TÜRVAK Koleksiyonu Sergisi Eskişehir’de Açıldı

20. Eskişehir Uluslararası Film Festivali etkinlikleri devam ediyor. 16 Kasım akşamı festivalde Sinema Kültürüne Katkı Ödülü alan duayen yapımcı Türker İnanoğlu’nun onuruna TÜRVAK Koleksiyonu Sergisi, Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Bilim, Kültür ve Sanat Merkezi / Sazova Parkı’nda açıldı. Festival Yönetmeni Doç. Dr. Serhat Serter, TÜRVAK yetkilileri ve Öğr. Gör. Meltem Cemiloğlu Altunay konuşmaları ile açılan sergİ 160’a yakın eserden oluşuyor.

Bir Filme Hazırlık Süreci Lüks Değil, Gereklilik

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sinema Genel Müdürlüğü destekleri ile Anadolu Üniversitesi ve İletişim Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen 20. Eskişehir Uluslararası Film Festivali devam ediyor. Festivalin Türk Sineması seçkisinde yer alan Sibel filminin festivaldeki gösterimi Sinema Anadolu’da gerçekleştirildi. Gösterimin ardından Damla Sönmez’ın katılımıyla bir söyleşi gerçekleştirildi. Söyleşinin moderatörlüğünü Çağrı Yılmaz üstlendi.

Bir Filme Hazırlık Süreci Lüks Değil, Gereklilik yazısına devam et

Aşkın Formülü Yok

Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):

Günümüzdeki vahşi ekonomik çark gereği sinemalarda çalışan elemanlar da o kadar hızlı değişiyor ki bu hafta muhatap olduğunuz gişedeki, kapıdaki, büfedeki elemanı mütebaki haftada göremeyebiliyorsunuz. Yeni kuşak sinema çalışanları eskiyi pek bilmediğinden artık “makinist” kavramı da unutmaya başladı sanırım. Şehrin merkezi yerindeki çok salonlu sinemada filmimi seyrettim, çıkarken bilet kesen, daha doğrusu yer kuponunu kontrol eden elemana sinemada kaç makinist olduğunu sorayım dedim. Anlamamış gibi duraksayınca “Filmleri nasıl gösteriyorsunuz? Bir kişi makine dairelerini dolaşıp düğmeye basarak mı filmi başlatıyor?” dedim. “Haa abi, ben arada gidip görüntüyü, sesi, ışıkları, perdeyi kontrol edip geliyorum.” dedi. Dolayısıyla bizim kuşak sinemaseverler film seyrederken görüntüde veya seste herhangi bir arıza hissettiğinde eski zamanlardaki gibi boş yere “Makiniiist” diye seslenmesin, çünkü o sırada gösterim odasında makinist yok. “Makiii…” diye seslenip “…neee” diye devam etseler de faydası yok, çünkü makine o sesi duymuyor. (05 Ağustos 2018)

Sanatçılarla ilgili beğeni ve hayranlıklarımda, sevdiklerim, sevmediklerim, ayıldıklarım, bayıldıklarım, kapısında kul olabileceklerim gibi çeşitli kategorilerim var. Yavuz Bingöl ile Mustafa Keser’i bir kategori yukarı taşıdım ve “Ne Sevdiğim Belli Ne Sevmediğim” kategorisine aldım. Kime ne faydası var bilemem ama duyurmuş olayım. (22 Temmuz 2018)

Hayatın İçinden / Olduğu Gibi / Bir Turgut Yasalar Hikâyesi Yazma Gayreti 3: Hava o kadar sıcak ki, “Boş ver güneşte yürüyüp D vitamini almaya.” dedim kendime; gölgeli kaldırımdan eve dönüyorum. Marketten alışverişimi yapmışım, Ergenekon caddesinden Bilezikçi sokağa girmişim. Sokağın tenhalığının verdiği cesaretle, sıcağın bunaltısını azaltmak için gömleğimin düğmelerini göbeğime kadar açmışım, yürüyorum. Kafamı kaldırdım, baktım karşıdan iki 70’lik geliyor. 70’lik dediysem rakı değil, ak saçlı, hanım hanımcık görüntülü iki bayan. Hemen, ayıp olmasın diye, telaşla, göbek tarafımdan başlayarak gömleğimin düğmelerimi kapattım. Tam yanlarından geçerken birisi “Kese 15 lira.” deyince yanındaki, “Çüşşş, 15 lira mı?” diye tepki vermesin mi? Hem 70’lik, hem bayan, hem İstanbul’un orta yerinde ikamet ediyorlar. Vallahi ben utandım, hatta şaştım. Tam burada, kıssadan hisseye gelirsek: Kimin, ne olduğu, nasıl davranacağı, kadınmış, erkekmiş, uzunmuş, kısaymış, hiç belli olmuyor. Onun için siz siz olun dış tesirler yüzünden disiplininizi bozmayın, topluma örnek olmaya devam edin. (22 Temmuz 2018)

Bu ses sanatçılarımızı da bazen anlamak mümkün olmuyor “Ağlatman beni aynalar, söyletmen beni aynalar” hüznünden “Bahça duvarından aştım, sarmaşık güle dolaştım” türküsüne geçmek nedir arkadaş? Bülent Ersoy da bazen “Tuti-yi mucize guyem”den sonra efkârlanıp “Ablan kurbaaan olsun sana” diye feryad-ı figan ediyor ya, onun gibi. Ya hüzünlenenlerle ya da neşelenenlerle dalga geçiyorlar herhalde. (26 Temmuz 2018)

Kabak tadı veren “Kanlı Ay Tutulması” fotoğraf ve yazılarına alternatif soru: Diğer tutulmalar “Sütlü Ay Tutulması” mı oluyor? (28 Temmuz 2018)

Sayın yetkilinin ısrarla “Ümmet şuuru, ümmet şuuru” şeklindeki basın açıklamasının verdiği çağrışımla sorayım: Mehter marşımızın “Türk milleti, Türk milleti, aşk ile sev milliyeti”, dizesini de “Türk ümmeti, Türk ümmeti aşk ile sev ümmiyeti” şeklinde mi algılamalıyız? (30 Temmuz 2018)

Yeni sistemde mutluluğun anahtarı: Ekmeğe, elektriğe, doğalgaza yapılan zamlara üzüleceğinize, Milli Piyango’nun artık makineden de alınabileceğine ve Sayısal Loto’nun haftada iki kez oynanabileceğine sevinin. (31 Temmuz 2018)

Nereden çıkardım bilmiyorum ama son iki günde TRT Müzik’te iki kez kulağıma çarpan “Yeşil çimen üzerinde aşık oldum ben sana” türküsü ile “Cevizin yaprağı dal arasında, güzeli severler bağ arasında” türküsü arasında kesin bir akrabalık var kanaatindeyim. Dolar 5 bin TL.yi geçmiş. (01 Ağustos 2018)

“Toplum çürümüş, çürümüş” ifadesi yanlış. Toplumu böyle ifade edersek felçli hayvanlara pazar arabasından protez ayak yapanlara, hesabına yanlış havale edilen 22.000 lirayı sahibine iade edenlere haksızlık yapmış olmuyor muyuz? Bence toplumun hepsi değil, belirli bir yüzdesi çürümüş. (07 Ağustos 2018)

Rahmetli Orhan Veli, çok ileri görüşlü bir şairmiş, taa o zamanlardan bu zamanları görmüş; “bedava” şiirini yazmış. Üsküdar’dan motora bindim, boğazı geçtim püfür püfür, bedava; Beşiktaş’ta indim, meydanda -affedersiniz- sıkışmışlığımı giderdim bedava; Pangaltı istikametine giden belediye otobüsüne bindim serin serin, bedava. Gelgelelim benim bedavalarımın yaşlılıktan kaynaklanan bir lütuf olduğunu hatırlayınca moralim yerle yeksan oldu. (08 Ağustos 2018)

(24 Kasım 2018)

Sadi Çilingir

sadicilingir@sadibey.com

Remo Değerli’yi Kaybettik

Sinemamızın karakter oyuncularından Remo Değerli, 15 Kasım 2018 Perşembe günü hayatını kaybetti. Rol aldığı sinema filmleri arasında Hor Görme Garibi, Vatan Kucağında, Günahkar, Sen Benimsin, Düştüm Çıkmazlara, Çağdaş Bir Köle, Yemin, Yetimler Ahı, Aşkımın Mahkumuyum, Kanlarıyla Ödediler, Dağ, Hızlı Takip, Bizim Mesele gibi filmler olan Remo Değerli’nin cenazesi, 16 Kasım 2018 Cuma günü toprağa verildi. Merhuma tanrıdan rahmet kederli ailesine sabırlar dileriz.

Damla Sönmez’e Sibel Filmiyle Yılın Performansı Ödülü

Bu yıl 16 – 24 Kasım 2018 tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşan 20. Eskişehir Uluslararası Film Festivali, son iki yıldır olduğu gibi bu yıl da seçkisindeki yerli filmlerde dikkat çeken iki oyuncuya Yılın Performansı ödülünü verdi. Sibel filmindeki oyunculuğuyla Damla Sönmez’e Yılın Performansı Ödülü 16 Kasım’da festivalin açılış gecesinde takdim edildi. Damla Sönmez ödülünü İletişim Bilimleri Fakültesi’nden Doç. Dr. Sırrı Serhat Serter’in elinden aldı.

Damla Sönmez’e Sibel Filmiyle Yılın Performansı Ödülü yazısına devam et

Eskişehir Uluslararası Film Festivali’ne Coşkulu Açılış

8. Eskişehir Uluslararası Film Festivali görkemli bir gece ile başladı. Açılış töreni, festival için hazırlanan tanıtım filminin gösterilmesi ve Festival Yönetmeni Doç. Dr. Serhat Serter’in açılış konuşması ile başladı. Serter, “20 yıl önce Gülseren Hocayla ‘Bir etkinliğimiz var, afişimizi asar mısınız?’ diye cadde cadde gezerek başladığımız bu festivalde, böyle bir kalabalığı görmek bizi çok mutlu ediyor.” sözleriyle başladığı konuşmasında festivale destek verenlere teşekkür etti.

Eskişehir Uluslararası Film Festivali’ne Coşkulu Açılış yazısına devam et

Yaz

Kirill Serebrennikov’un yönettiği ve Teo Yoo, Roman Bilyk, Irina Starshenbaum ile Anton Adasinsky’nin oynadığı Yaz (Leto), 23 Kasım 2018’de Başka Sinema dağıtımıyla Fabula Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Genç müzisyen Viktor, Sovyet müzik tarihinin en popüler gruplarından Kino’yu kurmanın arifesindedir. Ülkede dolaşan kaçak plaklar, rock’n roll ve blues kültürünün yaygınlaştığının habercisidir. Viktor’un yolu, ülkenin en iyi şarkı yazarlarından, Zoopark grubunun lideri Mike Naumenko ile kesişir. Mike eşi Natacha ve Victor arasında, müzikle yoğrulmuş ve dönemin ruhunu iliklerimize kadar hissettiren bir aşk üçgeni doğacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor

Politika, Ayrımcılık ve Kadın Dayanışması Üzerine Bir Soygun Hikâyesi

Amerikan sinemasının çağdaş yaratıcılarından Steve McQueen, 60’lı ve 70’li yılların yıldız oyuncusu ile aynı adı taşır. Siyahi yönetmen siyasi bir aktivistin direnişini ele aldığı 2008 yapımı ilk uzun metrajı ‘Açlık / Hunger’ ve üç yıl sonra usta oyuncu Michael Fassbender ile bir kez daha çalıştığı cinsel bağımlılık üzerine gözüpek ‘Utanç / Shame’ ile sinefillerin baştacı olmuştur. Brad Pitt’in yapımcılığında daha geniş imkanlı bir prodüksiyon olan, Amerikan tarihinin acılı kölelik geçmişi üzerine 2013 yapımı üçüncü projesi ’12 Yıllık Esaret / 12 Years A Slave’ Oscar ödülüne kadar uzanmış olmasına rağmen sinema endüstrisinin ticari gözle bakmadığı sinemacılardan biridir McQueen.

Bizde de gösterimi devam eden son çalışması ‘Dul Kadınlar / Widows’ yönetmenin ana akım sinemayla bir flörtü olarak ele alınabilir. Cinai işleriyle tanınmış İngiliz yazar Lynda La Plante’nin 80’li yıllarda BBC’de yayınlanmış televizyon dizisinden beyazperdeye uyarlanan filmde, orijinalinde Londra’da geçen hikâye Chicago kentine uyarlanmış. Temelde bir soygun öyküsü anlatıyor gözüken yapımın, ırk ayrımcılığı, sosyal sınıfların çeşitliliği ve suç oranının yüksekliği gibi kriterler açısından Chicago’yu ABD’nin mikrokozmosu olarak kullanma tercihi çok belirgin.

Filmin hareketli açılış bölümünde bir soygun girişimi, garajda sonlanan polis takibi ve ardından gelen patlamayı izliyoruz. Feci şekilde ölen soyguncular geride yaslı dul kadınlar bırakıyor. Kocaları birlikte iş yapmasa koca kentte yolları pek kesişmeyecek farklı sınıf ve ırktan kadınlardır bunlar. Soyguncuların başı Harry Rawlings’in (Liam Neeson) hayır işleriyle uğraşan ve gösterişli bir dairede yaşayan siyahi eşi Veronica (Viola Davis) güçlü bir kadındır ama şehrin yoksul 18. bölge belediye meclisi üyeliğinde de gözü olan siyahi çetenin kocasının çaldığı ve patlama sırasında kül olan parayı kendilerine iade etme tehdidi aldığında o da hazırlıksızdır. Kocasının özenle tuttuğu ve bir sonraki soygun planının detayları dahil olmak üzere her türlü bilginin yer aldığı defter eline geçtiğinde, çalınan parayı yerine koymak için soygun işine girmeye karar verir. Ancak bu işte kendisine yardım edecek kişilere ihtiyacı vardır. Hayatları tehlike altında olan diğer dul eşleri bir saunada toplayarak, onları hayatta kalabilmek için tek çarenin bu soygunu birlikte kotarmak olduğuna ikna etmeye çalışır.

Karmaşık entrikası ve aksiyon unsurlarıyla başlangıçta McQueen’in önceki işlerine mesafeli bir yerde görünen ‘Dul Kadınlar’, yönetmenin seçimleri ile bildiğimiz soygun filmlerinden ayrışıyor. Soygun hikâyesini Hitchcock’un ‘MacGuffin’i olarak düşünün. Yönetmenin asıl derdi Chicago özelinde yolsuzluk, siyasi entrika ve ayrımcılık ile bozulmuş bir toplumun genel resmini çekmek. Dinamik giriş sekansında soygun ve polis takibi ile hırsızların eşleriyle birlikte olduğu özel anları koşut kurguyla verdiği ilk açılış sekansında, farklılığını ortaya koymaya başlıyor zaten usta sinemacı.

Kenti meşgul eden belediye meclisi üyeliği seçim kampanyası sürecinde ırklar arası mücadeleyi sergilerken taraf tutmuyor. Siyasi iktidar uğruna beyazın da siyahın da aynı aşağılık yollara başvurduğunu vurguluyor. Filmin belki de en çarpıcı sekansında, beyaz aday Jack Mulligan’ın (Colin Farrell) güney Chicago’nun yoksul mahallesinden kendi yaşadığı ve seçim kampanyasının merkezi olarak kullandığı refah semtteki gösterişli evine doğru araba yolculuğunu tek plan olarak çekmiş. Bizler siyahi şoförün kullandığı otomobilin arka koltuğunda aday Mulligan ile asistanının yaptığı konuşmaya kulak verirken, tek kamera yoksulluktan refaha geçişi tam zamanlı bir plan sekansta görüntülüyor.

‘Dul Kadınlar’ #MeToo hareketine gönülden destek veren bir kadınlar dayanışması filmi aynı zamanda. Yönetmenin ilk kez kadın karakterleri merkeze oturttuğu çalışmasında, erkekler dünyasında hayatta kalmaya çalışan farklı sınıf ve ırktan dört kadının mücadelesini izliyoruz. Özgüveni yüksek güçlü Veronica kocasının ölümüyle herşeyini kaybetmiştir. Polonya göçmeni aileye mensup gösterişli sarışın Alice (Elisabeth Debicki) hayattayken dayağını yediği kocasının ardından yaşamını sürdürebilmek işbilir annesinin (Jacki Weaver) zorlamasıyla fahişeliğe yönelmek üzeredir. Meksika kökenli Linda (Michelle Rodriguez) ölen eşinin teminat olarak gösterdiği dükkanını kaybetmiştir. Bu üçlüye sonradan şoför olarak katılan siyahi Belle (Cynthia Erivo) ise babasız kızını büyütebilmek için işten işe koşan emekçi bir kadındır.

‘Kayıp Kız / Gone Girl’ün (Şikagolu) yazarı Gillian Flynn ile birlikte yazdığı senaryodan yola çıkan McQueen başta eşsiz Viola Davis olmak üzere göz kamaştırıcı bir oyuncu kadrosunu mükemmel yönetmiş. Yan rollerde Lukas Haas (Alice’in zengin müşterisi), yaşlı kurt Robert Duvall (baba Mulligan) gibi deneyimli isimleri, ‘Kapan / Get Out’un Oscar adayı mazlumu Daniel Kaluuya’yı gözü dönmüş psikopat Jatemme Manning kompozisyonunda izlemenin keyfine varıyoruz.

Görünürdeki soygun öyküsü çerçevesinde cinsel ayrımcılığı, ırkçı polis şiddetini, ırklar arası evliliği, yolsuzluk ve derin siyasi yozlaşmanın kökenlerini (filmin Al Capone benzeri eski gangsterlerin ortaya çıktığı ve daha sonra kanunen aklandığı Chicago’da geçmesi boşuna değil) irdeleyen, bunu yaparken anaakım sinemanın seyirlik unsurlarını ustaca kullanan ‘Dul Kadınlar’ı ben pek sevdim. Bana 70’li yılların sosyal eleştiri kaygısı taşıyan Lumet, Pollack ya da Pakula benzeri sinemacıların çabalarını hatırlatan bu özel film yılın en ilgiye değer Amerikan yapımlarından biri.

(22 Kasım 2018)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Sihirbazın Balonları

Andres Couturier ile Todd Resnick’in yönettiği ve Toby Kebbell, Lily Collins, Keith Wickham ile David Holt’un seslendirdiği animasyon film Sihirbazın Balonları (Here Comes The Grump), 07 Aralık 2018’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Balon krallıkları, komik ejderhalar ve mutluluk büyüleri yapan sihirbazlar arasında geçen bir macera. Terry, ninesinin anlattığı masalların neşe dolu kahramanlarını hâlâ dün gibi hatırlamaktadır. Oysa garip bir olayla kendini masal dünyasında bulduğunda oranın hiç de neşe dolu bir yer olmadığını fark edecek ve mutluluğu geri getirmek için yeni arkadaşlarıyla birlikte heyecan dolu yeni bir maceraya çıkacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Sihirbazın Balonları yazısına devam et

Musabbar

Rotin Engin Tutuş ile Erdal Tutuş’un yönettiği ve Mahmut Kemal Sarıaltın, Cemre Cansaatçı, Reza Mollozade ile Emine Söyler’in oynadığı Musabbar, 01 Mart 2019′da MC Film dağıtımıyla Büyük Galileo Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Hz. Süleyman’ın ölümünün ardından, himayesinden çalışan Musabbar cinleri kibre kapılarak, dünyaya hükmetmeyi planlamışlardır. İnsanları kullanmaya başlayan Musabbar Cin Kavmi, yaptıkları büyülerle onların yoldan çıkmalarına neden olur. Soyunun tükenmesi durumu ile karşı karşıya olan zengin bir ağa da, bunun önüne geçmek için Musabbar cinlerinin karısıyla münasebete girmesine izin verir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

Musabbar yazısına devam et

Kafalar Karışık Filmi İçin Ünlü İsimler Bir Araya Geldi

Başrollerinde sosyal medya fenomenleri Bilal Hancı, Fatih Yasin ve Atakan Özyurt’un yer aldığı komedi filmi Kafalar Karışık’ın setinde önceki gün basın toplantısı gerçekleşti. Filmin setinde önceki gün gerçekleşen basın toplantısında filmin oyuncularının yanı sıra konuk oyuncular da basınla bir araya geldi. Behzat Gerçeker, Samsun Demir, Derya Uluğ ve Ece Seçkin’in konuk oyuncu olarak rol aldığı sahne sinemaseverleri kahkahaya boğacak.

SinemaDansAnkara 2018 Uluslararası Dans Filmleri Festivali

Türkiye’deki genç sanatçılara platform oluşturmak ve dünyadan en güncel dans filmlerini Türkiye’deki sanat tutkunlarına ulaştırmak amacıyla düzenlenen SinemaDansAnkara2018 Uluslararası Dans Film Festivali, 22 – 26 Kasım 2018 tarihleri arasında, Goethe – Institut Ankara’da 5. kez düzenleniyor. Sanat yönetmenliğini misafir akademisyen Mehmet Şafak Türkel’in üstlendiği festivalde, başta Almanya, Hollanda, Italya, İspanya, Yunanistan olmak üzere, 16 ülkeden filmler izleyiciyle buluşuyor. SinemaDansAnkara2018 Uluslararası Dans Film Festivali’nin bu yılki ana teması Disiplinlerarası Etkileşim ve Dijitalleşme olarak belirlendi.

  • Basın Bülteni
  • Tanıtım Filmi

SinemaDansAnkara 2018 Uluslararası Dans Filmleri Festivali yazısına devam et

Müslüm, Avrupa’ya Müziğin ve Sevginin Gücünü Anlatacak

Şarkıları dilden dile dolaşan Müslüm Gürses’in hayatından uyarlanan Müslüm, bugün (15 Kasım) Avrupa’da vizyona girdi. Seyircilerin salondan çıktıktan sonra bile etkisinden kurtulamadığı, yoğun bir duygu atmosferine sokan film, Almanya, Belçika, Fransa, İngiltere, Hollanda, Avusturya, Danimarka ve İsviçre’de aynı anda gösterime giriyor. Müslüm, İngilizce, Almanca, Fransızca ve Flemenkçe olmak üzere dört dilde düzenlenen altyazıyla seyirciyle buluşacak.

Müslüm, Avrupa’ya Müziğin ve Sevginin Gücünü Anlatacak yazısına devam et