Dağ Kedisi, Alman Kültür Merkezi’nde Gösteriliyor

Alman Kültür Merkezi, Ernst Lubitsch’in filmlerini göstermeye devam ediyor. Lubitsch’in Dağ Kedisi adlı filmi 12 Şubat Cuma günü 19:00’da Türkçe altyazılı ve ücretsiz gösteriliyor. Filmin konusu şöyle: Dağdaki bir kaleye sürgüne gönderilen teğmen Alexis, haydut çetesinin reisi olan Claudius’un haşarı kızı Rischka’ya (Dağ Kedisi) aşık olur. Kızının aklına delice fikirler gelmesin diye Claudius onu haydut Pepo ile evlendirir. Rischka, sevdiği teğmenin başkasıyla evlenmek zorunda olduğunu duyunca hemen kaleye gider.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Dağ Kedisi, Alman Kültür Merkezi’nde Gösteriliyor yazısına devam et
  • Büşra’nın Müziklerinde Cahit Berkay ve Teoman İmzası

    Başrollerini Mine Kılıç, Tayanç Ayaydın, Coşku Cem Akkaya ve Çiğdem Batur’un paylaştığı Bahadır Boysal’ın aynı eserinden sinemaya uyarlanan Büşra, 19 Mart 2010 Cuma günü vizyona giriyor. Cahit Berkay ve Teoman’ın da müzikleri ile katkıda bulunduğu film çağdaş bir kent masalını anlatıyor. Büşra üniversiteden mezun olmuş, muhafazakâr ve varlıklı bir ailenin türbanlı kızı, Yaman liberal bir gazeteci, Ferit ise Büşra’nın ailesinin sıcak baktığı bir damat adayıdır. Alara, Yaman ile ilişkisini kaybetmemek için her şeyi yapabilecek bir genç kadındır. Tüm farklılıklara rağmen, Büşra ile Yaman arasında naif bir aşk alevlenir.

  • Facebook Sayfası
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Memleketim

    Teknoloji o kadar hızlı gelişim gösteriyor ki, belirli yaşın üzerine çıkmış bizim gibi vatandaşlar intibak etmekte ya zorlanıyorlar veya geç kalıyorlar. Ancak gelişmeleri takip etmek ve faydalanmak da gerekiyor. Netekim Sadi Bey’de facebook ve twitterbook meselelerine girmek zorunda kaldı. Her ne kadar tam randımanlı kullanamasa da aklına geldikçe küçük notlar alıyor, sağa sola lâflar atıyor. Şu kadar zamandır web sitesi zamanının tümünü kapsadığından taze yazı servis edemiyordu. Artık dönüşü muhteşem mi oldu, gayrimuhteşem mi bilemiyorum, yeni yazılarına “Twitter Günlükleri” altbaşlığıyla başladı. Filhakika bu günlüklerin Narnia Günlükleri’yle bir ilgisi yoktur, mümkün mertebe orijinal olmaya çalıştık.

    Sadi Bey’in Twitter Günlükleri 1

    Başbakan Erdoğan ve Kültür Bakanı Günay’ın yönetmen Yücel Çakmaklı’nın cenazesine gelmeleri takdir edilesi bir davranış.

    Demek ki bundan böyle sinema sektöründe herhangi bir kaybımız olduğunda sayın büyüklerimizi daima yanımızda görebileceğiz.

    Hıncal Uluç’un zaman zaman film eleştirmenlerine -hadi giydirdiğine demeyelim- yol göstermesine şahit olmuştuk.

    Sadık Battal hocamız Ülke TV.deki programında maşallah işi toptan halletti, “Bu eleştirmenlerin hepsi işi bırakmalıdır” deyiverdi.

    Nil Burak’ın her konuşmasında şarkısının kullanıldığı “Issız Adam”dan herhangi ücret almadığını belirtmesinden şahsen bana gına geldi.

    Fikret Hakan, İpek Yolu Film Festivali’nde sahneye spor kıyafetle çıkan eski başkan Hikmet Şahin’i azarlar gibi kınamıştı.

    Başkan Fikret Hakan’a cevap vermeden konuşmasını yapıp oturdu. Fikret Hakan’ın asabiliği ve Hikmet Şahin’in sükûneti anılarda yerini aldı.

    94 yıllık sinemamızı “Türk Sineması” olarak biliyorduk. MAFM sinemamızın adını açılıma uygun, yeniden belirlemiş: Yeni Türkiye Sineması.

    Bence Antalya’da “En İyi Film Ödülü” verilmedi, “En İyi 2 Film Ödülü” verildi.

    Birden fazla filme “En İyi” ödülü verilmesi gerekirse ödül adının “En İyi 2 Film Birden Ödülü” olmasını öneriyorum, hem nostaljik olur.

    Keza yine bence bu yıl Antalya’da “En İyi Film Ödülü” verilmedi, “En İv” ve “En ıi” Film Ödülü verildi, “İyi” kelimesini böyle bölebildim.

    Festival yönetmeliklerine tek film ve tek sanatçıya ödül verilmesi gerektiği yazılmalıdır, çünkü “En İyi” bir tanedir.

    Geçen yıl Altın Koza’da da “Made in Europe” filminin erkek oyuncularının hepsine “En İyi Erkek Oyuncu” ödülü verildi. Hangisi En İyi?

    “Kosmos” ve “Bornova Bornova” filmlerinin afiş ve reklâmlarına En İyi Film Ödülü’nü diğer filmle paylaştıklarını yazacaklar mı?

    Sigara tiryakisi vatandaşlar önceleri dumanları ile taciz ediyorlardı, şimdi de kaldırımlarımızı elimizden almaya başladılar.

    Gariban seyyar arabasıyla domates, biber, patlıcan satmaya kalksa zabıta kovalar, ağaların masaları kaldırımları işgâl eder, ses çıkmaz.

    Şehit anası şöyle feryat ediyordu: “Keşke oğlum terörist olsaydı. Dağdan dönünce onu kucaklardım. Şimdi oğlumun mezarını kucaklıyorum.”

    Arif Verimli, TV programlarına çıkmayı bıraksa da asli görevi Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastahanesi Baş Hekimliği görevini dönse.

    Türk sinemasının başlangıcı kabûl edilen 14 Kasım günü İstanbul dışında herhangi bir sinemasal bir etkinlik olmamalı.

    Sanatçılar ve sektör ilgililerinin bir kısmı 14 Kasım’da İstanbul dışına çıkınca sinemanın merkezinde kutlama ihmal ediliyor gibi oluyor.

    (16 Kasım 2009)

    Sadi Çilingir

    sadicilingir@sadibey.com

    Tüm Şirketler

    Tüm Şirketler,
    29 Ocak – 04 Şubat 2010 Haftalık (Weekly),
    01 Ocak – 04 Şubat 2010 Yıllık (Annual),
    01 Ocak – 04 Şubat 2010 Eski Yıllar Yıllık (Ex Years Releases Annual),
    Box Office listeleri için tıklayınız.
    Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.

    KargART Şubat 2010 Film Gösterimleri

    KargART’da bu hafta, 09 Şubat Salı, Saat: 20:30’da Underground Film Gösterimleri; 12 Şubat Cuma, Saat: 23:00’de !Geceyarisi Filmleri! gösterimleri sürüyor.
    13 Cumartesi ve 14 Şubat Pazar günleri 13:00 ve 15:30’da ise If İstanbul 9. AFM Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali kapsamında “Türkiye’den Kısalar” başlığı altında filmler gösterilecek.
    KargART gösterimleri “Kadife Sokak, No: 16, Kadıköy, İstanbul” adresinde gerçekleştiriliyor.
    İletişim bilgileri şöyle: Tel: 0216 3303151, Faks: 0216 3465546, e-posta: info@kargart.org

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • .jpg formatlı basın bültenlerine haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    KargART Şubat 2010 Film Gösterimleri yazısına devam et
  • Anadolu’nun Avukatı

    Türkiye’nin ilk profesyonel turist rehberi olan Cevat Şakir’in, bütün medeniyetlerin, Anadolulular tarafından ‘var’ edildiğini savunması, Anadolu’ya olan sevdası, Bodrum öncesi ve sonrasındaki hayatı, yönetmen Harun Özakıncı tarafından belgesel yapıldı. Bilimin Anadoludan fışkırdığına inanan balıkçı, Orta Asya’dan gelmiş olmanın gerçeğiyle Anadolu’yla kaynaşmış olmanın şansının, bir hümanizmde birleştirilmesini istiyordu. Balıkçı, çağdaş bir kültüre giden yolda en büyük en usta rehberdi. Çünkü çağdaş kültüre uzanmak isteyen bir toplum, klâsik kültüre sahip olmalıydı.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • Web Sitesi
  • Diğer haberlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Anadolu’nun Avukatı yazısına devam et
  • BSB Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği, Cep Sineması’nda Ruhi Su Belgeseli

    24 Ocak 2009′da başlayan Cumartesi Belgeselleri, her Cumartesi günü saat 14:00’te BSB Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği Cep Sineması’nda belgesel film gösterimleriyle devam ediyor. Film gösteriminin ardından belgesel filmin yönetmeninin katılımıyla izleyiciler arasında film ve filmin çekim süreci üzerine söyleşi yapılıyor. Yönetmenliğini A. Hilmi Etikan’ın yaptığı Ruhi Su adlı belgesel filmi bu hafta BSB Cep Sineması’nda gösteriliyor. Tüm BSB Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği üyeleri ve dostları 06 Şubat Cumartesi günü 14:00 – 16:00 saatleri arasında gösterime bekleniyor.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    BSB Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği, Cep Sineması’nda Ruhi Su Belgeseli yazısına devam et
  • 2. El Kısa Film Festivali’nden 1. El Fikirler Devam Ediyor

    Dünyada kendi alanında yapılan ilk ve tek festival olan, 2. El Kısa Film Festivali, 4. yılında bir çok sürprizle sinema severlerin karşısına çıkıyor. Uygulamaya konulan Fest-Card, festival kapsamındaki tüm etkinliklerden ücretsiz faydalanma ve indirim imkânı sunuyor. Fest-Card ile festival atölyelerine, özel film gösterimlerine, galalara, sergilere, seminerlere ücretsiz katılma olanağı, konuklar ile tanışma fırsatı, 07 Mart 2010′da yapılacak çekilişte 10 kişiye ünlü konuklarla akşam yemeği eşliğinde tanışma fırsatı, 10 kişiye ödül töreninden önce düzenlenecek kapanış kokteyline katılma şansı sunulacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • 12 Şubat 2010 Haftası

    “Sevgililer Günü”, Los Angeles’da, yediden yetmişe bir grup karakterin, sabahtan gece yarısına, ilişkilerin başlangıç – sonuç parantezleri arasındaki -neredeyse- her safhasını içeren bir içerik doygunluğunda ve zincirleme biçimde birbirleriyle iletişim halinde ve de ustaca yönetilen bir trafik içinde koşuşturmasından ibaret! Filmin (günün) sonunda bize kalan: Şu ‘lanet olası’ aşkın, şu başa çıkamadığımız fiziksel – duygusal belânın, birinde mutlak kendimizi bulacağımız yansımaları. Sadece izlediğiniz süre boyunca ilgilenebileceğiniz bir film de denebilir.

    (11 Şubat 2010)

    Ali Ulvi Uyanık

    aliuyanik@superonline.com

    Taksim – Sahne Açılıyor, Sine – Sen’le Sinema Günleri Başlıyor

    Attila İlhan Kültür Merkezi’nin gösterim salonu Sahne, kapılarını sinemaya ve sinemacılara açıyor. Etkinlikler kısa film, belgesel ve uzun metraj film için ayrı günlerde olacak. Sine-Sen her hafta bir bir uzun metraj film yönetmenini bir filmiyle konuk edecek. Film gösteriminin ardından yönetmen neden bu projeyi seçti, senaryosunu nasıl yazdı, yapım için bütçeyi nasıl buldu, sette ne zorluklarla karşılaştı, paylaşacak.

  • Basın Bülteni
  • Sine-Sen Web Sitesi
  • Logoya haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Taksim – Sahne Açılıyor, Sine – Sen’le Sinema Günleri Başlıyor yazısına devam et
  • Sinemamızın Tüm Zamanları

    Sinema, sadece kurmaca filmlerin oluşturduğu bir alan değil; ama yaygın olarak bu şekilde anlaşılır ve böyle bilinir. Belgesel film ise televizyonlar yolu ile yaygınlık kazandı. Aslında yazacağım konu farklı, Yeşilçam Dönemi sona erdikten sonra, devam eden film üretimi sayısı hızla düşmüş idi. Salonlarda “yerli film” görmek nerede ise unutulmaya yüz tutuyordu, ara sıra çıkan bir iki film dışında film bulunmaz olmuştu. Eşkıya’nın çıkışı ile işler değişti. İç piyasayı da kontrol altına alan yabancı firmalar geri durmasını öğrendiler. Tamamen farklı nedenlerle de olsa giderek gösterime giren -hatta bazen kök itibari ile yabancı firmaların pazarladığı- filmler, sinemadan iyice çekilmiş “yerli film seyircisini” geri getirdi ve film üretimini de artırdı. Ama bu seyirci profili, Yeşilçam günlerinin seyircisi ile aynı özelliği göstermiyordu, gösteremezdi de… Zaman, filmler ve de seyirci de değişmişti, sinemalar, gösterim düzeyleri bile…

    İmdi, bu noktada, hasılat toplayan filmler karşısında yapılan seyirci değerlendirilmesinde kullanılan “…bütün zamanların…” deyimine takılıyorum, bu beni rahatsız ediyor. 58 yıllık sinema seyircisiyim, zaman içinde farklı nedenlerle sinema ile seyircilikten öteye ilgilerim oldu ve bu bana gösterdi ki, zaman içinde önce oturmuş olmasına rağmen giderek değişiklikte gösterebilen bir seyircimiz var.

    12.02.2010 günlü Cumhuriyet Gazetesi’nde Sungu Çapan Recep İvedik 3 filmi ile ilgili yazısına bir üst başlık atmış: “Bütün zamanların en çok seyirci toplayan ‘Recep İvedik’ komedi serisinin üçüncü filmi gösterimde”… Bütün zamanlar… ben sinemamızı 1917’de yapılan ilk filmimiz Pençe (Sedat Simavi) ile başlatıyorum. Yeşilçam Dönemi ise ’50’lerin başında (1952-) başlıyor net olmamakla birlikte. O yıllardaki sinema salonu sayısı, koltuk sayısı, gösterimlerde kesilen bilet adedi ülke genelinde ne kadar değerlendirildi, bunu bugün kontrol etmek mümkün değil. 1951 yapımı Mezarımı Taştan Oyun’un (Hüseyin Peyda) değil gösterime çıktığı sezon kestiği biletin ne kadar olduğunu, kaç yıl gösterimde kaldığını belirleyebiliyor muyuz? Güneydoğu Anadolu’da bu sezon yıllar sürdü ve konu iki kere aynı adla, bir de Peyda’nin bir diğer filmi Söyleyin Anama Ağlamasın adı ile üç kez daha “yeniden” çekildi. 1964 yapımı Fabrikanın Gülü (Ümit Utku) Nuri Sesigüzel’in sinemadaki ilk filmi idi. Tokat’ta gösterime girdiğinde tanık olduğum olay şu idi: Salı ve Cuma günü (gündüz) “Bayanlar matinasının” birisinde 600 kişilik salon tamamen dolduktan başka, -bu durum çok olduğu için hazırlıklı olan sinemanın- yedekteki taburelerine de bilet kesildi, salonun fuayesinde tamir edilmek için bulunan yazlık bahçe sinemasının sandalyelerine de kesildi, gişe memuru “son bileti” kendi oturduğu tabureye kesti, film çoktan başlamıştı ve gişe önünde hâlâ -on kadar- bilet bekleyen vardı…

    1971 yapımı Keloğlan (Süreyya Duru) Anadoluda ne kadar iş yaptı bu gün biliniyormu? Salonlar küçültüldü, Anadoluda birçok yerde bir ara tamamen kapanan sinemalarda yeniden açılım yapıyor ama hiç biri eski salonlar değil. Yüzlerce kişi dolup dolup film seyrettiğimiz o salonlarda adını hatırlamadığımız filmler ne kadar seyirci topladılar? Son 10-15 yılda gişe durumları (box-office) hesaplanıyor, yayınlanıyor ve yaygın olarak izlenebiliyor. Seyirci sayıları 4 milyonu aştığında, filmler bütün zamanlara yayılarak seyirci rekoru kırmış oluyor. Herkesin bir yanından gördüğü Yeşilçam Dönemi içerden başka dışardan başkadır. İçinin incelemesi yeteri kadar hiç bir zaman yapılmamıştır. İncelenmeyen konulardan biri de, o günlerin seyirci yoğunluğudur. Bugün buna ne kadar olanak vardır, bilemiyorum ama, on yıl sonra 11.si yapılacak olan Recep İvedik’ler ile seyircimizi -sinemamız tüm zamanları için- yaftalamayalım.

    (12 Şubat 2010)

    Orhan Ünser

    Medyavizyon Filmleri 8 Dalda 82. Oscar Ödüllerine Aday Gösterildi

    Medyavizyon Film’in filmleri 82. Oscar ödüllerinde 8 dalda aday gösterildi. 26 Şubat 2010′da gösterilecek olan Nine yılın En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, Sanat Yönetmeni, Kostüm, Şarkı dallarında, 06 Kasım 2009′da gösterilmiş olan Yasak Bölge 9 (District 9) ise yılın En İyi Filmi, Uyarlama Senaryo, Montaj ve Görsel Efekt dallarında aday.

  • Görsele haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Medyavizyon Filmleri 8 Dalda 82. Oscar Ödüllerine Aday Gösterildi yazısına devam et
  • Adana Sinema Derneği, Kısa Film Semineri Işıl Özgentürk’le Devam Ediyor

    Adana Sinema Derneği Kısa Film Semineri hız kesmeden devam ediyor. Bugüne kadar Bahçeşehir Üniversitesi İleşitim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü öğretim görevlisi Yard. Doç. Dr. Nilay Ulusoy ve İstanbul Uluslararası Kısa Film Festivali Koordinatörü Hilmi Etikan’ın konuşmacı olarak katıldığı seminer, bu hafta Işıl Özgentürk’ü ağırlıyor. 06 – 07 Şubat 2010 tarihlerinde gerçekleşecek seminerde, Kısa Filmde Senaryo ve Diyalog Yazım Aşamaları, Prodüksiyon Çalışmaları, Çekim Hazırlıkları ve Oyuncu Yönetimi gibi konular işlenecek. Seminer saat 10:30’da Adana Kültür Sanat Merkezi’nde yapılacak.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Işıl Özgentürk fotoğrafları için tıklayınız.
  • Ustalara Saygı’da Yılmaz Güney’le 2 Saat

    Beşiktaş Belediyesi tarafından düzenlenen Ustalara Saygı toplantılarına paralel olarak gerçekleştirilen Arşivlik Muhabbetler – Yeşilçam’ı Yaratanlara Saygı gecelerinde bu hafta sanatseverler, unutulmaz Yılmaz Güney filmleriyle buluşacaklar. Umut, Acı, Ağıt, Arkadaş, Seyyit Han, Sürü, Endişe, Yol’un da aralarında bulunduğu yüzün üzerinde filmle yalnızca Türk seyircisi için değil, dünyadaki izleyiciler için de özel değerler taşıyan yapıtlara imza atan, saygın ödüller kazanan Yılmaz Güney için gerçekleştirilecek etkinlik, Faruk Şüyün tarafından hazırlandı. Yılmaz Güney’le 2 Saat başlıklı toplantı, Ortaköy Kültür Merkezi’nde 08 Şubat Pazartesi akşamı saat 20:00’den itibaren takip edilebilecek.

  • Basın Bülteni
  • Yılmaz Güney fotoğrafları için tıklayınız.
  • Kültür Merkezi krokisine haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Ustalara Saygı’da Yılmaz Güney’le 2 Saat yazısına devam et