Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar

Ali Murat Altınmeşe’yi Kaybettik

Halk müziği sanatçısı İzzet Altınmeşe’nin büyük oğlu Ali Murat Altınmeşe, 19 Aralık 2021 Pazar günü hayatını kaybetti. 42 yaşındaki Ali Murat Altınmeşe’nin kaldığı apartmanın 11. katından düştüğü ve cansız bedeninin, Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi morguna kaldırıldığı bildirildi. Ali Murat Altınmeşe, 2015 yılı yapımı Alibaba ve 7 Cüceler ve 2014 yılı yapımı Bir Don Juan Öldürmek adlı sinema filmlerinde ve son olarak Barbaroslar: Akdeniz’in Kılıcı adlı TV dizisinde rol aldı. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Toksik Erkekliğin Anatomisi

Erkek egemen dünyalarda direnişini sürdüren kadın karakterler üzerine filmleriyle tanıdığımız, 1993 yapımı ünlü ‘Piano’nun yaratıcısı Jane Campion 12 yıl aradan sonra çektiği ilk uzun metraj sinema yapıtı ‘Köpeğin Pençesi / The Power of The Dog’da erkeklik olgusunun karanlık dehlizlerine inmeyi deniyor.

Thomas Savage’ın 1967’de yayımlanmış aynı adlı kült romanından yola çıkan film, Amerikan edebiyatının belki de en tekinsiz erkek karakterinin hikâyesi üzerinden ilerliyor. 1925 yılı Montana’sında yörenin en büyük çiftliklerinden birinin sahibi olan Burbank kardeşlerin büyüğü Phil, tüm sertliği ile kontrolü elinde bulunduran ailenin baskın bireyi. Kardeşi papyonlu George’un daha uyumlu ve medeni tavırlarına karşın, Phil soyu tükenmekte olan yalnız kovboy geleneğinin son temsilcilerinden biri. Taban tabana zıt olmalarına karşın, kırklı yaşlarına adım attıkları halde aynı yatak odasını paylaşmayı sürdüren iki kardeş arasında derin bir bağ mevcut.

Phil katıdır, disiplinlidir, tüm tavırlarıyla sapına kadar erkektir. At biner, kement atar, ham deriden halat örer. Çıplak elle boğaları kısırlaştırır, güçsüzlere tahammülü yoktur. Sürünün nakli sırasında kaldıkları küçük otelin içe dönük sahibesi Rose ile feminen tavırlı 16 yaşındaki oğlu, onun küstahlığından nasibini alacak, alaya aldığı annesinin yardımcısı oğlanın yemek masasını süslediği kağıttan çiçeği ile sigarasını ateşleyecektir. George’un gözyaşlarına dayanamadığı genç kadın ile beklenmedik evliliği ise despot kovboyun baskın düzenini bozacaktır.

Çiftlik evinde yeni geline psikolojik baskı uygular Phil. İki kardeş ve Rose arasında gelişmesi beklenen çatışma üçgeni ise Peter’ın yaz tatili için çiftliğe yerleşmesiyle farklı bir yöne evrilir. Phil ile genç çocuk arasındaki beklenmedik bir yakınlaşma doğduğunda, erkekliğin sarp yollarında zalim ile kurban yer değiştirirken, kalın zırhın ardına gizlenmiş saklı arzular su yüzüne çıkmaya başlar.

Roman/film adını bir İncil mezmurundan alıyor. Çarmıha gerilmiş İsa peygamber için yazılmış ‘Ama sen, ya Rab, uzak durma / Ey gücüm benim yardımıma koş! / Canımı kılıçtan / Biricik hayatımı köpeğin pençesinden kurtar!’ dizelerinden. Savage’ın romanı çok boyutlu. 60’lı yıllar bağımsız Amerikan yapımlarına ilham vermiş revizyonist Western kaynaklı metinlerle akrabalığı var. Yitip giden bir dünyanın son temsilcileri olan kovboylar ile demiryolu ve otomobillerle uçsuz bucaksız kırsalın şehre bağlandığı gelişmekte olan yeni kapitalist düzenin çatışmasını aktaran güzelim Sam Peckinpah ya da Arthur Penn filmlerini hatırlatan. Campion bu kapsamlı romandan özenle seçtiği bölümlerle özgün eserin kapsama alanını sınırlamış. Dört ana karakter üzerinde yoğunlaşarak tansiyonu hayli yüksek bir psikolojik dramı yeğlemiş. Bu süreçte George ve Rose karakterlerinden epeyi sahne çalmış, esas meseleyi Phil ile Peter arasında konumlayarak ‘toksik erkekliğin anatomisi’ne girişmiş.

Campion filmin adındaki karşı konulmaz gücü ‘dizginlenemeyen arzular’, ‘bastırılanın, inkâr edilenin zincirlerinden boşalması’ olarak yorumluyor. Phil ile kendi gençliğini gördüğü toy Peter arasında gelişen homoerotik yakınlaşma erkekliğin kırılgan zemini üzerine sürprizli bir Campion satrancına, elektrik yüklü bir kedi fare oyununa evriliyor. Yönetmen dönem ayrıntılarını, yan karakterleri, ana karakterlerin geçmişlerini ya atlıyor ya da kısa geçiyor ve onların yerine yeni sahneler ilave ederek çıplak arzuyu tüm kırılganlığıyla teşhir etme yolundan ilerliyor.

1920’ler Orta Batı Amerikan kırsalı Yeni Zelanda düzlüklerinde hayata geçirilmiş. Ari Vegner’in kızıl kahve tonların hakim olduğu geniş perde kadrajları hayranlık uyandırıcı. Çağdaş sinemanın en yetenekli oyuncularından Benedict Cumberbatch büyük bir özveriyle kuşandığı sert kabuğunun altında kırılgan ve yetenekli Phil’de belki de ilk Oscar’ını alacağı müthiş performansına soyunmuş. Genç oyuncu Kodi Smit-McPhee narin ve acımasız Peter’da sınırlı deneyimine karşın son derece başarılı. Gerçek yaşamda birlikteliklerini sürdüren Kirsten Dunst ve Jess Plemons’un dar alanlarındaki kısa paslaşmaları etkileyici. Campion’un büyüleyici atmosfer çalışmasını, leziz yemeği öne çıkaran harika bir sos kıvamında destekleyen –yine Oscar’a değer bulduğum- Jonny Greenwood imzalı müzikler de öyle. Film halen finansörlüğünü üstlenen Netflix platformunda izlenebiliyor. Ülkemizde prömiyerini yaptığı Filmekimi gösterimlerinin ertesinde, görkemli geniş perde formatıyla sinema salonlarına da uğrayabilseydi keşke.

(25 Aralık 2021)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Ferhan Baran Yazıyor: Çocuklar Yıkıcı Bir Sorumluluktur

Bizde ‘Karanlık Kız’ adıyla gösterime giren ‘The Lost Daughter’ kaybolan bir kız çocuğunun öyküsünden hareketle annelik kavramını tartışmaya açıyor. Bir Yunan sahilinde tek başına kafa dinlemeye gelen edebiyat profesörü Leda’nın kitapları ve notları ile baş başa kaldığı ıssız plaj keyfi, kalabalık bir ailenin çıkagelmesiyle bozuluyor. Önceleri etrafındaki gürültüden rahatsız olan orta yaşlı kadın çevresini gözlem altına aldığında, aileden genç bir … Devamı… »

Kesişme: İyi ki Varsın Eren’in Afişi İlk Kez Yayınlandı

Trabzon Maçka’da teröristlerle, kahraman Mehmetçiğin girdiği çatışmada şehit olan Eren Bülbül ve Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik’in yaşam öyküsünü anlatan Kesişme: İyi ki Varsın Eren filminin afişi ilk kez @trtsinema sosyal medya hesaplarından yayınlandı. TRT ortak yapımı filmin yapımcılığını Mustafa Uslu, yönetmenliğini Özer Feyzioğlu üstleniyor. Usta oyuncu İsmail Hacıoğlu’nun Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik rolüyle müthiş bir performans sergilediği filmde, genç oyuncu Rahman Beşel, Eren Bülbül’ü başarıyla canlandırdı. Filmin senaryosunu ise Mert Dikmen, Alper Uyar ve Özer Feyzioğlu birlikte kaleme aldı.

Kesişme: İyi ki Varsın Eren’in Afişi İlk Kez Yayınlandı yazısına devam et

Antakya 9. Uluslararası Film Festivali Ödülleri Açıklandı

Expo Hatay 2021 etkinlikleri çerçevesinde Hatay Büyükşehir Belediyesi, Ansam Kültür Derneği ve Fotofilm tarafından 14 – 20 Aralık 2021 tarihleri arasında düzenlenen Antakya 9. Uluslararası Film Festivali ödülleri açıklandı. Ceyhan Kandemir başkanlığında Rıza Kıraç, Mustafa Kara, Kristina Rothen, Cengis T. Asiltürk, Ayça Abana ve Özkan Binol’dan oluşan jüri Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda En İyi Film Ödülünü Emre Kayış’ın yönettiği Anadolu Leoparı adlı filme verdi. En İyi Yönetmen Ödülü’nü Lacivert Gece ile Muhammet Çakıral kazandı, Seyirci Özel Ödülünü ise Aydın Orak’ın Sabırsızlık Zamanı adlı filmi aldı.

Antakya 9. Uluslararası Film Festivali Ödülleri Açıklandı yazısına devam et

Bin Yılın İrfan Aşkını Anlatan Mevlana: Mest-i Aşk’ın 2. Fragmanı Yayınlandı

Bin yılın irfan aşkını, Mevlana Celaleddin-i Rumi ve Şems-i Tebrizi’nin hayat hikâyesini anlatan Mevlana: Mest-i Aşk filminin merakla beklenen 2. fragmanı yayınlandı. Hz. Mevlana’nın 748. vuslat yıldönümünde (Şeb-i Arus) yayınlanan fragman, büyük ilgi gördü, ses getirdi. Yapımcılığını Simarya Film’in üstlendiği film, usta oyuncu kadrosu, izleyenleri derinden etkileyen senaryosu ve muhteşem sahneleriyle sadece Türkiye’de değil tüm dünyada büyük yankı uyandıracak, büyük beğeni toplayacak. Hassan Fathi’nin yönettiği filmde, Türk ve İran Sineması’nın ünlü isimleri rol alıyor. Filmde Parsa Pirouzfar Mevlana’yı, Shahab Hoseini ise Şems-i Tebrizi’yi canlandırıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Dirilmiş mi?: Matrix Resurrections

Sinema çok yönlü bir sanat; bir düş dünyası ve o düşleri insanlara taşıyabilmek için çok yönlü ve çok katmanlı anlatıma ihtiyacı var. Tabii, bunun için mitolojiden antropolojiye, sosyolojiden ekonomiye, matematikten fiziğe, tarihten bilimin bile anlatmakta güçlük çektiği alanlara kadar her şeyi bilmek (tabii ki tamamıyla bilmek mümkün değil, ama) üzerine okumak gerek. Bunca çabanın karşılığı da alınabilir muhakkak.

Her yıl onca film çekiliyor, bir kısmı gişe yapmıyor bir kısmı ise haftalarca gösterimde kalıyor, izleyicinin gönlüne taht kuruyor ve asla unutulmuyor. Hepsinin temelinde, yukarıda değindiğimiz o çaba yatıyor.

Yapımcılar, yönetmenler ve/veya oyuncular da etkilendikleri konuları çekmek istiyor muhakkak ki. Çektikleri filmlerin devamını getirmek ise bir başka düş ve tabii, ne denli etkilendiklerinin kanıtı.

Bir kez daha Matrix

Etkilenmemek mümkün mü? Yirmi yıl önce öyküsüyle, felsefesiyle, çekim teknikleriyle çığır açan (bir anlamda yeni binyılı karşılayan) Matrix, daha ilk günden kült film oldu. Onlarca alıntı, esinlenme hatta uyarlama ile birçok filmde karşımıza çıktı. Gündelik yaşam ile akıllarda (veya duygularla) yaşanan arasında kalan insanların kafalarında oluşan kasap çengeli örneği kocaman soru işaretleri Matrix’in çıkış noktası. Müthiş bir felsefe, müthiş bir teknik, müthiş oyunculuklar…

Bunca müthiş bir araya gelince unutulmaması da doğal. Aynı etkiyi yine yeniden oluşturma hevesi de doğal. Peki, düşlerin yıkılması, o doğal mı? Yok, o kadar da değil, yani olmamalı.

Matrix’in unutulmazlığını sağlayan o temel felsefesi, aslına bakarsanız noktalanmıştı. Öyküyü oluştururken ucunu açık bırakırsanız ne âlâ, ama bitirirseniz devamını getirmek çok da kolay değil. İçinizde giderek yükselen o dalgayla olabileceğini (tabii, gelişen teknolojinin de yardımını unutmamak gerekir) düşünüyorsunuz, ama “niye” sorusunun yanıtını kendinize bile veremediğiniz zaman o tadı bulabilmeniz pek de kolay değil.
Sözün kısası, Matrix “resurrection” olamadı.

İki buçuk saatin nasıl geçtiğini anlayamadığınız sürükleyicilikle sıkı bir film Matrix’in dördüncü versiyonu. Seyirlik film olarak baktığınızda her şey dört dörtlük, önerilir her zaman. Diriliş anlamına gelen “resurrection” Türkçeye “Aslına Dönüş” olarak çevrilmiş… İzleyici olarak merak ettiriyor, heyecan duymamızı sağlıyor. İlk filmlerden kalan felsefesiyle hızlı giriyor ve daha ilk kareden izleyiciyi içine çekiyor… Ama daha öncekilerin üzerine ne koyduğuna gelince… işte orası yine yeniden kasap çengeli misali kocaman sorular…

Matrix Resurrections (Fütüristik Drama, Aksiyon); Yönetmen: Lana Wachowski; Senaryo: David Mitchell, Aleksandar Hemon, Lana Wachowski; Oyuncular: Keanu Reeves, Carrie-Anne Moss, Yahya Abdul-Mateen II, Jessica Henwick, Jonathan Groff, Neil Patrick Harris… 24 Aralık’tan başlayarak gösterimde…

(24 Aralık 2021)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Kayıp Şehir (Yönetmen: Adam Nee)

Adam Nee ile Aaron Nee’nin yönettiği ve Sandra Bullock, Channing Tatum, Daniel Radcliffe ile Brad Pitt’in oynadığı Kayıp Şehir (The Lost City), 25 Mart 2022’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Zeki ama inzivaya çekilmiş yazar Loretta Sage, hayatını kahraman karakter Dash’i canlandırmaya adamış yakışıklı kapak modeli Alan’ın yer aldığı popüler aşk – macera romanlarında egzotik yerler hakkında yazarak geçirmektedir. Loretta, Alan ile birlikte yeni kitabının tanıtım turnesindeyken, onu son kitabında yer alan antik kayıp şehrin hazinesine götürebileceğini uman eksantrik bir milyarder tarafından kaçırılır. Alan, onu kurtarmak için yola koyulur.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Korkut Akın Yazıyor

Kayıp Şehir (Yönetmen: Adam Nee) yazısına devam et

Halk Dayı’yı Zirveye Taşıdı

Dayı: Bir Adamın Hikayesi filmi vizyona girdiği ilk günden itibaren artan seyirci sayısıyla ilk haftanın en çok izlenilen filmi oldu. Ufuk Bayraktar hayranlarının uzun zamandır beklediği film, 10 Aralık 2021’de vizyona girdi. Film vizyona girdikten sonra zirveye doğru hızla tırmanışa geçti ve haftanın lideri olmayı başardı. Ufuk Bayraktar ve film ekibinin katılımıyla vizyon sonrası sırasıyla Eskişehir, İzmir, Bursa, Adana, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Gaziantep, Ankara‘da gerçekleşen oyunculu gösterimlere halkın ilgisi de yoğun oldu.

Halk Dayı’yı Zirveye Taşıdı yazısına devam et

İstanbul Tasarım Merkezi Kısa Film ve Animasyon Senaryo Yarışması Ödülleri Verildi

Bu yıl ilk kez düzenlenen İstanbul Tasarım Merkezi Kısa Film Yarışması ve Animasyon Senaryo Yarışması ödülleri Atlas 1948 Sineması’nda gerçekleştirilen ödül töreniyle sahiplerini buldu. Kısa Film Jüri Heyeti Başkanı İhsan Kabil yarışmaya katılan tüm filmlerin önemli insani konuları ele aldığına işaret ederek katılımcılara teşekkür etti. Kısa Film Yarışması’nda 15 bin Türk lirası değerindeki birincilik ödülünü Muhammed Furkan Daşbilek’in yönettiği Naftalin adlı film kazandı.

İstanbul Tasarım Merkezi Kısa Film ve Animasyon Senaryo Yarışması Ödülleri Verildi yazısına devam et

Dalgalar ve İzler

Emre Kavuk’un yönettiği ve Pelin Karahan, Cem Zeynel Kılıç, Goncagül Sunar ile Damla Alibeşe’nin oynadığı Dalgalar ve İzler, 24 Aralık 2021’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Aura1 Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Kocasının ölümünden sonra Suna ve kızı Funda’nın hayat sınavı başlar. Anne – kız yaşam otobüsüne binmiş her durakta darbe almışlardır. Bir türlü ikna edilemeyen ablası, zorluklar içindeki annesi bile onlara çare olamaz. Suna, varlıklı döneminde aldığı eşyalarını satarak ayakta kalmaya çalışır. Son durakta neler olacağını onlarda bilmeden yol almaya devam ederler. Dalgalar, anne ve kızının yaşadıkları kötü izleri silmeye yetecek midir?

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb