Gösterimdeki filmlerin 23 – 29 Kasım 2018 seansları için tıklayınız: 1 / 2 (Listeler eksiksiz değildir, bu salonlar ve seanslar dışında da gösterimler olabilir. Listeden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.)
Hasan Gürbüz’ü Kaybettik
Sinemamızın en köklü şirketlerinden Lale Film’de stüdyo çalışanı olarak görev yapan Hasan Gürbüz, 22 Kasım 2018 Perşembe günü (bugün) geçirdiği kalp krizi sebebiyle hayatını kaybetti. Sinemamızın duayenlerinden Necip Sarıcı’nın sahibi olduğu Lale Film Stüdyosu, Türk Sinemasının birçok filminin stüdyo işlerini yapmasıyla tanınıyor. Cenazesi, 22 Kasım 3018 Perşembe günü (bugün) defnedilen merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.
Deliler: Fatih’in Fermanı’nın Göz Kamaştıran Galasına Yoğun İlgi
Heyecanla beklenen Deliler: Fatih’in Fermanı filminin İstanbul galası, Üsküdar Cinemaximum Emaar Sineması’nda gerçekleşti. Osmanlı İmparatorluğu’nun cesur savaşçılarını anlatan filmin galasında Türkiye’de bir ilk yaşandı ve galaya 2 bini aşkın kişi akın etti. Tüm salonları dolduran seyirci, filmi uzun uzun alkışladı. Başrollerini Erkan Petekkaya, Cem Uçan, Yetkin Dikinciler, Nur Fettahoğlu ve İsmail Filiz’in paylaştığı gala sinemaseverlerden yoğun ilgi gördü.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Bana Kara Diyen Dilber, Gözlerin Kara Değil mi?
İnsanları dil, din, ırk, cinsiyet ve rengi üzerinden niye ayırırız ki! Binlerce yıldır bu yerküre üzerinde yaşıyoruz. Kimimiz oralı, kimimiz buralı, kimimiz kadın kimimiz erkek, gencimiz de var yaşlımız da… Hayata bakışımızı belirleyen (biz Emin Oktay tarihiyle büyüyen bir nesiliz, birçok şeyi deneye sınaya bulduk) toplumu yönlendirenler olmuş. Güçlü olana çıkarılamayan ses(ler) bir süre sonra sadece boyun eğilen kurallar haline gelmiş. Bu kuralları yıkanlar artık birer kahraman.
Irkçılık yüz karasıdır
Fransız İhtilali sonrasında yükselen milliyetçilikle birlikte ırkçılık da almış başını gitmiş. Evine kendisine hizmet için gelen tamircinin su içtiği bardağı bile, bir daha kullanmamak için (aslına bakarsanız nefret söylemidir bir başka açıdan) çöpe atmaya göze alabilen İtalyan kökenli Tony Lip (Vallelonga), ünlü piyanist Dr. Don Shirley’in konser turunda şoförlüğünü yapacaktır. Piyanist ne kadar ünlü olursa olsun, Tony için belirleyici olan derisinin rengidir. Ama kazanacağı para ailesinin yaşamını sürdürmesi için elzemdir de aynı zamanda.
İki arada bir derede…
İnsanlar kolay alışırlarmış, ama onlardan kurtulmaları o kadar da kolay olamazmış. Böyle bir iş önerisi karşısında, biraz da kendi üstünlüğünü, sınır tanımaz patavatsızlığını gösterme hevesindeki (yumruğunun gücüne inanıyor olsa gerek) Tony, Sovyetler Birliğinde öğrenim görmüş, hiç de siyahi tavırlar göstermeyen, bir anlamda snop sayılabilecek Doktor ile içten içe bir çatışma başlar. Başta birbirlerine soğuk (!) davranan iki yol arkadaşı, zaman geçtikçe, gittikleri turne duraklarında gördükleri karşısında samimiyeti ilerletirler.
Kısasa kısas…
Öne çıkan bir nokta daha var… Irk ayrımı o kadar ilerlemiş ki, konser vermesi için çağırdığınız ve avuç dolusu para ödeterek dinleti verdirdiğiniz (aynı şekilde, yine avuç dolusu para ödeyip onu dinlemeye gelenler var) piyanisti, tuvalete bile sokmuyorsunuz. O dik, o özgüvenli piyanist toplumsal kurallar karşısında boynu bükük, sesini çıkaramaz durumda… Siz, izlerken isyan ediyorsunuz hem ayrımcılığa hem de sesini çıkarmamasına… Tabii, bu insanlık dışı ayrımcılığa karşı pek de yasal olmayan tepkiler de var, bizim ülkemize de benziyor bir bakıma.
Yaşanmış bir öykü
Yaşanmış bir öykünün başarılı bir sinema uyarlaması “Yeşil Rehber”. Rahat izleniyor, mesaj vereceğim diye dikte etmiyor. Siz, gördükleriniz karşısında ister istemez kendinizi katıyorsunuz yaşanmışlıkların içine. Oyuncuların da sakin ama bir o kadar da dik duruşlu rol katkıları filmin güçlü yanlarından…
Takım ve forma farklılığının dışında toplumsal birleştiricilik gücü olan futbolda da “no to racism” “stop racism” sloganı öne çıkıyorsa, “Yeşil Rehber”in, aradan geçen bunca yılda, yeniden gündeme getirilmeye çalışılan ırkçılıkla mücadeleye katkısı olacaktır muhakkak.
Yeşil Rehber -Green Book-, yönetmen Peter Farrelly, oyuncular Viggo Mortensen, Mahershala Ali, Linda Cardellini, Don Stark… 30 Kasım’dan itibaren gösterimde…
(28 Kasım 2018)
Korkut Akın
Çağdaş Dünyanın Köleleri
Bu haftanın ilgiye değer yapımlarından (Almanca özgün adıyla) ‘In den Gängen’ bizde (muhtemelen Grup yirmi7 ve Gripin’in solisti Birol Namoğlu’nun yorumuyla ünlenen şarkıdan esinle) ‘Muhtemel Aşk’ adıyla gösterime girdi. Genç Alman sinemasının bu yeni ürünü, bir zamanlar Doğu Almanya sınırları içinde yer alan Leipzig doğumlu sinemacı Thomas Struber’in üçüncü uzun metrajı. Bir önceki çalışması 2015 yapımı ‘Herbert’de ‘Leipzig’in gururu’ olarak ün salmış eski bir boksörün yakalandığı kas hastalığı sonrası adım adım çöküşünü perdeye taşımış olan sinemacı, özgün adının tam çevirisi ‘Koridorlar Arasında’ anlamına gelen son çalışmasında, devasa bir süpermarketin kapalı dünyası içinde hayatını kazanmaya çabalayan bir avuç mavi yakalı emekçinin hayatına sızmayı deniyor.
Gece vakti boş marketin görüntüleriyle açılıyor film. Işıklar yanmaya başlarken Johann Strauss’un ünlü ‘Mavi Tuna‘ valsinin ezgileri yükseliyor perdeden. Derken, Kubrick’in ‘2001’de boşlukta dans eden uzay istasyonlarına atfedercesine, boş mekânda forkliftlerin koreografik dansını izlemeye başlarız. Forkliftleri çalıştıran, günışığından uzakta kapalı mekânda çalışan işçilerle tanışırız daha sonra.
Vücuduna yayılmış dövmelerinde izlerini taşıdığı sorunlu geçmişini geride bırakarak yeni bir sayfa açmayı deneyen Christian, ustası Bruno’dan ilk talimatları alır. İçki reyonunda çalışacak olan içe dönük genç adam öylesine sessizdir ki, ilk sahnelerde onun dilsiz olduğu hissine kapılırız. Şekerleme bölümünde görevli şirin mi şirin Marion hayatına girer daha sonra. Palmiye ağaçlı duvar posterli penceresiz kahve odasındaki kısa rastlantılar hayatını renklendirir.
Ne var ki Türkçe adı yanıltmasın, Stuber’in filmi romantik bir aşk filmi değil. Kapalı bir mekâna sıkışmış insanların, kapitalist çalışma koşullarının ve katı Alman disiplinin kısıtladığı gri hayatlarını birbirlerine karşı sevecen davranarak aşma çabaları üzerinde duruyor daha çok. Kaçamak sigara ya da satranç molaları, tarihi geçmiş ama bozulmamış atıştırmalıklar ve bira eşlikli yeni yılı kutlamalarıyla monoton hayatlarına renk katma derdinde bu insanlar. Kimisi çabuk pes ediyor yalnızlığa ve mutsuzluğa. Kimileri, karanlık ambarda forkliftin tepesinin aşağı doğru yavaşça inerken çıkardığı okyanus dalgalarına benzer sesler aracılığıyla sıcak ve güzel bir dünyanın hayalini kurmayı sürdürüyor.
Stuber’in doğup büyüdüğü Doğu Almanya kırsalında bir otoyol kenarına konuşlanmış devasa marketin kapalı mekânında geçen filmi birbirinden iyi oyuncularıyla ayrı bir ivme kazanmış. Birkaç ay önce Christian Petzold imzalı ‘Transit’de hayranlıkla izlediğimiz (Joaquin Phoenix’e ikiz kardeşi kadar benzeyen) Franz Rogowski mahçup Christian’da; Maren Ade’nin geçtiğimiz yıl büyük yankı uyandırmış ‘Toni Erdmann’ının müthiş kadın oyuncusu Sandra Hüller dışa dönük mutsuz ev kadını Marion’da; Struber’in önceki filminde tükenmekte olan eski boksörü başarıyla canlandırmış olan deneyimli aktör Peter Kurth eski kamyoncu, babacan Bruno’da harikalar yaratıyor.
Filmin büyük bölümünün geçtiği klostrofobik mekânda mükemmel bir iş kotaran Peter Matjasko’nun görüntüleri ile Türk asıllı İsviçreli Kaya İnan’ın kurgu çalışması övgüye değer. Filmi zenginleştiren, zaman zaman mekân ile tezatlık taşıyan soundtrack albümü de pek renkli. Strauss’un valsi ve Bach’ın süitine, Timber Timbre ve Son Lux’un sert ve dinamik ezgileri eklemleniyor. Chaplin’in ‘Modern Zamanlar’ındaki fabrika ortamını anımsatan tepeden çekilmiş belgesel tadındaki süpermarket manzaralarına ise pamuk tarlasında çalışan siyahi kölelerin dilindeki blues ezgileri karışıyor sonlara doğru.
Başarılı genç sinemacı Thomas Stuber’in adını bir kenara not etmekte yarar var. Roy Andersson ve Aki Kaurismäki gibi kuzeyli usta yönetmenlerin hüznü ve mizahının tadı var anlattığı yalnızlık öykülerinde. Bir sonraki çalışmasında, bu defa plazalara hapsedilmiş beyaz yakalı kölelerin sıkışmışlığının peşine düşer belki.
(28 Kasım 2018)
Ferhan Baran
Her Şey Seninle Güzel Filminin Oyuncuları, Deniz Ali Tatar’la 6. Seans’a Konuk Oldu
Sinemaseverlerle YouTube’da buluşan Deniz Ali Tatar’la 6. Seans’ta, sinemaya dair merak edilenler konuşulmaya devam ediyor. Her Şey Seninle Güzel filminin oyuncuları, programın yeni bölümlerinin konukları oldu. Hayatının aşkı Emre’yi kaybetmek istemeyen, genç, işinde başarılı kadın olan Deniz’in hikâyesini konu eden Her Şey Seninle Güzel filminin oyuncuları Burcu Biricik, Mert Fırat, Hazar Ergüçlü ve İlker Aksum, filme dair tüm merak edilenleri Deniz Ali Tatar’a anlattı.
Cengiz Baykal’ı Kaybettik
Tiyatro, dizi ve sinema oyuncusu Cengiz Baykal, 20 Kasım 2018 Salı günü hayatını kaybetti. İffet, Tutkular, Ölümsüz Aşk, Küçük Hanımefendi gibi TV dizilerinde oynayan Cengiz Baykal, Ali: Sakın Arkana Bakma ve Esrarlı Gözler adlı iki sinema filminde de rol aldı. Baykal için, 21 Kasım Çarşamba günü (bugün) Devlet Tiyatrosu Üsküdar Tekel Sahnesi’nde tören düzenlenecek ve cenazesi törenin ardından Bakırköy İncirli Fatih Camii’ne götürülecek. İkindi vakti kılınacak cenaze namazı sonrasında Bahçelievler Çobançeşme Mezarlığı’na defnedilecek olan merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.
Eskişehir’de Oscar’ın İlk 20 Yılı Sergisi Açıldı
20. Eskişehir Uluslararası Film Festivali devam ediyor. Festival Yönetmeni Serhat Serter, Festival Başkan Yardımcısı Aysun Akıncı Yüksel ve Meltem Cemiloğlu Altunay’ın katılımı ile açılan sergi, İletişim Bilimleri Fakültesi Sergi Salonu’nda sinemaseverlerin ziyaretine açık olacak. 1929 yılında başlayan Akademi Ödülleri’nin ilk yirmi yılında En İyi Film Ödülü alan yapımların orijinal afişlerinin sergisi, festivalin en çok merak edilen sergileri arasında yer alıyor.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Eskişehir’de Oscar’ın İlk 20 Yılı Sergisi Açıldı yazısına devam et
Çağan Irmak Filmi Bizi Hatırla, Toplum Gönüllüleri Vakfı Yararına İlk Gösterimini Gerçekleştirdi
Çağan Irmak’ın yönettiği, Bizi Hatırla filmi, Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) yararına, İstinye Park’ta düzenlenen özel bir gösterimle vakfın bağışçılarıyla buluştu. Türkiye’nin 81 ilinde, 135 öğrenci topluluğuyla sosyal sorumluluk faaliyetleri gerçekleştiren ve her yıl üniversitelerde gençlik toplulukları/kulüpleri/grupları şeklinde bir araya gelen gönüllü gençler; hayvanlardan insan haklarına, 2.000’i aşkın sosyal sorumluluk projesi hayata geçiriyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Mahur Özmen’i Kaybettik
Sinemamıza yapımcı, senarist ve yönetmenliklerini yaptığı Adalet Oyunu ve Beni Sen Anlat adlı iki uzun metraj film kazandıran Mahur Özmen, 19 Kasım 2018 Pazartesi günü hayatını kaybetti. Özmen’in Ali Özuyar ile birlikte yönettiği ve 20 Haziran 2011 tarihinde vizyona giren Adalet Oyunu’nun başrollerini Erol Keskin, Mustafa Uğurlu, Tolga Evren ve Serap Sağlar paylaşmıştı. Cenazesi, 20 Kasım 2018 Salı günü (bugün) Ankara Karşıyaka Camii’nde ikindi namazını müteakip kılınacak cenaze namazı sonrasında Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verilecek olan merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.
Çağan Irmak’tan Bizi Hatırla Sinema Filminin Afişi Yayınlandı
Sinemamızın başarılı yönetmeni Çağan Irmak’ın merakla beklenen yeni filmi Bizi Hatırla’nın afişi internet ortamında yayına verildi. Film, 23 Kasım 2018 Cuma günü sinemalarda gösterime giriyor. Araya giren uzaklıkla birlikte bir baba oğulun zamanla birbirine yabancılaşmasını dokunaklı bir şekilde anlatan bir Çağan Irmak filmi olan Bizi Hatırla, güçlü senaryosu ve sevilen oyunculardan oluşan kadrosuyla sinemaseverlerle buluşacak olmanın heyecanını yaşıyor. Yapımcılığını Avşar Film’in üstlendiği, bir Çağan Irmak filmi olan Bizi Hatırla’nın başrollerinde Altan Erkekli, Tolga Tekin, Özge Özberk, Binnur Kaya ve Sumru Yavrucuk yer alıyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Ferhan Baran Yazıyor: Resimli Vahşi Batı Öyküleri
Coen biraderlerin Western ile ilişkileri sağlamdır. Bizde ‘İz Peşinde’ adıyla gösterilmiş ‘True Grit’ (2010) ya da Oscarlara boğulmuş ünlü ‘İhtiyarlara Yer Yok / No Country For Old Men’ (2007) gibi birebir Western örneklerinin yanı sıra, daha ilk filmleri ‘Kansız / Simple Blood‘dan (1984) başlayarak türün karanlık ve vahşi raconu filmlerine sızmıştır. Usta sinemacı kardeşlerin bir Netflix yapımı olduğu için Cannes’da yarışmaya kabul … Devamı… »
Grinç
Scott Mosier ile Yarrow Cheney’in yönettiği ve Yekta Kopan, Azra Ayorak, Enver Güçlü ile Ebru Aktaç’ın seslendirdiği animasyon film Grinç (The Grinç), 23 Kasım 2018’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Whoville sakinleri her yıl Noel’de biraz daha büyük, daha parlak ve daha gürültülü kutlamalarla kasabanın huzurunu bozmaktadırlar. Bu yıl Grinç’in neşeli komşusu Bricklebaum’un da aralarında olduğu Who sakinleri Noel’i üç kat daha büyük bir kutlamayla karşılayacaklarını ilan ettiklerinde Grinç, kendisi için biraz huzura ve sessizliğe kavuşmanın tek bir yolunun Noel’i çalmak olduğunu fark eder.
- Basın Bülteni
- Fotoğraflar
- Web Sitesi
- Fragman: 1 / 2
- IMDb
Borç, Uluslararası Hindistan Kerala Film Festivali’nde
Vuslat Saraçoğlu’nun yönettiği Borç film bu yıl 07 – 13 Aralık 2019 tarihleri arasında gerçekleşecek 22. Uluslararası Hindistan Kerala Film Festivali’nde yarışacak. Borç’un yurtdışı festival yolculuğu bu yıl 03 – 10 Kasım tarihleri arasında Tunus’ta yapılan Kartaca Film Festivali’yle başladı. Borç, 08 – 18 Kasım’da Makedonya’da gerçekleşen Cinedays Film Festivali’nin CINEIndustry Film Market seçkisinde yer aldı.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Çirkin Kral Efsanesi, 7 Yılda Tamamlandı
20. Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nin Türk Sineması seçkisinde yer alan Çirkin Kral Efsanesi filminin festivaldeki gösterimi gerçekleştirildi. Gösterimin ardından filmin senaristi ve Hüseyin Tabak ile yazar Tahir Yüksel’in katılımıyla bir söyleşi gerçekleştirildi. Sinemamızın efsanelerinden Yılmaz Güney’e saygı duruşu niteliğindeki Çirkin Kral’ın Efsanesi ailesi, çalışma arkadaşları ve dostlarıyla yapılan röportajlarla sanatçının sanat anlayışı ve zorlu hayatına eğiliyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.