22. Uluslararası Frankfurt Türk Film Festivali Açılış Galası Yapıldı

22. Uluslarararası Frankfurt Türk Film Festivali, görkemli bir açılış töreniyle start aldı. Festivalde Yaşam Boyu Onur Ödülü Renan Demirkan, Menderes Samancılar ve Nur Sürer‘e takdim edildi. Bu yılın Vefa ödülü ise Renan Fosforoğlu ailesi adına Enis Fosforoğlu’nun kızı Seren Fosforoğlu ve Ferdi Merter Fosforoğlu’nun kızı Almula Merter Churm’a verildi. Törene katılanlar arasında Tuba Ünsal, Cemal Hünal ve Müfit Can Saçıntı da vardı. Festival, 01 Temmuz 2022 tarihinde sona erecek.

22. Uluslararası Frankfurt Türk Film Festivali Açılış Galası Yapıldı yazısına devam et

Ünlü Sanatçılardan Filme Destek

Hurdacının Kızı isimli sinema filmi sanat camiasının ünlü isimlerinin Ferhat Göçer, Metin Şentürk, Erkan Petekkaya’nın önemli destekleriyle tamamlandı. Senaryosunu iki önemli isim Erdal Babür. Hülya Kılıç’ın üstlendiği ve yönetmen koltuğunda Hakan Gürtop’un oturduğu film gerçek bir yaşam hikâyesinden yola çıkılarak senaryolaştırıldı. Hurdacının Kızı filmi, çocuk denecek yaşta tacize uğrayan bir kızın, ibret verici olayların birbirini takip ettiği acıklı ve hüzünlü öyküsü olarak dikkat çekiyor.

12 Punto 2022’de Ödüller Sahiplerini Buldu

Bu yıl 19 – 26 Haziran tarihleri arasında, 16 farklı ülkeden katılımla üç ayrı platformda düzenlenen senaryo geliştirme ve ortak yapım platformu olan 12 Punto 2022, ödül töreni ile sona erdi. Ödül törenine; TRT Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Albayrak, TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, Cannes’da Altın Palmiye ödülünü kazanan Hüzün Üçgeni filminin yapımcısı Philippe Bober, yönetmen Eliah Suleiman ile Türk ve dünya sinemasından önemli isimler katıldı.

12 Punto 2022’de Ödüller Sahiplerini Buldu yazısına devam et

13. Uluslararası Lions Kısa Film Yarışması Ödülleri Belirlendi

Başladığı günden itibaren katılımın her yıl katlanarak arttığı ve derece alan filmlerin dünyanın farklı köşelerinde sayısız ödül ve başarılar kazandığı Uluslararası Lions Kısa Film Yarışması, on üçüncü yılında Caddebostan Kültür Merkezi’nde yapılan törenle gerçekleştirildi. 118Y Anadolu Yakası Lions Dernekleri Federasyonu’nun düzenlediği kısa film yarışması, uluslararası alanda da büyük ilgi görüyor. Bu yıl dünyanın çeşitli ülkelerinden gönderilen 295 kısa film, yönetmen ve sinema sanatçısı Can Ulkay’ın başkanlığını yaptığı jüri tarafından değerlendirildi ve yönetmenliğini Nuri Cihan Özdoğan’ın üstlendiği Aynı Gecenin Laciverti adlı film birinci oldu.

13. Uluslararası Lions Kısa Film Yarışması Ödülleri Belirlendi yazısına devam et

Bellek, Duygular ve İnsan Olmak Üzerine

Geçtiğimiz yıl Sundance ve ardından Cannes festivallerinin ilgiye değer filmleri arasında yer almış olan Kogonada imzalı ‘Yang’dan Sonra / After Yang’ biraz gecikmeli de olsa sinemalara gelmiş bulunuyor. Kore asıllı tanınmış video denemecisinin belirsiz bir yer ve gelecekte geçen ikinci uzun metrajı, Alexander Weinstein’ın ‘Yeni Dünyanın Çocukları / Children of the New Wold’ adlı seçki kitabında yer alan ‘Saying Goodbye to Yang’ adlı kısa hikâyesinden yola çıkmış. Anlatı, Jake (Colin Farrell) ve siyahi karısı Kyra’nın (Will Smith’in uğruna Oscar tokadı attığı eşi Jodie Turner-Smith) evlât edindikleri Çinli kız çocukları Mika’ya kendi kültürüne aşinalık sağlaması için satın aldıkları android Yang’den (Justin H. Min) oluşan çekirdek ailenin çevresinde gelişiyor. Eşlikçi (ya da bakıcı) Yang filmin açılışında televizyondan yayınlanan 4 kişilik aileler senkronize dans yarışmasında kuralları ihlal ettiği için arıza veriyor. Küçük kızın can dostu ve ailenin bir ferdi haline gelmiş olan Yang’ı tamir ettirmek ve insani dokusu çürümeden ona yeniden hayat vermek için girişimlerde bulunuyor Jake. Ancak kanunen çekirdek belleğe müdahale etmek yasaktır ve ikinci el edinilmiş robot geri dönüşüme verildiği takdirde aile hakkında bir dolu bilginin ortaya dökülmesi söz konusudur. Yang’ı tamir ettirmek için kanun dışı yollara başvurmaktan kaçınmayan Jack, androidin ‘kara kutusu’na ulaştığında onun yaşamı boyunca biriktirdiği anılarla yüz yüze geliyor. Bu onun için insan olmak adına aydınlatıcı bir deneyime dönüşecektir.

Kogonada aralarında Robert Bresson, Ingmar Begman ve Stanley Kubrick’in de bulunduğu seçkin auteur sinemacılar için video denemeleri çekmiş ilginç bir şahsiyet. Sineması üzerine doktora tezi yazdığı Japon usta Ozu’ya hayranlığı ise önde geliyor. Takma adının esin kaynağı Ozu’nun senaryo yazarı Kogo Noda’dan başkası değil. Bizde sinemalara ve festivallere uğramayan, bir dijital platformda yakalama şansı bulduğum, yazıp yönettiği ve kurgusunu yaptığı 2017 yapımı ilk uzun metrajı ‘Columbus’ onun bir New York Times makalesinde keşfettiği kente ve benzersiz mimarisine aşk mektubudur. Film, Columbus, Indiana’lı genç kız ile mimar babasının ölümcül rahatsızlığı için Seul’den kalkıp gelmiş 40’lu yaşlardaki Asyalı adamın kentin büyüleyici mimari estetiğinde yalnızlıklarını paylaşmaları ve üst düzey mimarinin (Eero Saarinen, I. M. Pei, Deborah Berke gibi mimarlardan söz ediyoruz) tuhaf bir şekilde rahatlatıcı, sağaltıcı etkisi üzerine Ozu’nun izini süren çok başarılı bir mizansen örneğidir.

Yönetmen bilim-kurgu alanına girdiği ikinci uzun metrajında mükemmelliyetçi mizansen estetiğini sürdürürken bu defa adı konmamış banliyö mahallinde bir kez daha insan ilişkilerinin peşine düşüyor. Teknolojik tırmanışın aile ilişkilerini çok daha mekanik kıldığı, insanların yoğun çalışma saatleri içinde en yakınına yeterli ilgi gösteremediği muğlak bir geleceği karanlık ve soğuk bir renk paleti ile aktarmayı seçmiş. Uzaktan uzağa disiplinli (ve de baskıcı) bir toplumu çağrıştıran bu yeni düzende ailenin küçük ferdi bir robota teslim edilmiş. Mika’ya yalnızca göz kulak olmuyor ya da kendi kültürüne dair onu beslemekle kalmıyor, yoğun işlerine dalmış ebeveynlerin yerine ona annelik babalık yapıyor.

Ancak Yang devreden çıktığında Jack önünden geçip gitmekte olan hayatı ıskaladığını fark ediyor. Bir diğer aydınlanmayı ise Yang’ın bir çipe yüklenmiş anıları ile başbaşa kaldığında yaşıyor. Kogonada bu noktada bir yapay zekânın, donanımlı bir robotun zengin duygu dünyası üzerine tartışma kuruyor. Kültürel amaçlı bir teknosapiens’in romantik ilişkiler kurup kuramayacağını araştırıyor. Diğer canlıların hep insan olmak isteyebileceği düşüncesini sorguluyor. İnsanların da doğuştan programlanıp programlanmadığı sorusunu ortaya atıyor.

Kogonada’nın soruları gelecek çalışmalarında devam edecektir. Onu takip etmek ve yeni meditatif denemelerini beklemek heyecan verici kuşkusuz. ‘Yang’dan Sonra’ ilginç çıkış noktasına ve geleceğin çok düzenli ama soğuk dünyasını yansıtan kusursuz mizansenleriyle ilginç ancak kişisel olarak ‘Columbus’un doğa-mimari-insan şiirinden çok daha haz aldığımı itiraf etmeliyim.

(03 Temmuz 2022)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Osman Wöber’i Kaybettik

Oyuncu ve tiyatro yöneticiliği de yapmış Osman Wöber, 25 Haziran 2022 Cumartesi günü hayatını kaybetti. 27 Şubat 1960′da Ankara’da dünyaya gelen Osman Wöber, öğrencilik döneminde Şan Tiyatrosu, Kenter Tiyatrosu ve Yeditepe Oyuncuları’nda sahne aldı. Birçok dizide oynayan Osman Wöber, Öteki Taraf, Organize İşler, Cumhuriyet ve Sekizinci Saat adlı sinema filmlerinde de rol aldı. Wöber’in cenazesi, 27 Haziran 2022 Pazartesi günü Teşvikiye Camii’nde öğle vakti kılınacak cenaze namazını müteakip Kilyos Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Sezonun En Çok Konuşulacak Komedisi Çekimlere Başlıyor, Güven Bana Okuma Provası Yapıldı

Yapımını Aytaç Medya’nın, yapımcılığını Aytaç Ağdağ ve Anıl Oğuz’un üstlendiği, genel koordinatör Ediz Kentkuran’ın yönetimiyle hazırlık sürecine giren Güven Bana filmi önümüzdeki günlerde çekimlere başlıyor. Senaryosu ve yönetmenliği Selçuk Aydemir imzalı filmin okuma provası önceki gün Beykoz Kundura’da gerçekleştirildi. Eğlenceli bir atmosferde yapılan okuma provasında çekimler öncesi kahkahalar havada uçuştu. Sinema sezonunun en iddialı komedilerinden biri olacak Güven Bana’nın zengin oyuncu kadrosunda Cihangir Ceyhan, Okan Çabalar, Ufuk Bayraktar, Erdal Özyağcılar, Özgür Emre Yıldırım, Pelin Karahan, Köksal Engür, Zihni Göktay, yer alıyor.

2. On5 Sıfır7 Film Haftası Basın Toplantısı Yapıldı

2. On5 Sıfır7 Film Haftası’nın basın toplantısı yapıldı. Darbe, Direniş ve Özgürlük temaları üzerinden en seçkin filmlere yer verilecek film haftasının basın toplantısına Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, İl Kültür Müdürü Coşkun Yılmaz, 15 Temmuz Derneği’nden Sedat Ayyıldız, Zekeriya Erdim ve haftanın koordinatörlüğünü yürüten İhsan Kabil katıldı. Etkinlikte Sinemada Algı Yönetimi ve Özgürlük başlıklı ayrıca bir de panel yer alacak.

2. On5 Sıfır7 Film Haftası Basın Toplantısı Yapıldı yazısına devam et

Yıldızlara Bak

Doruk Tüzel’in yönettiği ve Arda Kural, Altan Erkekli, Güven Hokna ile Mehmet Ulay’ın oynadığı Yıldızlara Bak, önümüzdeki aylarda TME Films dağıtımıyla KDF Yapım tarafından vizyona çıkarılıyor.
Doğum esnasında eşini kaybeden Selim, bu acı kaybın sorumluluğunu yüklediği bebeğini terk eder ve onunla yıllarca görüşmez. Tek başına yıllarca karısının yasını tutan Selim, dokuzuncu ölüm yıldönümünü kızının dokuzuncu doğum gününde anarken, kızıyla geçireceği çok vakti kalmamıştır.

Yıldızlara Bak yazısına devam et

Ferhan Baran Yazıyor: Şarkı Olmadan Gün Sona Ermez

Müzik kültürüne katkıları tartışılmaz, tüm zamanların en çok satan solo sanatçısının yaşam öyküsü nasıl anlatılmalı. 42 yıllık kısa ve fakat fırtınalı hayatına çok şey sığdırmış bir pop ikonuna nasıl yaklaşmalı. Görkemli denemeleri ile geniş kitlelerin ilgisini çekmiş Avustralya asıllı yönetmen Baz Luhrmann, bu yıl Cannes Film Festivali’nde prömiyerini yapan ve bitiminde 12 dakika süre ile alkışlanan filmi ‘Elvis’ ile bu külfetli çabanın altından kalkmayı … Devamı… »

Ferhan Baran Yazıyor: Babayı Öldürmek

Alexander Sokurov’un yetenekli öğrencileri ilgiye değer filmler üretmeyi sürdürüyor. ‘Uzun Kız / Dylda’ ile beğenimizi kazanmış olan Kafkasyalı Kantemir Balagov’un ardından aynı yöreden Kira Kovalenko, geçtiğimiz yıl dünya prömiyerini yaptığı Cannes’da ödüllendirilen ikinci uzun metrajı ‘Yumrukları Gevşetmek / Razzhimaya Kulaki’ ile sinemalarımıza konuk oldu. Film, Kuzey Kafkasya’nın ücra bölgesinde yaşayan Ada’nın babasının boğucu … Devamı… »

Ferhan Baran Yazıyor: Korku Dağları Bekler

Korku sinemasına yakın ilgisi olduğu bilinen Scott Derrickson’ın, türün ilham kaynağı ünlü yazar Sephen King’in oğlu olan Joe Hill’in aynı adlı kısa öyküsünden yola çıktığı son filmi ‘Siyah Telefon / The Black Phone’ sıcak yaz günlerinin yeni ürpertisi olmaya aday. Son dönemde pek gözde olan Retro akımının ilginç bir örneği olan film, 1978 yılında Kuzey Denver’da geçen ürkütücü gelişmeler üzerinden ilerliyor. Sakin kasabanın ergenlik … Devamı… »

Korkut Akın Yazıyor: Çalışmayan Ama Çalan Telefon

… boşlukta yankılanır sesi ve nasıl tedirgin eder insanı, nasıl da korkutur! Çocukluk kâbusu gibi… Gerilim ve korku filmlerini beğeniyorsanız, bu filmi seveceksiniz. Basit, yoğun, yalın, kısa ve güçlü. 13 yaşında bir çocuk; alkolik baba, küçük bir kız kardeş arasında hayaller dünyasına dalınca hem okulda hem de mahallede dışlanır. Kentte kaçırılan çocuklar vardır, akıbeti bilinmeyen… “Gaspçı”, yani çocuk kaçıran bilinse de ne tanınır … Devamı… »

Korkut Akın Yazıyor: Müziğin Ruhunu Yakalamak

Sıradan biriyken bir menajerin bulduğu, sıradan bir yaşamı varken dünya çapında şöhrete ulaştığı, sonra da o karmaşa içerisinde ipin ucunu kaçırdığı… hep duyduğumuz bir öyküdür. Burada her iki tarafın da etkisi önemli ve değerlidir. Birbirlerini var etmişlerdir ve birlikte olmadıklarında (belki) ikisi de aynı güce, şöhrete, varsıllığa ulaşamayacaklardır. Bu tür öykülerin sonu -sanki- her zaman hüzün, hüsran ve erken ölümle bitiyor nedense. … Devamı… »