If İstanbul’da İtalyan Filmleri

İstanbul İtalyan Kültür Merkezi, 16 – 26 Şubat 2012 tarihleri arasında gerçekleşmekte olan If İstanbul’a Gianluca ile Massimiliano De Serio’nun yönettiği Merhametin Yedi Biçimi (Sette Opere Di Misericordia) ve Kaspar Hauser Efsanesi (La Leggenda Di Kaspar Hauser) adlı filmler ile katılıyor. Caravaggio’nun aynı isimli tablosundan esinlenen Merhametin Yedi Biçimi, ne kadar umutsuz olursa olsun, insanların birbirlerine değdikleri anın kutsallığına yapılan bir tanıklık gibi.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğrafa haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    If İstanbul’da İtalyan Filmleri yazısına devam et
  • Berlinale’den Nürnberg’e

    Berlinale’de ödül beklentisi doruk noktasına ulaşırken, Nürnberg kenti de büyük heyecanla 01 Mart akşamı açılacak olan 17. Türkiye / Almanya Film Festivali’ni bekliyor. Festival biletlerini şimdiden garanti etmek isteyenler için, açılış töreni ve gösterilecek bütün filmlerin ön bilet satışları “Kultur-Info, Königstr, 93, Nürnberg” adresinde başlatıldı, ayrıca 0911 2314000 no.lu telefondan da gerekli bağlantı sağlanabiliyor. CineCitta’da yapılacak film gösterimlerinin ön bilet satışları CineCitta gişelerinde de yapılıyor. Her yıl yoğun ilgiyle takip edilen Festival Gazetesi de dağıtıma girdi.

  • Festival Gazetesi için tıklayınız.
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Film Arası Dergisi’nden Soruşturma: Aile Filmlerine Destek Sinemacıları Böldü

    Sinema Genel Müdürü Mesut Cem Erkul, bir süre önce bir açıklama yapmış, Kültür Bakanlığı’nın diğer filmlere olan desteğini devam ettireceğini ancak aile filmlerine ayrı bir fon oluşturacaklarını söylemişti. Daha sonra bir grup sinemacı Erkul’u eleştirmiş, bir kısım sinemacı da destek vermişti. Film Arası Sinema Dergisi, Şubat sayısında hazırladığı bir dosyayla tartışmayı sinema sektörünün önemli isimlerine sordu. Ayşe Şahinboy Doğan’ın hazırladığı Sinema Meclisi’nde Yönetmenler Ezel Akay, İsmail Güneş ve Atalay Taşdiken ile oyuncu Selda Alkor ve sinema yazarı Sadi Çilingir konuyla ilgili görüş bildirdi.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Film Arası Dergisi’nden Soruşturma: Aile Filmlerine Destek Sinemacıları Böldü yazısına devam et
  • If İstanbul’da Etkileşimli Sinema Deneyimi: HiperMevcudiyet

    Hislerle değişen senaryosu ve sonu olmayan film HiperMevcudiyet’in, If İstanbul kapsamındaki gösterimi SALT Beyoğlu’nda sürüyor. Tek kişilik bir kısa film deneyimini etkileşimli sinema örneklerinden birine çeviren sanatçılar izleyicilerine bilişsel bilimler ve sinemanın karma okumasını sunuyor. Film süresince izleyici filmi ‘bilinçsiz’ müdahalelerle yönlendiriyor. Film seyircinin hislerini beyninden okuyor, hikâyesini ona göre şekillendiriyor. Her izlenişte farklı bir senaryoyla sonlanabilecek bu kısa filmde EEG cihazı, sofistike bilgisayar yazılımları ve kaliteli bir video prodüksiyon yer alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü afişe haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    If İstanbul’da Etkileşimli Sinema Deneyimi: HiperMevcudiyet yazısına devam et
  • Bir Adam Ailesini Keşfederken

    Senden Bana Kalan (The Descendants)
    Yönetmen: Alexander Payne
    Roman: Kaui Hart Hemmings
    Senaryo: Nat Faxon-Jim Rash-Alexander Payne
    Görüntü: Phedon Papamicheal
    Oyuncular: George Clooney (Matt), Shailene Woodley (Alexandra), Amara Miller (Scottie), Nick Krause (Sid), Patricia Hastie (Elizabeth), Beau Bridges (Hugh), Robert Forster (Scott), Barbara L. Southern (Alice), Matthew Lillard (Brian), Judy Greer (Julie)
    Yapım: Fox Searchlight (2011)

    Alexander Payne’in yönettiği “Senden Bana Kalan” filmi, yeryüzünün tüm erkeklerine sesleniyor: Ailenizi asla ihmâl etmeyeceksiniz… Payne’in filmi, bu yılki Akademi ödüllerinde tam beş dalda Oscar’a aday oldu.

    Havai denince akla ilk gelen şey, cennetten bir parça olabilir. Bu cennette de cehennem yaşanabilir. Honolulu’dan Matt King de bu cennette cehennemin azabını yaşıyor. Avukat Matt, tekne kazası geçirmiş ve şimdi komada olan karısı Elizabeth hakkında bilmediği şeyleri öğrenmeye başlıyor. Ailesini iyi yaşatabilmek için çok para kazanma hırsına giren, onbeş yıldır sörf bile yapmayan Matt, kazadan sonra karısını ve iki kızını tanımaya başlıyor. Aslında kızlarıyla iletişim kuruyor. Matt, işine kendini öyle vermiş ki, karısının içine düştüğü sıkıntıların bile farkına varamamış. Elizabeth, kocasından gelmeyen ilgiyi ve şefkâti başka şeylerde aramış. Yelken yarışlarına merak saran Elizabeth, Julie’yle evli ve iki çocuk sahibi emlâkçı Brian Speer’dan gelen aşka karşı koyamamış. Matt’in bu ilişkiden ancak karısı kaza yaptıktan sonra haberi oluyor. Kızı Alexandra, annesine tüm nefretiyle bu ilişkiyi babasına söylüyor. Aldatılma duygusu Matt’i sarsıyor ve bu ilişkinin derinliğini anlamaya çabalıyor. Öyle ki, Brian’la bile yüzleşiyor Matt. Elbette başka hikâyeler de var. İlgi çekmek isteyen küçük kızı Scottie, okulunda sürekli olay çıkartıyor. Zengin çocukların okuduğu yatılı okulda okuyan büyük kızı Alexandra da bunalımda. Matt için neredeyse her şey yeniden başlıyor hayatta. Matt’in bir de arazi işleriyle uğraşması gerekiyor. Yerli büyük büyükannesinden kalmış değerli arazi satılarak paranın tüm akrabalar arasında eşit olarak dağıtılması da gerekiyor. Bu o kadar kolay mıdır? Tüm bunların üstüne kayınbabası Scott da ona suçluluk duygusu yaşatıyor sürekli. Matt sonunda zor olan kararı veriyor ve destek ünitesindeki fişi çekiyor. Artık, kendisinin ve kızlarının önünde yeni hayat başlıyor Pasifik’e bakarken.

    Erkeğin acısına dalmak…

    Bu film bir anlamda Matt’in uykudan uyanışı gibi. Kendi kurduğu dünyasının dışındaki gerçek dünyayı keşfedişi gibi. O, sadece karısını değil, kızlarını da yeni tanıyor neredeyse. Kızlarıyla nasıl iletişim kuracağına bile şaşırıyor zaman zaman. Yönetmen her şeyi Matt’in dünyayı algılamasıyla sunuyor. O keşfettikçe seyirci de Matt’in hayatındaki anlamsızlıkları ve anlamları görüyor. Kamera, bu modern hayatı dingin bir hüzünle izliyor. Payne, melodramı yerinde kullanmış. Ama, final bölümündeki duygu patlamasını oluruna bırakarak seyircilerine gözyaşları da döktürüyor. 1961’de Kentucky’de doğmuş aktör-yönetmen George Clooney, 2005 yapımı “Syriana” filmindeki performansıyla “En İyi Yardımcı Oyuncu” dalıyla Oscar kazanmıştı. Clooney, 2002’de “Confessions of a Dangerous Mind-Tehlikeli Aklın İtirafları”, 2005’te “Good Night and Good Luck-İyi Geceler, İyi Şanslar”, 2008’de “Leatherheads-İkili Oyun” ve bu yıl yine uyarlama senaryo dalında Oscar’a aday olan “The Ides of March-Zirveye Giden Yol” filmlerini de yönetmişti. Bakalım Clooney, “Senden Bana Kalan” ve “Zirveye Giden Yol” filmleriyle güçlü rakiplerini geçip Oscarlara uzanabilecek mi? George Clooney’nin 2002’de ölen halası Rosemary Clooney’nin de ünlü bir şarkıcı olduğunu belirtelim. “Senden Bana Kalan”, yönetmen, film, uyarlama senaryo ve kurgu dallarında da Oscar’a aday. 1961 yılında Nebraska’nın Omaha şehrinde doğmuş yönetmen Alexander Payne, 2002 yapımı “About Schmidt-Schmidt Hakkında” filmiyle ülkemizde de tanındı. Jim Taylor’la, “En İyi Uyarlama Senaryo” dalında Oscar’ı 2004 yapımı “Sideways” filmiyle ortak kazanmıştı Payne. Görülmeye değer “Senden Bana Kalan” filminde erkeklere, aileyi ihmâle gelmez diyor yönetmen. Bu filmin derinliğinde dolaşırken, Elizabeth haklı mıydı, diye de düşünmeye başlıyorsunuz. Filmin orijinal adı “Torunlar” anlamına geliyor. Film, Havaili kadın yazar Kaui Hart Hemmings’in aynı adlı ilk romanından uyarlanmış. Yazar, bu filmde Matt’in sekreterini canlandırıyor.

    (24 Şubat 2012)

    Ali Erden

    sinerden@hotmail.com

    Arka Pencere Dergisi Gaza Geldi

    Arka Pencere Dergisi, 121. sayısında, kapağına Marlon Brando’lu klasik Kanlı Hücumu (The Wild One) yerleştiriyor. Tunca Arslan, Trendeki Yabancı köşesinde, film eleştirmenliğinin sinema tarihindeki öncüsü Frank E. Woods’u kaleme aldı. Vizyon filmleri eleştirileri arasında Fetih 1453, Muppets (The Muppets) ve Hayalet Sürücü 2: İntikam Ateşi (Ghost Rider: Spirit Of Vengeance) yer alıyor. Arka Pencere’nin 121. sayısı, her zamanki gibi bir Alfred Hitchcock alıntısıyla nihayete eriyor: “Celse Açılıyor’da (The Paradine Case), şahsen ben cinayetin nasıl işlendiğini çok net kavrayamamıştım.”

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi Gaza Geldi yazısına devam et
  • SAE İstanbul Animasyon Günleri

    SAE Instute İstanbul’un düzenlediği Animasyon Günleri bu hafta Mertcan Mertbilek ile devam ediyor. Mertbilek, ürettiği filmlerin tekniklerini, yapım aşamasını, bir animasyon filmine başlarken nelere dikkat ettiğini ve yaratım aşamasında onu etkileyen faktörleri izleyicilerle paylaşacak. 24 Şubat 2012 Cuma günü saat 19:00’da ücretsiz gerçekleştirilecek seminere katılmak için ad, soyad, adres, telefon, e-mail, doğum tarihi gibi bilgilerin istanbul@sae.edu adresine gönderilmesi gerekiyor. Seminere katılım 30 kişi ile sınırlı olduğundan öncelik başvuru tarihine göre yapılıyor. Yoğun talep olduğunda ikinci bir oturum açılabiliyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü logoya haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    SAE İstanbul Animasyon Günleri yazısına devam et
  • Serra Ciliv, Klak Sinema Programı’nda

    Bugün TV Klak Programı’nda bu haftasonu dünyanın en ünlü kuklaları geri dönüyor. Sinemaya gitmeden önce mini Muppet şovu Klak 0 Km’de. Başrolünde Nicolas Cage’in oynadığı ve çekimlerinin büyük bir kısmı Kapadokya’da gerçekleşen Hayalet Sürücü 2: İntikam Ateşi’yle nefes kesen test sürüşü. Çekimlerden özel görüntüler ve röportajlar Klak Arkası’nda. Memleketin en şenlikli sanat aktivitesi If’in kurucusu ve yönetmeni Serra Ciliv, 11. If İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’ne dair her şeyi Klak’a anlattı.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Serra Ciliv, Klak Sinema Programı’nda yazısına devam et
  • Serra Ciliv, TV Net 16:9 Sinema Programı’nda

    Vizyona giren filmler, filmlere eleştirel bakışlar, özel röportajlar ve sinema dünyasından en son haberlerin yer aldığı TV Net 16:9 Sinema Programı’na bu hafta If İstanbul yönetmeni Serra Ciliv konuk oluyor. Ayrıca vizyona bakışta, Fetih 1453, Hayalet Sürücü 2: İntikam Ateşi ve Muppets filmleri, 23. Ankara Uluslararası Film Festivali, Max Maceraları: Kralın Doğuşu seslendirme ekibinin kamera arkası, BAFTA ödülleri, Vampir Avcısı: Abraham Lincoln’ün fragmanı ve haftanın soundtrack’iyle 16:9 bu hafta yine dopdolu. 16:9, 18 Şubat 2012 Cumartesi günü 09:00 ve tekrarı 13:30’da TV Net ekranlarında.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Serra Ciliv, TV Net 16:9 Sinema Programı’nda yazısına devam et
  • Unutulmayan Aşk Filmlerinin Unutulmayan Aşk Şarkıları

    Sinemamızın unutulmayan aşk filmlerinin unutulmayan aşk şarkıları, Kartal’lıların unutamadığı Belediye Sineması atmosferinde Murat Teker ve saz arkadaşları tarafından seslendiriliyor. Kartal Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğünün öncülüğünde organize edilen etkinlik 18 Şubat 2012 Cumartesi günü saat 19:30’da Kartal Belediyesi Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde gerçekleştiriliyor. Sinemasever ve Türk sanat müziği sevenler gişeden ücretsiz temin edecekleri biletlerle Frigo, Alaska ve Gazoz eşliğinde 1960’ların atmosferini ilk kez veya yeniden yaşayacak.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Unutulmayan Aşk Filmlerinin Unutulmayan Aşk Şarkıları yazısına devam et
  • Sinemacılardan, Mizgin Müjde Arslan ve Özay Şahin Hakkında Basın Açıklaması

    Yönetmen, yazar ve akademisyen Mizgin Müjde Arslan ve görüntü yönetmeni Özay Şahin’in KCK operasyonları kapsamında gözaltına alınmaları üzerine sinema sektörüne mensup yönetmen, yapımcı, yazar, oyuncu ve çeşitli kurumlardan oluşan sinemacılar basın ve kamuoyuna hitaben bir açıklama yayınladı.
    Açıklama şöyle: “Yönetmen, yazar ve akademisyen arkadaşımız Mizgin Müjde Arslan ve görüntü yönetmeni arkadaşımız Özay Şahin, 13 Şubat 2012 Pazartesi günü, KCK adı altında yapılan operasyonlar kapsamında gözaltına alındılar. Filmleri, yazıları ve kitaplarıyla Türkiye …”

  • Açıklamanın devamı için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sinemacılardan, Mizgin Müjde Arslan ve Özay Şahin Hakkında Basın Açıklaması yazısına devam et
  • Gizemli Adaya Yolculuk’un Yönetmen ve Oyuncu Röportajlarına Ait Yayın Linkleri Açıklandı

    Ülkemizde 09 Mart 2012′de vizyona girecek olan Gizemli Adaya Yolculuk (Journey 2: The Mysterious Island) filminin yönetmen ve oyuncu röportajlarına ait yayın linkleri açıklandı. Brad Peyton’un yönettiği ve başrollerinde Dwayne Johnson, Michael Caine ve Josh Hutcherson’un oynadığı filmin konusu şöyle: 17 yaşındaki Sean, esrarengiz bir yerden şifreli yardım sinyali alır. Sean’un sinyalin kaynağını araştırmasına engel olamayan üvey babası Hank, önce Güney Pasifik’e, ardından da çok az kişinin görmüş olduğu bir yere götürecek olan serüvende ona eşlik eder.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Röportajlara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Gizemli Adaya Yolculuk’un Yönetmen ve Oyuncu Röportajlarına Ait Yayın Linkleri Açıklandı yazısına devam et
  • Kadına Yönelik Şiddet Beyazperdede: Ateşin Düştüğü Yer

    Son zamanlarda gündemin neredeyse birinci maddesi olan ve gittikçe artan kadına yönelik şiddeti, yönetmen İsmail Güneş 09 Mart’ta vizyona girecek Ateşin Düştüğü Yer adlı son filminde ele aldı. Başrollerini Hakan Karahan, Yeşim Ceren Bozoğlu ve Elifcan Ongurlar’ın paylaştığı Ateşin Düştüğü Yer filminde duygu dolu bir baba kız öyküsü işleniyor. Evlilik dışı hamile kalan kızına aile büyükleri tarafından verilecek ceza ile babalık duygusu arasında sıkışıp kalan bir adamın, eşsiz görüntüler eşliğinde anlatılan hikâyesi izleyicilere, töreye, kimliğe, kültüre ve geleneğe dair soru işaretleri bırakıyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yusuf Kurçenli

    Sıra lâfa gelince sinemanın, yönetmen-ler marifeti ile yapıldığını söyleriz. Üzerinde uzunca konuşulması, başka zamanları gerektirir. Burada bir “yönetmen”den söz edeceğim. Aramızdan zamansız ayrılan bir yönetmenden: Yusuf Kurçenli.

    Az da olsa bir kısım yönetmenlerimiz, daha önce sinemada hiç çalışmadan, işe doğrudan yönetmen olarak başlamıştır (Metin Erksan). Bazıları uzun bir asistanlık sonrası (Mehmet Aslan) biri ise tiyatrodan gelip sinemada uzun süre oyunculuk (başrol) yaptıktan sonra bir süre yönetmen yardımcılığı (asistanlık) yaparak (Kartal Tibet) başlamıştır. Çeşitlemesi çok. Edebiyattan gelenler var (İlhan Engin), eleştirmenlikten (Tarık Dursun K.), oyunculuktan gelenler (Türkan Şoray, Fikret Hakan, Demir Karahan, Cüneyt Arkın), görüntü yönetmenliğinden (Orhan Oğuz), kurguculuktan (Ertem Göreç, İsmail Kalkan), (müzik-çi iken) film müziğinden gelen (Nedim Otyam), yapımcılıktan (Ertem Eğilmez)… Bunlar hep sinemadan, çizerlikten gelen ve filmleri ile çizgi-romanlarına bağlı kalan biri -Suat Yalaz- hariç, biraz farklılık gösterir gibi olsa da, yine de sinema ile iç içedir. (Bir döneme adını veren -kişinin ardılları- tiyatrocuları farklı bir kategoride ele almak ne kadar doğru olur?) [İlk film-lerinde (“Bu Vatanın Çocukları”, “Ala Geyik”) hem senaryo (uyarlama senaryolar) yazımına katılıp hem yönetmene (Atıf Yılmaz) asistanlık yaparak ve de başrolleri oynayarak, sinemaya başka bir örneği olmadan giren Yılmaz Güney’i bu tip kategorilerin dışında tutmak istiyorum.]

    Sinemanın ardılı, evlerimize girerek sinemalardan ayağımızın kesilmesine bir nebze de olsa neden olan ve dünyada özellikle A.B.D.de birçok örneği (bir tek örnek yeterli mi: Arthur Penn) olan televizyon kökenli yönetmenlik… Birçok işte olduğu gibi bunda da bizde tersi olmuştur. Tamam, televizyon (tek kanal / siyah-beyaz) -iş başa düşünce- kendi yönetmenleri yetiştirmeye başlamıştır. Bu sırada yılların sinema yönetmenleri (Akad / Erksan / A. Yılmaz / Refiğ) TV filmleri çekmişlerdir ama televizyon zaman içinde yönetmenlerini yetiştirmiştir. Televizyonun yetiştirdiği yönetmenlerden Yusuf Kurçenli sinemaya geçmiş ve sinema filmi çekmenin ötesinde sinema yönetmeni olmuştur. Şu veya bu nedenle film yöneten pek çok “sinema” yönetmenimiz vardır ama bunlar içinde bazıları (bana göre) sinemada yönetmen olurlar. Televizyon kökenli Yusuf Kurçenli de, bu tip yönetmenlerdendir.

    Kurçenli, TRT çalışmaları sırasında TV filmi olarak Oktay Arayıcı’nın At Gözlüğü senaryosunu çekerken, ünsüz bir idealist yönetmenin para kazanma uğruna ne tavizler veren yönetmeni, sinemamızın ilginç yönetmenlerinden Feyzi Tuna’ya oynatıyordu. Sinema filmleri içinde Gramafon Avrat (Sabahattin Ali), Raziye (Melih Cevdet Anday), Karartma Geceleri (Rıfat Ilgaz) gibi edebiyat uyarlamaları da bulunan Kurçenli, kurmaca filmlerinin yanında belgesel filmleri ile de sinemadaki farklı kişiliğini ortaya koymuştur. Bunların yanında, tiyatroculuk geçmişi olmamasına rağmen, oturmuş sinema yönetmenliğinin arasında tiyatroda oyun-lar da sahneye koymuştur (Tuncer Cücenoğlu / Çıkmaz Sokak, v.d.) Büyük, tantanalı filmler yapmamasına rağmen, uzun zamana yayılan az filmli (sinema filmleri dışındakiler hariç) yönetmenliğinde, çeşitli konulara değinen filmlerin yönetmeni oldu, Kurçenli. Filmin “son” yazmasına daha zaman vardı, çok erken…

    (23 Şubat 2012)

    Orhan Ünser