Uğur Yücel, Hülya Avşar, Mehmet Özgür Başrolde

CineGenna Pictures yapımı, Aşkın Dünkü Çocukları filminin çekimleri başladı. Trajikomik, sıcak bir aşk ve arkadaşlık hikâyesi anlatan Aşkın Dünkü Çocukları’nda başrolleri Uğur Yücel, Hülya Avşar ve Mehmet Özgür paylaşıyor. Karadeniz’in kendine özgü şehirlerinden biri olan Ünye’de, çekimler  yoğun bir tempoyla devam ediyor. Filmin kadrosunda Derya Baykal, Derya Alabora, Jessica May, Yıldıray Şahinler, Ümit Çırak, Atilla Şendil, Ali Düşenkalkar, Mustafa Kırantepe, Mustafa Şimşek, Goncagül Sunar, Özlem Tokaslan, Meral Çetinkaya, Bilge Şen, Burak Can, Yonca Şahinbaş, Elif İskender, Nehir Gökdemir, Alma Terzic, Elif Çakman, Muharrem Yurtseven, Ömer Toprak Yılmaz da yer alıyor.

Acı Kahve

Soner Sert’in yönettiği ve Nazan Kesal, Buçe Buse Kahraman, Reha Özcan ile Şerif Erol’un oynadığı Acı Kahve, 03 Ocak 2025′de Chantier Films dağıtımıyla Rodin Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Yapılacak nişan töreni için her iki tarafın aileleri kız tarafının evinde bir araya toplanırlar. Kısa sürede gerginliklerini atan aileler çok rahat tavırlarla sohbet ederlerken damadın geçmiş yıllarda bir cinayet işlediği ortaya çıkar. Hiç arzulanmayan bu olumsuz gelişme, toplumsal cinsiyet rollerinden sosyal meselelere değin bir dizi tartışmanın açılmasına neden olur. Maskelerin atıldığı bu gecede herkes rolünü layıkıyla yerine getirmeye çalışacaktır.

Acı Kahve yazısına devam et

Uzayda Çığlığınızı Kimse Duyamaz

Dan O’Bannon ile Ronald Shusett’in yaratıcısı oldukları ‘Yaratık / Alien’ efsanesinin ilk tanıtım filminin ürkütücü sloganı aynen böyleydi. Ridley Scott’ın yönetmenliğini yaptığı 1979 tarihli özgün ilk film ertesi yıl Özen Film listesinden bize de ulaşmış ve ilk gençlik yıllarımızın en yaratıcı gerilim – korku klasiklerinden biri olarak hepimizi etkilemişti. Serinin devam filmleri yıllar boyu belli aralıklarla sinemanın gündemine geldi ancak James Cameron imzalı aksiyon dozu yüksek 1986 yapımı ‘Aliens’ ile 1992’de David Fincher’ın yönettiği daha felsefi ve karanlık ‘Alien 3’ten oluşan ilk üçlemenin yeri başkadır.

Serinin şimdilik sekizincisi olan yeni sürümü ‘Alien Romulus’ün yönetmenliği korku filmleriyle çıkış yapmış 1978 doğumlu Latin Amerikalı yönetmen Fede Alvarez’e teslim edilmiş. Alvarez jenerik logosunu da aynen kullandığı özgün ilk yapıma olan tutkusunu gizlemiyor ve adım adım onun yolunu izlediğini ifade ediyor. Filmin başlangıç bölümü hiç fena değil. 2140’larda ‘Alien’ ile ‘Aliens’ arasındaki dönemde Wyland – Yutani adlı uluslararası şirketin madenciler kentinde açıyoruz gözlerimizi. ‘Blade Runner’ tasarımını andıran distopik geleceğin karanlık, çamurlu, sağlıksız koşullarında ömür tüketen işçiler, ‘daha iyi dünyalar kuruyoruz’ sloganı ile umut satan dev şirketin kölesidirler. Babasının çöpten bulup onardığı sentetik Andy’ye (David Jonsson) kardeş gibi bağlı Rain (yakınlarda ‘İç Savaş’ta izlediğimiz Cailee Spaeny) ile kafadar üç arkadaşları sonlarının kadersiz aileleri gibi olmasının önüne geçmek, hayalini kurdukları Yvaga gezegenine ulaşabilmek için şirkete ait külüstür bir uzay taşıtını çalmayı deniyor. Daha sonra, 9 yıl sürecek Yvaga yolculuğu için yetecek yakıtı elde edebilmek için de boşlukta asılı duran terkedilmiş uzay istasyonunu ziyaret edeceklerdir. Bu ziyaret onların kâbusu olacak, ürkütücü DNA deneyleri yapmak için kapalı kapılar ardında gizlice faaliyet gösteren Romulus laboratuvarında yaşananlar ölümcül kâbusu geri döndürecektir.

Heyecan verici ilk bölümün ardından klasik ‘Alien’ gelişmelerini bire bir devreye sokuyor Alvarez. 45 yıl önce izleyiciyi şamar gibi çarpan hadiseler bu defa yoğun bir deja vu duygusu ile fazlaca etkilemiyor doğrusu. Bu defa Alvarez aksiyon dozunu iyice arttırarak tuşların hepsine birden basma yoluna gidiyor. Özgün Alien’da sessizlik çok önemli bir gerilim unsuru iken sinir bozucu ve susmak bilmeyen bir dip müziği eşliğinde irili ufaklı yaratık sürülerini perdeye salıyor. O klasik yaratık ile yüz yüze gelme karesini ihmal etmiyor. Bizim Z kuşağı mukabili genç karakterlerin detaylarına girmektense onları daha önce senaryosuna katkıda bulunduğu yeniden çevrim ‘Teksas Katliamı / Texas Chainsaw Massacre’ örneğindeki klişe kurbanlar misali kullanıyor ve ortalık tam bir korku evine dönüşüyor. Yer çekimi sıfırlaması gibi yeni buluşlar deniyor. ‘Sessiz Bir Yer’ serisinden alıntıyla gözleri görmeyen yaratıklara karşı sessiz ve vücut ısısını yükseltecek hareketlerden kaçınılması öğütleniyor vs. vs. İkinci bölümün sonlarına doğru bu kanlı gösteri bitse de gitsek derken, seyir zevkini bozmamak için burada açıklamayacağım sürprizini sunuyor Alvarez. İlginç geliyor dikkat kesiliyoruz ancak bu sürprizin de layıkıyla kullanılamadığını söylemeden geçemeyeceğim.

‘Alien Romulus’ serinin koşulsuz fanlarının ve Z kuşağından karakterleri ile IMAX ortamında genç seyircinin ilgisini çekecektir. Biz eski kuşaklara gelecek olursak, ilk filmde deneylerde kullanılmak üzere yaratığın serbest kalmasını sağlayarak toplu facianın müsebbibi olan robot Ash’i canlandıran 2020’de kaybettiğimiz dev oyuncu Ian Holm’un görüntü ve ses olarak dijital marifet yoluyla sentetik bilim subayı Rook olarak geri dönüşünden nostaljik bir keyif aldığımızı belirtelim.

(14 Ağustos 2024)

Ferhan Baran

[email protected]

Borderlands, Dünya ile Aynı Anda Bu Cuma Tüm Türkiye’de Sinemalarda

Eli Roth’un yönetmen koltuğunda oturduğu, Pandora gezegeninin macera dolu dünyasının kapılarının aralandığı Borderlands’ın bu Cuma Türkiye’de sinemaseverlerle buluşmasına sayılı günler kaldı. Uncharted, Spider-man serisi, Iron Man ve Venom’un yapımcısı Avi Arad ve Erik Feig’in sinematik haklarını satın aldığı filmin oyuncu kadrosunda Cate Blanchett, Kevin Hart, Jamie Lee Curtis, Jack Black, Haley Bennett, Ariana Greenblatt yer alıyor.

Dünyanın Sonuna Doğru

Western filmler ağırlıklı olarak erkek egemendir. İşin içine silah, dövüş, içki vb. girince ister istemez ağırlık erkeklere kayıyor. Kadınlar çoğunlukla filmi taşıyan karakter olarak çıkıyor karşımıza, seyirci hoş görsün, beğensin, güzelliğinden etkilensin diye. Dünyanın Sonuna Doğru (The Dead Don’t Hurt) erkek kadar kadın karakterin de bağımsız ve inatçılığıyla gösteriyor farklılığını.

Yönetmen Viggo Mortensen, senaryosunu yazdığı filmin başrol oyunculuğunu da üstlenmiş; kadın karakter Vicky Krieps ile birlikte gerçekten başarılılar. Mortensen senaryosunu da yazdığı için filmi çekerken değişiklikler de yapmış, geri dönüşler (feedback) seyirciyi meraka sürüklediği gibi heyecan da uyandırıyor. Sokak ortasında birbirlerinden etkilenip birlikte yaşamaya başlayan ama bağımsız olmayı da bırakmayan iki insanın nelerle karşılaşacağı, yaşayacakları zorluklar ve daha da önemlisi ummadıkları bir şeyle karşılaştıklarında tutumlarının ne olacağının bilinmemesi filmin önemli düğümü…

Filmde yer alan kırmızı eşarp, atlı şövalyenin geçişi, balıklı küçük kız gibi izleyicinin duygularına da seslenen ayrıntılar çok güzel. Gaz lambasının sönmesi de gerçekten çok etkileyici…

Bir gün, bir anda, erkek alır başını gider asker olur, ne için; verilecek 100 dolarlık ödül için. Kadın yapayalnız kalır. Kasabanın alikıran baş kesen paralı ailesinin zorba oğlu kadına tecavüz eder. Savaş bitip erkek döndüğünde neler olacaktır acaba?

Her gün bir/birkaç kadının en yakınları (baba, ağabey, koca, sevgili) tarafından öldürüldüğü bizim ülkemizde böylesi tecavüzlerin sonucunun ne olacağı bellidir aslında. Kim bilir belki de bizim erkeklerimiz benzer durumlarda aynı davranışı sergileyecekleri için farklı bir sonuç beklenemez. Sinemanın bu en güzel yanı, insanlara doğruyu, güzeli, iyiyi bu kadar açık anlatabilmesidir…

16 Ağustos’tan başlayarak gösterimde…

(13 Ağustos 2024)

Korkut Akın

[email protected]

Eril Zorbalığa Karşı Tek Başına

Viggo Mortensen’in ikinci yönetmenlik denemesi ‘Dünyanın Sonuna Doğru / The Dead Don’t Hurt’ 1860’larda geçen bir western. Film özgün adına nazireyle bir seri ölüm hadisesi ile açılıyor. Vivienne le Coudy (Vicky Krieps) hasta yatağında son nefesini verirken perdeye görüntüden önce düşen iniltiler bir Bergman filmini akla getiriyor. Aynı saatlerde yakındaki kovboy kasabasının barında mekânın sahibi başta olmak üzere tam 6 kişi bölgenin kabadayısı Weston Jeffries’nin (Solly McLeod) kurşunlarına hedef oluyor. Suç, kasaba civarında sarhoş halde uyurken bulunan Jeffries’nin adamlarından Ed Wilkins’e yükleniyor ve şaşkın adam hızlı bir yargılamanın ardından asılarak idam ediliyor.

Üç kağıtçı belediye başkanını (Danny Huston) parmağında oynatan bölgenin nüfuzlu iş insanı, Weston’ın babası Alfred Jeffries (Garret Dillahunt) Batı’ya hücum döneminin verimli topraklarında yatırımlarını genişletmeye kararlıdır. Küçük oğluyla birlikte karısını toprağa veren şerif Holger Olsen’e (Viggo Mortensen) ise kanunların güçlüden yana işlediği bu diyardan çekip gitmek ve belki de dünyanın sonuna doğru huzurla yaşanacak bir yer bulmak düşecektir. Film bu noktadan başlayarak ana karakterlerin geri dönüşlerle iç içe geçen hikâyesini anlatmaya başlıyor.

Film başlangıçtaki hızlı girişin ardından Mortensen’in bizzat bestelediği, piyano, gitar ve vurmalılarda yoruma eşlik ettiği özgün müziği ile süslenen şiirsel pastoral bir anlatıya kayıyor. İlk kez California güneşi altında karşılaşıyor iki sevgili. Şehir pazarında çiçekçilik yapan Fransız asıllı Kanadalı Vivienne, İngilizlerle yapılan savaşta küçük yaşta babasını kaybetmiş, annesinin Jeanne D’Arc öyküleri ile büyümüştür. Başına buyruk, alabildiğine özgürdür. Danimarka göçmeni iyi marangoz Holger’in sessiz karizmasına vurulur ve onunla birlikte Nevada’daki evine gitmeyi kabullenir. Kurak bir plato içine sıkışmış küçük köhne kulübeye vardığında gözleri korku filmi görmüşçesine faltaşı gibi açılır. Lakin kısa sürede kadın eliyle ortalığı çekip çevirecek, çorak araziyi ağaçlandıracak, yakındaki kasabanın tek salonunda barmen olarak çalışmayı becerecektir. Ancak burası erkeklerin acımasız dünyasıdır. Kendisinde gözü olan Weston’ı ustalıkla savuşturmayı bilir başlarda. Holger hem biraz para kazanmak, hem de eril yükümlülüğünü yerine getirme arzusu ile orduya katılmak istediğinde genç kadın ‘bu senin meselen değil’ diyerek karşı çıkar. Ancak o ‘sen benim denizimsin’ dediği sevdiği kadını geride bırakarak iç savaşa yollandığında Vivienne erkek zorbalığına karşı kadın başına direnebilecek midir?

Kanadalı ünlü oyuncunun çatışmalı bir baba – oğul öyküsü anlatan 2020 yapımı ilk yönetmenlik denemesi ‘Düşüş / Falling’in ardından gelen ikinci uzun metrajı şiirsel görselliği, zarif kadrajlarına karşın sonlara doğru tempo sorunu yaşıyor ve irtifa kaybediyor. Yine de çağımızın en iyi oyuncularından Krieps’in özgür ve güçlü kadın yorumunun hatırına izlenebilir.

(13 Ağustos 2024)

Ferhan Baran

[email protected]

Korkut Akın Yazıyor: İnsan Olma Hallerine Duygusal Bir Yolculuk: Oyuncağı Çok Olan Mutlu Ölür

Tek mekânda geçen filmler izleyenler için olduğu kadar çekenler için de zordur. İyi bir senaryo gerekir, oyunculukların gerçekten doğal ve hatta görkemli olması şarttır, çerçeveleme belirleyicidir. Tabii, ışık ve ses, müzik de önemlidir. Senaryo tekdüzeliğe düşebilir, reji ilgiyi istenilen düzeyde tutamayabilir, mekânın tek olması nedeniyle hareket olanağı da kısıtlıdır, buna bağlı olarak oyunculuklar da düşer giderek. Christy Hall, senaryosunu bilerek, … Devamı… »

Baba Beni Güldürsene

Emrah Aguş’un yönettiği ve Ahmet Kürşat Öcalan, Aylin Akpınar, Ali Semi Sefil ile Arven Beren’in oynadığı Baba Beni Güldürsene, 08 Kasım 2024’de CJ ENM dağıtımıyla Wovie, Retropro, DMC tarafından vizyona çıkarıldı.
Okulda yaramaz denerek ötekileştirilen Ayşenaz, babasıyla keyifli vakit geçirememektedir. Kızının kendisini sıkıcı bulduğunu öğrenen Murat, eğlenceli ve komik biri olmaya çalışmaya çabalar fakat beceremez. İkilinin yaşadığı zorlu ve tehlikeli bir macera, birbirlerini daha iyi tanımalarına vesile olacaktır. Bu maceraya eşlik eden Gizem Avcıları adlı çocuk ekibi, Ayşenaz’a arkadaşlığın farklı ve keyifli taraflarını gösterecektir.

  • Basın Bülteni
  • Instagram
  • Fragman
  • IMDb

Baba Beni Güldürsene yazısına devam et

Hellboy: The Crooked Man

Brian Taylor’un yönettiği ve Jefferson White, Joseph Marcell, Hannah Margetson ile Martin Bassindale’in oynadığı Hellboy: The Crooked Man, 06 Eylül 2024’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Pinema Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Hellboy ve çaylak bir BPRD ajanı, 1950’lerin kırsal Appalachia’sında mahsur kalır. Orada, cadıların musallat olduğu ve Hellboy’un geçmişiyle sorunlu bir bağlantısı olan yerel şeytan Crooked Man’in yönettiği küçük bir topluluk keşfederler. Bahsedilen kişi, 18. yüzyılda işlediği suçlardan dolayı asılan, ancak bölgenin yerleşik Şeytanı olarak cehennemden dönen cimri savaş vurguncusu Jeremiah Witkins’tir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Korkut Akın Yazıyor

Hellboy: The Crooked Man yazısına devam et

Ucube: Son Efsane

Raziye Sultan’ın yönettiği ve Deniz Erinç, Zehra Fatma Kızıl, Murat Duran, Özge Soyal ile Gülay Tan’ın oynadığı Ucube: Son Efsun, 06 Eylül 2024’de MC Film dağıtımıyla Gris Production tarafından vizyona çıkarıldı.
Büyücülerin yaşadığı ve çevrede efsunlu köy olarak bilinen yerleşim birimine gelen Melek ve Ufuk çifti, eski ruhlar tarafından ele geçirilen bu köyde başlarına gelen, yaşadıkları paranormal olaylar nedeniyle geçmişleri ile yüzleşmek zorunda kalacaklardır. Anlattıkları kısaca “Ve kul rabbi eûzu bike min hemezâtış Şeyâtîn” cümlesinde özetlenen 77 dakika süreli, 2024 yılı yapımı filmin senaryosu da yönetmen Raziye Sultan tarafından kaleme alındı.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman

Ucube: Son Efsane yazısına devam et

İkizler Takımı

Philippe Duchene ile Cuvelier Jean Baptiste’nin yönettiği ve Manu Payet, Clara Luciani, Jerome Niel ile Kyan Khojandi’in seslendirdiği animasyon film İkizler Takımı (Zak & Wowo – La Legende de Lendarys), 06 Eylül 2024’de Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Fantastik yaratıkların kol gezdiği evrende 13 yaşındaki Zack birdenbire kaybolan ikiz kardeşi Kyle’ı aramaya başlar. Bu macerasında ona, normalde 3 metre olan ama bir büyü sebebiyle ufacık kalmış olan Wowo, büyükannesi NaiNai ve yaratıklarla konuşabilme yeteneği olan Indiana eşlik edecektir. Zack, sihir yetenekler öğrenerek kardeşini bulabilecek midir?

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Sema Çeyrekbaşı’nı Kaybettik

Sinema ve tiyatromuzun sevilen oyuncularından Sema Çeyrekbaşı, 05 Ağustos 2024 Pazartesi günü hayatını kaybetti. Ölmez Ağacı, Kuyucaklı Yusuf, Kadının Adı Yok, Koltuk Belası, Düş Gezginleri, Karanlık Sular, Sis ve Gece, Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak, Atlıkarınca, Birleşen Gönüller, Sarıkamış Çocukları adlı sinema filmleriyle hatırladığımız Sema Çeyrekbaşı’nın cenazesi, 08 Ağustos 2024 Perşembe günü ikindi vakti kılınacak cenaze namazını müteakip Çanakkale ili Ayvacık ilçesi Adatepe Köyü Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Merhumeye Tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Damla Sönmez, Rıza Kocaoğlu, Erkan Kolçak Köstendil’in Başrollerinde Yer Aldığı Tezgah, 11 Ağustos’ta İlk Kez Alaçatı Tarla’da Seyirciyle Buluşacak

Damla Sönmez, Rıza Kocaoğlu ve Erkan Kolçak Köstendil’in oynadığı Tezgah filmi 04 Ekim’de vizyona girmeden önce 11 Ağustos Pazar günü Alaçatı Tarla’da açık hava galasını yapmaya hazırlanıyor. Oyuncuların da katılacağı gösterim sonrası gerçekleşecek partide ekip heyecanını seyircilerle paylaşacak. Ünlülerin cinayetle sonlanan aşk üçgenini odağına alan gerilim – komedi türündeki filmin yönetmenliğinde ve senaryo yazımında Erkan Kolçak Köstendil’in imzası bulunuyor.

Gözlerini Kırp Filminin Yeni Fragmanı Yayınladı

Mad Max: Fury Road, The Batman ve Fantastic Beats: The Crimes of Grindelwald adlı yapımlardaki performanslarıyla tanınan oyuncu Zoe Kravitz’in ilk defa yönetmenlik yaptığı Gözlerini Kırp filminin gerilim dozu yüksek yeni fragmanı yayınlandı. Naomi Ackie ve Channing Tatum’un başrollünde oynadığı ve keyifle izlenecek Gözlerini Kırp (Blink Twice), 23 Ağustos’ta sinemalarda olacak. Teknoloji milyarderi Slater King’in, bağış toplama gecesinde kokteyl garsonu Frida’yla tanışmasıyla yaşanan tuhaf olayları konu alan filmin oyuncu kadrosunda BAFTA ödüllü Naomi Ackie, Channing Tatum, Altın Küre ödüllü Christian Slater, Simon Rex, Adria Arjona, Kyle MacLachlan, Oscar ödüllü Geena Davis ve Alia Shawkat yer alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Yeni fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Adana Altın Koza’dan Demet Akbağ ve Uğur Polat’a Onur Ödülü

23 – 29 Eylül 2024 tarihlerinde gerçekleşecek 31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin Onur Ödülleri sahipleri belli oldu. Ödüller bu yıl, Neredesin Firuze, Organize İşler, Vizontele, Hükümet Kadın, Kış Uykusu filmleriyle tanıdığımız, 40 yılı aşkın süren oyunculuk kariyerinde sinemamızın unutulmaz güçlü kadın karakterlerine incelikle hayat vermiş oyuncu Demet Akbağ’a ve Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri, Karşılaşma, Salkım Hanımın Taneleri, Filler ve Çimen, Sis ve Gece, Devrim Arabaları ve Anadolu Leoparı’nın da aralarında olduğu klasikleşmiş birçok filmdeki tutkulu ve cesur oyunculuğuyla hafızalarımıza kazınmış usta aktör Uğur Polat’a takdim edilecek.

Adana Altın Koza’dan Demet Akbağ ve Uğur Polat’a Onur Ödülü yazısına devam et