Ferhan Baran Yazıyor: Balinayı Öldürmek

270 kiloluk dev bir balinayı andıran Charlie sorunlu kalbinin onu sıkıştırdığı ve ölüm zamanının geldiğini zannettiği anda o anda evinde bulunan misyoner gençten kendisine bir makale okumasını ister. Aşırı kiloları yüzünden hareket etmekte zorlanan edebiyat öğretmeninin bir öğrencisi tarafından yazıldığını akla getiren deneme, yazar Herman Melville’in tanınmış romanı ‘Moby Dick’ üzerinedir. Yazıyı kaleme alan kişi yazarın denizde olma öyküsünden … Devamı…»

Şevki Özcan: Şöhret Beni Yordu

Yer aldığı projelerle oyunculuk sektöründe şöhreti yakalayan Şevki Özcan, ünlü olmaktan şikâyet etti. Yer aldığı dizi ve filmlerde bazen mafya, bazen komik bir tiplemeyle izleyiciyle buluşan Şevki Özcan, Cem Yılmaz ve Beyazıt Öztürk projelerinde canlandırdığı karakterlerle önemli bir tanınmışlığı yakaladı. “Tanınan bir yüz olmanın bu kadar masraflı bir iş olduğunu tahmin edemedim.” diye konuşan Özcan, “Mütevazi bir yerde yemek yiyemiyor, otobüse binemiyorum. Her toplu taşımaya bindiğimde ‘Ne cimriymişsin. Cem Yılmaz yok mu yanında veya Beyazıt Öztürk bir sonraki duraktan mı binecek?’ gibi lâflara muhatap oluyorum.” dedi.

42. İstanbul Film Festivali’nde Kaçırılmaması Gerekenler

Festival üzerine bu ikinci yazımda, seçimlerinize katkıda bulunacağını umduğum, klasikler dışında kalan yapıtları içeren, bir tanesi ikili 10 filmlik geleneksel ‘kaçırılmaması gerekenler’ listemi takdim ediyorum.

1- SONSUZ SIR (The Eternal Daughter):
Hatıra (The Souvenir), Hatıra: 2. Bölüm (The Souvenir: Part II), Takımada (Archipelago) filmleriyle tanıdığımız İngiliz yönetmen Joanna Hogg’un dünya prömiyerini Venedik Film Festivali ana yarışma seçkisinde yapan yeni filminde Tilda Swinton hem bir yönetmeni hem de annesini canlandırıyor. ABD Ulusal Eleştiri Kurulu’nun on filmlik 2022 listesine giren, idari yapımcılığını Martin Scorsese’nin üstlendiği yapım, bilinmeyenler ve gizemli güçlerle çevrili bir dünyada insanın geçmişine dönüp kendini anlamaya çalışmasını anlatan bu sıra dışı gotik hayalet hikâyesi.

2- KIZIL GÖKYÜZÜ (Roter Himmel):
Barbara, Transit ve Undine’nin yönetmeni Christian Petzold’un son filmi, dünya prömiyerini büyük ödüle layık görüldüğü 2023 Berlin Film Festivali’nin ana yarışmasında yaptı. Yönetmenin doğal elementleri konu alan üçlemesinin bu ikinci ayağı, Baltık denizi kıyısında, bir yanı orman küçük bir tatil evinde geçiyor. Sıcak amansız bastırmışken haftalardır yağmur yağmayan bölgede ikisi eski ikisi yeni dört genç arkadaş bir araya geliyor ve duygular, etraflarındaki kurak ormanlar gibi alev almaya başlıyor. Çok geçmeden ormanın alevleri eve ulaşacaktır.

3- KÖTÜ YAŞAMAK (Mal Viver) ve YAŞAMAK KÖTÜ (Viver Mal):
Saygın Portekizli auteur yönetmen João Canijo’nun dünya prömiyerlerini 2023 Berlin Film Festivali’nde yapmış, aynı otelde geçen ikili filmleri Kötü Yaşamak ile Yaşamak Kötü Portekiz’in kuzey sahillerinde bir otelin işletmecisi olan birkaç kuşaktan kadınları izliyor. Yıllardır birbirlerine içerledikleri için ilişkileri zehirli bir hal almış, otel gibi onlar da içten içe çürümeye başlamıştır. Ailenin en küçüklerinden bir genç kadının bu mekâna varışı ortalığı karıştıracak, birikmiş hasetlerle gizli nefretleri canlandıracaktır. Yönetmen Canijo, bu yıl İstanbul Film Festivali Uluslararası Yarışma’nın jüri başkanlığını yürütecek.

4- GECENİN SONUNA DEK (Bis Ans Ende Der Nacht):
Christoph Hochhäusler’in yönettiği yapım, Frankfurt’un karanlık olduğu kadar şık suç labirentlerinde üç kişiyi takip eden, suçla aşkın, arzuyla cinsel karmaşanın girift hikâyesini anlatan bir gerilim. Gizli görevdeki polis memuru olan Robert, karanlık uyuşturucu baronu Victor’un güvenini kazanmak için trans kadın Leni ile ilişkiye girdiğinde bastırdığı duyguları ve gerçek benliğiyle yüzleşiyor. Bu ilginç kara film Fassbinder’den izler taşıyor.

5- YAVAŞ (Slow):
2023 Sundance Bağımsız Filmler Festivali’nde Dünya Sineması – Dramatik kategorisinde en iyi yönetmen seçilen Marija Kavtaradze imzalı Litvanya yapımı, dans, uzlaşma ve sevmenin farklı yollarına dair dokunaklı bir dram. Tanıştıkları andan itibaren güzel bir bağ kuran dansçı Elena ile işaret dili tercümanı Dovydas’ın ilişkisi derinleştiğinde ve Dovydas aseksüel olduğunu açıkladığında gerginlik kaçınılmaz oluyor ve ikilinin kendilerine özgü bir yakınlık kurmaları gerektiği ortaya çıkıyor.Amerikalı tanınmış fotoğraf sanatçısı Nan Goldin’den etkilenen sinemacı, doğal bir estetik elde etmek için çekimleri tamamen el kamerası ve 16mm filmle gerçekleştirmiş.

6- DÜNYANIN KRALLARI (Los Reyes Del Mondo):
Çağdaş Latin Amerika sinemasının en büyük yeteneklerinden biri olarak görülen Laura Mora Ortega imzalı 2022 San Sebastian büyük ödüllü, Kolombiya’nın Oscar adayı yapım, yasasız sokaklarda yaşayan, vaat edilmiş topraklara doğru yollara düşmüş ailesiz beş çocuğu öznesine alan, vahşilikle sevimliliğin harmanlandığı sert bir masal. Paylaşılan yalnızlıklar, direnmekten taşan itaatsizlik, öfke, dostluk ve haysiyet üzerine Kolombiya cangılından geçen şiirsel bir yolculuk.

7- 34. MADDE (Regra 34):
Her şeyin pornografik bir karşılığı olduğunu iddia eden internet meme’i “34. Madde”ye atıfta bulunan film, toksik erkekliğin yaygınlığı, zevk ve arzunun politikası, eşitlikçi ve daha iyi bir toplum özlemi gibi şiddet dolu bir dünyanın varoluşsal çatışmalarını cesurca ele alıyor. Prömiyerini yaptığı Locarno Film Festivali’nde en iyi filme verilen Altın Leopar’a layık görülen Julia Murat imzalı yapım, taciz davalarında kadınları tutkuyla savunan genç hukuk öğrencisi Simone’un kişisel cinsel ilgilerinin izinde gerçeklik ve fantezinin sınırlarının birbirine karıştığı karanlık bir şiddet ve erotizm dünyasına yolculuğun öyküsü.

8-OTOBİYOGRAFİ (Autobiography):
2022 Venedik Film Festivali’nde FIPRESCI ödülünü kazanan Makbul Mubarak imzalı yapım, Endonezya’nın kırsalındaki bir kasabada emekli general Purna ile malikanedeki hizmetkârı Rakib’i izliyor. Ailesi yüzyıllardır Purna’nın ailesine hizmet etmiş olan Rakib, örnek aldığı, hem akıl hocası hem de baba gibi görüp bağlandığı yaşlı adama giderek yükselen sadakati şiddet dolu olayları tetikliyor. Yönetmen ilk uzun metrajında, ortada bir sözleşmenin olmadığı hâlâ süregelen derin feodal yapıyı neşter altına yatırırken, genç delikanlı sadakat ve adalet ikileminde yolunu kaybediyor.

9- MÜZİK (Music):
Alman “Yeni Yeni Dalgası”nın öncüsü Angela Schanelec’in 2023 Berlinale’den en iyi senaryo ödülü ile dönen son filmi, klasik bir efsaneyi müzikle birleştiren, Oidipus trajedisinin kendine özgü ve çarpıcı bir çağdaş yorumu. Doğduğunda Yunanistan’da dağlık bir alanda terk edilen ve babasını ya da annesini tanımadan evlat edinilen Jon, yirmi yaşındayken yanlışlıkla bir adamın ölümüne neden oluyor. Cezaevinde tanıştığı gardiyan Iro onunla ilgileniyor ve onun için müzikler kaydediyor. Giderek görüş yetisini kaybeden Jon müzik sayesinde hayatını her zamankinden daha dolu yaşayacaktır.

10- PASAJLAR (Passages):
Amerikan bağımsız sinemasının ilginç yönetmenlerinden Ira Sachs’in dünya prömiyerini Ocak ayında Sundance’te yapan yeni filmi olağandışı bir aşk üçgenini izliyor. Film bu üçgenin kişilerini canlandıran yıldız oyuncularından büyük destek alıyor. Kuir film yönetmeni Tomas (Franz Rogowski), eşi Martin (Ben Whishaw) ve bir gecelik beraberliği ilişkiye dönüşen Agathe’nin (Adèle Exarchopoulos) öyküsü, karizmatik ve kendini beğenmiş bir erkeğin kendi evliliğini mahvetmekle yetinmeyip toksik hakimiyetini iki ilişkisinde birden sürdürmesi üzerinden ilerliyor.

(25 Mart 2023)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Tanrının Unuttuğu Yer

Hlynur Palmason’un yönettiği ve Elliott Crosset Hove, Ingvar E. Sigurdsson, Vic Carmen Sonne ile Jacob Hauberg Lohmann’ın oynadığı Tanrının Unuttuğu Yer (Vanskabte Land – Volada Land – Godland), 14 Temmuz 2023’de Başka Sinema dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Bu yıl Cannes’da prömiyer yapan filmlerden Tanrının Unuttuğu Yer, İzlanda’nın benzersiz doğasını fon alıyor. İnanç, ölüm, doğa, aile kavramlarını ele alan film, bir kilise inşa etmek amacıyla 19. yüzyılda İzlanda’ya gelen Danimarkalı bir rahibin doğayla ve ada halkıyla karşı karşıya geldikçe asıl niyetinden ve insani ideallerinden uzaklaşmasını anlatıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor

Tori ve Lokita

Luc Dardenne ile Jean Pierre Dardenne’nin yönettiği ve Pablo Schils, Mbundu Joely, Alban Ukaj ile Tijmen Govaerts’in oynadığı Tori ve Lokita (Tori et Lokita – Tori and Lokita), 02 Haziran 2023’de Başka Sinema dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Yönetmenliğini Dardenne Kardeşler’in yaptığı, günümüz Belçikası’nda geçen filmde Afrika’dan Belçika’ya tek başlarına seyahat eden küçük bir çocuk ve genç bir kızın yenilmez dostlukları, sürgünlerinin zor koşullarıyla test ediliyor. 2022 Cannes Film Festivali’nde yarışan Tori ve Lokita (Tori et Lokita – Tori and Lokita) film festivalinin özel 75. Yıldönümü Ödülü’nü kazandı.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Tori ve Lokita yazısına devam et

Mitat

Süleyman Arda Eminçe’nin yönettiği ve Kadir Doğulu, Sinan Albayrak, Bülent Çolak ile Beyti Engin’in oynadığı Mitat, 07 Nisan 2023’de Chantier Films dağıtımıyla KazTeleProduct – Alim Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
“Bir zil çalar ve hayatlar değişir” mottosuyla beyazperdeye gelen, sürükleyici polisiye ve güçlü bir kara komedi türündeki Mitat, evden işe, işten eve gidip gelen son derece sıradan ve silik bir adam olan Mitat Karaman’ın bir gece zil çalınca uyanıp diyafon düğmesine basarak apartman kapısını açmasıyla alt üst olan hayatını anlatıyor. Film, Doğu Yücel’in yazdığı polisiye kara mizah kitabı Kimdir Bu Mitat Karaman?’dan uyarlandı.

Mitat yazısına devam et

Elif ve Arkadaşları: Kapadokya

İsa Doğmuş’un yönettiği animasyon film Elif ve Arkadaşları: Kapadokya, 28 Nisan 2023’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Netco Prodüksiyon Animasyon tarafından vizyona çıkarıldı.
Elif ve arkadaşlarının başarılı geçen okul döneminin yorgunluğunu üzerlerinden atmaları için İpek Öğretmenleri, Kapadokya’ya bir gezi düzenler. Kapadokya’nın eşsiz güzelliklerinde geçen günün ardından, rehber Leyla’nın ateş başında anlatmış olduğu peribacalarının efsanesini öğrenen çocuklar, efsaneye göre gökyüzünde yaşayan Perişler’den haberdar olurlar. Bu efsaneyi o kadar severler ki gökyüzüne çıkmanın ve Perişler’le tanışmanın hayalini kurarlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman: 1 / 2 / 3
  • IMDb

Elif ve Arkadaşları: Kapadokya yazısına devam et

Dreamworks Animation’dan Genç Deniz Canavarı Ruby Filminin İlk Afişi Yayınlandı

Genç Deniz Canavarı Ruby filminin ilk Türkçe afişi yayına verildi. Kirk DeMicco’nun yönettiği çizgi filmin başrollerini Lana Condor, Toni Collette, Annie Murphy ve Sam Richardson seslendiriyor. 16 yaşındaki Ruby Gillman, okulda kendisine sadece kesirlerden dolayı hayranlık duymakta olan kaykaycı çocuğa matematik dersi vermektedir ve aşırı korumacı süper annesi, Ruby’nin suya girmesini kesinlikle yasakladığı için okuldaki çocuklarla birlikte plajda takılamaz. Ruby, annesinin 17kuralına uymadığı zaman savaşçı Kraken kraliçelerinin torunu olduğunu ve hükümdar büyükannesi, Yedi Denizin Savaşçı Kraliçesi’nden, tacı devralmanın kaderinde olduğunu keşfeder.

İtalyan Kültür Merkezi’nde Visioni Sarde: Cinema Made in Sardegna Etkinliği

Visioni Sarde etkinliği İtalyan sinemasını tanıtmak isteyen Sardinyalı gençlerin 2014 yılında geliştirdikleri bir fikir. Bu yıl rotası İstanbul’a da uğrayan etkinlik hem nostaljik hem de ilerici bir bakış açısıyla; eğlenceli veya hayal kırıklığına uğramış bir dokunuşla yerel tarih ve kültür temalarının, kaçışın ve şaşkınlığın yanı sıra insan ruhunun içe bakışını analiz edebilen bir dizi kısa filmden oluşuyor. Tüm bu filmlerin arka planında Sardinya adası yer alıyor.

İtalyan Kültür Merkezi’nde Visioni Sarde: Cinema Made in Sardegna Etkinliği yazısına devam et

Dreamworks Animation’dan Genç Deniz Canavarı Ruby Filminin Türkçe Dublajlı Birinci Fragmanı Yayınlandı

Genç Deniz Canavarı Ruby filminin Türkçe dublajlı birinci fragmanı yayına verildi. Kirk DeMicco’nun yönettiği çizgi filmin başrollerini Lana Condor, Toni Collette, Annie Murphy ve Sam Richardson seslendiriyor. Bu yaz, mitolojik Krakenlerin efsanevi kraliyet soyundan geldiğini keşfeden ve okyanusun derinliklerindeki kaderini keşfeden utangaç genç, aksiyon komedi filmiyle lisenin çalkantılı sularına giriyor.

İstanbul Film Festivali 42 Yaşında

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen, ülkemizin en kapsamlı uluslararası sinema etkinliği İstanbul Film Festivali bu yıl 42. yaşını kutluyor. Aradan geçen yıllar boyunca yepyeni ve dinamik sinemacı kuşaklara okul olmuş baharın müjdecisi festivalimiz, bir kez daha Türkiye ve dünya sinemasının en nitelikli örneklerinin yer aldığı zengin programıyla 07 – 18 Nisan tarihleri arasında kentin iki yakasında farklı mekânlar ve 6 salonda sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Festivalde gösterimlerin yanı sıra, her sene olduğu gibi, konuk yönetmen ve oyuncuların katılımıyla gerçekleştirilecek söyleşiler ve özel etkinlikler yer alıyor.

Programına aldığı 134 uzun metrajlı, 29 kısa filmden oluşan görkemli programıyla sinemaseverleri yine epeyce koşuşturacağa benzeyen festival, bu yıl 70’li yıllarda Amerikan Sineması’nı tazelemiş yeni Hollywood’un öncülerinden William Friedkin’i uzun kariyerini süsleyen 10 filmlik bir seçki ile anıyor. ‘Hollywood’da Bir Asi: William Friedkin’ başlıklı bölümde, dünya sinemasını ve çağdaş sinemacıları derinden etkilemiş benzersiz sinemacıyı DVD’den izledikleri filmleriyle tanımış olan genç kuşak izleyici onun unutulmaz başyapıtlarını sinema salonlarında seyretme şansına kavuşacak. Bizde gösterilmemiş 1970 yapımı off-Brodway uyarlaması ’The Boys in the Band’, hemen onu takip eden 5 Oscarlı ‘Kanunun Kuvveti / The French Connection’, sinema tarihinin belki de en ürkütücü filmi, William Peter Blady uyarlaması ‘Şeytan / The Exorcist’ ve sinemacının son dönem ilginç yapıtlarından ‘Böcek / Bug’ ve 2011 yapımı ‘Katil Joe / Killer Joe’ya uzanan seçki, tüm sinemaseverler için gerçek bir hazine değerinde.

Festival bu yıl Fransız sinemasının önemli klasiklerinden ’Anne ile Fahişe / La Maman et La Putain’in 50. yaşını dünya sinemalarıyla birlikte kutluyor. Jean Eustache’ın başyapıtı olarak kabûl edilen Yeni Dalga sonrasının önde gelen, alışılmadık bir aşk üçgenine dahil olan üç karakterin aşk ve seks üzerine felsefi diyalog ve monologlarını izleyen şefkatli, tutkulu, romantik, samimi genç yapıtı restore edilmiş kopyasından izlenebilecek. Saygın sinema dergisi ‘Sight & Sound’un 2022 eleştirmenler anketinde ‘tüm zamanların en iyi filmi’ seçilen Chantal Akerman imzalı 1975 yapımı ‘Jeanne Dilman, 23 Quai Du Commerce, 1080 Bruxelles’ gerçek zamanlı gündelik yaşamın ayrıntıları üzerine yoğunlaşan ve 3 gün boyunca ergenlik çağındaki oğlu ile yaşayan ve geçinebilmek için evde seks işçiliği yapan dul bir ev kadınını izleyen bu yılın tartışmasız en güzel sürprizlerinden bir diğeri.

İstanbul Film Festivali, Türkiye sinemasının önemli yapıtlarını restore ettirerek gün ışığına çıkarmaya ve bu klasiklerin yeni kopyalarını sinemamıza kazandırmaya devam ediyor. Bu yıl yenilenmiş kopyasından sunulacak olan auteur sinemacımız Metin Erksan’ın senaryosunu yazıp yönettiği 1976 yapımı ‘İntikam Meleği: Hamlet’, geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılan sinemamızın unutulmaz oyuncusu Fatma Girik’i anmamız için de güzel bir fırsat olacak. İlk filmi ‘Fırat’ın Cinleri’ ile büyük ses getirmiş yönetmen Korhan Yurtsever’in 1980 sonrası cunta döneminde yıllarca yasaklı kalmış yapıtı ‘Kara Kafa’ da festivalin ‘Cinemania’ seçkisi dahilinde yine restore edilmiş ve ilk kez geçtiğimiz ay Berlin Film Festivali’nde gösterilmiş kopyasından gösteriliyor.

Ulusal ve Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışmaları ile birlikte yakın geçmişte Ulusal Belgesel ve Kısa Film kategorileriyle yarışma cephesini genişleten festival, etkinliğin geleneksel bölümlerinden, genç yönetmenlerin çektikleri ilk veya ikinci filmlerin yer aldığı ‘Genç Ustalar’ seçkisini bir kez daha yarışmalı bir bölüme dönüştürmüş. Yabancı festivallerde dünya prömiyerlerini yapmış filmlerden zengin bir toplamın yanı sıra, ‘Mayınlı Bölge’ seçkisinde yer alan ve sinemaseverler için sıkı keşif imkânları sunan yapımlar bu yıl da izleyicisini bekliyor. ‘Antidepresan’, ‘Çiçek İstemez’ ya da ‘Nerdesin Aşkım’ başlıklı tematik bölümler bu yıl da eksik olmazken, ‘Festival Galaları’ seçkisi dahilinde daha geniş bir seyirci kitlesinin ilgisini çekmeye yönelik filmler her zaman olduğu gibi program menüsünü çeşitlendiriyor.

Festivalin açılış filmi ‘Hırçın / Scrapper’, Charlotte Regan imzasını taşıyor. Bu yıl Sundance Bağımsız Filmler Festivali’nde Dünya Sineması – Dram kategorisinde Büyük Jüri Ödülü’nü kazanan yapım, sıcak ve esprili bir baba-kız hikâyesi anlatıyor. Diğer önerilerimiz ve geleneksel kaçırılmaması gerekenler listemizi başka bir yazıya saklayarak, festival biletlerinin bu yıl 31 Mart Cuma gününden itibaren passo.com.tr, Passo mobil uygulaması, Passo perakende satış noktaları ve İKSV ana gişeden genel satışa sunulacağını hatırlatmış olalım.

(24 Mart 2023)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Global Media Makers Ortaklığında, m2 Film Geliştirme Programı 2023 Başvuruları Açıldı

m2 Film Lab, 2023 yılını yeni formatıyla karşılıyor ve merhaba diyor. m2 Film Geliştirme Programı, ilk veya ikinci uzun metraj filmi üzerine çalışan sinemacıların, yüz yüze senaryo atölyesi, birebir mentorluk oturumları ve çevrimiçi sinema buluşmalarıyla projelerini bir yıl boyunca geliştirmelerini sağlayacak. m2 Film Geliştirme Programı, geçen yıl olduğu gibi Film Independent ve ABD Dışişleri Bakanlığı Eğitim ve Kültür İşleri Bürosu tarafından hayata geçirilen Global Media Makers16 programıyla işbirliği içerisinde yürütülecek.

Global Media Makers Ortaklığında, m2 Film Geliştirme Programı 2023 Başvuruları Açıldı yazısına devam et

Ustalıklı Bir Görsel Şölen: John Wick: Chapter 4

İnsan yaşamdan ne bekler? Huzurlu bir dünya. Evet, sadece o. Hepimiz, ama hepimiz aynı umut, aynı beklenti, aynı heyecanla benzer bir dünya bekliyoruz. Peki, izin verilir mi? Yok, illa birilerinin engellemesinden ya da deyim yerindeyse taş koymasından değil, koşulların, olanakların, fırsatların, hatta tesadüflerin bile denk gelmemesinden ulaşılamayabilir o düşlenen huzura.

John Wick de aynı… Eşi öldükten sonra kendi içine kapanmak istese de peşini bırakmayanlar nedeniyle bir türlü umduğu gibi yaşayamaz. Bu kez de (bu dördüncü kısım…) öyle oldu; hem de hiç ummadığı bir şekilde ve boyutta.

Duygusallık…

Belki de akılda kalıcı bir öyküsü olmayan ama gerçekten beyazperdeye bağlayan, günün gündemini unutturan (bizim gibi gündemin hep yoğun ve sürekli değiştiği ama dozunun hiç düşmediği ülkelerde daha çok), o şık ve suikastçıyla özdeşleştiren John Wick filmleri izleyici çekiyor. İşte, en tam da o nedenle en yüksek hasılat getiren film oluyor…

Bir üçleme olarak tasarlansa da, dördüncüsünün, hem de neredeyse iki film uzunluğunda çıkması John Wick yapımcılarının beklentisinin ne denli yüksek olduğunun da göstergesi.

Anlatılamaz, izlemek gerekir…

İlk üç bölümünü izleyenler bilir (hem zaten üzerine bir şey de okumaya gerek duymadan koştular bile sinema salonlarına), akın akın gelen düşman (!) ne gözünü korkutur John Wick’in, ne de yıldırır. Keanu Reeves’in, büyük çoğunluğunu (çok zorunlu olanlar dışında, tüm dövüş sahnelerinde kendisi oynamış) dublörsüz oynadığı açıklanan filmde akılcılık değil duygular öne çıkıyor. Onca silahlı adam attığını vuramıyorsa ne diye tutuluyor ki! Gerçi Wick de vuramıyor, diğer tüm “kahraman”lık filmlerinin aksine. Ama bir şey var; şiddeti körüklese de, sıçrayan kan insanın içini soğutuyor. Olanlar belki mantıksız ama izlettiriyor kendisini. Ne şiddet olsun ne de ölüm… Ne ayrılık olsun ne de sorun…

John Wick, dünyayı omuzlarında tepeden aşırmaya çalışan mitolojik kahraman Sisyphos gibi üç kez yuvarlandığı merdivenlerden yeniden çıkıyor. Filmi uzun bulanlar için bu bir gerekçe olarak gösterilebilir, ama ne denli yılmaz ne denli korkmaz ne denli bitmez enerjili olduğunu da başka türlü anlatmak zordur.

Gözleriniz kamaşacak

Uzundan da uzun bir film John Wick’in bu yeni filmi, yani 4.sü. Yine de sıkılmadan, hatta zamanın su gibi aktığını düşünerek çıkacaksınız salondan. Zor kuşkusuz, hem uzun hem dozunda, hem şiddet dolu hem de mesajı yok. John Wick’in tümünün bir mesajı bulunabilir aranırsa, ama bu filmin günün gündeminden sıyrılıp da rahatlamaktan başka bir görevi yok.

22 Mart gününden başlayarak gösterimde…

(23 Mart 2023)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu