Kanadalı yazar Craig Davidson, ‘Pas ve Kemik / Rust and Bone’ isimli toplu öyküler kitabına adını vermiş hikâyesine insan vücudundaki kemiklerden söz ederek başlar. Kol ya da bacak kırıklarında kemiklerin kalsiyumla kolayca kaynadığından, hatta eskisinden daha güçlü hale geldiğinden söz eder. Lâkin elimizde bulunan 27 adet kemiğin kırıldığı vakit asla tam olarak iyileşmeyeceği bilgisini verir. Her kavgamızda, her tokat attığımızda elimiz sızlar. Her defasında iğne ya da cam kırığı batmasına benzer aynı acıyı hissederiz.
Vahşi kapitalizmin çağdaş suç imparatorlukları ile olan ilişkisi üzerine çok önemli şeyler söyleyen bir önceki filmi ‘Yeraltı Peygamberi / Un Prophète’de, 19 yaşındaki Arap delikanlının acımasız hapishane koşullarında büyüme ve güç kazanma öyküsünü anlatmış olan günümüzün önemli Fransız sinemacılarından Jacques Audiard, Davidson’ın öykü kitabıyla aynı adı taşıyan son çalışması ‘Pas ve Kemik / De Rouille et D’Os’ta, geçmişin yaralarının üzerine sünger çekmeye, hayata tutunmaya çalışan iki kayıp ruhun hikâyesi çerçevesinde, toplumun dışında kalmış, sınırlarda yaşayan figürleri gündeme getirmeye devam ediyor.
Audiard temel olarak yazarın iki ayrı hikâyesinden yararlanmış. Beş yaşındaki oğluyla Belçika’dan Güney Fransa’nın tatil kasabası Antibes’e kızkardeşinin yanına gelmiş, bir zamanlar gelecek vadeden amatör bir sporcuyken, yaşamın yeraltındaki çıplak elle dövüşlere savurduğu boksör eskisi Alain karakteri, filme adını veren hikâyeden esinlenmiş. Marion Cotillard’ın canlandırdığı, korkunç bir kaza neticesinde sakat kalmış vahşi balina eğiticisi genç kadın karakteri ise, -cinsiyeti değiştirilerek- yazarın ‘Rocket Ride’ öyküsünden uyarlanmış.
Geçtiğimiz yılın yarışmalı Cannes seçkisinde yer almış olan ‘Pas ve Kemik’, bu iki yaralı -hatta filmin adından esinle, duygusal yönden bir şeyler hissetme yetisi körelmiş iki paslı ruhun- sevmeyi öğrenmeleri üzerine küçük ama etkileyici bir hikâye. İki tutunamayanın iyi yazılmış, iyi anlatılmış inatçı çabalarının öyküsü. Cotillard’ın yanı sıra Flaman oyuncu Matthias Schoenaerts’in yorumundan, Alexandre Desplat’nın Cesar ödüllü müzik çalışmasından büyük destek alan, beklenmedik sürprizlerle gelişen, seyirciyle arasındaki mesafeyi hep koruyan, melodrama yüz vermeyen haftanın en iyi yapımı.
(02 Mayıs 2013)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com