Bu Hafta bomontiada Avlu’da: Kutsal Geyiğin Ölümü

bomontiada, Eylül ayına kadar yaz boyunca her Çarşamba TV+ sponsorluğunda Açık Havada Başka Sinema, her Cuma ise Avluda Caz konserlerine ev sahipliği yapıyor. Konserler ve açık hava sinemasına katılımları ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor. 18 Temmuz Çarşamba günü 21:30’da gösterilecek, sezonun mutlaka görülmesi gereken Yorgos Lanthimos filmi Kutsal Geyiğin Ölümü’nde (The Killing of a Sacred Deer) başrolleri Colin Farrell ve Nicole Kidman paylaşıyor.

Türkiye Sinema Biletlerini e-ticaretten Alıyor

2017 Mart ayından bu yana sinema bileti satışı yapan Hepsiburada, Türkiye’nin sinema alışkanlıklarıyla ilgili önemli bilgiler ortaya koydu. Verilere göre Haziran ayında; okulların kapanması, bayram tatili ve yazın gelmesinin de etkisiyle sinema salonları 2018’in en kalabalık dönemlerinden birini yaşadı. Hepsiburada, Türkiye’de sinema bileti satan ilk ve tek e-ticaret sitesi olarak sinemasever müşterilerinin sinemaya gitme alışkanlık ve eğilimlerini açıkladı.

Türkiye Sinema Biletlerini e-ticaretten Alıyor yazısına devam et

Kaan Müjdeci’ye Türkiye ve Japonya’dan Sonra Almanya’dan da İki Büyük Destek

İlk filmi Sivas ile dünya çapında birçok ödüle layık görülenyönetmen Kaan Müjdeci’nin, senaryosunu yazdığı ve yönetmenliğini üstleneceği ikinci filmi Iguana Tokyo ile ilgili de güzel haberler gelmeye devam ediyor. Sonbaharda çekimleri başlayacak olan, başrollerinden birinde Marcello Mastroianni ve Catherine Deneuve’ün ortak kızları, Chiara Mastroianni’nin oynayacağı filme, uluslararası film endüstrisine katkı sağlamayı amaçlayan iki Alman kuruluşundan destek geldi. Iguana Tokyo’ya ilk destek 2004 yılında kurulan Medienboard’dan gelirken, ikinci destek 1998 yılından itibaren birçok yapıma güçlü katkıları bulunan BKM Film fonundan geldi.

Dört Köşeli Üçgen

Birçok insan için hayat tekdüzedir. Sabah kalkar, kahvaltı yapar ya da yapmaz, işe gider… iyi kötü ekmek parası kazanmak için çalışır, akşam ya kahvede oyun oynar ya da evinde oturur. Ertesi gün de aynıdır, daha ertesi günler de… Arada değişen pek bir şey yoktur yıllar geçse de. Ne etliye sütlüye karışır ne bir değişiklik düşünür ne de kimseye bir öneride bulunur. Tipik bizim insanımız… Bu, sorgulamak gerektiğinin göstergesidir, yani yaşam sorguladıkça anlam kazanır. Sorgulamak, ama en ince ayrıntısına kadar ve anlamlandırarak sorgulamak -hayır, sonuca varmaktan söz etmiyoruz, sadece sorgulamak- bir şeylerin ayırdına varmakla özdeştir de aynı zamanda.

Kim ilgilenir?

Salah Birsel’in,–kimi edebiyatçılar tarafından, ülkemizde ilk olarak nitelenen- felsefi romanıdır. Okur yazarlığımız oranında okunmuştur, yani okurun ilgisi neredeyse yok denebilecek düzeydedir kitaba. Bu tür, tecimen olmayan ama insanı derinden etkileyen, anlatmakta bile güçlük çekilen konuları ancak kısafilmciler izleyiciye sunarlar.

Kısafilm, sadece süresi kısa olan film demek değildir, bir coşkuyu, bir umudu, bir heyecanı aşkla anlatmak demektir. Profesyonelce yapılsa bile tecimen değildir asla. Sanatçıların, kimseye değil, kendilerine borcunu ödemesidir kısafilmler. Çerçeveler yerli yerindedir, mizansenler doğru ve etkilidir, oyuncular alabildiğine derinlemesine oynamışlardır tabii rol çalmaksızın, dekor aksesuar belki zayıftır ama mekânlar örtüşür düşlenenlerle, diyaloglar ne eksik ne fazladır, efektlerle süslemek yerine görüntülerle anlam güçlendirilmiştir. Kısacası kimseye kendini kanıtlama derdi yoktur kısafilmin de, kısafilmcinin de.

Gözlemcinin cesareti

Mehmet Güreli, Salah Birsel’in, bu gerekli ilgiyi görmemiş, ama değeri çok yüksek olan romanını, Görkem Yeltan’ın senaryosundan, duyguyu tam verebilmek için siyah/beyaz çekmiş. Gözlemci, yani filmin ana karakteri, bir şarap fabrikasında çalışır. Kendisini uluslararası düzeyde gören, uykusunda bile gözlemciliğini sürdüren biridir. Ne yapıyorsa onu söyler. Karşısındakiler, buna müdürleri, patronları da dahil, Gözlemcinin yanıtlarını anlamasalar da bir şey söyleyememenin haklı sıkıntısını yaşarlar. Yanlışları yok mudur? Vardır belki, ama o yanlışın yanlış olduğunu söyleyebilecek güç ve doğruda birileri yoktur ki. Yapabilecekleri tek şey işten atmaktır ve onu yaparlar.

Dördüncü köşe…

Kızkulesi, İstanbul’un simgesidir, ama Kızkulesi’nden görülen manzara hem eksik hem de kötüdür… Çünkü Kızkulesi’nin görünmediği bir İstanbul manzarası İstanbul’u anlat(a)maz. Bu çerçeveden baktığınız zaman, bir köşesinde durduğunuz dörtgenin ancak üç köşesini görürsünüz ve anlatırken de o üç köşe ile yetinmek zorundasınızdır.

Mehmet Güreli, bir kısafilm çekmiş. Yetkin dili, sakin kamerası, abartısız oyuncularıyla gerçekten zor bir işin üstesinden gelmiş. İzleyiciye bir şey söylemiyor, bir vaadi de yok… Sadece gösteriyor. Yorum, perdede gördüklerini kendi yaşamıyla karşılaştıracak izleyicinin.

Dört Köşeli Üçgen, yönetmen: Mehmet Güreli, oyuncular Mustafa Dinç, Kaan Çakır, İlyas Özçakır… 27 Temmuz’dan başlayarak gösterimde…

(23 Temmuz 2018)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

19. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali

İzmir’de aralıksız olarak devam eden tek sinema festivali olan İzmir Uluslararası Kısa Film Festivali (International İzmir Short Film Festival), bu yılda “Daha Çok Film – Daha Çok İzleyici” anlayışıyla 19. kez yola çıkıyor. Kültür Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Sinema Genel Müdürlüğü, Buca Belediyesi, Konak Belediyesi, Karşıyaka Belediyesi, Bornova Belediyesi ve Migros’un katkıları ile 30 Ekim – 04 Kasım 2018 tarihleri arasında gerçekleştirileceği duyurulan festivale başvuru yapılabilecek son tarih ise 01 Eylül 2018 Cumartesi olarak açıklandı. Başvurular http://izmirkisafilm.org/application-form.php linkinden yapılabiliyor.

19. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali yazısına devam et

Kısalar Beyoğlu Sineması’nda Başlıyor

Beyoğlu Sineması’nda yerli kısa film seçkilerine ve söyleşilere yer verecek olan kısa film gösterimleri başlıyor. 21 Temmuz günü gerçekleştirilecek olan ilk program, SİYAD 2018 Kısa Film Finalistleri adını taşıyor ve SiYAD (Sinema Yazarları Derneği) Kısa Film Kurulu tarafından SİYAD Ödülleri için seçilen beş filme yer veriyor. Gösterimde yer alacak olan kısa filmler Hastabakıcı, Hinterlant, Kötü Kız, Sirayet ve Toprak. Yaklaşık bir saat sürecek kısa film programının ardından kısa filmcilerle bir söyleşi de gerçekleştirilecek. Söyleşide son dönemin en çarpıcı kısa filmleri yönetmenleriyle birlikte ele alınırken, SİYAD Kısa Film Kurulu’nun kısa filme bakış kriterleri ortaya konulacak.

Kısalar Beyoğlu Sineması’nda Başlıyor yazısına devam et

Sadi Çilingir Yazıyor: Yalnız Hayaller Kaldı

Çeşitli Anadolu kentlerinde mütevazı bütçelerle düzenlenen film festivallerini küçümsememek lazım. Bazen öngörüleri ile sinemaseverleri şaşırtabiliyorlar. Misalen, 10. Uluslararası Çaydaçıra Film ve Sanat Festivali geçen yıl Perihan Savaş’a onur ödülü vererek değerli sanatçıya sinema adına vefa borcu ödemiş oldu. Festival dönüşünde de sanki Perihan Savaş’ın şansı açıldı. İstanbul’a döndüğünün haftasında mı, ayında mı ne Mehmet … Devamı… »

Yılın İlk Yarısında Sinemaseverler Yerli Filmleri Tercih Etti

2018 yılının ilk altı ayı geride kaldı. Medya Takip Merkezi’nin Box Office Türkiye’nin raporuna dayanarak verdiği bilgilere göre, yılın ilk yarısında toplam sinema seyirci sayısının 36 milyon 989 bin 48 olduğu görüldü. Aynı raporda, yerli filmleri tercih eden seyirci sayısının 23 milyon 817 bin 914, yabancı film seyirci sayısının ise 13 milyon 171 bin 134 olduğu açıklandı. Medya Takip Merkezi’nin medya araştırmasında ise, yazılı, görsel ve internet medyasında yerli filmler içinde en çok konuşulan haber başlığının 8 bin haberle Arif V 2016 olduğu tespit edildi. Arif V 216’yı 4 bin 391 haber başlığı ile başrollerinde Ahmet Kural ve Murat Cemcir’in yer aldığı Ailecek Şaşkınız filmi takip etti.

Mamma Mia! -Yeniden Başlıyoruz-

Amasız fakatsız, art niyetsiz ve önyargısız olmak dünyanın en güzel yaşamı demektir. “Yüreğinin götürdüğü yere gitmek”tir ki, herkesin istediği, ancak yerine getiremediği bir düştür.

Peki, ne etkiler insanı da, o güzelliği yaşayamaz? Toplumsal baskılar, örf, adet, gelenek görenek, ileriye yönelik kaygılar, iş ve eş bulma mücadelesi, ardından gelen aş savaşımı… Hepsi birden engel olarak çıkar insanın karşısına, masallardaki aşılmaz dağlar gibi.

İşte, bu devam ve başlangıç (ilginçtir, hem devam hem başlangıçtır, 10 yıl önceki filmi unutmayanlar için) filmi, Abba’nın insanın içine işleyen müzikleriyle biz izleyicileri sarıp sarmalıyor yine.

Yüreğine devlet olma

Okulun mezuniyet gününden -When i kissed the teacher, müthiştir ve okul yöneticilerini şaşkınlığa sürüklerken biz izleyicileri de filmin içine taşıyor daha başlangıçta- sonra Donna, sırılsıklam aşık olur karşısına çıkan gençlere. Ege Denizinin o canlılığını yaşatan adalarından birinde kızını doğurur. Muhtemel biyolojik babalarının ve dünyanın en zenginlerinin de yer alacağı bir oteli annesi adına açmak kızının yapmak istedikleridir: Fırtınalarla sınanmış bir açılış olacaktır…

Müziklerle büyüyen bir hayat

Abba’nın hayatın her anına her alanına uyan -tabii, film için yeniden düzenlendiği gibi bazı sözleri de değiştirilmiş, ister istemez- şarkıları zaten hemen herkesin belleğinde ve daha ilk tınısıyla siz de oturduğunuz koltuğa sığmıyorsunuz.

Tam bir seyirlik Mamma Mia! “Düşlerinde özgür dünya” olan insanların keyifle, heyecanla ve umutla izleyeceği bir film.

Kıssadan hisse…

Düşlerinizde kurduğunuz o barış ve aşk dolu dünyayı gerçekleştirmek için hiçbir eksiğimiz yok aslında. Amasız fakatsız, önyargısız ve art niyetsiz olmak yetecektir. Sadece sen, ben, o değil, siz, biz, onlar… hepimiz istemeliyiz. Bırakırsak yanlışları ve yanılgıları, başarırız.

Ege’nin o güzelim adalarından doğallık fışkırıyor. Elinizi uzatsanız tutabileceğiniz kadar yakın karşı kıyılarında ise beton yığınları yükseliyor. Nasıl da üzücü değil mi? Film boyunca hep onu düşündüm: Neden biz bu kadar düşmanız doğaya? Neden boğuyoruz betona?

Türkiye’nin tanıtımı için böylesi bir film tasarımı, böylesi bir projesi neden yok? Kıyılarımızı betondan temizlesek, doğal haline getirsek ve böyle yaşam dolu, cıvıl cıvıl filmler yapsak -sadece filmle sınırlamamak gerek; dinletiden tiyatroya, heykelden resme, dansa kadar bütün sanat dallarında-, o umutlarımızı bağladığımız turizm gelişmez mi? Geç kalınıyor, bir an önce hayata geçirilmeli bu projeler… Dar bakışlı paracı zihniyet her geçen gün bitiriyor o güzellikleri…

Mamma Mia!

(21 Temmuz 2018)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Yarım ile Yamalak

Kubilay Yılmaz’ın yönettiği ve Adem Eraydın, Selahattin Çakır, Gülnihal Demir ile Şevki Özcan’ın oynadığı Yarım ile Yamalak, 17 Ağustos 2018’de Özen Film dağıtımıyla Vera Production tarafından vizyona çıkarıldı.
Hayri ile Erol çok yakın ve samimi iki arkadaştır. Hayri düzgün, Erol ise tam bir yalancı, üç kağıtçı, sahtekâr ve en kısa yoldan parayı bulup kızlarla yemeye çalışan biridir. Hayri kirayı ödemediği için evinden kovulur; Erol’a yamanır ve macera başlar. Erol hem iş bakıp hem de Hayri’yi idare etmeye çalışırken karşına Leyla çıkar. Erol, kendine özgü üslupla yazdığı şiirleri ve tarzıyla bir mafya babasının yeğeni olan Leyla’ya yıldırım aşkıyla tutulur.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman

Yarım ile Yamalak yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: Gökdelen -Skyscraper-

Sıcak yaz günlerinde hem üzerinizdeki -yoğun nemden kaynaklanan- ataleti atmak hem de kendi halinizde kalmak için en iyi mekanlar sinema salonları oluyor, bana kalırsa. Tam yazlık filmler giriyor gösterime… hem sizi yormuyor hem de biraz merak, biraz heyecan ile keyifli bir gün geçirebiliyorsunuz (tabii, kışın da mümkün bu, soğuklardan kaçmak için). Gökdelen, belki de bir gerçek öyküden yola çıkılarak oluşturulmuş en … Devamı… »

Müsaadenizle Büyükler Filminin Çocuk Oyuncuları Büyüklere Taş Çıkartıyor

Talip Karamahmutoğlu’nun yeni filmi Müsaadenizle Büyükler’de bekçi rolünü canlandıran Emre Altuğ “Filmin senaryosu, çocukların büyüklerle diyaloglarını ve ilişkilerini anlatan, çocuklara nasıl bakılması ve onların nasıl algılanması gerektiğini, çocuklarla hayvanlar ve insanlarla hayvanlar arasındaki ilişkileri anlatan, sorumluluklarımızı gösteren, son derece güzel çalışılmış ve hazırlanmış bir senaryo.” dedi. Aralık 2018’de gösterime görmesi planlanan filmin çekimlerine 12 Temmuz Perşembe günü, Sarıyer Zekeriyaköy’de start verildi.