“Alışılmadık yaşam döngüsüne sahip olan ‘Ficus Religiosa’nın tohumları kuş dışkıları vasıtasıyla diğer ağaçlara taşınıp, bitkinin tepeden gelişen hava kökleri hızla yayılarak toprağa kadar ulaşır, daha sonra dallanıp budaklanarak köklenen bitki ana ağacı çepeçevre sararak boğduktan sonra kendi hükümranlığını ilan edermiş”. İranlı sinemacı Muhammed Resulof, dünya prömiyerini yaptığı 77. Cannes Film Festivali’nde büyük yankı yaratan son … Devamı…»
Zorbalığın Yeni Yüzünü Anlatan Bağlantı Hatası Filminin Merakla Beklenen Fragmanı Yayınlandı
Ömer Faruk Sorak, Benhür Güzeler ve Berkin Kaya’nın ortak yapımcılığında çekilen, Gökçen Usta’nın yönettiği Bağlantı Hatası filminden merakla beklenen fragman yayınlandı. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte yeni bir boyut kazanan ve yalnızca ülkemizde değil, tüm dünyada toplumları derinden etkileyen zorbalığın değişen yüzünü konu alan film zaman zaman görmezden gelinen bu karanlık gerçeği sinemanın büyüsüyle cesur bir dille ele alıyor. Genç yıldızlar ve ustaları bir araya getiren kadrosu, sinemaya yakışır yapım kalitesi ile genç, yetişkin her yaştan izleyiciyi farkındalığa davet eden Bağlantı Hatası yılın en dikkat çekici yapımlarından biri olmaya aday.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Putin
Patryk Vega’nın yönettiği ve Tomasz Dedek, Justyna Karlowska, Thomas Kretschmann ile Slawomir Sobala’nın oynadığı Putin, önümüzdeki aylarda Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in zihninin derinliklerine yapılan bir yolculuk. Filmde Putin’in hiç bilinmeyen yönleriyle karşılaşılıyor, çocukluğundan bu yana yaşadığı olayların tesiriyle bir dünyanın kaderini belirleyen kararlarının sonuçları gözler önüne seriliyor. Yaşadığı çocukluk travmaları, paranoyaları, en savunmasız ve kırılgan anlarına şahitlik ediliyor. Bir insan, gücünü arttırmak için insanlığından ne kadar ödün vermeye hazırdır?
Reality Show’dan Film Çıktı
Anlatırsan Film Olur isimli Reality Show’unu Youtube kanalı üzerinden yapan usta yönetmen Yunus Şevik, 42 bölüm çekerek ve 25 milyon kez izlenmeye ulaşarak önemli bir başarıya imza attı. Bölümler içinde en çok ilenen hayat hikâyesinden birini senaryolaştırıp Yaşamak İstiyorum adıyla filme alan yönetmen Yunus Şevik, “Sevgi Görmez ismindeki kadının çocukları için mücadelesi ve yaşam savaşı bizi çok etkiledi ve beyazperdeye aktardık. İlk kez ünlü olmayan, halktan birinin hayatının gördüğü ilgi dolayısıyla sinema filmi oldu.” şeklinde konuştu. Filmin başrollerinde Ayşegül Kaygusuz, Osman Fındık, Yavuz Aksoy ve Gazel Yüksel oynuyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Gala Gecesi Karantina’ya Alındı
Beyza Alkoç’un en çok satanlar listesinin en başında yer alan Karantina adlı kitabının, aynı isimle sinema uyarlaması olan filmin gala gecesi sinemaseverler tarafından büyük ilgiyle karşılandı. Filmin konusu gereği karantinaya alınan bir lisede gecen olayların heyecan dolu bir dille anlatıldığı filmin bu özel gecesinde, lise sırası ve yaşanılan olaylar özel bir dekor ile canlandırıldı. film ekibinin ve kalabalık bir davetli topluluğunun ilgi gösterdiği galada film, ayakta alkışlandı.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Karanlıkta Işığı Hayal Etmek
‘Aydınlık Hayallerimiz / All We Imagine As Light’ yeni bir günü karşılamaya hazırlanan Mumbai’den sokak manzaraları ile açılıyor. Kamera her büyük metropol gibi aslında hiç uyumayan bu şehrin karanlık köşelerini tararken, kırsaldaki baba ocağından büyük umutlarla kargaşanın içine dalmış yoksul insanların yüzlerini görmeden seslerini duyuyor, zorlu mücadelelerine kulak veriyoruz. Biri 23 yıldır bu kentte yaşadığını, ama her zaman ayrılmak zorunda kalacağı hissinden kurtulamadığı için buraya ev demekten korktuğunu söylüyor. Bir diğeri babası ile kavga ettikten sonra tası tarağı toplayıp soluğu başkentin tersanesinde çalışan kardeşinin pis kokulu evinde aldığından söz diyor. Hamileliğini gizleyen bir başkası, iş bulduğu zengin evinde meçhûl geleceğini şimdilik düşünmeden başını sokacak, karnının doyduğu bir yer bulmanın geçici sevincini yaşıyor. Kırsaldaki her ailenin en ez bir ferdinin hayatını kazanabilmek için büyük kente göçtüğü bu düzende zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyor hiçbiri. Şehir karanlıkta ışığı hayal edenlerden zamanı çalmaktadır.
2021 yılında ‘Hiçbir Şey Bilmediğimiz Bir Gece / A Night of Knowing Nothing’ adlı çalışmasıyla Cannes Film Festivali’nde en iyi belgesel dalında ‘Altın Göz’ ödülünü kazanmış olan bağımsız Hint sinemasının yükselen yıldızlarından Payal Kapadia, geçtiğimiz yıl yine aynı şenlikte Jüri Büyük Ödülü’ne layık görülen ilk uzun metrajında bu kez belgesel ile kurmacayı harmanlıyor, devasa kentin canlı keşmekeşinden aynı hastanede çalışan ikisi hemşire üç kadının sevgi, arzu ve özgürlük hayallerine odaklanıyor. Babasının planı doğrultusunda görücü usulü ile evlenmiş olan, akabinde Almanya’ya işçi olarak giden kocasından
bir yılı aşkın bir süredir uzakta haber alamayan hemşire Prabha (Kani Kusruti), aynı evi paylaştığı kendinden daha genç meslekdaşı Anu (Divya Prabha) ile hastanenin mutfağında görevli orta yaşlı Parvaty’nin (Chhaya Kadam) büyük kentin acımasız, vurdumduymaz, dur durak bilmez temposu içinde ayakta kalma hikâyelerini ilgiyle izlemeye koyuluyoruz. Prabha Almanya’dan posta yoluyla gelen mutfak aletini kucaklayarak hiç tanıyamadığı kocasını bekler, ona olan duygularını çok zarif bir şiirle ifade eden taşra kökenli doktora verecek yanıt bulamazken, Anu ailesinin kabul etmeyeceğini bildiği Müslüman sevgilisi Shiaz (Hridhu Haroon) ile kaçamak buluşmalarda arzularını tatmine çalışıyor.
Parvaty ise çok daha zor bir durumdadır. Pamuk tarlaları inşaata açılıp işinden olduğunda kocasına tahsis edilen konut, eşi öldüğü ve elinde evin onlara ait olduğuna dair belge niteliğinde bir kanıt olmadığı için oturduğu mahalleye yeni gökdelenler dikecek olan müteahhidin tehdidi altındadır. Öyle ya, ‘büyük kentte sadece belgelerin varsa gerçek gibi görünürsün, yoksa kolaylıkla havaya karışıp yok olabilirsin. Şehir seni yutar, kimse de farkına varmaz’. Burası Shiaz’ın ifade ettiği gibi ‘hayaller’ değil ‘yanılsamalar’ şehridir. Kentin illüzyonuna kanmayanların delirmesi işten bile
değildir. ‘Onlar kulelerini daha da yükseğe çıkararak Tanrı katında olacaklarını düşünüyorlar’ dediği şehri haraca kesen inşaatçılarla daha fazla mücadele edemeyeceğini anlayan Parvaty, birkaç valizlik eşyası ile dalgaların kıyıyı dövdüğü balıkçı köyündeki baba evine dönmeye karar verir. Hindistan kırsalındaki Ratnagiri’nin okyanus ve ormanla çevrili yerleşim bölgesine yolculukta, üç kadının bastırılmış arzuları ve içsel çatışmalarıyla yüzleşmelerine tanık oluruz. İklimin değiştiği, kırsalın huzurunda zamanın sakin bir ırmak gibi aktığı, hatta neredeyse durduğu doğaüstü bir atmosferin devreye girişiyle büyüleniriz.
Kapadia’nın iki ayrı bölümde iki farklı mekân kullanarak karakterlerin içsel yolculuğuna ayna tuttuğu eşine seyrek rastlanır incelikteki ilk uzun metrajını beğeniyle izliyoruz. İki farklı dünyanın usta işi geçişlerinde hayat arkadaşı görüntü yönetmeni Ranabir Das’ın değişen renk paleti, Clément Pinteaux ve Jeanne Sarfati’nin ilk yarıda nefesleri kesen, tek bir günü perdeye taşıyan ikinci bölümde zamanın durduğu huzurlu dinginliğe erişen kurgu çalışması ile sarsılırken, gencecik Anu’nun saf arzularına eşlik eden caz tınıları bizlere ne pahasına olursa olsun yaşamanın, aşık olmanın büyüsünü yeniden hatırlatıyor. Genç sinemacının,
Modi’nin yönettiği totaliter Hindistan’daki sosyal eşitsizlik ve her türlü ayrımcılığı alt perdeden ancak ustalıklı bir dille aktarışına hayranlık duyuyoruz. Ve film doktor Manoj’un (Azees Nedumangad) hemşire Prabha’ya okuması için verdiği dizeler misali son derece zarif ve dokunaklı bir şiirin kendisi oluveriyor. ‘Hayallerim günlük şeylerden, geride bıraktığım küçük ve dağınık şeylerden yapılmış. Umudum gittiğim her yere taşıdığım bir sandık dolusu şeyden ibaret’ diyor genç adam. ‘Şimdi orada, komşunun evindedir’ gönül verdiği kadın. ‘Işıltısını izlediği, geceleri onu ısıtmak için yanan bir lamba misali.’
(16 Ocak 2025)
Ferhan Baran
70’lerden Günümüze Uzanan Buruk Bir Aşk Hikâyesi: Aşkın Dünkü Çocukları
Aşk, dostluk ve çocukluğun kalpleri ısıtan hikâyesini beyazperdeye taşıyan Aşkın Dünkü Çocukları, 31 Ocak’ta gösterime girecek. Çocukluk anılarına bir yolculuk sunan ve şefkat dolu bir atmosfer yaratan film, 70’lerden günümüze uzanan buruk bir aşk hikâyesini anlatıyor. Film, Ünye’den San Francisco’ya kadar uzanıyor. Yıllarca çocukluk aşkı İsabel’e duyduğu hasreti içinde taşıyan Arif, yalnız ve aksi bir adam olarak seyirci karşısına çıkıyor. Ancak onun yalnız hayatına dair küçü08k bir umut, Gürcü çocuk Nodiko ile varlığını gösteriyor. Nodiko’nun gelişiyle Arif, yeniden bağlandığı bir topluluk ve unuttuğu çocukluk ruhuyla hayatını yeniden keşfediyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Oy’una Geldik
KAzım Öz’ün yönettiği ve İlyas Salman, Ömür Arpacı, Kanbolat Görkem ile Zeynep Elçin’in oynadığı Oyuna Geldik, 21 Şubat 2025’de Özen Film dağıtımıyla ????? tarafından vizyona çıkarılıyor.
Ezici çoğunluğu solcu olan Ovacık kasabasında sol görüşe sahip aday ve partilerin bir türlü uzlaşı
sağlayamayıp birden çok adayla seçime girmesi üzerine sağ partiden bir belediye başkan adayı seçimi kazanır ve beş yıl boyunca ilçeyi yönetmeye çalışır. Yeni seçimi de kazanmak isteyen Hıdır Diri aşırı sol görüşlü yeğeni Şilan’ı rakip olmasın diye hapse attırmak dahil, türlü alavere dalaverelerle seçimi kazanmak için tüm gücünü seferber eder. Seçimden birkaç gün önce hapisten çıkan Şilan’ın otostop çektiği bir yönetmenin gözü ile Türkiye’de belediyelerin işleyişini, iktidar ilişkilerini, rant kavgalarını ve bir halkın nasıl oy’una geldiğini Ovacık gibi renkli bir kasabada mizahi bir dille görürüz.
Sarp Levendoğlu, Fit Görüntüsüyle Dikkat Çekti: Köy Hayatı Sosyal Medyada Göründüğü Kadar Kolay Değil
Başarılı oyuncu Sarp Levendoğlu, rol aldığı Şampiyonlar filminin basın toplantısı için Datça’dan İstanbul’a geldi. Geçtiğimiz yılı dinlenerek ve hobilerine vakit ayırarak Datça’da geçirdiğini belirten Levendoğlu, fit görüntüsüyle göz doldurdu. Datça’daki yaşam tarzını anlatan oyuncu, “Mesleğimi bırakmadım, mesleğimi seviyorum. Çalışmadığım zaman Datça’dayım. Hem filmin galası için hem de yeni bir projenin görüşmesi için geldim.” dedi. Levendoğlu, Datça’da farklı bir yaşam düzeni olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Magazinle alakam yok. Bazı insanlar kendini göstermek ister, bazıları ise izole bir hayat yaşamayı tercih eder. Datça’da şöhretin pek bir önemi yok.”
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
CGV Çocuk Aile Kulübü, Rafadan Tayfa: Kapadokya Özel Gösteriminde Çocuklu Ailelerle Buluştu
Ailelere sinema salonlarında çeşitli avantajlar ve faydalar sunan ve çocukları mutlu eden CGV Çocuk Aile Kulübü, TRT ortak yapımı sevilen çizgi film Rafadan Tayfa’nın beşinci filmi olan Rafadan Tayfa: Kapadokya için özel gösterim düzenledi. Levent Paribu Cineverse Kanyon Sineması’nda çocuklu aileleri ağırlayan özel gösterim, yoğun ilgiyle karşılaştı. Filmin yönetmenliğini ve yapımcılığını serinin diğer dört filmini de yöneten İsmail Fidan’ın üstlendiği film, Hayri ve tayfasının Kapadokya’da yaşadığı ilginç maceraları beyazperdeye aktarıyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Bağlantı Hatası Filminden Görsel Şölen: Afiş Yayınlandı
Böcek Films ve Atölye Production ortak yapımcılığında çekilen Bağlantı Hatası filmi, yayınlanan afişiyle dikkatleri üzerine çekti. Çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin ortak sorunu olan akran zorbalığını ele alan yapım, “Zorbalık okulda değil, ailede başlar” mottosuyla 28 Mart’ta vizyona girecek. Birçok önemli filmin afişinde imzası bulunan Arda Aktaş (Daire Creative) tarafından hazırlanan afiş, sanal dünyada sahte bir parlaklıkla görünür olmayı tercih eden ancak gerçek hayatta karanlık içinde kaybolan gençlerin hikâyesinden ilham alıyor. Bağlantı Hatası’nın görsel dünyasını destekleyen bu etkileyici ve ilgin06 afişin fotoğrafları ise Cengizhan Emer tarafından çekildi.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Bağlantı Hatası Filminden Görsel Şölen: Afiş Yayınlandı yazısına devam et
Ben De
Yönetmen, senarist Hakan Gül, uzun teorik ve protik çalışmalar sonucunda ilk kısa filmi Ben De’yi üretti. Kamera kullanılmadan üretilen film, hayata bir görme engellinin gözünden bakıyor, izleyende tam empati sağlamak için bir filmin görüntülerden oluşma kuralını bile hiçe sayıyor. Film, görme engelli bir adamın (Sadi) günlük yaşamından kısa bir kesiti ele alıyor: Filmde hayatı tamamen onun gözünden görürüz. Sesler üzerinden ilerleyen filmde, sahile yakın bir yerde bastonuyla yürüyen Sadi’nin, sahil kenarındaki bankın yerini sorduğu bir çiftle diyaloglar kurduğunu dinleriz. Bankta oturan ve güneşli havaları sevdiğini söyleyen adamla sohbet eden Sadi, “Ben de” diye ekler.
- Basın Bülteni
- Filmi izlemek için tıklayınız.
Tur Rehberi’nden Bol Kahkahalı Fragman
BKM’nin yeni filmi Tur Rehberi seyircilerini kahkaha dolu bir yolculuğa çıkarmaya başladı. Sinemaseverlerin yüzlerini güldüren ve sinemada keyifli vakit geçirmesini sağlayan filmden eğlenceli bir fragman yayına verildi. Rehberlik ettiği ilk gezi turunda başına gelmeyen kalmayan Ercüment’in tur ekibini kontrol altında tutmaya çalışırken başına gelenler komik anlara sebep oluyor. Antalya’nın Tarkan’ı Prens Ercü, Hemşire Beray, Şoför Muharrem ve minik yol arkadaşları İrem ile unutulmayacak bir tura imza atan film her durakta farklı bir macera yaşatıyor. Cem Gelinoğlu ile birlikte Eda Akalın, Engin Türkoğlu ve çocuk oyuncu Melisa Duru Ünal’ın rol aldığı film sinemalarda.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Ferhan Baran Yazıyor: Buz Gibi Yataklar
Robert Eggers’in Alman dışavurumculuğunun sinemadaki önemli temsilcilerinden Friedrich Wilhelm Murnau’nun 1922 yapımı sessiz klasiği ‘Nosferatu, Bir Dehşet Senfonisi – Eine Symphonie des Grauens’e el atmasını uzun zamandır bekliyorduk. Bram Stoker’ın ünlü ‘Dracula’ mitinden yola çıkmış özgün metni henüz 17 yaşındayken sahnelemiş olan genç sinemacı, sağlam bir bütçe ve göz alıcı bir oyuncu kadrosu ile ne zamandır … Devamı…»
Korkut Akın Yazıyor: Cehennem Deliği: Böyle Küçük Şeyler
İzlediğiniz filmi sorarlar: “Beğendin mi?” Kimi zaman verilebilecek bir cevap yoktur bu soruya. Beğenmişsinizdir, ama bir şeyler sizi rahatsız etmiştir. Beğenmemişsinizdir, ama o kadar çok şey yaşadıklarınızla örtüşmüştür ki… Film, beğenip beğenmemenizin ötesinde duygular yüklemiştir ve nefesiniz kesilecek gibi olmuşsunuzdur. Claire Keegan, çok okunan, etkileyici romanından Enda Walsh ile senaryosunu yazdığı “Small Things … Devamı… »