Kış Uykusu

Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):

Yerli filmlerimizin sesli çekilmediği, yabancı filmlerin dublaj yapıldığı yıllarda oyuncuları seslendiren dublaj sanatçılarının bazıları adeta ses verdikleri oyuncularla birlikte anılırdı. Genelde Hayri Esen, Ediz Hun ve Ayhan Işık’ın; Toron Karacaoğlu, Cüneyt Arkın’ın; Jeyan Mahfi Ayral, Türkan Şoray’ın; Belkıs Özener ise sinemamızın dört yapraklı yoncası, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın ve Fatma Girik’in şarkılardaki sesi olarak bilinir ve hatırlanır. Yabancı film dublajlarında da efsane seslendirme sanatçıları vardır. Ülkemizde Sylvester Stallone, Sezai Aydın’ın; Anthony Quinn, Agâh Hün’ün; Robert De Niro, Ali Gül’ün sesiyle yıllarca konuşmuşlardır. 23 Mart’ta kaybettiğimiz Ercüment Balakoğlu ise ses verdiği oyuncu çokluğu açısından adeta rekor kırmıştır. Balakoğlu’nun çeşitli sinema filmi ve TV dizilerinde ses verdiği oyuncular arasında Vahi Öz, Reha Yurdakul, İsmail Hakkı Şen, Kemal İnci, Faruk Savun, Ünsal Emre, Turgut Özatay, Şemsi İnkaya, Niyazi Er, Necdet Kökeş, Orhan Çağman, Hidayet Pelit, Ahmet Açan, İhsan Baysal, Sırrı Elitaş, Tuncer Necmioğlu, Hüseyin Zan, Bilal İnci, Baykal Kent, Mümtaz Alpaslan, Kenan Pars ve daha birçok tanınmış oyuncumuz vardır. Mekânı cennet olsun. (24 Mart 2018)

Mecburi reklam izlerken yakında TV.nin sesini kısmayı, sinemada kulaklarıma tıkaç takmayı düşünüyorum. Daha geçen aya kadar Haluk Bilginer deyince “Kış Uykusu”, Ahmet Mümtaz Taylan deyince “Daha” aklıma gelirdi; dünden beri Haluk Bilginer deyince internet, Ahmet Mümtaz Taylan deyince dondurma yalamak aklıma geliyor. Sanırım son zamanlarda çok fazla reklam izlemeye başladım. (27 Mart 2018)

Önümüzdeki hafta sinemalarımıza sanki “Karı Koca Film Günleri” veya “Koca Karı Film Günleri” düzenleniyor. “Eyvah Karım” ve “Karımı Gördünüz mü?” adlı yerli filmler ile “Eski Kocam(ız)” adlı yabancı film gösterime girecek. (30 Mart 2018)

Bizim kuşak hatırlar; Allah rahmet eylesin, İhap Hulusi her Milli Piyango bileti için tablo gibi resimler çizerdi. Günümüzde yapılanlar geçmiş güzellikleri hatırlattıklarında yararlı oluyorlar fakat kaderin cilvesi, aynı zamanda kendilerini de ikinci plana atmış oluyorlar. En taze örneği Beyoğlu Belediye binası. Restorasyon sonrası karşısına geçip bakın, “Zamanının mimarları ne kadar güzel, şaheser bir taş bina yapmış.” diyorsunuz; kafanızı 50 grad (dik açının yarısı) açıyla yukarı kaldırdığınızda tepesine kondurulmuş modern ekleme katı görünce zamanımız insanının “zevksizliğine hayran kalıyorsunuz” veya “zevkine hayran kalmıyorsunuz.” İkisi de aynı şey. (31 Mart 2018)

Kuruyemişçiye girdim, “100 gram kahve ver.” dedim. Makinede çekti, kesekâğıdına doldurdu, ağzını katladı. “At şu torbaya” dedim. “Ağzını zımbalayaym abi.” dedi. “Konuşmasın diye mi?” dedim. “Evet abi.” dedi. Manalı, manalı güldük. Eski Türkiye’de böyle bir espri aklıma gelmemişti. Demek ki espri üretiminde dahi zamanın ruhu önemli. (Yine eskiden “mânâlı, mânâlı” derdik, sonra kelimeler de bozuldu.) (31 Mart 2018)

Maşallah Mehmet Selçuk Bilge, Guinness Rekorlar Kitabı’na girse yeridir. Bir filmde, birden fazla işi üstlenmede rekoru Mehmet Selçuk Bilge kırdı sanırım. 37. İstanbul Film Festivali’nde yarışma dışı gösterilecek olan “Kuluçka” adlı filminin künyesinde Mehmet Selçuk Bilge’nin adı şöyle yer alıyor: Yapım Şirketi: MSB Film, Yönetmen: Mehmet Selçuk Bilge, Senarist: Mehmet Selçuk Bilge, Görüntü Yönetmeni: Mehmet Selçuk Bilge, Kurgucu: Mehmet Selçuk Bilge, Özgün Müzik: Mehmet Selçuk Bilge, Yapımcı: Mehmet Selçuk Bilge, Dünya Hakları: Mehmet Selçuk Bilge. (Paylaşımın başında sanatçının adını bendeniz de üç kez de kullanarak rekora katkıda bulundum.) (03 Nisan 2018)

Sinemamızda bazı sanatçılarımızın isimleri gösterilen bütün ihtimama rağmen farklı yazılagelmişlerdir. İsimlerin özelliğinden midir, nüfus memurlarının azizliğinden midir orası bilinmez. Son örnek Murat Düzgünoğlu’nun yönettiği Halef adlı filmin başrol oyuncularıdır. Filmin başrollerinde Muhammet Uzuner ve Muhammed Cangören oynuyor. Diğer örneklerden ilk akla geleni Tarık Papuçcuoğlu’dur. Sanatçının soyadı film afişlerinde Papuçcuoğlu (Hayattan Korkma), Papuccuoğlu (Şevkat Yerimdar), Papuççuoğlu (Benim Adım Feridun) şeklinde de yazılmıştır. Attila Özdemiroğlu’nun (Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi) adı da bazı film afişlerinde Atilla (Kilit) olarak geçer, ki böyle yazılımına sanatçı fevkalade kızarmış. (03 Nisan 2018)

Şu sıra sinemalarda ve TV.lerde gösterilmekte olan bazı dizi ve filmlere bakınca, memleketimizin sinema sektörü ile tarım sektörü arasında benzerlikler olduğu konusunda bir çağrışım oluştu hafızamda. Şöyledir hafızamda oluşan bu çağrışım: Eskiden beri sinemamızda, filmlerin o sezon hangi konulara yoğunlaşacağı esen rüzgâra göre belirlenir. Misalen birisi tutar “Hazreti Yusuf” (başrolünde oynayan Yusuf Sezgin’in kulakları çınlasın, severim kendisini, çok tatlı adamdır) diye bir film çeker ve vizyonunu Ramazan’a rastlatır. Bu film aşırı ilgi görünce, ertesi sinema sezonunda memleket tarihinde ne kadar hazret varsa beyazperdede arz-ı endam eder. O yıl soğan çok para eder, ertesi yıl çiftçimiz domatesi, patatesi bir kenara bırakır, her yere soğan eker. Sinemalarda gösterilmiş “Bordo Bereliler 2: Afrin”, gösterilecek “Vatana Millete Can Feda”, TV.lerde gösterilmekte olan “Söz” ve “Savaşçı” gibi dizilere bakarsak, gösteri sektörümüz memleketin halihazırdaki havasından, suyundan, etinden sütünden maşallah çok güzel fayda sağlıyor. Keza Şahan Gökbakar, kendi adıyla kafiyeli “Kayhan”dan umduğunu bulamayınca yine “Ne varsa Recep’te var” deyip “Recep İvedik 6”nın çalışmalarına başladı. Gerçi Recep İvedik kabak tadı verdi ama demek ki hâlâ sevenleri var. (04 Nisan 2018)

(26 Mayıs 2018)

Sadi Çilingir

sadicilingir@sadibey.com

Doğmamış (Yönetmen: Brandon Christensen)

Brandon Christensen’in yönettiği ve Christie Burke, Jesse Moss, Rebecca Olson, Jenn Griffin’in oynadığı Doğmamış (Still / Born), 29 Haziran 2018’de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Mary sonunda hamile kalmayı başarmıştır ancak doğum sırasında ikizlerinden biri hayatını  kaybeder. Başına gelen bu sarsıcı durum diğer bebeğinin de kötü bir ruh tarafından tehlikeye atılabileceğini düşündürür. Kafasında dönmeye başlayan bu düşünce Mary’yi çok korkutacaktır, adeta çılgına döndürecektir. Bebeğinizi korurken O’nun için tehlike siz olabilir misiniz? Kim tehlike altındadır? Bebek mi? Anne mi? Yoksa herkes mi?

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

Aklın Gözü

Andrew Goth’un yönettiği ve Sam Neill, Melia Kreiling, Tom Payne ile Antonia Campbell’in oynadığı Aklın Gözü (Mind Gamers), 15 Haziran 2018’de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Bir grup dahi öğrenci, insanların zihinlerini birbirlerine bağlayabilen kablosuz sinir ağı ve bu ağ üzerinden insan becerilerinin birbirlerine aktarılabileceği müthiş bir yazılım yaparlar. Bu dünyada bir ilktir. Fakat kısa bir süre sonra bu teknolojiyi bir kitle kontrol aracı haline getirme tehdidi oluşturan karanlık güçler ortaya çıkar ve gençler kendilerinin çok daha büyük ve daha korkutucu bir deneyin parçası olduklarını öğrenirler.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Dünyanın Tüm Kötülükleri

Lynne Ramsay imzalı ‘Hiçbir Zaman Burada Değildin / You Were Never Really Here’, sanatçının 6 yıl aradan sonra çektiği dördüncü uzun metrajı. İskoçya doğumlu sinemacıyı, ilk ikisi bizde gösterilmemiş ‘Ratcatcher’ (1999), ‘Morvern Callar’ (2002) ve ‘Kevin Hakkında Konuşmalıyız / We Need To Talk About Kevin’ (2011) filmleriyle tanıdık ve sevdik. Geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali’nde senaryo ve erkek oyuncu dallarından çifte ödüllü son çalışmasını heyecanla bekliyorduk. Önce Adana Film Festivali’nde, daha sonra geçen senenin Filmekimi’nde seçkiye alınmış ancak yönetmenin yeni kurgusu beklendiğinden film programdan çıkarılmıştı.

Baştan söylemek gerekirse, beklediğimizin ötesinde bir film, katıksız bir başyapıt Ramsey’nin filmi. Önceki filmlerinden çok daha tekinsiz ve kapkara bir dünyayı ustalıkla tasvire soyunan sinemacı, Amerikalı yazar Jonathan Ames’in aynı adlı 90 sayfalık kısa romanından yola çıkmış. Öykünün ana karakteri Joe ile başına torba geçirmiş halde ölümü arzuladığı sahnede karşılaşıyoruz. Akabinde, gece vakti bir otel odasında tamamladığı işin kanıtlarını ortadan kaldırırken izleriz onu. Elindeki kanlı çekiç ile bir seri katil izlenimi vermektedir yüzü seçilemeyen adam. Çöp kutusunda yakılan fotoğrafının alevi çekmeceden alınan İncil ile söndürülen, yatağa saçılmış eşyalar arasında parlak rengiyle göz alan künyenin sahibi küçük kızın vahşi bir cinayetin kurbanı olduğunu düşünürüz. Joe’nun küçük kızları pedofil tacirlerin elinden kurtarmaya çalışırken her türlü şiddete başvurmaktan çekinmeyen bir tetikçi olduğunu anlarız daha sonra.

Sürprizlerle, yanılsamalarla anlatır öyküsünü yönetmen. Anti-kahraman Joe’nun geçmişi hakkında doğrudan bilgi vermez. Aralara onun geçmişinin hayaletlerinden ve acılı çocukluk yıllarından bölük pörçük anılar serpiştirerek, eksik parçaları izleyicinin biraraya getirmesini ister. Özgün romanın ve filmin adından hareketle ‘görünmez’ olmayı seçmiştir Joe. Çocukluğunun travmatik anılarında, Joe’nun adam öldürürken kullandığı topuz başlı çekicin benzeriyle karısına ve küçük oğluna eziyet eden baba figürü belirir. İri bedenini kaplayan derin yara izleri Afganistan’da yaşadığı dehşetli yıllardan kalmadır muhtemel. Bir küçük gofret için öldürülen küçük kızın can çekişmesi ya da konteynır içine yığılmış Uzak Doğulu ölü bedenlerin görüntüsü kafasının içinde döner durur. Yaşlı annesiyle gözlerden uzak mütevazi evinde karabasanlarıyla boğuşurken, dünyanın tüm kötülükleri peşini bırakmayacak, bir senatörün seks tacirlerince kaçırılmış küçük kızının izinde yeni aldığı işi onu daha önce yaşadıklarını aratmayacak bir dehşet girdabına sürükleyecektir.

Her filmiyle izleyicisini şaşırtan Ramsey son filmiyle kariyerinde yeni bir doruk noktasına imza atmış. Ana metnin kara film özelliklerini kendine özgü bir biçimde çözmüş. Hem tür izleyicisinin beklentilerini karşılıyor, hem benzersiz bir karakter çalışmasına imza atıyor. Baştan itibaren saf sinemanın peşinde. Sinemada hikâye anlatımının temel özelliklerini araştırıyor. Olan biteni kelimelerle anlatmak ya da gözümüzün içine sokmaktan ziyade, duyularımızla hissetmemiz üzerine geliştirmiş çabasını. Joe’nun ne yaptığı, ne söylediği veya neden yaptığından ziyade kafasının içiyle meşgul Ramsay. Onun nefes alıp verişi, sessiz çığlığı, gözlerinden süzülen yaş, iflah olmaz ölme arzusunun nedenleriyle yüzleştirmeyi yeğliyor izleyicisini. Çağdaş sinemanın belki de en mükemmel oyuncusu Joaquin Phoenix bu açıdan en büyük şansı. Usta oyuncu da İskoçyalı sinemacı ile çalışmanın ayrıcalığını yaşarken, olağanüstü yorumuyla ‘The Master’dan sonra bir kez daha büyülüyor bizleri.

Ramsay kara film kurallarını oynarken işin kolayına kaçmıyor. Kan reva şiddet sahnelerini dolaylı yoldan vermeye özen gösteriyor. New York’ta pedofillerin ziyaret ettiği lüks randevu evinin güvenlik kamerasından aktardığı şiddet sahnelerinde, otel odasındaki kanlı hesaplaşmayı kurşunun çatlattığı aynanın camından izlediğimiz bölümde yönetmenlik dersi veriyor. Thomas Townend’in New York’un arka sokaklarını, izbe otel odalarını, lüks malikanelerini turlayan, Joe’nun alacakaranlık dünyasının içine dalan tedirgin görüntüleri, Radiohead’in gitaristi Jonny Greenwood’un metalik müzik çalışması ve de Paul Davies’in bu kapkara dünyayı sarmalayan huzursuz ses tasarımından sonuna dek yararlanıyor. ‘Angel Baby’ benzeri pop şarkılarını vahşet yüklü sahnelerin fonuna yerleştirerek tezat ve yanılsama duygusunu pekiştiriyor. Tribünlere oynayan hesaplı bir duygusallıktan özenle kaçınıyor. Joe’nun ölmekte olan kurbanının yanına çöküp, onunla birlikte Charlene’in seslendirdiği fondaki şarkıya (I’ve Never Been To Me) eşlik ettiği unutulmaz sahnede çaresizliğin hüznünü derinden yakalıyor.

Tematik benzerliğiyle 40 küsur yıl öncesinin Scorsese klasiği ‘Taksi Şoförü / Taxi Driver’ ve anti-kahramanı Travis’e, Joe’nun annesi ile ilişkisi üzerinden Hitchcock’un ünlü filmi ‘Sapık / Psycho’ya selam gönderen Lynne Ramsay filmi, klasik anlatımı reddeden yaratıcı kurgusu ve kusursuz yönetmenliğiyle şimdiden sinema tarihine geçmeyi hak ediyor.

(24 Mayıs 2018)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Vizyondan Önce İftar Yemeğinde Bir Araya Geldiler

01 Haziran 2018 Cuma günü vizyona girmeye hazırlanan ve başrolünü Şafak Pekdemir ve Burak Serdar Şanal’ın paylaştığı Deniz ve Güneş filminin ekibi vizyon öncesinde iftar yemeğinde buluştu. Filmin oyuncularından Burak Serdar Şanal ve Eylül Öztürk’ün olduğu yemekte filmin Yönetmeni Barış Denge, yapımcıları Mehmet Toptan ve Yaşar Tolga Bozkurt yanı sıra prodüksiyon ekibi yer aldı.

Sicario: Day Of The Soldado, 29 Haziran’da Sinemalarda

Gerilimi, acımasızlığı ve oyuncu performanslarıyla hafızalara yerleşen Dennis Villeneuve’ün yazıp yönettiği Sicario’nun devam filmi Sicario: Day of the Soldado filminde Josh Brolin ve Benicio Del Toro yeniden karşımızda. 29 Haziran’da gösterime girecek filmde, ajan Mat Graver bir kez daha intikam ile motive olan tetikçi Alejandro ile takım kuruyor ama bu sefer işler kontrolünden çıkıyor. Yeni filmde Alejandro karakterinin daha fazla keşfedilebileceği belirtiliyor.

Dostluk İçin Yola Çıkan Çocuk Filmleri Festivali Sona Erdi

Bu yıl 27 Nisan tarihinde İstanbul’dan yola çıkan 15. Çocuk Filmleri Festivali, Yozgat, Erzincan ve Van’da öğretmenleri ve aileleri ile birlikte 4 bin çocuğun hayallerini renklendirdi. 27 Nisan – 11 Mayıs 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilen ve farklı ülkelerden uluslararası ödül almış film gösterimlerinin yanı sıra çocuklara başka ülkelerin, kültür ve yaşam biçimlerini tanıma fırsatı sunan festival, çocukların sinema ve sanat kültürü edinmelerinde yol gösterici rol oynadı.

Dostluk İçin Yola Çıkan Çocuk Filmleri Festivali Sona Erdi yazısına devam et

Sadi Çilingir Yazıyor: Bana Onun Kellesini Getirin

Seyir sırasında filmden sıkılıp salonu terk eden seyirciler sayesinde yeni bir hayranlık türü keşfettim. Çıkarken perde önünden geçmek zorunda kalan ve görüntüyü zedelememek için eğilerek ve lap lap lap yürüyerek çıkan tüm seyircilere hayran olduğumu belirtirim. Gerçi bu hayranlığım hareketin sadece kafa eğme bölümüne ama olsun hayranlık hayranlıktır. En azından gürültülü bir şekilde salonu terk etmenin ne kadar çirkin bir hareket olduğunu sadık … Devamı… »

Deniz ve Güneş Filmi İşitme Engeline Dikkat Çekiyor

Başrolünü Şafak Pekdemir ve Burak Serdar Şanal’ın paylaştığı Deniz ve Güneş filmi, senaryosunda yer verdiği işaret diliyle işitme engeline karşı özel bir farkındalık yaratıyor. 01 Haziran’da vizyona girmeye hazırlanan filmi izleyecekler, aşkın engel tanımadığının bir kez daha farkına varırken oyuncuların çekim öncesi öğrendikleri işaret dili ile sergiledikleri başarılı performansa hayran kalacaklar.

Sevimli Tekneler

Simen Alsvik ile William Ashurst’un yönettiği ve Samsaya, Henriette Steenstrup, Fridtjov Saheim ile Svein Roger Karlsen’in seslendirdiği animasyon film Sevimli Tekneler (Anchors Up), 08 Haziran 2018’de TME Films dağıtımıyla TME Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Büyük bir fırtına sırasında Büyük Liman’dan çağrı alan genç kurtarma botu Elias, cesurca bir kurtarma operasyonu yapar ve başarısı karşısında kahraman ilan edilir. Elias, Büyük Liman’da çalışmaya başlayabileceğini öğrendiğinde çok mutlu olur. Elias, burada yerel bir çetenin yasa dışı bir maden çıkardığını keşfeder ve bu operasyonu ortaya çıkarmak ister.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

Hayalet Hikayeleri

Jeremy Dyson ile Andy Nyman’ın yönettiği ve Andy Nyman, Paul Whitehouse, Alex Lawther ile Martin Freeman’ın oynadığı Hayalet Hikayeleri (Ghost Stories), 06 Temmuz 2018’de TME Films dağıtımıyla Siyah Beyaz Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Profesör Goodman doğaüstü olaylara, hayaletlere ve ölümden sonraki yaşama hiç inanmayan bir akademisyendir. Aynı zamanda şüpheci bir psikolog olan Profesör Goodman, bu düşüncesini sarsacak türden çeşitli olaylar yaşadığında ise her şey bir anda değişmeye başlar. İçinde üç farklı ürpertici hikâyenin bulunduğu, uzun süredir kayıp olan bir dosyaya rastlar ve bu hikâyeler profesörün mantığını sınamaya başlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Cumali Ceber 2: Allah Seni Alsın

Kamil Çetin’in yönettiği ve Halil Söyletmez, Serkan Şengül, Doğa Konakoğlu ile Emre Keskin’in oynadığı Cumali Ceber 2: Allah Seni Alsın, 08 Haziran 2018’de Chantier Films dağıtımıyla Retropro – Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Cumali Ceber, büyük oğlu Cevher’e kız isteme hazırlığındayken, arsası dedesine ait olan mahalledeki huzurevinin yıkılacağını öğrenir ve mahalleliye bu yıkıma engel olacağının sözünü verir. Dedesi ise yıllar önce kendisine emanet ettiği köstekli saati geri getirmesi durumunda arsayı satmaktan vazgeçeceğini söyler ancak Çetin Enişte, saati Cumali’den gizlice almış ve Pırıl’a hediye etmiştir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

Cumali Ceber 2: Allah Seni Alsın yazısına devam et