Bosphorus Film Lab’ın Work in Progress Kategorisi ve First Cut Lab’da Yer Alacak Olan Projeler Belli Oldu

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün katkıları, Global İletişim Ortağı Anadolu Ajansı’nın destekleriyle, Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı tarafından bu yıl 23 – 30 Ekim 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilmesi planlanan 8. Boğaziçi Film Festivali’nin endüstri bölümü olan Bosphorus Film Lab’ın Work in Progress kategorisi ve Bosphorus Film Lab bünyesinde bu yıl ikincisi düzenlenecek First Cut Lab’a seçilen film projeleri belli oldu.

Bosphorus Film Lab’ın Work in Progress Kategorisi ve First Cut Lab’da Yer Alacak Olan Projeler Belli Oldu yazısına devam et

Herkes Jamie Hakkında Konuşuyor

Jonathan Butterell’in yönettiği ve Max Harwood, Richard E. Grant, Sharon Horgan ile Lauren Patel’in oynadığı Herkes Jamie Hakkında Konuşuyor (Everybody’s Talking About Jamie), önümüzdeki aylarda UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarılıyor.
Herkes Jamie Hakkında Konuşuyor filmi Jamie Campbell adındaki bir gencin gerçek yaşam öyküsünden beyazperdeye uyarlandı. Sheffield’de yaşayan bir genç olan Jamie, Drag Queen olmak istemektedir. Ailesi ve arkadaşlarını desteğini alan Jamie, toplumun baskısına maruz kalır. Ancak baskılara göğüs geren Jamie, hedefine güçlü adımlarla ilerler.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

8. Boğaziçi Film Festivali’nde Yarışacak Kısa Filmler ve Jüri Üyeleri Belli Oldu

Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı tarafından bu yıl 23 – 30 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek 8. Boğaziçi Film Festivali’nin Ulusal Kısa Kurmaca, Ulusal Kısa Belgesel, Uluslararası Kısa Kurmaca ve Uluslararası Kısa Belgesel Film Yarışmaları finalistleri ile finalist filmleri değerlendirecek jüri üyeleri açıklandı. Jüri üyeleri arasında; yönetmen Banu Sıvacı, yönetmen Cihan Sağlam, sinema yazarı Murat Tolga Şen, yapımcı – yazar Samed Karagöz, yönetmen Senem Bay, yönetmen Vuslat Saraçoğlu gibi isimler yer alıyor. Kısa film yarışmaları sonucunda ödül kazanacaklara toplamda 70.000 TL parasal ödül verilecek.

8. Boğaziçi Film Festivali’nde Yarışacak Kısa Filmler ve Jüri Üyeleri Belli Oldu yazısına devam et

57. Altın Portakal’da Ulusal Yarışma’dan İzlenimler

Altın Portakal’ın 57. yolculuğu olağanüstü koşullarda başladı ve tamamlandı. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Muhittin Böcek’in hastalıkla verdiği mücadelenin dışında etkinliklerin salgın koşulları göz önünde bulundurularak planlanması, organizasyonla ilgili düşüncelerimizi –ki, eleştirilerimizin ‘saklı’ olduğunu vurgulayalım- doğal olarak ikinci plana itiyor. Bu bağlamda, yakın bir süreçte, bir başka önemli festivalden ödülle dönen ve başkan olarak görevlendirilmesi “doktor olmasıyla” açıklanan isim de dâhil olmak üzere jüri oluşumunun mantığına yer vermeyeceğiz.

Devlet Yardımı Ekseninde “Sanat Sineması”

Festivalin Ulusal Yarışma bölümünde bu yıl 12 film yer aldı. Genel olarak bakıldığında, ortaya kimisi fazlasıyla tanıdık, kimi de yeni arayışlara işaret eden filmler izlediğimizi söyleyebilirim; ancak ilk elden altını çizmek istediğim şey, -öteden beri vurgulamakla birlikte- “festival sinemasında” Kültür Bakanlığı olgusunun her geçen gün belirleyiciliğini arttırdığı yönündedir. Desteklenen filmlerle gerçekten bağımsız olan yapımlar arasındaki tematik, hâttâ biçimsel farklılıklar, artık olgu üzerine kalem oynatmayı zorunlu hale getirmiştir. Yönetmeni oto sansüre iten, kamerasını özgürce kullanmasını engelleyen “herkesin bildiği sır” gibi bu durumun varlığı orada duruyorken kimi filmler nasıl bir yöntemle ve hangi nesnel yaklaşımla değerlendirilebilir? Doğrusu bilemiyorum. Bildiğim şey, “sanat sinemasında” cinselliğin neredeyse hiç olmadığı, “zararlı alışkanlıklardan soyunmuş” olarak ele alınan insanın tektipleşmeye doğru hızla ilerlediği ve “parayı verenin düdüğünü öttürdüğü”.

Bu noktada bir paradokstan da söz etmek gerekir: Yukarıdan aşağıya savunulan sanat dili, “yerli ve millî” olmanın dışında, “kutsal aileye” halel getirmeyecek bir bakış içermeli. Biraz da bu yüzden kimi festival filmleri bu yaklaşımı temel alıyor; ancak “çürüme” ve “tükeniş” atmosferi, ülkenin sosyo-politik ve kültürel ikliminden bağımsız olmayacak biçimde, ele alınan ailelerde kendisini gösteriyor. Gerek “Dirlik Düzenlik” , gerek de “Çatlak” bunun başarılı sayılabilecek örnekleri.

Susmak İçin Birçok Neden Var!

Önceki yıllarda bir sektör çalışanı, dizilerde akşam yemeği sahnelerinin -alkolün gösterilmesinin yaratacağı sorunlar nedeniyle- kahvaltıya dönüştüğünü söylemişti. Benzer bir durum festival sineması için de geçerli. Figürler gündelik yaşam formundan kopartılmak zorunda kalınınca gerçeklikle imtihanını kaybediyor, ortaya tuhaf bir manzara çıkıyor. İşin daha vahimi, sözgelimi “Kumbara” filmindeki başrol oyuncusunu, arkadaşıyla sahilde bira içerken gösteren sahne sinema yazarını dahi şaşkınlığa uğratabiliyor, anlatıda gerekli olan bu anları “radikal bir tutum” olarak nitelendirmesine yol açabiliyor. Gidişatın varacağı nokta için kâhin olmaya gerek yok; organizasyona kaynak yaratan erkin, festivallerin seçici kurullarını belirleme konusunda talepkâr olması an meselesidir. Bakalım o zaman hangi “sanat filmini”, nasıl tartışacağız?

Geçmişte kendisine açık kanalların, -sanki mesele bu noktaya gelmeyecekmiş gibi- savunuculuğunu yapanların önce tepki gösterip sonra suskunluğa gömüldüğü yerdeyiz. Evet, herkes her şeyi biliyor; ama konuşmamak için (kimisi adına o güzel günlere tekrar dönüleceği umuduyla, kimisi içinse iklimin sertleşmesinden dolayı) birçok neden var!

İklim Değişirken

Önceden festival filmlerinin ayrı bir dili ve matematiği olduğunu durmaksızın anlatanlar, şimdi kendi yarattıkları manzarayı inkâr ediyor gibiler. Daha metaforik, biçimselliğe daha çok yaslanan ve yaratılan festival iklimiyle uyumlu görünen göz ardı edilip konjonktürle bağ kuran öncelenebiliyor; aydın / yarı aydın tavrı farklılaşıyor. Bir filmin yaşanan olumsuz gelişmeleri -sinemasal bakımdan tartışmalı; ancak samimi bir temelde- kadını merkeze alarak masaya yatırması (“Hayaletler”), diğer filme göre öne çıkması için yeterli olabiliyor. Diğer film demişken (“Gölgeler İçinde”), içerdiği sistem eleştirisi ve finaliyle ortaya koyduğu “mücadeleci ruhun kutsanması”, muhtemelen fazlaca “biçimci” bulunduğu, içinden geçilen ortamda “yaraya merhem olamayacağı” için tercih sebebi olmuyor. Kişisel düşüncem, SİYAD ve Film-Yön jürilerinin verdiği karara paralel biçimde Erdem Tepegöz’ün filminin, festivalin en başarılı yapımı olduğu yönünde. Samimi bir çabanın ürünü olan, kimi parlak anlarına karşın tam da ilk filmden beklenebileceği biçimde yoğunluk içeren, ele aldığı figürleri ve olguları yeterince işleme şansı olmayan “Hayaletler”in tamamen kişisel bir kararla ödüllendirildiğini düşünüyorum. (Benzer şeyler, “pozitif ayrımcılık” içeren ödüller için de geçerli. Bu durum kantarın topuzunun kaçtığına işaret ediyor.) Bu durumun, ilk filminde gayet olumlu sinyaller veren Azra Deniz Okyay’ın sinemasını nasıl etkileyeceğini birlikte göreceğiz.

“Deneyimli” İsimler, Sıradan Filmler

Evet, Türkiye’nin neredeyse son 20 yılına damgasını vuran “festival filmi” olgusunda belli belirsiz bir değişim yaşanıyor. Bunun kalıcı olup olmayacağı şu anda belirsiz. Bu geçiş ikliminde “deneyimli” yönetmenlere de ayrı bir parantez açalım. Sineması adına gerçek bir “U dönüşü”nü gerçekleştiren Derviş Zaim, olasılıkla kariyerinin en sıradan filmiyle, “Flaşbellek”le kapılarımızı çaldı Antalya’da. Konjonktürden fazlasıyla beslenen, kendisini adeta resmi görüşün savunucusu olarak konumlandıran bu filmin sinema dili de çok tartışmalı. “Gölgeler ve Suretler”de olguya nesnel ve soğukkanlı bir bakış atmayı başaran Zaim’in Suriye sorununda emperyalizmi göz ardı etmesi ya da tek doğru sözü, “cani doktora” söyletmesinin ortaya çıkardığı trajikomik durum bir tarafa, yıllardan bu yana oluşturduğu özgün sinemasal arayışlara, teorik zemini çürük, durumu aksiyon ile kurtarmaya çalışan bir yapımla nokta koyması endişe verici. Reis Çelik ise yukarıda yaşanan değişimi açık farkla ıskalıyor; primitif bir yaklaşımla sinemasını yenileyemeden yolculuğunu sürdürüyor. Büyük altüst oluşlar çağında, oluşturduğu “toplumsal duyarlılık taşıyan yönetmen” kimliğini bir kenara iten Çelik’in öyküsü incir çekirdeğini dolduramayacak bir konuya sahip “Ölü Ekmeği”nde izleyicisine iki kez “Kiziroğlu Mustafa Bey” türküsünü dinletmesini anlamak kolay görünmüyor. Atalay Taşdiken ise geliştirdiği sinema diliyle öncüllerinden ayrılıyor. “Kar Kırmızı”, kimi anlarda parlayan senaryosu ve başarılı sinematografisiyle dikkat çekiyor. Finali “dağın fare doğurmasını” andırsa da, yan rollerde tartışmalı performanslar barındırsa da film, çıtanın üzerinde seyrediyor.

Sonuç Olarak

Son olarak “Gelincik” ve “İnsanlar İkiye Ayrılır” üzerinde de durmak gerekir. Orçun Benli’nin politik gerilimi, sinemada yeterince ele alınmayan bir konuyu, soğukkanlı biçimde masaya yatırmayı deniyor. Bunda belli ölçülerde başarılı olduğu da söylenebilir. Filmin en büyük kusuru, kısa filme yakın duran senaryosu ve diyaloglarda alttan alta işleyen ve tekrar duygusu yaratan gerilim müziği. Jüri Ahmet Mümtaz Taylan’ı öne çıkarsa da Kaan Yıldırım’ın performansının filmi sürüklediğini söylemek mümkün. Denenmeyen bir türde dikkate değer bir çalışma.

“İnsanlar İkiye Ayrılır” ise hep sözü edilen dizi estetiğinden bolca nemalanıyor; ancak son bölümde olayları açıklamaya çalıştığı final bir kenara bırakılırsa özgün bir senaryoya dayanıyor. Temposu iyi, kimi anlarda izleyicisini şaşırtmayı başarıyor ve hak ettiği ödüle uzanıyor. Gişede başarılı olmasını ve “festival sineması” ile “gişe filmleri” arasında köprü oluşturmasını dilerim.

Yazının sonunda Muhittin Böcek’e acil şifalar dilerken, daha özgür ruhlu ve sağlık endişesi taşımadan takip edebileceğimiz festivallerde buluşmayı temenni ediyorum.

(14 Ekim 2020)

Tuncer Çetinkaya
ModernZamanlar Sinema Dergisi Editörü
m_zamanlar@hotmail.com

Pilavüstü Aşk

Bülent Terzioğlu’nun yönettiği ve Hande Katipoğlu, Ferit Aktuğ, Ayhan Taş ile Yıldız Asyalı’in oynadığı Pilavüstü Aşk, önümüzdeki aylarda CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla CineMutfak Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Film, ünlü bir restoran zincirinin tek varisi olan Elvan Kaşıkçızade ile pilavıyla İstanbul gece tayfası ve taksiciler arasında meşhur olan seyyar pilavcı Rıdvan Merinos’un aynı ortak amaç için yollarının kesişmesi sonucu başlarından geçen olayları anlatıyor.

Pilavüstü Aşk yazısına devam et

Son Kale Hacıbey: Osmanlı’nın Son Kalesi

Konstantin Konovalov’un yönettiği ve Yurdaer Okur, Deren Talu, Aleksandr Sokolov ile İrakli Maruaşvili’nin oynadığı Son Kale Hacıbey: Osmanlı’nın Son Kalesi, 23 Ekim 2020’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Wonder Yapım tarafından vizyona çıkarılıyor.
18. yüzyılın sonları. Osmanlı İmparatorluğu ve Tuna Siçi Kozakları, Kuzey Karadeniz Sahili için Rusya ile savaşmaktadırlar. Son kale olarak Hacıbey Kalesi kalmıştır. Kozaklar, savaşa ilişkin çok bir mektup ve Andrey adlı Kozak’ı kaleye gönderirler. Kale komutanı Ahmet Paşa mektubu Sultan’a ulaştıracaktır. Ancak Hacıbey ele geçirilir, Paşa zindana atılır. Paşanın kurtulan kızı yardım için harekete geçer.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

Son Kale Hacıbey: Osmanlı’nın Son Kalesi yazısına devam et

Tek Başına

John Hyams’ın yönettiği ve Jules Willcox, Marc Menchaca, Anthony Heald ile Jonathan Rosenthal’ın oynadığı Tek Başına (Alone), 16 Ekim 2020’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Siyah Beyaz Movies tarafından vizyona çıkarıldı.
Jessica, kocasının kaybı ile büyük yıkıma uğrar. Kocasının yokluğuna alışmakta zorlanan Jessica, acısının üstesinden gelebilmek için şehirden kaçmaya karar verir ve kendisine yeni bir hayat kurmaya çalışır. Yeni taşındığı şehirde gizemli bir adam tarafından kaçırılır. Kendisini doğanın ortasında izole bir kulübede kilitli bulan Jessica, buradan kaçmanın yolunu ararken aynı zamanda vahşi doğada hayatta kalmak için de mücadele verir.

    • Basın Bülteni
    • Fotoğraflar
    • Fragman
    • IMDb

Polaroid

Lars Klevberg’in yönettiği ve Kathryn Prescott, Tyler Young, Samantha Logan ile Keenan Tracey’in oynadığı Polaroid, 16 Ekim 2020’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Filmartı Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Eski bir fotoğraf makinası bulan Bird, okuldaki arkadaşlarıyla birlikte bu makineyle fotoğraf çeker. Ancak tahmin edemeyecekleri ve bilmedikleri esrarengiz bir şey vardır. Bu eski polaroid marka makineden fotoğrafı çekilen herkes, makinedeki lanetli bir yaratık tarafından korkunç bir şekilde öldürülmektedir. Bird bu korkunç durumu fark ettiğinde laneti durdurup, bütün arkadaşlarını ve kendisini geç olmadan kurtarabilecek midir?

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Polaroid yazısına devam et

8. Engelsiz Filmler Festivali İçin Geri Sayım Başladı

Covid-19 salgını nedeniyle 12 – 18 Ekim tarihleri arasında çevrim içi olarak gerçekleşecek Engelsiz Filmler Festivali, sekizinci yılında Türkiye’deki sinemaseverlerle buluşmak için gün sayıyor. Pandeminin hayatımız üzerindeki etkilerinin izini sürecek festival, bu yıl Normali Ararken teması çerçevesinde programını şekillendirdi. Salgınıla birlikte hayatlarımızda ortaya çıkan değişimler, bu döneme alışmaya çalışırken anlamı aşınan alışkanlıklarımız ve normal kabul ettiğimiz eskinin gün yüzüne vuran sorunları festivali 8. yılında ilk defa bir tema etrafında program hazırlamaya itti. Festivalin sunacağı programda 27 kadın, 22 erkek yönetmenin 46 filmi gösterilecek.

Yarın Altın Portakal’da Hayaletler Günü

Geçen ay dünya prömiyerini yaptığı Venedik Film Festivali’nin Eleştirmenler Haftası bölümünde en iyi film seçilen Hayaletler, Türkiye’de ilk kez yarın akşam Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde seyirciyle buluşuyor. Azra Deniz Okyay’ın yazıp yönettiği, yapımcılığını Dilek Aydın’ın üstlendiği film, festivalin Ulusal Uzun Film Yarışması’nda jüri ve seyirci karşısına çıkacak. Eleştirmenlerin “Etkileyici ve mükemmel bir ilk film” sözleriyle övgülere boğduğu ve yılın en iyi çıkışlarından biri olarak işaret ettiği Hayaletler filmi tüm Türkiye’de elektriklerin aniden kesildiği tek bir gün içinde yaşananları dört farklı karakterin birbirine geçen hikâyeleri üzerinden anlatıyor.

Aile Hükümeti’nin Yeni Fragmanı Yayınlandı

Yapımını RNK Prodüksiyon’un, senaryosunu Seçil Çömlekçi’nin, yönetmenliğini Burak Demirdelen’in üstlendiği Aile Hükümeti komedi filmi 09 Ekim’de vizyona giriyor. Başrollerinde Alper Saldıran ve Aslıhan Malbora’nın yer aldığı filmin eğlenceli yeni fragmanı seyirciyle buluştu. Çekimleri Çanakkale Asos’ta gerçekleşen Aile Hükümeti, köy öğretmeni Salih’in, Elaldı köyünü akraba evliliklerinden kurtarmak için verdiği mücadeleyi konu alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Yeni fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

1. Sinemaport Ödülleri

Sinema dünyasının çok ses getirecek yeni ödülleri, bu sene Sinemaport tarafından dağıtılacak. Sinemaport Ödülleri’yle sinema, dizi ve tiyatro dünyasının en iyileri ödüllendirilecek. Bu sene 1.si düzenlenecek ödül töreniyle ilgili detaylar yakında açıklanacak. Jüride kimlerin olacağı, halk oylamasının nasıl yapılacağı, adayların nasıl belirleneceği, hangi kategorilerin olacağı gibi tüm bilgiler yakında sinemaport.com’da.

1. Sinemaport Ödülleri yazısına devam et

Gerçek Kahraman

Shawn Levy’nin yönettiği ve Ryan Reynols, Taika Waititi, Jodie Comer, Joe Keery ile Lil Rel Howery’nin oynadığı Gerçek Kahraman (Free Guy), 13 Ağustos 2021′de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Matt Lieberman’ın ile Zak Penn’in senaryosunu birlikte yazdığı filmin konusu şöyle: Guy, Free City’de basit bir hayat yaşayan bir banka memurudur. Her zaman pozitif enerji ve neşeli bir iyimserlik yayar. Ancak Guy, aşırı şiddet içeren video oyunu Free City’de bir arka plan oyuncusu olduğunu keşfedince her şey değişir. Guy artık kendi hikâyesini yazmak ve kendi dünyasını kurtarmak zorundadır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb
  • Korkut Akın Yazıyor

Gerçek Kahraman yazısına devam et