Her şeyin yeni başladığı yıllarda, başka bir hayat da başlıyordu; Cumhuriyet kurulmuş, ekonomi, eğitim, sağlık, barınma, beslenme yeniden yol alıyordu. İşte o dönemde bir Rahmi Bey vardı, eşraftan. Başarılı, çapkın, çok evli ve çok çocuklu. Bir ayağı İstanbul’daysa bir ayağı Suriye’de, bir bakmışsınız bir kasabada, bir bakmışsınız Samsun’da, belki Ankara’da, belki Eskişehir’de. Demiryolcuydu Rahmi Bey. Çocuklarının arasından Avni ve Aliye … Devamı… »
Aylık arşivler: Kasım 2024
Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri
Filmin adından anlaşıldığına göre Hemme (veya herkes) her gün yaşıyor bunu. Ekonomik sorunlar, hayat pahalılığı, evsizlik, sağlık sorunları, eğitimin yerlerde sürünmesiyle birlikte buna bir de borçluluk eklenince herkes her gün bir kez daha ölüyor (ya da öldürülüyor mu demeliyim). Doluya koyuyorsunuz almıyor, boşa koyuyorsunuz dolmuyor ve hepsi birden hiçbir işe yaramıyor, bir yaraya merhem olmuyor.
Eyüp, bankanın başlatacağı icrayı en azından bir süre daha geciktirmek için Urfa’da domates kurutma işinde çalışır. Belli bir birikim, deneyim ve yetenek gerektirmeyen ama o “sarı sıcak”ta, güneşin altında biteviye çalışmak gerekir. Parası ödenmedikçe sıkıntısı artan Eyüp, sonunda kavga eder ve sorumlu olan kişiyi (Hemme) öldürmek için köye, silahını almaya gider.
Film bundan sonra başlıyor…
Murat Fıratoğlu’nun yazıp yapıp yönettiği, ödüller kazanan ve üzerinde çokça durulan filmi “Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri”, çaresizliği, çözümsüzlüğü, ama en çok da “hayır” demeyi beceremeyen birinin en küçük bir kıvılcımla parlayıp bir şey yap(a)madan sönmesini anlatıyor.
Yalın ve sakin bir film olarak nitelenebilecek “Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri”, ayrıntısız ve ağırlıklı genel plan sekanslarıyla “ilk film” sakıncalarını da taşıyor yanında. Oyunculuklar, tamam, önemli değil, ama izleyici biraz da oyun istiyor. Yönetmen, oyunculara mizansen vermemiş, kendisi de zaten oynamaktan uzak. Madem öyle, nasıl oldu da o kadar ödül aldı diye sorulabilir. 1970’lerde “kilim mi filim mi” denirdi, yerel motiflerin ilgi çekmesiyle doğru orantılı, özellikle Avrupa’ya giden ve ilgi çeken filmler için. “Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri” de öyle… Filme giremedik, dışarıdan izledik.
Orhan Kemal, “Bereketli Topraklar Üzerinde” romanının kahramanını, arkadaşı temizleyecek kadar iyi yürekli ama en ufak bir söz uğruna biri öldürecek kadar gözü kara olarak çizmişti… Murat Fıratoğlu da kendisinin oynadığı Eyüp’te bu tanımı geçiriyor beyazperdeye. Sıkıntılı olmasına, zamanının darlığına rağmen yolda gördüğü herkesin çağrısına “hayır” demeyi bilmediği için yavaş yavaş hırsı geçince ve hasmıyla birlikte el ele halaya bile durur.
Bizim bir günümüz…
Anadolu’nun birçok yerleşiminde yaşam yavaş akar, insanın sinirlerini gerecek kadar sakindir insanlar, zamanlarının ‘boşa’ geçtiğini düşünmezler, yeter ki rahatları bozulmasın. Zaten yakıcı güneşin altında insan, ister istemez gevşiyor, hareket edecek takati kalmıyor… Yakıcı sıcağın ezdiği insanların yavaşlığında izliyoruz filmi, benim gibi yerinde duramayanlar da var salonda ve derin nefes alıp vermeler çoğalıyor, ama merak dorukta: Ne olacak?
“Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri” bizim bir günümüz zaten; kim yaşananlara, yoksulluğa, yolsuzluğa, açlığa, parasızlığa karşı çaresiz değil. Biz de her gün ölüyoruz Hemme gibi.
13 Aralık’tan başlayarak gösterimde…
(06 Aralık 2024)
Korkut Akın
korkutakin@gmail.com
Rıza Oylum’dan İran’da Sinema Öğrencilerine Üç Konferans
İran Sineması kitabının yazarı Rıza Oylum, İran’da sinema eğitimi veren İran Gençler Sinema Derneği’nin (IYCS) Tebriz ve Hamedan şubelerinde ve Tahran’daki Pars Üniversitesi’nde Türkiye ve İran sinemasının etkileşimlerini konu alan bir dizi konferans verdi. Festivallerde hangi filmlerin ödül aldığı ve ödül alan filmlerin özelliklerine de değinen Rıza Oylum’a İranlı sinema öğrencileri ortak yapım ve Türkiye’de film çekme üstüne sorular sordular.
Rıza Oylum’dan İran’da Sinema Öğrencilerine Üç Konferans yazısına devam et
3. Yunanistan Sineması Günleri
Yunanistan’dan EMEIS Kültür Kolektifi ile Türkiye’den istos film ve istos yayın’ın ortaklığında üçüncüsü düzenlenen Yunanistan Sineması Günleri, 03 – 08 Aralık 2024 tarihlerinde Pera Müzesi’nde gerçekleşecek. Bu yıl etkinliğin açılışı Pantelis Voulgaris’in 9 Numaralı Forma (Η Φανελα Με Το 9 – The Striker Wıth Number 9) adlı filmi ile yapılacak. Menis Koumandareas’ın aynı adlı romanından uyarlanan ve yetenekli ancak hırsıyla kendi kendini yok eden futbolcu Vasilis (Bill) Seretis’in hikâyesini anlatan 9 Numaralı Forma, futbol dünyasının görkemli görüntüsünün ardındaki yozlaşmış mekanizmayı da gözler önüne seriyor.
İthaki Yayınları 05 Aralık Kitapları
İthaki Yayınları, 05 Aralık’ta dağıtacağı kitaplarını açıkladı. Nnedi Okorafor’un büyülü kaleminden çıkan Akata Cadı, dostluk, cesaret ve kendini keşfetme temalarıyla örülü, Afrika’nın zengin kültürel dokusundan ilham alan fantastik bir macera sunuyor. Yazar, Akata Savaşçı’sında Sunny ve arkadaşlarının tehlikelerle dolu hikâyesine devam ediyor. Nnedi Okorafor’un büyüleyici “Nsibidi Yazıtları” serisinin üçüncü kitabı Akada Kadın ise kültür, mitoloji ve destansı macerayı cesur bir kadın kahramanın gözünden sunuyor. Ünlü yazar Ursula K. Le Guin şöyle diyor: “Nnedi Okorafor’un eserlerinin bir sayfasında, sıradan fantastik destanların koca ciltlerinden daha fazla hayal gücü var.”
Adam Elliot’un yönettiği ve Sarah Snook, Kodi Smit McPhee, Magda Szubanski ile Eric Bana’nın oynadığı Bir Salyangozun Anıları (Memoir of a Snail), 06 Aralık 2024’de Başka Sinema dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
El yapımı stop-motion bu canlandırma filmin kahramanı Grace Pudel, süs salyangozları toplamaya meraklı ve kitap âşığı, yalnız ve uyumsuz biridir. Grace küçük yaşta, ikiz kardeşi Gilbert’ten ayrıldığında, endişe ve kaygının kucağına düşer. Yıllar geçip ardı ardına çeşitli zorluklarla karşılaşmasına rağmen, cesaret ve yaşam arzusuyla dolu Pinky adlı yaşlı bir kadınla dost olur ve gelecek umudu yeniden yeşerir.
Korkut Akın Yazıyor: Sofrada Yeri Öküzümüzden Sonra Gelen Kadınlar: Mukadderat
“…korkunç ve mübarek elleri / ince küçük çeneleri, kocaman gözleriyle, / anamız, avradımız, yârimiz / ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen. / ve soframızdaki yeri, / öküzümüzden sonra gelen / kadınlar…” Nâzım Hikmet, Anadolu kadınını böyle betimliyor. Çok çalışan, çok yorulan, çok sorumluluk üstlenen ama asla “ikinci sınıf” olmaktan kurtulamamış kadınların öyküsü sinemanın da ilgisini çekiyor en az edebiyat kadar. Nadim Güç’ün, Erdi Işık’ın, … Devamı… »
Boudica
Jesse V. Johnson’un yönettiği ve Olga Kurylenko, Tim Barber, Andy Beckwith ile Tom Bennett’in oynadığı Boudica (Boudica: Queen of War), 20 Aralık 2024’de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Bir Kelt savaşçısı olarak eğitim almış Boudica kocası Prasutagus ile birlikte Kuzey Britanya’da yaşayan Iceni kabilesini yönetmektedir. Kocasının ölümü üzerine tahtta oturacak bir erkek varis kalmadığı için, Romalı’lar Boudica’nın tüm mal varlığına ve topraklarına el koyarlar. Boudica, çılgınlığın eşiğinde intikam almaya yemin eder. Etrafında toplanan İngiliz ve Kelt kabileleri ile güçlerini birleştirerek Roma İmparatorluğu’na karşı savaş açarlar.
Korkut Akın Yazıyor: Yasaklar Ters Teper: Beraber
Annesi ölünce, başıboş arkadaşlarıyla “serserilik yapmasın” diye babası tarafından Rotterdam’dan İstanbul’a getirilen Zeki (Alihan Şahin), arkadaşlarından uzak kaldığı yetmiyormuş gibi bir de internetsiz bırakılır. Yasaklar başarıya götürmez; sanılanın aksine doğru bir eğitim değildir. Bomboş ama kocaman evde yalnız kalan hareketli Zeki, sokak sporu olarak betimlenen atlamalı, zıplamalı, tırmanmalıdır… Kolaylıkla evden kaçar. Birkaç … Devamı… »
Korkut Akın Yazıyor: Zamanın Köşeleri Yoktur… Mutfak
Arnold Wesker’in 1957 tarihli tiyatro oyunu The Kitchen’dan 1961 yılında filme uyarlanan, şimdi de New York’ta, dünyanın merkezi denilen Times Meydanındaki bir lokantayı göçmenlikle buluşturarak anlatan Mutfak (La Cocina), aradan geçen onca yıla ve farklı ülkelere rağmen hiçbir şeyin değişmediğinin, aslına bakarsanız da yaşamın özeti. Alonso Ruizpalacios’un senaryosunu yazıp yönettiği film, alttakiler ve üsttekiler öyküsü aynı … Devamı… »
Gözü Boynuz, İzi Yaldız: Bir Salyangozun Anıları
Bu yıl, TÜYAP Kitap Fuarı’nın Onur Yazarı Yalvaç Ural’ın tanımıyla başladık. Ural’ın kitabında da güçlü ve güvenli bir öykü vardı, nitelikli… Adam Elliot’un kil canlandırmasında duygulu, öğretici, ama daha çok da soru sorduran ve tabii yine etkili, güçlü bir öykü var.
Adam Elliot’u sinema sevdalıları çok iyi tanır, animasyon filmlerinin en usta isimlerinden… Bu kez, uzun bir aradan sonra, “Bir Salyangozun Anıları” ile gönlümüzü fethetti; bana kalırsa herkesin (özellikle gençlerin ve -genç anne babaların daha da çok) izlemesi gereken bir film.
Dünya değişiyor, buna bağlı olarak insanların tavır ve davranışları da değişiyor alabildiğine. Sadece bireylerin değil, kültürlerin de bakışı farklılaşıyor, bilimsel gerçeklerin ışığında. Bizde, eğitim (hele de şimdiki Bakan’ın küçümseyen yaklaşımıyla) hâlâ yerlerde ve hâlâ yetersiz; bu gidişle düzeleceği de yok. İş, ister istemez hepimizin sırtına yükleniyor. Kendi eğitiminizi kendiniz vereceksiniz. Bunun için de bir rehber gerektiğini düşünüyorsanız, “Bir Salyangozun Anıları” sizi bekliyor.
Bir yaşam…
İkiz kardeşler Grace ve Gilbert, babaları da ölünce koruyucu aileye verilirler; böylelikle iki kardeş ayrı düşerler. Hepimiz biliyoruz ki akran zorbalığı insan yaşamında önemlidir ve ileriki dönemleri de belirler. Grace’i kollayacak kardeşi de yanında değildir ve içine kapanır. En sevdiği salyangoz biriktirmektir ve onunla avunur. Hobiler insanı bir anlamda kurtarırken diğer yanda da yüksek duvarlar arkasına hapseder. Bu, Grace’in yalnızlığının da temel nedenlerindendir.
Çocuk filmi değil, ama…
“Bir Salyangozun Anıları” için, animasyon olduğuna bakarak çocuk filmi demek mümkün değil; çünkü anlatılan hepimizin hikâyesi… Grace’in mutsuz ve yalnızlığı kadar Gilbert da mutlu değildir ve çözümsüzdür. Bütün hayali Paris’te ateş püskürten bir sokak
sanatçısı olmaktır (küçümsememek gerekir, çocuklar kendi hayallerini gerçekleştirsin, bırakın da) ama koruyucu ailesi onun bir satanist olduğuna inanarak öldürmeye bile çalışır. İki kardeşin tek iletişimleri yazabildikleri mektuplardır. Tabii ki, yeniden bir araya gelip mutlu bir yaşam sürmelerinden başka bir talepleri de yoktur.
Grace, yaşlı Pinky (Serçe) ile tanışınca yeni bir pencere açılır önünde. Ancak onun geçebileceği büyüklükte midir o pencere? Kendisini farklı duyumsamayı, geleceğe farklı bakmayı öğrenir. Bir tamirciyle tanışır, evlenir de… Ama yeterli midir bu?
Yerelden evrensele…
Adam Eliot, yerelliği özellikle vurgulasa da, “global” dünyada yerellik de herkes için evrensel artık. 1970’ler Avustralya’sından anlatılan “Bir Salyangozun Anıları”, bir başka ülke için de geçerli. Herkes, bu insanlar için de geçerli kuşkusuz, birçok sorunla yüz yüze yaşıyor ve daha da önemlisi, birbirine benzese de her sorunun ilgili kişide çözümü farklı olabiliyor.
Bir sahnede kahkaha atarken, diğerinde gözlerinizin yaşarmasını engelleyemeyeceğiniz filmde, yönetmenin duygu yüklü bu animasyonunda -yukarıda öğretici dediğime bakmayın- çözüm yolu bulmaya yönelecek ve yaşamı daha esnek kavrayacaksınız.
6 Aralık’tan başlayarak gösterimde.
(03 Aralık 2024)
Korkut Akın
korkutakin@gmail.com
Yeni Barda’nın Yönetmeni Hande Türkel Film Hakkında Konuştu: Filmin İçeriği Gerçek Hayatı Yansıttığı İçin de Sert
Hande Türkel’in yönettiği, senaristliğini ise Cem Özüduru ve Ozan Ağaç’ın kaleme aldığı Barda Cuma günü vizyona giriyor. Sinemamızın en sert filmlerinden Barda’yı 17 yıl sonra günümüz gerçekleriyle yeniden yorumlayan filmin yönetmeni Hande Türkel görüşlerini paylaştı. Kült hale gelmiş bir filmi yeniden yorumlayan yönetmen Türkel, Barda hakkında “Şiddet hayatın içinde olduğu sürece sinemada da var olacak. Spesifik tek bir olay değil ne yazık ki yaşadığımız dünyada sürekli olan olaylar örgüsünü anlatıyoruz. İçeriği gerçek hayatı yansıttığı için de sert.” şeklinde açıklamalarda bulundu.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Tom Hanks’li Burada (Here) Filminden Kamera Arkası Görüntüleri
Dünyaca ünlü oyuncular Tom Hanks ve Robin Wright yapay zekâ teknolojisiyle, Burada (Here) filminde 30 sene önceki hallerine, gençliklerine geri döndüler. Kamera arkasından alınan görüntülerinde oyuncuların inanılmaz değişimleri yayınlanan filmin kadrosunda Kelly Reilly, Michelle Dockery ve Paul Bettany gibi isimler de var. İlk kez kullanılan yapay zekâ destekli Metaphysic Live teknolojisi ile oyuncuları 30 sene önceki halleriyle izliyoruz.
- Basın Bülteni
- Kamera arkasından görüntüler için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Nasreddin Hoca Zaman Yolcusu: Kadim Medeniyetler
Naser Maratibavil’in yönettiği ve Ezel Kalkan, Ekinsu Karaata, Öykü Kılıçaslan ile Deniz Salman’ın seslendirdiği animasyon film Nasreddin Hoca Zaman Yolcusu: Kadim Medeniyetler, 06 Aralık 2024’de TME Films dağıtımıyla TRT – Siyah Martı Animation Studios tarafından vizyona çıkarılıyor.
Nasreddin Hoca ve genç dostları, geçmişin gizemli izlerini keşfetmek için eski bir medeniyetin kalıntılarını ziyaret etmekteyken kendilerini sürükleyici bir zaman yolculuğu içinde bulurlar. Geçmiş dönemin tarihi bir medeniyetine yolculuk yaparak, genç Prens Balcan ve amcasının oğlu arasındaki krallık mücadelesinin ortasına düşerler.
- Basın Bülteni
- Fragman: 1 / 2 / 3
Nasreddin Hoca Zaman Yolcusu: Kadim Medeniyetler yazısına devam et
Forrest Gump ve Back to the Future Serisinin Yönetmeni Robert Zemeckis’in Yeni Filmi Burada, Paribu Cineverse’teki Ön Gösteriminde Yoğun İlgiyle Karşılaştı
Robert Zemeckis imzasını taşıyan, Tom Hanks ve Robin Wright’ı Forrest Gump’tan 30 yıl sonra yeniden bir araya getiren Burada (Here) filmi için vizyondan önce ön gösterim yapıldı. Film, binlerce yıl boyunca aynı odada yaşayan insanları konu ediniyor. Satılığa çıkarılan evine yıllar sonra geri dönen Richard Young, evin her bir köşesinde hayatından izler bulur. Richard’ın anılarını canlandıran bu ev sadece onun değil pek çok kişinin de hayatına iz bırakmıştır. Evin anıları, geçmişten günümüze yıllarca sürecek uzun bir yolculuğun başlangıcı olur.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.