Kırmızı Halı, 31 Ekim Cumartesi 17:15’te Yayında

Sinema dünyasının en büyük yıldızları, güncel gelişmeler ve renkli görüntüler, 24 TV ekranından Kırmızı Halı Programı ile evlerimize konuk oluyor. Programda bu hafta, 8. Boğaziçi Film Festivali’nin ve 39. İstanbul Film Festivali’nin Uluslararası Yarışma ve Ulusal Belgesel Yarışması ödül törenlerinden haberler var. Kırmızı Halı Programı’nda bundan böyle her hafta alanında öne çıkmış isimlerden film önerileri alınacak. Programın bu haftaki konuğu, Kovan adlı ilk uzun metraj filmi ile oldukça ilgi çeken yönetmen Eylem Kaftan oldu. Sinema dünyasından birçok renkli görüntünün yer aldığı Kırmızı Halı, Cumartesi günü saat 17:15’te 24 TV’de gösterimde.

Çifte Bela: Sihirli Ayna

Marcus H. Rosenmüller’in yönettiği ve Luis Vorbach, Jona Gaensslen, Margarita Broich ile Marie Leuenberger’in oynadığı Çifte Bela: Sihirli Ayna (Double Trouble and The Magical Mirror), 13 Kasım 2020’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Limonata Entertainment tarafından vizyona çıkarıldı.
Hangimizin hayali değildir ki bizden bir tane daha olsun ve her istediğimizi yapsın, her işimizi halletsin. İşte okulda derslerinde pek de başarılı olmayan Frido’nun bu hayali, bir gün girdiği terk edilmiş lunaparkta keşfettiği sihirli bir aynayla gerçek olur. Frido’nun aynadan çıkan ikizi yapmak isteyip de yapamadığı her şeyi gerçekleştirecektir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Arto Arsenyan’ı Kaybettik

Aren Perdeci ile Ela Akyamaç’ın yönettiği Yitik Kuşlar ve Seçkin Yasar’ın yönettiği Sevgilim İstanbul filmlerinde rol alan Arto Arsenyan, 30 Ekim 2020 Cuma günü hayatını kaybetti. Yitik Kuşlar’da 1915 yılında Anadolu’da bir Ermeni köyünde, varlıklı bir ailenin çocukları olan Maryam ve Bedo’nun hayatlarından bir kesit anlatılıyor. En büyük tutkuları besledikleri kuşlar olan çocuklar bir sabah kuşlarına bakmak için evden kaçar giderler. Döndüklerinde ev ve köy bomboştur. Köy adeta hayalet bir köye dönüşmüştür, çocukları zorlu bir macerada beklemektedir. Arto Arsenyan’a tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Perşembe Sineması Evde Programında, Burası Kaliforniya Değil Gösteriliyor

Perşembe Sineması Evde Programı gösterimlerinde 05 – 08 Kasım tarihlerinde Burası Kaliforniya Değil (This Ain’t California) adlı film gösteriliyor. Alman Demokratik Cumhuriyeti’nde 1980’lerde ortaya çıkan kaykay tutkusunu canlandıran film, çocukluktan asi gençlik yıllarına üç kaykaycının maceraları üzerinden bildik her şeyin değiştiği 1989’lara uzanıyor. Görüntüler eşliğinde bir zamanlar tehdit olarak görülen sokak kültürünün oluşumu aktarılıyor.

Perşembe Sineması Evde Programında, Burası Kaliforniya Değil Gösteriliyor yazısına devam et

Genç Sinemacı Umut Evirgen’den Üç Yeni Proje Geliyor

İlk uzun metraj filmi Ben Bir Denizim ile Adana Altın Koza Film Festivali’nden ödülle dönen genç yönetmen Umut Evirgen, Dünyanın En Hafif Filmi isimli uzun metrajını da karantina sürecinde bitirdi. Film, galasını uluslararası bir festivalde yapmaya hazırlanıyor. Evirgen’in proje geliştirme aşamasında olan Annesinin Kuzusu isimli uzun metraj film projesi ise Ankara Film Festivali Proje Geliştirme Platformu’na seçildi. Projenin oyuncu kadrosu önümüzdeki günlerde şekillenecek.

Alman Banliyösünde Paranoya

Bir toplumda yabancı olmak kolay değil. Almanya’da tanınmış bir firmada saygın bir kimya mühendisi olarak çalışıyorsanız, doktora tezi ile uğraşan Alman bir eşe sahip olsanız bile. Daha önce İKSV Filmekimi Festivali seçkisinde yer almış 2015 yapımı ilk uzun metrajı ‘Babam / Babai’ ile tanıdığımız Visar Morina imzalı ‘Yabancı / Exil’, böylesine bir kimlik krizinin izini sürüyor. Refah bir banliyö semtinde (film Köln’de çekilmiş) üç çocuklu ailesiyle rahat bir yaşam sürdüren Kosova kökenli Cafer Kryeziu, tadını kaçıran olayların etnik kimliği ile ilintili olduğu düşüncesindedir.

İşi ile ilgili hayati önemdeki bilgi kendisinden saklanır. Firmanın e-posta listesinden haberi olmadan çıkartılır. İş arkadaşlarının kendisini anlamadığını, adıyla, aksanıyla alay edildiğini kurmaktadır. Laboratuvar atığı ölü farelerin önce oturduğu evin bahçe girişine, daha sonra çalışma odasının kapısına asılması, posta kutusunun fare cesetleri ile doldurulması sabrını taşıracak, şiddet eğilimini tetikleyecektir.

Baştan söyleyelim, göçmenlik olgusuna romantik açıdan yaklaşmayan bir film ‘Yabancı’. Filmin iyi bir sosyal statüye sahip beyaz yakalı ana karakterinin derdi, çağımız talihsiz göçmenlerinin sorunlarından çok farklı. Bir yurtsuzluk, kendini içinde yaşadığı topluma ait hissedememe duygusundan muzdarip Cafer. Filmin ilk yarısında Cafer’in bakış açısından izliyoruz olan biteni. Ekonomik ve sosyal refah içindeki gelişmiş Alman toplumunda soğuk ve duyarsız insan ilişkilerine tanık oluyoruz. Lakin, Cafer de sütten çıkmış ak kaşık değildir. Alman karısının da yüzüne çarptığı gibi, çalışma arkadaşları ile düzgün ilişkiler kuramayışının nedeni, kendi iticiliğinden kaynaklanmaktadır belki de. Filmin ikinci yarısında görüş açımız genişler. Gerçek olaylar ve Cafer’in paranoyaları iç içe geçerken, ana karakterin, çaresiz kurbandan öte tüm kusurları ile bir anti-kahraman’a dönüşmesi gecikmez.

Yönetmen Morina henüz 15 yaşındayken, Milosevic’in zulmünden kaçarak ailesiyle birlikte Kosova’dan Almanya’ya sığınmış. Cafer gibi uzun yıllar doğduğu topraklardan uzakta bambaşka bir kültürün içinde yoğrulmuş. Bu açıdan yurtsuzluk derdini en iyi anlatabilecek sinemacılardan. Ana karakterine yaklaşımı nesnel. İçinde yaşadığı refah toplumunun ruhsuzluğunu, robotvari insan ilişkilerini gözler önüne sererken, Cafer’in, Almanya’da (ya da benzer gelişmiş Batı ülkelerinde) süregelen yabancı düşmanlığı ve ırkçılıktan beslenen paranoyasına mesafeli yaklaşmasını bilmiş. Cafer’in ofis tuvaletlerinde gönül eğlendirdiği hemşerisi temizlikçi kadını, aralarındaki sınıf farkı nedeniyle aşağıladığını gözler önüne sermekten kaçınmamış.

Ağır ağır ilerleyen ve giderek harlanan paranoyayı sakin ve sabırlı bir dille anlatıyor yönetmen. Minimalist bir tutumla, Cafer’in rutinini zaman zaman izleyiciyi bıktıracak ölçüde yineliyor. Görüntü yönetmeni Matteo Cocco’nun kirli sarı, gri renklerdeki seçimleri etkileyici. Klostrofobik iç mekânlar, laboratuvardaki fare labirentlerini hatırlatan ofis koridorları, bitmek bilmeyen ofis kapıları, çözülmekte olan bir evliliğe eşlik eden ölü ışıklandırılmış ev içleri, yönetmenin huzursuz dünyasını kurmasını sağlamış. Benedikt Schiefer’in düzensiz aralarla yankılanan tiz perdeden tehditkar piyano tınıları, paranoya yükseldikçe tedirginliği artan Cafer’in ensesinde biriken tere karışmış.

Ağırlıklı olarak tek karaktere odaklanmış filmde yakın planlar çoklukla kullanılmış. Cafer rolünde Misel Maticevic kusursuz bir performans sunuyor. Alman eşi Nora rolünde ise eşsiz oyuncu Sandra Hüller her zamanki gibi parlak bir oyun veriyor. ‘Yabancı’, ilmek ilmek ördüğü paranoid yapısıyla izleyici içine çeken ancak gizeminin yanıtlarını kolay ele vermeyen çok iyi kotarılmış bir film. İKSV çevrimiçi gösterimlerinin ardından sinemalara uğruyor.

(05 Kasım 2020)

Ferhan Baran

[email protected]

Mustafa Cemil Tual’i Kaybettik

İthal filmciliğimizin duayenlerinden Yeni Tual Film’in efsane sahibi Hasan Tual’in oğullarından Mustafa Cemil Tual, 29 Ekim 2020 Perşembe günü Kıbrıs’ta kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Yeni Tual Film özellikle aksiyon ve macera türü filmlerin ithalatçısı olarak biliniyordu. Jean Claude Van Damme filmlerini getiren şirket olarak da tanınan firmanın bir başka ünlü filmi de Joel Coen, Ethan Coen kardeşlerin ilk filmleri Kansız (Blood Simple) filmiydi. Tual’in cenazesi, 30 Ekim 2020 Cuma günü Girne Çatalköy Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip aynı köyde toprağa verilecek. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

3. Uluslararası Dostluk Kısa Film Festivali’nin Ana Jürisi Açıklandı

Bu yıl Yunus Emre anısına 04 – 06 Aralık 2020 tarihlerinde düzenlenecek olan 3. Uluslararası Dostluk Kısa Film Festivali, dünyanın birçok ülkesinden yoğun başvuru aldı. Direktörlüğünü Faysal Soysal’ın, Genel Koordinatörlüğünü Mehmet Lütfi Şen’in üstlendiği festivalin ana jürisi de açıklandı. Başkanlığını Görüntü Yönetmeni Vedat Özdemir’in üstlendiği jüride, Yönetmen Hilal Baydarov ile Maria Lafi, Oyuncu İrem Altuğ ve Akademisyen Öktem Başol yer alıyor.

3. Uluslararası Dostluk Kısa Film Festivali’nin Ana Jürisi Açıklandı yazısına devam et

Dayı: Bir Adamın Hikayesi Filminin Vizyon Tarihi Ertelendi

Adana, Hatay, Mersin ve İstanbul’da 6 haftada çekilen, Ufuk Bayraktar’ın başrolünde yer aldığı Dayı: Bir Adamın Hikayesi filminin daha önce 06 Kasım olarak açıklanan vizyon tarihi korona virüs salgını nedeniyle ileri bir tarihe ertelendi. 20 milyon TL.lık bütçesi ile son zamanların en yüksek bütçeli filmi olma özelliğine sahip olan Dayı: Bir Adamın Hikayesi filminde Bayraktar‘a, Gizem Karaca, Ahmet Varlı, Turgut Tunçalp, Beste Bereket ve Ümit Çırak gibi isimler eşlik ediyor.

Aşk Seni Bulur

Hakan Yücel’in yönettiği ve Fırat Kaya, Aslı Şimşek, Şevki Özcan ile Tolga Öz’ün oynadığı Aşk Seni Bulur, 06 Kasım 2020’de TME Films dağıtımıyla Yücel Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Esnaf Haydar’ın oğlu Kerem, fizik mühendisidir. Çapkın bir genç olan Kerem işsiz olduğu için kızların parasını yiyerek zaman geçirir. Bir gün yaşanan tesadüfler sonucu Melek adında mahalleye yeni taşınan genç bir kızla tanışan Kerem, onu görür görmez hayatının aşkının bulduğunu anlar. Bu durum üzerine mahalle esnafı, Kerem’in Melek’le iletişim kurması için türlü planlar yapar. Kerem, kızın kalbini kazanabilecek midir?

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Aşk Seni Bulur yazısına devam et

Ercan Kesal’ın Yazıp Yönettiği Nasipse Adayız, Mannheim Film Festivali’nde Yarışacak

Katıldığı festivallerden ödülle dönen, Ercan Kesal’ın ilk uzun metrajlı filmi Nasipse Adayız festival yolculuğuna devam ederken bir yandan da 30 Ekim’de Türkiye’de vizyona girmek için gün sayıyor. Türkiye’deki vizyonu sonrasında festival yolculuğunu kaldığı yerden sürdürecek film ilk olarak 12 – 22 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek Mannheim – Heildelberg Film Festivali’nde yarışacak. Film, genç ve azimli bir doktorun Beyoğlu Belediye Başkan aday adayı olmasını anlatıyor.

Kundura Sinema, Unesco Dünya Görsel ve İşitsel Kültürel Miras Günü’nü, The Brillant Biograph Özel Gösterimiyle Kutluyor

Kundura Sinema, Unesco Dünya Görsel ve İşitsel Kültürel Miras Günü’nün bu seneki temasına paralel olarak Avrupa’nın ilk kaydedilen filmlerinin yer aldığı The Brillant Biograph adlı bir özel gösterimi düzenliyor. 1900’lerin Paris, Berlin, Amsterdam ve Londra’sını yeniden keşfetmeye davet ediyor. 8K dijital tarama teknolojisi kullanılarak restore edilen bu görüntüler, sinemanın ilk günlerine ait kayıtları, en zengin görselleri yıl sonuna kadar Kundura Sinema’nın takipçileriyle buluşturuyor.

Kundura Sinema, Unesco Dünya Görsel ve İşitsel Kültürel Miras Günü’nü, The Brillant Biograph Özel Gösterimiyle Kutluyor yazısına devam et