Tim Mielants’ın yönettiği ve Cillian Murphy, Eileen Walsh, Michelle Fairley ile Clare Dunne’nin oynadığı Böyle Küçük Şeyler (Small Things Like These), 02 Ocak 2025′de Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Yıl 1985, Noel’in birkaç hafta öncesi. Sadık bir eş, baba ve kömürcü olan Bill Furlong geleneksel bir İrlanda kasabası olan of New Ross’ta yaşamaktadır ve iş olarak kış mevsiminin en yoğun dönemini geçirmektedir. Çalıştığı sırada yerel manastırın bazı karanlık ve rahatsız edici sırlar sakladığını keşfeder. Keşfettiği bu sırlara verdiği tepki, onu manastır, büyüdüğü, yaşadığı kasaba ve özel hayatıyla ilgili ağır gerçekler ile yüzleşmek zorunda bırakır.
Aylık arşivler: Kasım 2024
Diktatörlük Başa Bela
‘Gladyatör / Gladiator’ üçüncü milenyumu başlatan kült filmlerdendir. Ridley Scott’ın Hollywood tarihinin Roma dönemine ait ‘Ben-Hur’ ya da ‘Spartacus’ benzeri efsanelerine çağdaş bir dokunuş yapmış bu önemli seyirliği nerdeyse çeyrek asır sonra görkemli bir devam filmiyle dönüş yapıyor.
80’li yaşlarının ikinci yarısındaki deneyimli Scott’ın şaşılacak genç bir enerjiyle işe koyulduğu ‘Gladyatör II / Gladiator II’, bilge imparator Marcus Aurelius’un ölümünden 16 yıl sonra, demokratik Roma Cumhuriyeti hayalinin unutulmaya yüz tuttuğu bir dönemde açılıyor. Basiretsiz ikiz imparatorlar Geta ve Caracalla’nın iktidarında derin bir yolsuzluk ve saldırganlığa sahne olmuş Roma’da ordu Kuzey Afrika’daki son bağımsız cumhuriyet olan Numidia’yı sömürgeleştirmenin peşindedir. Marcus Acacius (Pedro Pascal) yönetimindeki ordu denizden mazlum halkın surlarına dayandığı kanlı bir taarruzla açılıyor film. Saldırıda savaşçı eşini yitiren Hanno (Paul Mescal) köle tacirlerine satılan diğer esirlerle birlikte gladyatör olarak eğitilmek üzere Roma’ya getirildiğinde hayatta kalmak, yitirdiği karısı ve halkının intikamını almanın peşindedir.
Senato’nun ve demokratik hakların askıya alınmış olduğu diktatörlük Roma’sında siyaset gücün denetimindedir. Roma halkı yoksulluktan kırılırken, yeni diyarları fethetmenin sarhoşluğu içindeki imparatorluk umut etmeyi unutmuş insanları Kolezyum’da düzenlenen kanlı oyunlar ile uyutmayı sürdürmektedir. Dokunduğu herşeyi yakıp yıkan bu hastalıklı şehir herkesin güvende ve adil bir düzende yaşadığı Aurelius’un ‘Roma Hayali’ni hayata geçinecek bir lidere ihtiyaç duymaktadır. Baş düşmanı bildiği general Acacius ile yolları keşişecek olan Hanno, Romalı geçmişini öğrendiğinde güç savaşları başlayacaktır.
‘Gladyatör II’ politik söylemiyle çağımıza referans olacak, hatta ‘Megalopolis’ projesini hayata geçirirken antik Roma ile ABD arasında paralellikler kuran Coppola’nın kulaklarını çınlatan önemli bir potansiyele sahip. Doyurulması gereken insanlara ‘savaş yesinler’ diyecek kadar gözü dönmüş imparatorlar, ya da filmde
geçen ‘uzak diyarları yakıp yıkarlar, sonra da barış getirdik yalanına sığınırlar’ benzeri replikler çağdaş ABD’nin yayılmacı politikaları ile benzerlikler kuruyor. Ama nihayetinde filmin derdinin bu olmadığını hepimiz biliyoruz. Politik soslu gösterişli bir tarihsel epik ile parlak bir gişe hedeflenmiş kuşkusuz.
İlk filme kıyasla daha pahalı setler, daha yoğun CGI kullanımı ve her devam filminde olduğu gibi daha fazla aksiyon sahneleri izliyoruz. Karakterlere gelecek olursak, bağımsız filmlerde ilgiyle izlediğimiz genç kuşağın önemli yeteneklerinden Mescal, ilk filme karizması ile damgasını vurmuş Russell Crowe’un gölgesinde kalmış. Bunda karakterinin biraz çalakalem yazılmış olmasının ve de yaşadığı trajedinin efsanevi Maximus denli vurucu olmayışının rolü var kuşkusuz. Buna karşılık yeni ordular komutanı Acacius’ta Pascal’ın yetirince geliştirilemeyen kısa tutulmuş kompozisyonuna yazık olduğunu söylemeliyiz.
İlk filmin kötü adamı Commodius’ta harikalar yaratmış Joaquin Phoenix’e ikame ikiz imparatorlar ise sığ bir sirk palyaçosu görünümünde etkisizler. Devam filminin belki de en çarpıcı artısı Denzel Washington’ın canlandırdığı kölelikten gladyatör tüccarlığına terfi etmiş Thysdrus’lu Macrinus’un güç arenasında yükseliş hikâyesi olmuş. ‘Halkı yönlendireceksin, siyaset buna denir’ repliğiyle parlayan siyahi aktörü özlemişiz. Film son bölümlerde kolezyumda köpek balığı benzeri şovlar ile aksiyona bulanmış -bizim yerli dizileri hatırlatan- ağdalı dramatik gelişmelerle irtifa kaybediyor belki, yine de ‘diktatörlük hepimizin başına bela’ alt metni umudu okşuyor.
(22 Kasım 2024)
Ferhan Baran
35. Ankara Film Festivali’nin Kazananları Belli Oldu
35. Ankara Film Festivali’nde kazananlar belli oldu. Ulusal Uzun Film Yarışması’nda En İyi Film Ödülü, geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz Ankara Film Festivali Başkanı İnci Demirkol’un anısına verildi. Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri En İyi Film seçilirken, yönetmeni Murat Fıratoğlu da En İyi Yönetmen Ödülü’nün sahibi oldu. Festivalin Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda En İyi Film Sürgün Asla Bitmez belgesel filmine giderken, Ulusal Kısa Film Yarışması’nın en iyisi de Morî oldu.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
35. Ankara Film Festivali’nin Kazananları Belli Oldu yazısına devam et
Babygirl
Halina Reijn’in yönettiği ve Nicole Kidman, Harris Dickinson, Antonio Banderas ile Sophie Wilde’ın oynadığı Babygirl, 24 Ocak 2025’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Oscar ödüllü oyuncu Nicole Kidman’ın başrolünde oynadığı Babygirl’de kendisine Oscar adayı Antonio Banderas ve BAFTA adayı oyuncular Harris Dickinson ile Sophie Wilde eşlik ediyor. Romy, çok güçlü ve sorumluluk sahibi bir CEO’dur ve çok güzel bir aile hayatı sürdürmektedir. Stajyer olarak çalışmak üzere Romy’nin şirketine gelen Samuel ile yaşadığı fırtınalı ihtiraslı yasak ilişki hem hayatını hem de kariyerini büyük bir tehlikeye atacaktır.
Kim Demiş Kötüyüz Diye? 2
Pierre Perifel’in yönettiği ve Sam Rockwell, Marc Maron, Craig Robinson ile Anthony Ramos’un seslendirdiği animasyon film Kim Demiş Kötüyüz Diye? 2 (The Bad Guys 2), önümüzdeki aylarda UIP Filmcilik dağıtımıyla ????? tarafından vizyona çıkarılıyor.
DreamWorks Animation’ın 2022 yılına damga vuran aksiyon-komedi filmi Kim Demiş Kötüyüz Diye? filminin devam filminde, suçlu hayvanlar çetesinin üyeleri, yeni ve iyi insanlara dönüşmeye çalışırken, güven ve kabul bulmakta zorlanıyorlar. Ancak, bütünüyle kadınlardan oluşan bir suçlu çetesi tarafından “son bir iş” yapmaya zorlanarak emekliliklerinden çıkarılıyorlar.
Başlangıçlar
Ozan Yoleri’nin yönettiği ve Ahsen Eroğlu, Hazal Subaşı, Zeynep Dinsel ile Osman İskender Bayer’in oynadığı Başlangıçlar, 13 Aralık 2024’de Başka Sinema dağıtımıyla Vigo Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Filmde beklenmeyen bir kaza sonucu akademik ve özel hayatı alt üst olduğu için Paris’ten İstanbul’a dönen, yirmili yaşlarının ortasında bocalayan, genç resim restoratörü Defne’nin hikâyesi anlatılıyor. Paris’te aynı evi paylaştığı arkadaşının beklenmedik ölümü ve İstanbul’da onarılmayı bekleyen gizemli bir Osmanlı tablosunun arasında, genç bir resim restoratörü, yaşadığı yirmili yaşlar bunalımından en az hasar alarak çıkmaya çalışmaktadır.
Korkut Akın Yazıyor: Siyaset Her Zaman Güçlüden Yanadır: Gladyatör II
Devam filmleri her zaman zor(lu) olmuştur ve izleyici bir öncekinin estetik tadını, güzelliğini, etkileyiciliğini aramıştır. O nedenle de birçok devam filmi yapımcıya da izleyiciye de hüsran olarak dönmüştür. Bu kez, aradan geçen yıllarda Gladyatör üzerine çalışan ekip(ler), gerçekten iyi kotarmışlar ve birincisini yer yer aşan bir film yapmışlar. Hikâyesini Peter Craig ile yazıp senaryolaştıran David Scarpa, birinci filmde ölen gladyatörün yerine … Devamı… »
Hint Filmleri Festivali
Beyoğlu Belediyesi ve Hindistan İstanbul Başkonsolosluğu iş birliğinde 21 – 24 Kasım 2024 tarihleri arasında dört gün sürecek Hint Filmleri Festivali gerçekleştiriliyor. Ödüllü Hint filmlerinin sinemasever izleyiciyle buluşacağı festival İstanbul Büyükşehir Belediyesi Beyoğlu Sineması’nda yapılacak. Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney ve Hindistan’ın İstanbul Başkonsolosu Shri Miijto Vinito’nun açılış konuşmaları ile başlayacak etkinlikte Hindistan ve Türkiye Sinemasının Birbirine Etkileri başlıklı bir de panel düzenlenecek.
Hint Filmleri Festivali yazısına devam et
Jacques Audiard’ın Cannes’dan Ödülle Dönen Son Filmi Emilia Perez, 06 Aralık’tan İtibaren Türkiye’de Sadece MUBI’de
Son zamanların en çok merak edilen filmlerinden biri, Jacques Audiard imzalı sıra dışı suç müzikali Emilia Perez, MUBI’de seyirci karşısına çıkıyor. Fransa’yı bu yıl Oscar yarışında temsil edecek olan filmin Zoe Saldana, Karla Sofía Gascon, Selena Gomez ve Adriana Paz’dan oluşan olağanüstü oyuncu kadrosu Cannes’da En İyi Kadın Oyuncu ödülünü paylaşmıştı ve film aynı zamanda Jüri Ödülü’nü kazanarak festivalde büyük ses getirmişti. Meksika’da yerleşik bir uyuşturucu kartelinin gerçek hikâyesini anlatırken seyirciyi sürekli şaşırtmayı başaran Emilia Perez, 06 Aralık 2024 Cuma gününden itibaren Türkiye’de ilk olarak sadece MUBI’de gösterime giriyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
35. Ankara Film Festivali’nde Son İki Gün
15 Kasım’da Kapanış ve Ödül Töreni’yle sona erecek 35. Ankara Film Festivali’nde dün, Ulusal Uzun Film Yarışması filmlerinden son üçü seyirci ve jüri karşısındaydı. Hikmet Kerem Özcan’ın Hakkı, Nadim Güç’ün Mukadderat ve Doğuş Algün’ün Ölü Mevsim adlı filmleri Ankara’da ilk kez izleyiciyle buluştu. Yarışmanın son gösterimi Mukadderat ile oldu ve gösterime yönetmen Nadim Güç, senarist Erdi Işık, yapımcı Rodi Kayım, oyuncu Aslıhan Gürbüz katıldı.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Hain Filminin Yıldızlarla Dolu Fragmanı Yayınlandı
Aksiyon, dram ve fantastik türlerini bir araya getiren Hain’filminin ilk fragmanı izleyicilerin beğenisine sunuldu. 13 Aralık Cuma günü vizyona girecek film, adalet ve ihanetin sınırlarında dolaşan gerilim dolu hikâyesiyle izleyicileri merak duygusu hiç azalmayan bir yolculuğa davet ediyor. Filmde Haldun Dormen, Mustafa Alabora, Erkan Petekkaya, Yurdaer Okur, Meltem Beydilli, Ali Düşenkalkar, Itır Esen gibi usta ve sevilen isimler rol alıyor.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Günümüz Gerçekleri ile Yeniden Sinemaya Uyarlanan Barda Filminin Fragmanı Yayınlandı
Hande Türkel’in yönettiği, senaryosunu Cem Özüduru ve Ozan Ağaç’ın yazdığı Barda, 29 Kasım’da sinemalara geliyor. Fragmanı yayınlanan sinemamızın en sert filmlerinden olan Barda 17 yıl sonra bambaşka bir barda yeryüzündeki cehennemi yaşatacak. Yeni hikâyeyi seyircilerin karşısına çıkaran Barda, aradan geçen yılların ardından şiddetin ne kadar arttığını gözler önüne seriyor.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Ankara Film Festivali’nde Yarışma Heyecanı Hızlandı
35. Ankara Film Festivali’nde dün, Ulusal Uzun Film Yarışması ve Ankara Filmleri Yarışması filmleri sinemasever izleyiciyle buluştu. Sinan Kesova’nın Büyük Kuşatma, Türker Süer’in Gecenin Kıyısı ve Murat Fıratoğlu’nun Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri adlı filmleri, ekip katılımıyla gösterildi. Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri filminin gösterimine, yönetmen Murat Fıratoğlu, oyuncular Fırat Bozan, Güneş Sayın, yapım tasarımcısı Mustafa Haktanır katıldı.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Ankara Film Festivali’nde Yarışma Heyecanı Hızlandı yazısına devam et
Oz Büyücüsü’ne Farklı Bir Bakış: Wicked (Part I)
Yaşamın inanılmaz güçlü karmaşası insanın aklını da çeliyor. Filme girerken aklımda onlarca soru işareti vardı, kasap çengeli misali. Evet, biliyordum, Oz Büyücüsü’ne “cadı” tarafından bakan bir müzikal ve gerçekten çok uzun. Hele de çocuklar izleyecekse…
Ruther Bregman’ın “Çoğu İnsan İyidir” (Mundi Kitap) kitabını anımsadım ilkin, arkasından “Geri Tepme Etkisi” adlı bir makale okudum… “Tamamen rasyonel bir dünyada, inançlarına meydan okuyan kanıtlarla karşılaşan insanlar önce bu kanıtları değerlendirir ve sonra inançlarını buna göre ayarlar. Ancak gerçekte durum nadiren böyledir. Bunun yerine, insanlar inançlarından şüphe etmelerine neden olması gereken kanıtlarla karşılaştıklarında, genellikle bu kanıtları reddederler ve orijinal duruşlarına olan desteklerini güçlendirirler. Bu, geri tepme etkisi olarak bilinen bilişsel bir önyargı nedeniyle meydana gelir” cümleleriyle başlayan (sanki Elphaba ve Glinda’yı düşünerek yazmış yazan).
Kim iyi, kim kötü?
“Oz Büyücüsü”nü bilmeyen, okumayan, izlemeyen, dinlemeyen yoktur. Çocuklara olduğu kadar erişkinlere de seslenen, fantastik bir dünyayı gösterir, büyücülerin yaptıklarını anlatır, ama en çok da hayvanlara karşı (duyarlılık mı, tepki mi, bilinmez) tutumu ele alır. Yeşilçam da etkilenmiş dünya sinemaları gibi birçok versiyonunu
çekmiştir. Bu kez, Yönetmen Jon M. Chu ile senaristler Winnie Holzman, Dana Fox’un, Oz Büyücüsü’ndeki Doğu ve Batı Cadılarının (iyi ve/veya kötü olduklarını filmi izleyenler ayırt edebilecek) öncesini ele almışlar. Yönetmen, besbelli filmin etkisinde kalıp uzattıkça uzatmış, hatta yetmemiş iki kısma bölmüş. Bu, birinci bölüm…
Cadı öldü, yaşasın cadı!
Batı’nın Kötü Cadısı Elphaba, bir kova suyla beklenmedik bir karşılaşmanın ardından erimiştir. Oz ülkesi cadının ölmesine çok sevinir. Glinda sihirli balonunda belirir ve cadının öldüğü için hayatın gerçekten de iyi olduğunu doğrular.
Ardından başa döner, iyi ve kötü cadıyı tanırız. Öğreniriz ki, ikisi aynı büyücülük okuluna gitmiş ve orada tanışmışlar. Cynthia Erivo (Elphaba) ve Ariana Grande’nin (Glinda) yetenekli şarkıcı ve aynı zamanda çok yetenekli oyuncu. Filmi baştan sona taşıyorlar.
Elphaba, yeşil teniyle ayrıksı ama içindeki dürüstlük ve yardımseverliğiyle iyi biridir. Glinda, pembe giyinen, şımarık, her dediğini yaptıran, herkesi kendine hizmet ettirmeyi başaran ve tabii sadece kendisini seven, alabildiğine bencil biridir. [Burada bir not: Fedakârlık en tam da bencilliktir.]
Film, hiç sıkmayan tam bir seyirlik müzikal. Şarkılar anlamlı ve iyi kotarılmış. Renklilik (hele gelincikler de eklenince) dorukta. Bilgisayarla çekilmiş sahneleri varsa da yeşil tenli Elphaba uzun saatler makyaj yapmış her gün, çünkü elinin yeşilini görmek istemiş hem kendisinin hem diğer oyuncuların tepkisinin güçlü olması için.
İkinci kısmı (bir aksilik olmazsa tam bir yıl sonra girecekmiş gösterime) merak ve heyecanla bekleyeceğim.
22 Kasım’dan başlayarak gösterimde…
(20 Kasım 2024)
Korkut Akın
Korkut Akın Yazıyor: Yel Değirmenleriyle Savaş İçin: Rosinante
Ekonomik krizin etkilerini hepimiz yaşıyoruz, az ya da çok. Siyasal iktidar her seferinde enflasyonu düşüreceğini ve toplumsal refah seviyesini çok kısa bir sürede arttıracağını söylüyor, ama gün günden kötü geliyor. Hayat pahalılığı artarken barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi temel yurttaş hakları da yok oluyor. Her kente bir üniversite sloganıyla pıtrak gibi artan üniversitelerden mezun olanlar -adları nitelikli olsa da- işsizlikten ne … Devamı… »