Filmlerle Türkiye’de Aşkın Halleri Eğitim Programı

Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi, Altyazı Dergisi işbirliğiyle Türkiye’de insan ilişkilerinin dinamiklerini aşk filmleri çerçevesinden inceleyen bir seminer dizisi başlatıyor. 11 Nisan’da Yönetmen Atıf Yılmaz’ın 1966 yapımı Ah Güzel İstanbul filmiyle Mithat Alam Film Merkezi’nde başlayacak olan program, sekiz hafta sürecek. Aşkın, insanlık durumlarını anlama konusunda kilit bir kavram olması fikrinden yola çıkan Filmlerle Türkiye’de Aşkın Halleri eğitim programı, filmler üzerinden Türkiye’de aşkın hallerini inceleyecek. Program, sinemamızın önemli yönetmenleri ve önde gelen filmleri üzerinden de bir nevi tarih okuması yapacak.

7. Malatya Uluslararası Film Festivali’nin Tarihi Belli Oldu

09 – 16 Kasım 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilecek 7. Malatya Uluslararası Film Festivali, bu yıl sürprizlerle sinemaseverlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Festival direktörü Suat Köçer, yılın seçkin filmlerinden oluşan programlar ve sinemaseverlerin keşif merakını kamçılayacak etkinlikler hazırladıklarını söyledi. Köçer, Malatya Uluslararası Film Festivali’nin özgün etkinlikleriyle de ülkemizin sinema kültürüne farklı ve özel bir zenginlik katacağını ifade etti.

7. Malatya Uluslararası Film Festivali’nin Tarihi Belli Oldu yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: 50 Unutulmaz Film -Sinemanın Hazineleri-

Sinema hepimizin gözdesi… Televizyonun bu denli yaygınlaşmadığı, yeni teknolojilerle sinema salonlarının dışında hiçbir yerde hiçbir zaman filmlere ulaşılamadığı zamanları bilenler/yaşayanlar için hâlâ öyle. Eğlendiren, eğlendirirken öğreten, öğretirken bilinçlendiren, bir o kadar da yaşama sevinci veren, coşturan, heyecanlandıran, mutlu eden bir sanat dalı. Biz, sinemaya Atillâ Dorsay’ın gazete yazılarıyla âşık olduk. Onun … Devamı… »

36. İstanbul Film Festivali Açılış Töreni

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 36. İstanbul Film Festivali, 04 Nisan Salı akşamı 20:30’da TİM Maslak Show Center’da yapılacak açılış töreniyle başlıyor. Açılış töreninde Barış Pirhasan, Selma Güneri, Macit Koper ve Çetin Tunca’ya festivalin Sinema Onur Ödülleri takdim edilecek. Ayrıca usta oyuncu Ian McKellen da İstanbul Film Festivali’nin Onur Ödülü’nü almak üzere ödül töreninde bulunacak. Cem Davran’ın sunuculuğunu üstleneceği gecede ayrıca festivale destek veren kuruluşlara İKSV tarafından teşekkür plaketi verilecek. Töreninin ardından festival, Tassos Boulmetis’in yönettiği Lodos (Notias) filmiyle başlayacak.

Sınırsız Gençlik, İtalyan Kültür Merkezi’nde Gösteriliyor

İtalyan Kültür Merkezi, 04 Nisan 2017 Salı günü 19:00’da Pupi Avati’nin yönettiği, 2010 yapımı Sınırsız Gençlik (Una Sconfinata Giovinezza) adlı, başrollerinde Fabrizio Bentivoglio, Francesca Neri, Serena Grandi ile Gianni Cavina’nın oynadığı filmi gösteriyor. Filmin konusu şöyle: Lino Settembre ve karısı Chicca büyük çalkantılar yaşamayan sakin bir karı koca hayatı yaşayan, her ikisi de yaptıkları işten tatmin olan bir çifttir. Lino Settembre , Il Messaggero Gazetesi’nde çalışmakta, karısı ise Roma Gregoriana Üniversitesi’nde Ortaçağ Filolojisi dersleri vermektedir. 25 yıllık evlilikleri boyunca tek sıkıntıları çocuk sahibi olamamalarıdır.

Kolonya Cumhuriyeti

Murat Kepez’in yönettiği ve Çağlar Çorumlu, Büşra Pekin, Mahir İpek ile Uğur Bilgin’in oynadığı Kolonya Cumhuriyeti, 21 Nisan 2017’de Mars Dağıtım dağıtımıyla BKM Film tarafından vizyona çıkarıldı.
İl olma yolundaki küçük bir beldede başkanlık seçimlerine aday olan Peker Mengen, beldeye gelen Başbakanı karşılama töreninin kontrolünü kaybeder ve sonrasında Amerika ile savaşa girer. Ülke sınırlarından atılan 5000 nüfuslu beldede yeni bir cumhuriyet kurmak zorunda kalan Peker Mengen bir yandan Amerika ile uğraşırken bir yandan da yeni bir ülke kurmanın zorluklarıyla karşılaşır ve bu uğurda bir uzaylıdan bile yardım alır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

Kolonya Cumhuriyeti yazısına devam et

Sonsuz Aşk’ın Gücü

Başrollerini Murat Yıldırım ve Fahriye Evcen’in paylaştığı Sonsuz Aşk filmi izleyicilerden tam not aldı. Ahmet Katıksız’ın yönettiği, müzikleri Toygar Işıklı imzalı Sonsuz Aşk gişedeki ilk haftasını birincilikle tamamladı. 24 Mart’ta seyirciyle buluşan Sonsuz Aşk vizyondaki ilk haftasında 215 bin 950 kişi tarafından izlenerek, rakiplerini geride bırakıp haftanın en çok izlenen sinema filmi oldu. Sevginin ve aşkın önyargıları yıkan gücü ve fedakârlık üzerine yürek burkan hikâyesiyle dikkat çeken filmde, apayrı dünyalara ait olan ve hayata bakışları da farklı Can ve Zeynep’in tüm ezberleri bozan ancak beraberinde aşılması çok zor engelleri de getiren sonsuz aşkları anlatılıyor.

36. İstanbul Film Festivali’nde Berlinale Rüzgarları

36. İstanbul Film Festivali kentin iki yakasına yayılmış 10 farklı sinema salonunda tüm heyecanıyla sürüyor. Bu yıl 21 bölümde, 61 ülkeden, 207 yönetmenin 186 uzun metrajlı ve 17 kısa filminden oluşan zengin programıyla sinemaseverlerin karşısına çıkan festivalin ilk günlerinde öne çıkan yapımlar, 67. Berlin Film Şenliği seçkisi dahilinde geçtiğimiz Şubat ayı içinde dünya prömiyerini yapmış yapımlardı.

Berlinale’nin açılışını yapmış olan ‘Django’, İstanbul Film Festivali’nin ‘Musikişinas’ başlıklı bölümünde gösterildi. Bizde ‘Sürgün Melodiler’ adıyla gösterime girecek olan Etienne Comar imzalı yapım, Avrupa Cazı’nın öncülerinden ve Gypsy Swing’in babası olarak bilinen Django Reinhardt’ın 1943 yılında Nazi İşgali altındaki Paris’ten kaçışının hikâyesini anlatıyor. Reinhardt rolünde Cezayir asıllı tanınmış oyuncu Reda Kateb’in yer aldığı, Nazizm dönemine ilişkin bildik klişelerle örülü, konvansiyonel bir seyir izleyen yapımın en etkileyici yanı Django’nun Avrupa’nın önde gelen topluluklarından Rosenberg Trio tarafından yeniden yorumlanan doyumsuz müziği oluyor.

Son Berlinale seçkisinin en değerli parçası, en iyi filme takdim edilen büyük ödül Altın Ayı’nın yanı sıra, FIPRESCI ve Ekümenik Jüri ödüllerini toplayan ‘Beden ve Ruh’ idi kuşkusuz. Yılların usta sinemacısı Macar yönetmen Ildiko Enyedi’nin 18 yıl aradan sonra çektiği bu güzel yapım, emekliliği yaklaşmış bir mezbaha müdürüyle, işe yeni alınmış asosyal kalite kontrol uzmanının ortak rüyalarla başlayan tutkulu aşkını öykülüyor. Rüyalarındaki birlikteliği gerçek hayata taşımaya çalışan ana karakterlerin büyülü gerçeklik tadı taşıyan sevda öyküsünde oyuncular muhteşem. Festivalde kaçırdıysanız üzülmeyin, 21 Nisan’da ‘Başka Sinema’ salonlarında vizyona giriyor. Bu benzersiz film üzerine daha ayrıntılı bir yazıyı yaygın gösterime gireceği tarihe bırakalım dilerseniz.

Bu yıl kadın sinemacıların zaferiyle kapanan Berlinale’nin Alfred Bauer Gümüş Ayı ödüllü bir diğer ilgiye değer filmi ‘İz / Pokot’ bizim festivalin de gözdeleri arasındaydı. Yine yılların eskitemediği bir başka ustanın, Polonyalı sinemacı Agnieszka Holland’ın imzasını taşıyan filmi, anarşist-feminist bir polisiye olarak tanımlıyor yönetmeni. Karlar altındaki bir dağ kasabasında geçen, eksantrik karakterlerin cirit attığı bu cinai filmde, kasabada İngilizce öğretmenliği yapan, astroloji meraklısı, hayvan hakları savunucusu şirin ihtiyarın iki köpeğinin ortadan kaybolmasının ardından, çoğu kaçak avcılıkla uğraşan bölge sakinleri art arda cinayetlere kurban gitmeye başlıyor. Özgün Lehçe adı ‘Hayvan İzi’ anlamına gelen bu kara güldürü ancak 68 kuşağından bir sinemacının elinden çıkabilecek hınzırlıkta. ‘İnsanların dünyayı değiştirmek için mücadele verdikleri bir devirde büyümüş’ Polonyalı sinemacı, adaşı başoyuncusu Agnieszka Mandat’ın muhteşem katkısıyla yarattığı ütopik dünyasında, doğa ve hayvan katliamına isyanını haykırıyor. Bizde fazla gecikmeden sinemalara gelmesini umut ettiğim bu güzel filmin festivaldeki son gösterimi, 13 Ekim Perşembe 19:00’da Nişantaşı City’s Sineması’nın üçüncü salonunda.

Senegal asıllı Fransız yönetmen Alain Gomis’nin geçen ay Berlin’den Jüri Büyük Ödülü ile dönen filmi ‘Félicité’ festivalin ilgiye değer bir başka yapımıydı. Geceleri barda şarkı söyleyerek geçimini kazanan Félicité’nin yaşamı üzerine filmin hikâyesi. Kongo’nun başkenti Kinşasa’da zengini acımasızlaştıran, yoksulu ve özellikle kadını yalnızlaştıran ekonomik ve ataerkil düzenin varlığını her karede hissettiğimiz filmde, Félicité’nin 14 yaşındaki oğlunun geçirdiği motosiklet kazasıyla iyice çıkmaza giren hayatını, oğlanın ameliyatı için gereken parayı toplama mücadelesini ‘onca yoksulluğa rağmen’ klişesine düşmeden şefkatle izlemiş Gomis, sık kullandığı yakın planlarla başroldeki Vero Tshanda Beya’nın anlamlı yüzüne odaklanmış. Film, 12 Nisan Çarşamba 16:00’da Atlas Sineması’nda, 14 Nisan Cuma 19:00’da Kadıköy Rexx Sineması’nda gösteriliyor.

2013’te ‘Çocuk Pozu’ ile Berlin’de Altın Ayı kazanan Calin Peter Netzer’in son çalışması ‘Ana, Sevgilim / Ana, Mon Amour’ bir kara sevda öyküsü. Romanya Yeni Dalgası’nın en parlak temsilcilerinden biri olan Netzer’in filmi, üniversite yıllarında karşılaşan Ana ile Toma’nın bağımlılığa dönüşen sorunlu birlikteliklerini psikanalize geniş alan açan bir senaryo, Mircea Postelnicu ve Diana Cavallioti’nin doğal oyunculuklarıyla, bir de Berlin’den kurgu alanında en iyi sanatsal katkı ödülüyle dönen Dana Bunescu’nun ustalıkla kullandığı dinamik el kamerası çalışmasıyla parlıyor. Filmin festivaldeki son gösterimi, 15 Nisan Cumartesi 21:30’da Atlas Sineması’nda.

Bu yıl Berlin’den en iyi kadın oyuncu ödülüyle dönen Koreli sevdiğimiz sinemacı Hong Sangsoo’nun İstanbul Film Festivali seçkisine dahil olan son filmi ‘Gece Sahilde Tek Başına’ yönetmenin kendini tekrar ettiği vasat çalışmalarından biriydi. Otobiyografik öğeler taşıyan, yönetmenin evliyken bir ilişki yaşadığı kendisinden 22 yaş küçük Kim Minhee’yi başrole aldığı film, ünlü kadın oyuncunun yalnızlığını iki ayrı ülkenin sahil kentinde atlatmaya çalışması üzerine. Kadın karakterin melankolisini, dürüstlüğünü ve hesaplaşmalarını etrafındaki insanlarla konuşmaları aracılığıyla anlatan yönetmen, etkileyici kadın karakterin yanında yer alarak bir kez daha alışıldık erkek davranışlarını eleştiriyor.

Berlinale’nin yarışma filmlerinden olup bizim festivale uğrayan ‘Unutulmayan Aşk / Rückkehr Nach Montauk’u fırsat bulup izleyemedik. Filmin yönetmeni, başka bir usta sinemacı Volker Schlöndorff gösterimlerde bulunmak üzere kentimize kadar uğramışken üstelik. Filmin bizde vizyona girmesini bekleyeceğiz artık. Bu yıl Berlin’de yarışmalı bölümde yer almış tek belgesel olan ‘Beuys’, yönetmeni Andres Veiel’in sözleriyle ‘çok Alman, ancak mizahı yüzünden çok gayri-Alman’ sanatçı Joseph Beuys’un yapıtları kadar sıradışı yaşamını ve fikirlerini ele alıyor. Bu ilginç belgeseli 15 Nisan Cumartesi 13:30’da Beyoğlu Sineması’ndaki son gösteriminde yakalayabilirsiniz.

(10 Nisan 2017)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Türk Yapımcılardan Dev Bütçeli Hollywood Filmi

Ünlü yapımcılar Hakan Türkşen ve eşi Nur Türkşen uzun süredir üzerinde çalıştıkları projelerini hayata geçirdiler. Çiftin Türkiye’de bulunan yapım şirketi Yazz Film’i, Yazz Film Company adıyla Amerika’ya taşıdılar. Los Angelas merkezli şirketin projeleri arasında Türkiye’deki sinema ve dizi filmlerini Amerika’ya pazarlamanın yanı sıra, Hollywood’da, dünyaca ünlü yıldızların rol aldıkları sinema filmleri çekmek olarak belirlediklerini belirttiler. Şu anda hazırlıkları süren 2 uzun metraj sinema filmi projeleri olduğunu belirten Hakan Türkşen, ayrıca Amerika’da oyunculuk yapmak isteyen tüm oyunculara da kapılarının sonuna kadar açık olduğunu söyledi.

Türk Yapımcılardan Dev Bütçeli Hollywood Filmi yazısına devam et

6. Atıf Yılmaz Kısa Film Festivali Başvuruları Devam Ediyor

Bu yıl Forum Mersin tarafından 6.sı düzenlenecek olan ve Kurmaca, Belgesel ve Animasyon türünde filmlerin yarışacağı Atıf Yılmaz Kısa Film Festivali’ne başvurular devam ediyor. Amatör ve profesyonel olarak sinemayla ilgilenen herkesin katılabileceği, festival son başvuru tarihi 07 Nisan. Festivalin gala gecesi 05 Mayıs’ta Forum Mersin Atıf Yılmaz Meydanı’nda gerçekleştirilecek. Yarışacak filmler, Deniz Türkali, Zahur Mükerrem, Y. Gürhan Topçu ve Hakan Erkılıç’tan oluşan Ön Seçiciler Kurulu değerlendirmesini geçmek için mücadele edecek.

Ferhan Baran Yazıyor: 36. İstanbul Film Festivali Ulusal Altın Lale Adaylarına Bir Bakış

‘Ulusal Altın Lale Yarışması’ sinemamızın son hasadından öne çıkan örneklerin izleyici karşısına çıkacağı, 36. İstanbul Film Festivali’nin ilgiyle takip edilen bölümlerinden biri. Bu yıl yönetmen Durul ve Yağmur Taylan biraderlerin başkanlığını yapacağı yarışma jürisinin diğer üyeleri, oyuncu Nejat İşler, yazar Sema Kaygusuz ve görüntü yönetmeni Emre Erkmen’den oluşuyor. Jüri, Altın Lale en iyi film, yönetmen, Onat Kutlar adına Jüri Özel Ödülü, … Devamı… »

Sarı Sıcak

Fikret Reyhan’ın yönettiği ve Aytaç Uşun, Mehmet Özgür, Gökhan Şimşek ile Cem Zeynel Kılıç’ın oynadığı Sarı Sıcak, 23 Haziran 2017′de Başka Sinema dağıtımıyla FNR Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Artan endüstrileşmeyle birlikte fabrikaların arasında sıkışıp kalmış bir tarla. Ve bu tarlada hayata tutunmaya çalışan göçmen bir aile. En küçük oğul İbrahim, farklı bir geleceğin hayalini kurmaktadır ve kendi kaderini belirleme konusunda kararlıdır. Ayrıca feodal aile yapısının getirdiği baskının da boyunduruğu altındadır. Bir hayali gerçeğe dönüştürmek kolay değildir. Eylemleri kendisi ve ailesi için hiç beklenmeyen sonuçlar doğuracaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

Sarı Sıcak yazısına devam et

Taş

Orhan Eskiköy’ün yönettiği ve Muhammet Uzuner, Jale Arıkan, Ahmet Varlı ile Beste Kökdemir’in oynadığı Taş, 13 Ekim 2017′de Kurmaca Film dağıtımıyla Perişan Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Selim, yaralı olarak Sesik Köyü’ndeki bir eve sığınır. Bu evde yaşayan ailenin oğulları 20 yıldır kayıptır. Evlerine gelen bu yabancıyı Emete yıllar önce ölen oğlu Hasan olarak sahiplenir. Kocası Ekber ve kızı Suna ona inanmakla inanmamak arasında gidip gelirler. Selim’in iyileşip uyandığında hayatını kurtaran bu insanları tanımadığı ortaya çıkar. Kendi geçmişini hatırlamıyor olması işleri zorlaştırır. Ancak Selim’in gözleri ve elleri Hasan’ınkilerin aynısıdır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

Taş yazısına devam et

Cenk Ertan: Kısa Dönem Bordo Bereli Askerlik Yaptık

Bordo Bereliler Suriye filminde Suriye operasyonunu yöneten Yüzbaşı Mehmet karakterini canlandıran oyuncu Cenk Ertan, sette sürekli emekli bir bordo berelinin bulunduğunu belirterek, “Çekimlerde bizlere yardımcı olmak için emekli bordo bereli askerimiz vardı. Çekimler bitene kadar kısa dönem bordo bereli askerlik yaptık. Bizimki neticede bir rol onlar kadar olamayız. Çünkü yanında patlayan bomba gerçek değil. Silahlar üstümüze mermi yağdırsa da hepsi rol gereği oysa gerçek bordo bereli askerlerimiz cephede ölümü göze alıyorlar.” dedi. Ertan, “Filmde Askerlerin sadece ölüm makinası olmadığını onlarında aile ve arkadaşlık ilişkilerini göstereceğiz.” diye ekledi.