Kategori arşivi: Belgeseller

Efsaneler

Yaşamın anlamını daha derinden sorguladığımız Corona zamanında, her yaştan insanın hafızasında ayrı bir yeri olan, yaşayan efsanelerimizin bilgeliğine, onların yaşamdan öğrendiklerini duymaya çok ihtiyacımız var. Yönetmenliğini Tuluhan Tekelioğlu’nun üstlendiği 2021 yılı Türkiye yapımı, 70 dakikalık belgesel film Efsaneler (Legends), hareketi kısıtlandığında bile üretmekten vazgeçmeyen, kazanmanın kaybetmekle başladığına inanan, inandığını azim ve cesaretle harekete geçiren, yürümeyi seçtiği yola iz bırakan, Türkiye’nin efsanelerine doğru bir yolculuğa çıkıyor.

Sıcak Yatak

Yönetmenliğini Doğuş Algün’ün üstlendiği, 2020 yılı, Türkiye yapımı Sıcak Yatak (The Everwarm Bed) filminde İstanbul, Afrikalı göçmenler için stratejik konumu nedeniyle bir umut kaynağıdır. Sıcak Yatak, aileleri için İstanbul’da çalışıp, para biriktirip ülkelerine dönmeye çalışmakta olan göçmen işçiler üzerine bir belgesel. Ancak bu işçiler geçirdikleri vakit sırasında kiralık dairelerinde sahip oldukları tek kişilik yatakta sırayla uyumak zorundadırlar. Yedikleri yemek gibi yataklarını da kaldıkları diğer göçmenlerle paylaşmaları gerekir. Bu yüzden yatak her zaman sıcak kalmalıdır. Sıcak Yatak filmi 32. Ankara Film Festivali Belgesel Film Yarışması’na katıldı.

Muhtaç

Yönetmenliğini Mehmet Emre Battal’ın üstlendiği, 2021 yılı Türkiye yapımı, 47 dakikalık Muhtaç adlı belgesel filmin konusu şöyle: 2021 Türkiye’sinde gıda enflasyonu gündemdedir ve yoğun bir şekilde konuşuluyor. Tezgâhlara şaşırtıcı fiyatlarla gelen gıdaları kimler hangi koşullarda, nerede, nasıl üretiyor ya da üretemiyor? İnsan yaşamı üreticiye muhtaç. Üretici ise yalnızlık ve yok oluşa giden bir döngünün içinde. Muhtaç filmi endüstriyel üretim ve hızlı tüketim dünyasında muhtaçlık ilişkisinin bağlamını yerelden, üreticinin dünyasından anlatıyor. Rahatsız edici bir gerçekliği gözler önüne seriyor ve gelecek için bugünü yeniden tasarlamanın çeşitli yollarını arıyor.

Haymatlos

Yönetmenliğini Mustafa Aydın’ın üstlendiği 2021 yılı yapımı, 14 dakikalık Haymatlos (Stateless) adlı belgesel filmde göçmenlerin sorunları anlatılıyor. Kendi dillerine, kimliklerine yabancıdır, göç yolcusu. Ne geldikleri yere aitler ne de bu topraklara. Onlar, vatansız, evsiz, topraksız kalan insanlar. Filmde, Afganistan’dan Türkiye’ye gelmek için günlerce aç ve susuz yürüyen umut yolcularının trajik yolculuğuna tanıklık ediyoruz.

Habitus Of Self: Alçak Sesle

Habitus of Self: Alçak Sesle (Habitus of Self: Sotto Voce) adlı belgeselin yönetmenliğini Kurtuluş Özgen üstleniyor. Belgesel, Pierre Bourdieu’nun “habitus” kavramından yola çıkılarak üretildi. Tüm görsel işitsel malzeme -dijital bir habitus olan- www.youtube.com içinden çekip çıkarıldı. Çalışmada, habitusun (aile, toplum, ülke, sistem) bireyin varoluşuna etkisinin görsel – işitsel arkeolojisi yapıldı. Film, aile kurumunun, denetim toplumunun, tüketim kültürünün, kapitalizmin, postkolonyalizmin vb. bilinçdışı, bilinç ve bilinç üstü üzerindeki tahakkümünü kolektif hafıza imajlarla (mekân-olgu-olay-kurum-kişi) kuran bir asamblajdır.

Baba Ne Oldu

Feyzi Baran’ın yönettiği belgeselin konusu şöyle: Diyarbakır’da pandemiyi göğüsleyen sağlıkçılarımız arasında Doç. Dr. Hakan Akelma da vardı. Sosyal medyada onbinlerce takipçisine verdiği mesajlarla ve Pandemi Hastanesi’nin koordinatörü olarak süreci yürüttü. 3 çocuk babasıydı ve bir ailesi vardı. Hastaları iyileştirdiği yoğun bakım yataklarının birinde kendisi de Covid tanısıyla 15 gün yattı. Çok kötüleşti, “Öldü” dendi, sevenleri yas tuttu. Yaşadığını öğrenince hepimiz yaşama daha bir umut ve dirayetle tutunduk. Ona ise bu mücadele güç veren oğlu Muhammed Barin oldu. Muhammed Barin sordu, sürece şahitlik edenler bir bir anlattı: “Baba ne oldu?”

Araya Korona Girmeseydi

Zafer Sevener ile Sibel Sümer’in birlikte yönettiği belgeselde, 57 yıldır evli yaşlı çift, ameliyat olmak için İstanbul’a tek başına yaşayan oğullarının yanına gelir. Ancak Ameliyat sonrası Manisa’ya, evlerine dönme fırsatı bulamadan Covid-19 salgını başlar. Henüz bu ilk şoku atlatamadan bir de 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı getirilir. Yaşlı çift, oğullarının yanında, İstanbul’da mahsur kalmıştır. Endişe, belirsizlik ve geleceğe dair kaygılar giderek her ikisinde de ciddi fiziksel ve psikolojik sorunlar yaratmaya başlar. Ruh halleri giderek bozular karı kocanın kavgalarının şiddeti de giderek artar. Bu süreç kameraman olan oğulları tarafından gün be gün kayda alınır.

Doğu’nun Işığı

Yönetmenliğini Mehmet Emin Öztürk’in siyah – beyaz Doğu’nun Işığı (The Light of the East) adlı belgesel film, fotoğrafın ışık ile yaşadığı ayrılamaz birlikteliği anlatıyor. Analog fotoğraf daha henüz üretim aşamasında iken ışığa hassas bir şekilde meydana gelir. Fotoğrafın ışıkla sadece bir kez buluşma hakkı vardır. Çekilen filmin hayatının anlamı ve kaderi ışıktır, ona bağımlıdır. Bu yolculukta çok çeşitli tehlikeler atlatır. Nihayetinde bütün bu yaşadığı etkileşimler aslında onun kendisini bulmasını sağlayacaktır. Yönetmen Mehmet Emin Öztürk, sektörde çalışmaya başladığı 2008 yılından bu yana, hayal ettiğim işi nasıl yapabilirim diye çalışmaya devam ettiğini belirtiyor.

Bekleyiş (Yönetmen: Aslı Akdağ)

Aslı Akdağ’ın yönettiği Bekleyiş adlı belgeselin katılımcıları arasında Aslı Akdağ, Kerime Akdağ, Aşkın Akdağ, Murat Çapanoğlu, Gülçin Çapanoğlu, Sinem Çelik, Damla Hisarlı, Zeynep Şirin Yalgın gibi isimler var. Bir ülkenin modern varsayılan bir yerinde, İstanbul’da bekâr bir kadın bebeğini babasız büyütmek zorunda kalırsa ne olur? Film bu soruya cevap ararken bir yandan da toplumdaki sosyal rolleri ve eşitsizliği irdeliyor. Bir kadının bebeğini beklerken yaşadıklarını kayıt altına aldığı bu görsel günlük, hem kendi bebeği için bir mektup niteliğinde bir izlek oluşturuyor hem de bu coğrafyada bekâr bir anne olmanın ne anlama geldiğini etraflıca araştırıyor.

Bekleyiş (Yönetmen: Aslı Akdağ) yazısına devam et

Mor Cepken

Annemin Sinemaları ve Tersine Göç adlı belgesellerin yönetmeni Cansel Karacan, Yörük kültürünün kadına şiddeti önlemede önemli geleneklerinden biri olan Mor Cepken’in belgeselini çekiyor. Yörüklerde kadın haklarının korunmasında önemli bir araç olan Mor Cepken’i giyen kadının, köy meydanına, herkesin görebileceği bir yere çıkması “Eşimden şiddet görüyorum ve boşanmak istiyorum.” anlamına gelirdi.

Fatma Kayacı’nın Bilinmeyen Hikayesi

Orhan Tekeoğlu yönetmenliğinde ve Nurdan Tekeoğlu yapımcılığında çekilen, 2020 yılı yapımı 40 dakikalık Fatma Kayacı’nın Bilinmeyen Hikayesi (Untold History of Fatma Kayacı) isimli belgesel ilk ödülünü İtalya’da bir dağ belgeselleri film festivali olan Nuovi Mondi Festivali’nde aldı. Jüri Özel Ödülü’ne layık görülen belgesel film için jüri tarafından, “Kahramanın radikal ve aşırı yaşam seçimi, hassas, şiirsel ve asla retorik olmayan bir şekilde anlatılıyor. Belgeselin sonunda hepimiz kahramanın tarafına geçiyoruz.” şeklinde bir açıklama gönderildi. Görüntü yönetmenliğini Serdar Güven’in üstlenildiği filmin kurgusunu ise Naim Kanat ve Sercan Güdücü yaptı.

Fatma Kayacı’nın Bilinmeyen Hikayesi yazısına devam et

Narperi’nin Bileziği

Jale İncekol’un hikayesini yazdığı ve yönettiği Narperi’nin Bilezeği adlı belgeselin kurgusunu Erkan Kezer ve Jale İncekol yapıyor. Film klasik masal imgesinin dışına çıkıyor, masallarda erkeğe yakıştırılan ‘at, avrat, silah’ üçlüsündeki atı kadının ulaşım aracı haline getiriyor. Öyle ki Narperi’nin Bileziği masalındaki kadın terzilik yaparak kazandığı parayla at satın alıp, çevre köylere dolaşmaya gidiyor. Ayrıca, masaldaki iki kadın karakterin hayali, beyaz atlı prensle evlenmek değil, dünyayı gezmek olarak öne çıkıyor. Burada terzilik, özgüveni arttıran, kadının istediği kararları vermesine olanak sağlayan altın bilezik, meslek olarak sunuluyor.

Narperi’nin Bileziği yazısına devam et

Hazirandan Sonra: Hayatımız Olağanüstü Hal

Yönetmenliğini Melek Özman’ın üstlendiği belgesel Hazirandan Sonra: Hayatımız Olağanüstü Hal belgeselinin Görüntü Yönetmenliğini Meryem Yavuz yapıyor. Türkiye’de, 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen Olağanüstü Hal ardından yasalar askıya alındı ve Kanun Hükmünde Kararnameler etkili olmaya başladı. OHAL, 2016 – 2018 yılları arasında çıkarılan KHK’lar ile sayıların ötesine geçerek hayatları derinden etkilemeye başladı. OHAL’i, resmi tarihin ötesinde, gündelik hayata sirayet eden haliyle anlamak ve anlatmak üzere yola çıkan belgesel, 9 şehirde otuzun üzerinde hak savunucusu kadınla buluşuyor ve Türkiye’nin son yıllarının belleğini tutuyor.

Sürgünde Bir Yıl

Malaz Usta’nın yönettiği Sürgünde Bir Yıl (A Year in Exile) adlı belgesel kısa filmin görüntü yönetmenliğini ve kurgusunu da yönetmen Malaz Usta yaptı. 8. Boğaziçi Film Festivali’nde En İyi Kısa Belgesel ödülü kazanan ve yapımcılığını Mehmet Öztürk’ün üstlendiği film, genç ve yalnız bir Suriyeli göçmenin, ülkesinin dışında, İstanbul’da geçirdiği ilk yılın hikâyesini anlatıyor. Şehrin kalabalığındaki yalnız adamın belirsizlik içinde geçen anlarını ve hatıralarını işleyen bu film, karşısına çıkan görüntüleri, kafasındaki karmaşık düşünceleri tasvir ediyor. Ne ülkesine ne başka bir yere gidebilen, ne de yaşadığı yerde kabûl gören genç bir adamın varoluş hikâyesi.

Gecikmiş Bir Tanışma İçin: Merhaba Canım

Ulaş Tosun’un yönettiği Gecikmiş Bir Tanışma İçin: Merhaba Canım adlı belgesele katkı verenler arasında Ahmed Saka, Ahmet İnam, Akın Evren, Ali Özpalanlar, Bilgin Alanbey, Cavit Kürnek, Ertuğrul Kürkçü, Eşber Yağmurdereli, Halit Özboyacı, Hüseyin Peker, İsmet Tokgöz gibi isimler bulunuyor. Belgesel adını, yazıldığı dönemde tartışma yaratan, Arkadaş Z. Özger’in Merhaba Canım adlı şiirinden alıyor. Türkiye devrimci ve entelektüel çevrelerinde de etkin olan heteronormatizme karşı bir başkaldırı olan bu şiirde şairin karakteri, ailesi, içinde yaşadığı toplumla ilişkisi ve 3 yıl sonra gerçekleşecek beklenmedik ölümü ile ilgili göndermeler var.