Tinker Tailor Soldier Spy: Köstebek

Tomas Alfredson’un yönettiği ve Gary Oldman, Tom Hardy, Colin Firth ile John Hurt’un oynadığı Tinker Tailor Soldier Spy: Köstebek (Tinker Tailor Soldier Spy), 10 Şubat 2012’de Chantier Films dağıtımıyla Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı.
1973 yılı yaşanmaktadır. Yirminci yüzyılın ortalarında baş gösteren Soğuk Savaş, uluslararası ilişkilere oldukça zarar vermeye devam etmektedir. MI6 olarak da adlandırılan “Sirk” kod adlı İngiliz Gizli İstihbarat Servisi, diğer dünya ülkelerinin casusluk girişimlerine ayak uydurmaya çalışmaktadır. Aynı Gizli İstihbarat Servisi diğer taraftan da İngiltere’nin güvenliğini sağlamaya yönelik çalışmalar yapmaktadır.

Tinker Tailor Soldier Spy: Köstebek yazısına devam et

Adana’lı Atom Film, Los Angeles Türk Film Festivali’nde

Adanalı üç gencin kurduğu Atom Film, başarılarına bir yenisini ekledi. Atom Film’in Kayıt Dışı adlı kısa filmi Los Angeles Türk Film Festivali’nde 210 film arasından ilk 10 film arasına girerek finalde yarışma hakkını elde etti. Filmin yönetmeni Tufan Şimşekcan, Atom Film olarak bir yılda 7 ödül aldıklarını belirterek, festivalin yapıldığı, sinemanın kalbi olan Hollywood’dan da ödülle dönmek istediklerini söyledi. 01 – 04 Mart 2012 tarihleri arasında Hollywood’daki tarihi Grauman’s Egyptian Theater’da gerçekleştirilecek olan festivalin jüri başkanı Derviş Zaim.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Adana’lı Atom Film, Los Angeles Türk Film Festivali’nde yazısına devam et
  • Ünlü Karakter Oyuncusu Ben Gazzara Kansere Yenik Düştü

    Kanser nedeniyle hayata veda eden Ben Gazzara 81 yaşındaydı. 1999 yılından beri gırtlak kanseri ile mücadele ediyordu. Ve 03 Şubat 2012’de New York’ta Bellevue Hastahanesi’nde pankreas kanseri nedeniyle hayatını kaybetti.

    Oyunculuk kariyerine 1950’li yıllarda Broadway’de başlayan Gazzara, 1960’larda sinemayla devam etti. Televizyona da başarılı işler yaptı. Hollywood’un kötü adamı 60 yıllık oyunculuk kariyerine 133 film sığdırdı. Ben Gazzara 28 Ağustos 1930’da New York’ta doğdu. İtalyan göçmeni olan babası onu nüfusa Biagio Anthony Gazzara adıyla kaydettirdi. Amerika’ya Sicilya’dan gelmiş olan Gazzara’nın babası ağır işlerde çalışan bir işçiydi. Ben Gazzara’nın çocukluğu da New York’un belâlı bölgelerinden biri olan ‘aşağı doğu yakası’nda geçti. Sonra “New York City College”da elektrik mühendisliği eğitimine başladı ama kısa sürede okulu bırakmak zorunda kaldı. Çünkü oyuncu olmayı daha o zaman kafasına koymuştu. 1955’te “Kızgın Damdaki Kedi”de Pollitt ailesinin alkolik oğlu Brick’i canlandıran Gazzara, “Kim Korkar Hain Kurttan” ve “A Hatful of Rain” oyunlarındaki rolleriyle üç kez Tony Ödülü’ne aday gösterildi.

    Sinemadaki ilk önemli rolünü Otto Preminger’in 1959 tarihli “Bir Cinayetin Anatomisi” adlı filmde alan Gazzara, 2002 yılında “Hysterical Blindness” adlı televizyon filmindeki rolü ile Emmy Ödülü kazandı. Elia Kazan’ın öncülüğünde kurulan ve birçok ünlü Amerikalı sinemacının da yetiştiği Actor’s Studio’da eğitim gördü. Burada Alman yönetmen Erwin Piscator’un gözetiminde özel eğitim aldı. 1950’de Broadway oyunlarında başrollere çıkmaya başladı. Bunlardan en önemlisi Elia Kazan’ın yönettiği Tennessee Williams oyunu “Kızgın Damdaki Kedi”ydi.

    Bir süre televizyon filmlerinde oyuncu ve yönetmen olarak çalıştıktan sonra 1957’de ilk filmi “The Strange One”da diğer Actor’s Studio elemanlarıyla birlikte rol aldı. Sonra da Otto Preminger’in 1959’da yönettiği mahkeme filmi “Anatomy of a Murder” (Bir Cinayetin Anatomisi)’nde sinemadaki ilk önemli rolünü oynadı. 1963’te tekrar televizyona döndü.

    1969 tarihli 2. Dünya Savaşı filmi “The Bridge at Remagen”de göz doldurdu. 1970’te Actor’s Studio’dan dostu olan John Cassavetes’le birlikte yapacakları beş filmin ilki olan “Husbands” (Kocalar)’da oynadı (İşbirliği yaptıkları diğer filmler “The Killing of a Chinese Bookie”, “Opening Night”, “Capone ve If It’s Tuesday”, “This Must Be Belgium”). 1979 tarihli “Bloodline” (Mirasçılar) adlı geniş kadrolu film fazla beğenilmedi. Bu arada televizyonu hiç bırakmadı. 1980’lerde ikisini de Peter Bogdanovich’in yönettiği “Saint Jack” ve “They All Laughed”ta rol aldı. Patrick Swayze’nin başrolünü oynadığı “Road House” (Bar Fedaisi) filminde canlandırdığı biseksüel kötü adam rolü belki de onun en çok izlenen performansı oldu, çünkü Gazzara’nın televizyonlarda en sık gösterilen filmi budur.

    1990’larda da aranan bir karakter oyuncusuydu ve birçok ünlü yönetmenin filmlerinde oynadı. Bunlardan en önemlileri Coen Kardeşler’in “Büyük Lebowski” (1998)’si, Spike Lee’nin “Summer of Sam”i, John Turturro’nun “Illuminata”sı ve John McTiernan’ın “The Thomas Crown Affair” (İkili Oyun)’udur. 2000’lerde de Danimarkalı yönetmen Lars von Trier’in deneysel filmi “Dogville” gibi kaliteli filmlerde oynamayı sürdürdü. Bu arada 2002 yılında “Hysterical Blindness” adlı televizyon filmi ile Emmy ödülü aldı. Bu onun ilk ödülü oldu.

    130’a yakın sinema ve televizyon filminde genelde karakter oyuncusu olarak rol aldı. Bazı filmlerde de başrol oynadı. Birkaç filmi de yönetti ve bir filmin senaryosunu yazdı. Tek bir filmde de “Husbands” (Kocalar, 1970) şarkı söyledi.

    Ben Gazzara, oyunculukta çok başarılı oldu ama depresyon ve kanser yakasını hiç bırakmadı. İki kez kansere yakalandı. İlki, 1999 yılında gırtlak kanseri teşhisiydi. tedavi sırasında yirmi kilo verdi. Buna rağmen film çalışmalarını sürdürmekten geri kalmadı. İlkini yenmeyi başardı ama ikincisinde pankreas kanseri onu yendi. İki kez evlenip boşanan Gazzara’nın Elizabeth adında bir kızı var.

    Filmografi

    Treasury Men in Action (1 bölüm, 1953)
    Medallion Theatre (1 bölüm, 1954)
    Danger (3 bölüm, 1952 – 1954)
    The United States Steel Hour (1 bölüm, 1954)
    Justice (3 bölüm, 1954)
    The Strange One (1957) Jack Garfein (ilk uzun metrajlı filmi)
    Playhouse 90 (2 bölüm, 1957 – 1958)
    Kraft Television Theatre (2 bölüm, 1952 – 1958)
    Anatomy of a Murder (Bir Cinayetin Anatomisi) (1959) Otto Preminger
    Armchair Theatre (1 bölüm, 1959)
    The DuPont Show of the Month (1 bölüm, 1959)
    Risate di gioia (1960) Mario Monicelli
    Cry Vengeance! (1961) TV
    The Young Doctors (1961) Phil Karlson
    La città prigioniera (1962) Joseph Anthony
    Convicts 4 (1962) Millard Kaufman
    Arrest and Trial (21 bölüm, 1963 – 1964)
    Carol for Another Christmas (1964) TV
    Kraft Suspense Theatre (1965) TV
    A Rage to Live (1965) Walter Grauman
    Bob Hope Presents the Chrysler Theatre (1 bölüm, 1967)
    Run for Your Life (86 bölüm, 1965 – 1968)
    If It’s Tuesday, This Must Be Belgium (1969)
    The Bridge at Remagen (1969) John Guillermin
    Husbands (Kocalar) (1970) John Cassavetes
    When Michael Calls (1972) TV
    Fireball Forward (1972) (TV)
    The Family Rico (1972) (TV)
    Pursuit (1972) (TV)
    Afyon oppio (1972) Ferdinando Baldi
    You’ll Never See Me Again (1973) (TV)
    The Neptune Factor (1973) Daniel Petrie
    Maneater (1973) TV
    QB VII (1974) TV mini dizisi
    Capone (1975) Steve Carver
    The Killing of a Chinese Bookie (Çinli Bir Bahisçinin Ölümü) (1976) J. Cassavetes
    High Velocity (1976) Remi Kramer
    Voyage of the Damned (Lanetliler Gemisi) (1976) Stuart Rosenberg
    The Death of Richie (1977) TV
    The Trial of Lee Harvey Oswald (1977) TV
    Opening Night (Açılış Gecesi) (1977) John Cassavetes
    Saint Jack (1979) Peter Bogdanovich
    Bloodline (Mirasçılar) (1979) Terence Young
    Inchon (1981) Terence Young
    They All Laughed (1981) Peter Bogdanovich
    Storie di ordinaria follia (1981) Marco Ferreri
    Tales of Ordinary Madness (Sıradan Delilik Öyküleri) (1981) John Cassavetes
    A Question of Honor (1982) TV
    La ragazza di Trieste (1982) Pasquale Festa Campanile
    Uno scandalo perbene (1984) Pasquale Festa Campanile
    La donna delle meraviglie (1985) Alberto Bevilacqua
    Figlio mio infinitamente caro (1985) Valentino Orsini
    An Early Frost (1985) TV
    A Letter to Three Wives (1985) TV
    Champagne amer (1986) Ridha Behi, Henri Vart
    Il camorrista (1986) Giuseppe Tornatore
    Il giorno prima (1987) Giuliano Montaldo
    Police Story: The Freeway Killings (1987) TV
    Downpayment on Murder (1987) TV
    Don Bosco (1988) Leandro Castellani
    Quicker Than the Eye (1989) Nicolas Gessner
    Road House (Bar Fedaisi) (1989) Rowdy Herrington
    Oltre l’oceano (1990) Ben Gazzara
    People Like Us (1990) TV
    Per sempre (1991) Walter Hugo Khouri
    Lies Before Kisses (1991) TV
    Blindsided (1993) TV
    Love, Honor & Obey: The Last Mafia Marriage (1993) TV
    Les gens d’en face (1993) Jesús Garay
    Sherwood’s Travels (1994) Ron Coswell, Steve Miner
    Les hirondelles ne meurent pas à Jerusalem (1994) Ridha Behi
    Parallel Lives (1994) TV
    Fatal Vows: The Alexandra O’Hara Story (1994) TV
    Banditi (1995) Stefano Mignucci
    Convict Cowboy (1995) TV
    The Zone (1995) Barry Zetlin
    Nefertiti, figlia del sole (1995) Guy Gilles
    Una donna in fuga (1996) Roberto Rocco
    Ladykiller (1996) Terence H. Winkless
    Strangers (1 bölüm, 1996)
    The Notorious 7 (1997) TV
    Vicious Circles (1997/1) Sandy Whitelaw
    Farmer & Chase (1997) Michael Seitzman
    Shadow Conspiracy (1997) George P. Cosmatos
    Stag (1997) Gavin Wilding
    The Spanish Prisoner (1997) David Mamet
    Valentine’s Day (1998) TV
    Shark in a Bottle (1998)
    Too Tired to Die (1998) Wonsuk Chin
    Buffalo ’66 (1998) Vincent Gallo
    The Big Lebowski (Büyük Lebowski) (1998) Joel Coen, Ethan Coen
    Happiness (1998) Todd Solondz
    Illuminata (1998) John Turturro
    Angelo nero (1998) TV
    Il tesoro di Damasco (1998) TV mini dizisi
    Un bacio nel buio (1999) TV
    Paradise Cove (1999) Robert Clapsadle
    Tre stelle (1999) TV mini dizisi
    Summer of Sam (1999) Spike Lee
    The Thomas Crown Affair (İkili Oyun) (1999) John McTiernan
    Poor Liza (2000) Slava Tsukerman
    Piovuto dal cielo (2000) TV
    Blue Moon (2000) John A. Gallagher
    Believe (1) (2000) Robert Tinnell
    Shark in a Bottle (2000) Mark Anthony Little
    Very Mean Men (2000) Tony Vitale
    Undertaker’s Paradise (2000) Matthias X. Oberg
    Jack of Hearts (2000) Serge Rodnunsky
    The List (2000) Sylvain Guy
    Nella terra di nessuno (2001) Gianfranco Giagni
    “Law & Order: Special Victims Unit” (1 bölüm, 2001)
    Home Sweet Hoboken (2001) Yoshifumi Hosoya
    Brian’s Song (2001) TV
    Hysterical Blindness (2002) TV
    L’ospite segreto (2003) Paolo Modugno
    Dogville (2003) Lars von Trier
    Bonjour Michel (2005) Arcangelo Bonaccorso
    The Shore (2005) Dionysius Zervos
    Schubert (2005) Jorge Castillo
    Pope John Paul II (2005) TV
    Paris, je t’aime (2006)
    Tikhiy Don (2006) TV dizisi
    Quiet Flows the Don (2006) Sergey Bondarchuk
    L’onore e il rispetto (2006) TV
    Donne sbagliate (2007) TV
    Looking for Palladin (2008) Andrzej Krakowski
    Meurtres à l’Empire State Building (2008) TV
    Eve (IV) (2008) Natalie Portman (kısa film)
    Holy Money (2009) Maxime Alexandre
    13 (2010) Géla Babluani
    Christopher Roth (2010) Maxime Alexandre
    Ristabbanna (2011) Gianni Cardillo, Daniele De Plano
    Chez Gino (2011) Samuel Benchetrit
    The Wait (2012) Tiziana Bosco
    Max Rose (2012) Daniel Noah

    Kaynakça: www.imdb.com, wikipedia.org

    (07 Şubat 2011)

    Serpil Boydak

    Rupert Everett, Zenne’yi Sunmak Üzere Türkiye’ye Geliyor

    Nefret suçları ve Ahmet Yıldız davasını, 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde aldığı 5 ödülden bu yana Türkiye’nin gündemine taşıyan Zenne, 26 Şubat 2012 Pazar günü 11. If İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nin kapanış filmi olacak. Dünyaca ünlü İngiliz oyuncu Rupert Everett, Zenne’yi sunmak üzere, If İstanbul kapsamında Türkiye’ye gelecek. 2008 yılında Ahmet Yıldız’ın öldürülmesinden kısa süre sonra bir belgesel için İstanbul’da bulunduğu sırada, Yıldız’ın eşcinsel olduğu için öldürüldüğünü öğrenen Everett, tepki göstermişti.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Rupert Everett, Zenne’yi Sunmak Üzere Türkiye’ye Geliyor yazısına devam et
  • Beyaz Perde Aktörleri Derneği Ödülleri Sahiplerini Buldu

    Sinema dünyasının önemli ödülleri arasında gösterilen Beyaz Perde Aktörleri Derneği Ödülleri (Screen Actors Guild Awards – SAG) ABD’nin Los Angeles kentinde düzenlenen ödül töreniyle sahiplerini buldu. Duyguların Rengi adlı filmindeki rolüyle ABD’li film yıldızı Viola Davis En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nün sahibi olurken, Artist filmindeki rolüyle Fransız film yıldızı Jean Dujardin de En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’ne lâyık görüldü. Dujardin filmde, sessiz sinema devrinin zor günler yaşayan bir film yıldızını canlandırıyor. (Haber: Serpil Boydak.)

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Beyaz Perde Aktörleri Derneği Ödülleri Sahiplerini Buldu yazısına devam et
  • Fırat Yükselir İmzasını Taşıyan Kurtuluş Son Durak Film Müzikleri Albümü Çıktı

    Bu sezon çok konuşulan ve hâlâ gösterimde olan Kurtuluş Son Durak filminin Soundtrack albümü çıktı. Genç ve başarılı besteci ve düzenlemeci Fırat Yükselir’in imzasını taşıyan albümde filme renk katan pek çok şarkı yer alıyor. Başrollerini Demet Akbağ, Belçim Bilgin, Nihal Yalçın, Asuman Dabak ve Damla Sönmez’in paylaştığı Kurtuluş Son Durak filminin Soundtrack albümü Poll Production tarafından yayınlandı. Fırat Yükselir, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Kompozisyon Bölümü mezunu ve Berklee College of Music’te Film Scoring bölümünü bitirdi.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Fırat Yükselir İmzasını Taşıyan Kurtuluş Son Durak Film Müzikleri Albümü Çıktı yazısına devam et
  • Hasankeyf İçin Topkapı Sarayı’nda Eylem

    Hasankeyfliler ve Doğa Derneği gönülleri, İstanbul’un en önemli tarihi anıtlarından olan Topkapı Sarayı’nı ziyarete kapatarak 12 bin yıllık tarihlerinin Ilısu Barajı ile yok edilmek istenmesini protesto etti. Sarayın girişini geçici olarak kapatan Hasankeyfliler ve Doğa Derneği gönüllüleri, “UNESCO Dünya Kültür Mirasları Topkapı ve Hasankeyf Taşınamaz” yazan büyük bir pankart açtılar. Protestocular, Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nde Ilısu Barajı nedeniyle sular altında kalacak tarihi alanların ve nesli tehlike altındaki türlerin resimlerini de sergilediler.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Hasankeyf İçin Topkapı Sarayı’nda Eylem yazısına devam et
  • Patlak Sokaklar: Gerzomat Filminin Ekibi Çubuklu Hayal Kahvesi’nde Basınla Buluşuyor

    Patlak Sokaklar: Gerzomat filminin oyuncuları, çekimin son günü olan 31 Ocak Salı günü Çubuklu Hayal Kahvesi’nde basın mensuplarıyla bir araya geliyor. BatesMotelPro ekibinin sosyal medyadaki Patlak Sokaklar video serisinden sonra ANS Prodüksiyon’un yapımcılığı üstlendiği, Patlak Sokaklar: Gerzomat’ın çekimleri bitiyor. Başrollerini, “Sütü Seven Kamyoncular” olarak tanınan, Volkan Öge, Tansu Tuncel ve Ömür Cedimağar’dan oluşan BatesMotelPro ekibiyle, Selin Demiratar, Doğa Rutkay, Kubilay Tunçer’in paylaştığı, Türkiye’nin ilk absürt komedi filminde Bülent Serttaş da konuk oyuncu olarak yer alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Patlak Sokaklar: Gerzomat Filminin Ekibi Çubuklu Hayal Kahvesi’nde Basınla Buluşuyor yazısına devam et
  • Her Annenin Kâbusu

    Lynne Ramsay’in filmi “Kevin / We Need To Talk about Kevin”in tanıtımlarında, eleştirilerinde en çok bu etiketle karşılaşıyoruz. Doğrusu, filmin annesi Eva (Tilda Swinton) da oğlunun doğumundan itibaren bitmez tükenmez bir kâbus yaşamıyor değil. Bir yandan da, kendi isteksizliğiyle bu kâbusa yol açtığını düşünüyor. Ne de olsa, oğlunun doğumunu şevkle beklediği söylenemez. Doğumdan önce gittiği yoga hamilelik kursunda, şiş karnıyla iftihar etmeyen tek kişi o. Hatta orada durmaya dayanamıyor, çıkıyor. Oğlunu yanında dururken gördüğü kitapçıda da anneye ilişkin şu ilân göze batıyor: “Efsanevi Maceraperest”. Belli ki Eva, bambaşka bir hayatı feda etmiş, istemediği bir anneliğe, hatta evliliğe sürüklenmiş.

    Ama bence Lynne Ramsay bunları, kimin haklı kimin haksız, kimin suçlu kimin suçsuz olduğunu anlayalım diye koymamış ortaya. Yani, ne olursa olsun çocukların suçsuz olacağını da, bir insanın böyle bir çocuğu belli bir noktaya kadar çekebileceğini söylemek ve filmden bir ahlâk dersi çıkarmaya çalışmak anlamsız. Ramsay daha çok, kaotik bir evrende ille de bir nedensellik saptama, bu evreni ille de anlamaya çalışma yolundaki nafile çabamızı ortaya koymak istiyor gibi. Kitabın ise, Kötü Anne tartışmalarına yol açtığını okuduk.

    Eva Khatchadourian, iyi kalpli, sakin ama ona hiç denk düşmeyen Franklin’le (John C. Reilly) evlenmiş, şehir yaşantısından banliyöde bir ev için, bağımsızlığından da bir aile için istemeye istemeye vazgeçmiş genç bir kadın. Hamile kalmaktan hoşnut olmasa da, vakti saati gelince bir oğlan doğuruyor. Bebek ilk andan itibaren onun kucağına gitmek, hatta onunla birlikte olmak istemiyor, avaz avaz ağlıyor. Bir sahnede Eva sokakta giderken de ağlayan bebeğin içinde olduğu arabayı, sırf bu sesi boğmak için, toprağı kazan bir makinenin yanına çekiyor. Bu arada, çocuk büyütmüş herkes, o ağlamayı duyunca acı tecrübeleri anmaktan kendini alamamıştır herhalde.

    Kevin yeniyetme yaşında da (Ezra Miller) yeterince sevgisiz, sevimsiz ve tehlikeli ama emekleme çağındaki (Rock Duer) ve özellikle de daha sonraki hali (Jasper Newell) nefret dolu ve kesinlikle dayanılmaz. Koca çocuk olduğu halde annesinin gözünün içine baka baka altına kakasını yapıyor, onun bin özenle düzenlediği odayı aynı ölçüde özen göstererek mahvediyor. Özür dilemiyor, sorduklarına cevap vermiyor, ona domuz gibi bakıyor. Hatta bir seferinde dayanamayan Eva, ona kendisinden önce annesinin mutlu olduğunu söylüyor. “Şimdi anne her sabah uyanınca keşke Fransa’da olsaydım diyor.”

    Öte yandan, ne Eva, ne biz bunun bir canavar masalı, bir kötü tohum hikâyesi olduğundan emin olamıyoruz. Eva’nın hem oğlu Kevin, hem de kendi namına suçluluk duyduğu kesin. Filmin başlarında takım elbiseli, evrak çantalı iki gençten adam kapıyı çalıp onunla öbür dünya hakkında konuşmak isteyince, bu duyguları dile getiriyor. Oysa kapı çalınınca biraz ürkmüş. Çünkü insanlar alışveriş arabasındaki yumurtaları kırıyor, yolda ona vurup küfrediyor, evini ve arabasını kırmızıya boyuyorlar. Ama işin öbür dünyadan ibaret olduğunu anlayınca ferahlıyor. Bunun hakkında her şeyi biliyor çünkü. “Dosdoğru cehenneme gidiyorum. Ebedi lânet falan, hepsi.” Aslında ebedi lânetten de ürkütücü olan ise, oğluyla aralarında bir bağ olabileceği şüphesi. Belki de, Kevin’in annesine ilgisini gösterme yöntemi bu.

    Zaten bir canavar söz konusuysa bunun Eva değil de, yakışıklı (ve annesine çok benzeyen) yeniyetme oğlu Kevin olduğuna hiç kuşku yok. Onun ağza alınmayacak bir suç işlemiş olduğunu anlıyoruz. “Ratcatcher” ve “Morvern Callar” ile tanıdığımız Lynne Ramsay’in kronolojik sıra izlemeyen, nefis kurgulanmış, daha çok bir rüyayı (evet, kâbusu) andıran filminde Eva’nın endişeli kalabalığı yararak oğlunun okuduğu liseye yaklaşmaya çalıştığına tanık oluyoruz. Filmin güçlü görselliği, çarpıcı renkleri, ses tasarımı da Ramsay’in (Lionel Shriver’in romanından Rory Stewart Kinnear ile beyazperdeye uyarladığı) hikâyesini lâyıkıyla anlatmasına katkıda bulunuyor. Tilda Swinton’ın kendisinin ve karakterinin seyircinin rahatlıkla özdeşleşeceği, hatta acıyacağı kişiler olmayışı da işimizi zorlaştırıyor.

    Ama yönetmen Ramsay’in rüya mantığı güden hikâyesinin merkezinde de Eva/Tilda var. Swinton “Io sono l’amore / I am Love / Benim Adım Aşk”ta da gene özdeşleşmekte zorluk çektiğimiz, sıradışı bir karakter olarak, genç bir erkeğe âşık olup ailesini bir çırpıda feda eden Emma’yı aynı yoğunlukla oynamıştı. Hem kendine hakim, hem de çabuk incinebilen Eva’da da yoğun bir performans sunuyor. Gururu dışında her şeyi kaybediyor. Vaktiyle Bohem bir hayat sürdüğünü anladığımız seyahat yazarı Eva’nın kıstırılmışlığını bize hissettirirken, mesafesini de koruyor. Doğrusu, her iki filmdeki oyunculuğunun (ona bakarsanız bu fevkalâde yetenekli İskoç aktrisin bütün filmlerindeki oyunculuğunun) yeterince takdir edilmediğini düşünüyorum. Mevcut en iyi aktörlerden biri olan John C. Reilly de, profesyonelce geri çekilerek ona eşlik ediyor.

    Miss Ramsay’e gelince, ruh halleri ve atmosferin ustası olduğu kesin. “We Need To Talk About Kevin”da, bunlara renk (özellikle kırmızı) ve sesi de katıyor. Bir ileri, bir geri giderek anlatması da, Kevin ve Eva’nın hikâyesinden korktuğumuz kadar rahatsız olmamamızı sağlıyor. Bir korku filmi yapma kolaycılığına kaçmamış. Lionel Shriver’ın, Columbine stili bir lise katliamının ardından bir kadının ayrı olduğu kocasına yazdığı bir dizi mektuptan oluşan çok satan kitabını uyarlama yöntemini bulmakta da başarılı.

    Film olarak bence yılın en iyilerinden biri. İlk paragraftaki “Efsanevi Maceraperest”e gelince, bir sıfat olan “efsanevi”nin yerine bir isim olan “efsane”yi koymaktan kaçınan, güzelim “maceraperest” kelimesinin de hakkını veren çevirmen Damla kardeşimize teşekkür ederiz.

    (06 Şubat 2012)

    Sevin Okyay

    6. Uluslararası 2. El Film Festivali Gösterimleri Kızılay Büyülüfener Sineması’nda

    5 yıldır düzenlenen 2. El Film Festivali, ilk uzun metraj deneyimini yaşayacağı 6. yılında, futbol konsepti ile sahalara çıkıyor. Bu sene 29 Şubat – 04 Mart 2012 tarihleri arasında Ankara’da düzenlenecek olan festival, yarışmasız, jürisiz, gösterim koşulu olmaksızın, 2007 yılından itibaren ulusal ve uluslararası film festivallerinden elenen uzun ve kısa metraj filmlerin gösterimini üstlenecek. 01 Aralık 2011’de başlayan film başvuruları ise 01 Şubat 2012’de son bulacak. Festival süresince 11:30’da başlayacak olan film gösterimleri Kızılay Büyülüfener Sineması’nda gerçekleştirilecek. Festivalin İstanbul basın toplantısı ise 22 Şubat Çarşamba günü saat 19:00’da Gümüşsuyu’nda bulunan Yıldırım Mayruk Moda Laboratuvarı’nda düzenlenecek.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü banner’lara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    6. Uluslararası 2. El Film Festivali Gösterimleri Kızılay Büyülüfener Sineması’nda yazısına devam et