönüş yaptığı ve şenlikten ikincilik ödülü sayılan ‘Büyük Jüri Ödülü’ ile dönen son çalışması ‘BlacKkKlansman’ bizde ‘Karanlıkla Karşı Karşıya’ adıyla gösterimini sürdürüyor. ‘Karanlık’tan kastedilen asırlar boyu kanamaya devam eden ırkçılık ve ayrımcılık meselesi.

Film, Ron Stallworth’un 2014 yılında yayınlanan ‘Black Klansman: Race, Hate and the Undercover Investigation of a Lifetime’ adlı otobiyografisinden uyarlanmış. Stallworth yetmişli yılların ikinci yarısında Colorado Springs Polis Teşkilatı’nın ilk siyahi üyesi olarak işe alınıyor. Evrak işlerinden sıkılarak, biraz da beyaz amirlerine kendini kanıtlamak için gizli birimde yer almak istiyor. Bir yandan siyah aktivistler ile teması sürdürürken, diğer yandan gazetede gördüğü bir ilan üzerine kendini telefonda beyaz Amerikalı olarak tanıtarak ırkçı Ku Klux Klan örgütüne sızmayı deniyor. ‘Organizasyon’ adıyla anılmak isteyen örgüt başvurusunu beklenmedik bir biçimde onaylayınca, yerine Yahudi polis arkadaşı Flip Zimmerman’ı ırkçı kuruluşun yerel temsilcisi ile tanışmaya gönderiyor.

Kendilerini Beyaz Amerika’nın efendisi olarak gören çoğunluğa karşı omuz omuza veren farklı etnik kimlikteki iki polisin organizasyona sızmasına dair gerçek olaylardan yola çıkan Spike Lee, yetmişli yıllarda yaşananları ‘kara mizah’ unsurunu bolca kullanarak anlatıyor. Lakin olup bitenlerdeki komik ve saçmayı günümüze bağlarken, ya da Colorado Springs’ten 2017’nin Charlottesville’ine geçiş yaparken durumun vahametini vurgulamayı ihmal etmiyor. Yakın tarihli görseliyle Başkan Trump’ın etnik kışkırtmayla nasıl ülkeyi tam ortasından ikiye böldüğünün altını çiziyor.

Lee’nin filmi olayların geçtiği 70’li yıllar Amerikan sinemasının gerilim ve casus filmlerinin atmosferinde ilerliyor. Günümüzün yaygın sosyal medya ortamında kolay kolay yürütülemeyecek bir soruşturma ve sızma öyküsünü zaman zaman o yılların popüler siyahi filmlerinin raconunu da katarak renklendiriyor. Ancak çağlar boyu ırkçılığı mahkûm eden yaklaşımını baştan sona koruyor. Filmini ‘Rüzgâr Gibi Geçti / Gone With the Wind’de Scarlett O’Hara’yı canlandıran Vivien Leigh’nin Güneyli yaralı ve ölü askerlerin arasında dolaştığı ünlü sahneyle açıyor. Köleliği savunan bir düzenin ağıtını yakan ve tüm zamanların en romantik filmi olarak lanse edilen, herkesi gözyaşlarına boğarken ırkçılığın âlâsını yapan bu yapımın üzerindeki haleyi yerle bir ederek. Daha sonra Ku Klux Klan’ın yeniden yeşermesine ön ayak olmuş 1915 yapımı D. W. Griffith filmi ‘Bir Ulusun Doğuşu / The Birth of a Nation’ın ipliğini pazara çıkarıyor. Colorado Üniversitesi öğrencilerinin davet ettiği siyahi temsilcinin, dava arkadaşının sahte bir suçlamayla 30’lu yıllarda halk tarafından parçalanarak ve yakılarak katledilişinin öyküsüyle, bir kutlamada ırkçı örgütün ‘Griffith’in filminden bölümleri mısır patlağı eşliğinde coşkuyla izlemesini koşut kurguyla anlatan, saçma ve trajedinin doruğa çıktığı bölüm filmin de zirvesini oluşturuyor.

Zekice yazılmış ve yönetilmiş, iyi oynanmış bir film bu. Çaylak siyahi poliste Denzel Washington’un oğlu yetenekli genç aktör John David Washington, Yahudi poliste son dönemin yükselen oyuncusu Adam Driver, ayrımcı örgütün tepesindeki David Duke rolünde Topher Grace gayet iyiler. Amerikalı beyaz ırkçı faşistleri koruyup kollayan Trump’a nefretini kusan Spike Lee, 2017’de Charlottesville’de katledilen Heather Heyer’a adadığı filminin daha çok konuşulacağına ve önümüzdeki yıl Oscar’ların güçlü adaylarından biri olacağına inanıyorum.

(01 Ekim 2018)

Ferhan Baran

[email protected]

Erişilebilir Festivallerle Kültürel Hayata Eşit Katılım Konulu Panel 6. Engelsiz Filmler Festivali’nde

Her sene programına bir yenilik katarak kapsamı genişleyen Engelsiz Filmler Festivali altıncı yılında yeni bir seçkisiyle beraber ilk kez bir panele düzenleyecek. Festivalin programında iki erişilebilir festivalin hazırladığı seçkide, Benden Başka Herşey (Anything But Me), Celeste, Denizin Hatırlattıkları (The Sea Reminds Me), Ev Ödevi (Homework), Küvet (Die Badewanne), Suskun (Speechless) ve Ekip (Team) adlı filmler yer alıyor.

Erişilebilir Festivallerle Kültürel Hayata Eşit Katılım Konulu Panel 6. Engelsiz Filmler Festivali’nde yazısına devam et

Dünyaca Ünlü Yönetmen Bela Tarr, Antalya’ya Geldi

Yeni nesil yönetmenlere öncülük etmesiyle tanınan Macar yönetmen Béla Tarr, 55. Uluslararası Antalya Film Festivali kapsamında bu yıl 5.si gerçekleştirilen Antalya Film Forum’a özel bir atölye düzenlemek üzere Antalya’ya geldi. Tarr tarafından seçilen 12 katılımcı, dün ilk kez yönetmenle buluştu. Uluslararası Antalya Film Festivali için atölye çalışmalarına başlayan ünlü yönetmen ve 12 katılımcı proje geliştirme toplantılarının ardından yapacakları çekimler için Antalya’nın semt pazarlarında mekân keşfine çıktı.

Dünyaca Ünlü Yönetmen Bela Tarr, Antalya’ya Geldi yazısına devam et

Tuba Ünsal, Uluslararası Antalya Film Festivali Jürisinde

Kürk Mantolu Madonna oyunu sezon boyunca kapalı gişe oynayan Tuba Ünsal, bu yıl 55.si gerçekleştirilecek Uluslararası Antalya Film Festivali jürisine dahil oldu. Çinli yönetmen Vivian Qu’nun başkan olduğu uluslararası yarışma jürisinde, Ünsal’ın yanı sıra ödüllü İtalyan yazar Maurizio Braucci, Romen yönetmen Calin Peter Netzer, Doha Tribeca Film Festivali Kültür ve Sosyal İçerik direktörlüğünü yapan Fatma El Remaihi yer alıyor.Farklı filmlerdeki yeteneğiyle dikkat çeken bir oyuncu olan Tuba Ünsal daha önce Fipresci Genel Sekreteri Klaus Eder’in Jüri Başkanı olduğu Türkiye – Almanya Film Festivali’nde de jüri üyesi olarak görev yapmıştı.

Sadi Çilingir Yazıyor: Hababam Sınıfı Uyanıyor

Orijinal adı “Once Upon a Time in Venice”, Google “Venedik’te Bir Zamanlar” olarak Türkçeye çeviriyor, “Los Angeles’ta Gizli Görev” Türkçe adıyla vizyona giriyor. Herhangi bir art niyetim yok sadece dikkatimi çektiği için not ettim. (29 Mayıs 2018) Bu paylaşıma yapılan açıklama: “Venice”, Los Angeles’ta bir plaj adıymış, “Bir Zamanlar Venedik’te” adıyla gösterime girse, seyirci Avrupa’da geçen bir film zannedeceği ve yanıltılmış olacağı için filmin … Devamı… »

25. Uluslararası Adana Film Festivali’nde Sıla Rüzgârı

25. Uluslararası Adana Film Festivali, Adana Valisi Mahmut Demirtaş ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’nün gong çalmaları ile başladı. Ev sahibi olarak konuşan Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, alandaki kalabalığın sahneden çok güzel göründüklerini ifade ederek “Sizlerin coşkuyla sahip çıktığı Uluslararası Adana Film Festivali hedefine ulaşmıştır.” dedi. Sıla’ya teşekkür plaketini Hüseyin Sözlü ve kızları Gökçen ve Asena Sözlü takdim ettiler.

25. Uluslararası Adana Film Festivali’nde Sıla Rüzgârı yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: İntikam Meleği -Peppermint-

Hak, hukuk ve adalet kavramı tam yerleşmediği dönemlerde, insanlar kendi haklarını korumak amacıyla kendi adaletlerini oluşturmuşlar… İşte, “kan davası” böyle başlamış. Madem cezası veril(e)miyor, o zaman kendim veririm diyenler birbirlerini öldürmüş. 19. yüzyıl mantığı bu. Kabul, ama artık belli bir sistem var -her ne kadar beğenmeseniz de. Bizde kan davası olarak ortaya çıkan, Amerika’da kovboy filmlerinde … Devamı… »

25. Uluslararası Adana Film Festivali Başladı

Adana Büyükşehir Belediyesi’nce yapılan, 25. Uluslararası Adana Film Festivali, Atatürk Parkı’nda, Atatürk anıtına çelek konulması ile başladı. Törene Adana Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ramazan Akyürek, Gülsen Tuncer, Halil Avşar, İsmail Dikilitaş, Mete Şahin, Mahmut Tülek, Yaşar Pütün, sanatçılar ve konuklar katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından Gülsen Tuncer, Levent Özdilek, İsmail Dikilitaş ve Agâh Özgüç anıta çelenk bıraktı.

25. Uluslararası Adana Film Festivali Başladı yazısına devam et

Dijital Sanatlar Durmuyor: Turkish’i Dondurma Geliyor

Sinema sektörünün güçlü aktörleri arasında yerini alan Dijital Sanatlar Yapımevi, bu yıl Müslüm ve Çiçero’nun ardından üçüncü kez motor dedi. Senaryosunu Gürkan Tanyaş’ın yazdığı, Can Ulkay’ın yönetmenliğini üstlendiği filmin çekimleri devam ediyor. Turkish’i Dondurma’da Erkan Kolçak Köstendil, Ali Atay, Şebnem Bozoklu ve Will Thorpe başrolleri paylaşıyor. Oyuncu kadrosunda ayrıca Caner Kurtaran, Marleen Mathews, Alma Terziç gibi isimler de bulunuyor.

55. Ulusal Yarışma Film Seçkisi Açıklandı

Bu yıl 30 Eylül – 04 Ekim 2018 tarihleri arasında Beyoğlu Sineması’nda düzenlenecek 55. Ulusal Yarışma’da sinemamızda farklı yönelimleri temsil eden 7 yapım var. 55. Ulusal Yarışma’da, geçen sene gibi bu yıl da belgesel ve kurmaca filmler yer alıyor. Genç yönetmenlerin dünya prömiyerini uluslararası festivallerde yapan filmlerinden usta isimlerin merakla beklenen son filmlerine, Türkiye sinemasında farklı yönelimleri temsil eden 7 film bu yılın Ulusal Yarışma seçkisini oluşturuyor.

55. Ulusal Yarışma Film Seçkisi Açıklandı yazısına devam et

Parçalar

Rojda Akbayır’ın yönettiği belgesel film önümüzdeki aylarda ????? dağıtımıyla ESR Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
“Ben 80 darbesinin açıklanan bilançosunda, 33 bin siyasi mülteciden sadece biri olan babamın peşinden gittim. Bu ülkede ne yazık ki tarihin tekerrürü bir ömre bir kaç kez sığabiliyor. İlerlemek için kendi etrafımda dönüyorum. Hafızamı yeniden inşa etmek için.” Film, yönetmenin kişisel tarihine ait parçalarını tamamlamak, ailesi ile yüzleşmek ve babasıyla hesaplaşmak için çıktığı bir yol ve yolculuğun hikâyesi. 37. İstanbul Uluslararası Film Festivali, Ulusal Belgesel Yarışması, En İyi Film Ödülü sahibi film, aile, göç, yerinden olma, yüzleşme kavramlarını irdeliyor. Bu duygusal yolculukta yönetmen, sadece kendi geçmişiyle değil aynı zamanda Türkiye’nin yakın tarihiyle de yüzleşiyor.

Nebula

Tarık Aktaş’ın yönettiği ve Barış Mert Bilgi, Ömer Bora, Serkan Aydın ile Ali Yavuz Ilman’in oynadığı Nebula (Dead Horse Nebula), 26 Nisan 2019′de Kurmaca Film dağıtımıyla Hay Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Hay, yedi yaşındayken arazide ölü bir at bulur. Bu olay, O’nu yetişkinliğinde bile etkileyecek bir anıya, uyanışa dönüşür. Yirmilerine geldiğinde kurban bayramında, koyunun boğazını keserken yanlışlıkla kendi bacağını keser. Bu olay, bir şekilde geçmişinde yaşadığı çocukluk anısının yeniden ortaya çıkmasını sağlar. Böylece, adım adım, madde ile canlının uyumuna, ruhun doğadaki yerine tanık olduğu kaçınılmaz bir yolculuğa çıkar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Nebula yazısına devam et

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu