Bir zamanlar üzerinde güneş batmayan imparatorluğun emperyal özlemlerinin son tesellisi James Bond, sinemada 50. yaşını kutluyor. Bu hafta gösterime giren ‘Skyfall 007’, 1962 yılında ‘Dr. No’ ile başlamış uzun soluklu maceranın 23. ve şimdilik son halkası.
Farklı fiziği ve karizmasıyla Bond serisine yeni bir soluk getiren tiyatro kökenli Daniel Craig’in başrolünde olduğu bu üçüncü Bond serüveni, Eminönü sokakları ve Kapalıçarşı çatılarında çekilmiş başdöndürücü bir prologla açılıyor. Ardından, son dönemin yükselen pop yıldızı Adele’in seslendirdiği tema şarkısı eşliğinde Bond filmlerinin belki de en görkemli açılış jeneriklerinden birini izliyoruz. Bir renk ve ışık cümbüşü içinde mekân olarak kullanımı son derece başarılı Şangay sahnelerinin de beklentileri fazlasıyla karşıladığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Esas sürprizler ise ikinci yarıda yer almakta. Öncelikle filmin kötü adamı gözüktüğü her bölümde Bond’dan rol çalıyor. Javier Bardem’in canlandırdığı sabık ajan karakteri, kendisine Oscar ödülü kazandıran Anton Chigurh (İhtiyarlara Yer Yok / No Country For Old Men) denli zalim ancak kötücüllüğü bu defa nedensiz değil. En iyi ajanlar gibi yetimlikten gelmiş olan Silva, ajanların manevi annesi konumundaki efsanevi gizli servis şefi M’in gözünden düşerek ölüme terk edilmişliğinin intikamı peşindedir. Son olarak Kim Ki-duk filmi ‘Acı / Pieta’da karşımıza çıkmış yaralı ana/oğul ilişkisi, ilk kez Bond yöneten tiyatro ve sinema dünyasının harika çocuğu Sam Mendes’in özel sürprizlerinden biri. Silva ile Bond arasındaki soru işaretli homoerotik sahne de yine ‘Amerikan Güzeli / American Beauty’ yönetmeninden beklenecek hınzırlıkta. ‘Skyfall’un ne anlama geldiğini öğreneceğimiz yarım saat uzunluğundaki final bölümü ise çok iyi kotarılmış. Tekinsiz Kuzey İskoçya kırsalında çekilmiş bu bölümde, son dönem süper kahraman öykülerinde moda olduğu üzere, Bond’un köklerine kadar uzanıyoruz.
(01 Kasım 2012)
Ferhan Baran