Gelecekten Bir Mektup: Bir Zamanlar Gelecek: 2121, 28 Haziran’da Vizyona Giriyor
Türkiye’nin ilk uzun metraj kadın bilim kurgu yönetmeni Serpil Altın’ın filmi Bir Zamanlar Gelecek: 2121, 28 Haziran 2024 Cuma’da günü sinemalarımızda gösterime giriyor. Gelecekte dünyamızda sınırlı yaşamlara sebep olacak iklim krizi nedeniyle hayatlarımızda ne tarz değişikliklerle karşılaşacağız? Yeni doğan bir birey yaşlı bir bireyin yerini mi alacak? İklim krizi ve yoksunluk insanlara bu tarz ikilemde bırakacak hayatlar mı sunacak? Bazı seçimler elimizde olabilecek mi? Türkiye’nin ilk yeşil film girişimi olma özelliğini de taşıyan film yakın bir gelecekte yeraltında yaşamak zorunda olan bir ailenin çelişkilerini, sorgulamalarını ve isyanlarını konu alıyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
New York’ta Bir Dilim Pizza Yemeden Ölmek Yok
New York’ta 90 desibel olarak ölçülen ortalama gürültü seviyesi sürekli duyulan bir çığlık ile eş değermiş. ‘Sessiz Bir Yer’ serisinin üçüncüsü ‘Sessiz Bir Yer: Birinci Gün / A Quiet Day: Day One’ tam da bu veri doğrultusunda, görmeyen ama sese karşı duyarlı istilacı uzay yaratıklarının iştahla harekete geçeceği düşüncesinden yola çıkıyor. İlki pandemi öncesinde, ikincisi pandemi sonrasında dünya çapında sinema salonlarının açılması ile birlikte büyük ilgi gören serinin yaratıcısı, yazar – yönetmen, oyuncu ve yapımcı John Krasinski, gerçek hayattaki eşi Emily Blunt ve çocuk oyuncularla birlikte hayat verdiği Abbott ailesinin kırsaldaki yaşam savaşına –şimdilik kaydıyla- bir ara verip kıyametin ilk gününe geri dönmek istemiş. Başlangıç öyküsünün yönetmenliği ve ortak yazarlığı için de başrolünde Nicolas Cage’in yer aldığı 2021 yapımı bizde de gösterilen çok başarılı yas filmi ‘Domuz / Pig’ adlı ilk uzun metrajı ile sinema dünyasına parlak bir giriş yapan Michael Sarnoski’de karar kılınmış.
Film kanserli hastaların tedavi gördüğü New York banliyösünde bir bakım evinde başlıyor. Çektiği ağrılardan mutsuz, öfkesini yazdığı şiirlerle dışarı vurmak isteyen hastalardan yazar Samira (muhteşem Lupita Nyong’o) şehrin merkezinde bir kukla gösterimi için düzenlenen geziye gitmeyi önce reddediyor, ancak pizzacıya uğramak şartıyla yola çıkmayı kabûl ediyor. Daima yanında taşıdığı uysal kedisi Frodo ile gösteriyi izlerken sahnede patlayan balon onu huzursuz etmiştir. Biraz nefes almak için salonun dışına çıktığında ise şehirde beklenmedik bir telâşın yaşanmakta olduğunu fark eder, sonrasında gökyüzünden düşen ateş toplarının hayatı felç ettiğine tanıklık eder. Dahası tepeden inen korkunç yaratıklar çığlıklar atan insanları toplu halde imha etmektedir. Öksürmenin dahi canavarları harekete geçirdiği öğrenildiğinde alevler içinde yangın yerine dönmüş mega kent sessizliğe bürünür. Bundan sonrası hayatta kalanların ölüm – kalım mücadelesidir.
Bağımsız sinemadan gelen genç Sarnoski filmin yapımcılarının yüzünü kara çıkarmamış. Tansiyonun her daim yüksek tutulduğu ilk bir saatlik bölüm, hele bir de IMAX formatında izlendiğinde, son derece başarılı. Serinin ilk iki filminde bir ailenin hayatta kalma mücadelesini izlemiştik. Bu defa kedisi ile birlikte kaçış yolu arayan yalnız bir kadının su basmış metro istasyonundan can havliyle kurtulmaya çalışan İngiltere’den hukuk okumaya gelmiş New York sevdalısı Eric (Joseph Quinn) ile önce zoraki de olsa dayanışması ve kendine özgü bir aile kurulması üzerine odaklanıyor hikâye. Genç adam hakkında fazla bir bilgi sahibi olamıyoruz ancak babasının piyano çaldığı Harlem kulübünde geçen çocukluk anılarını yaşayan Sam’in duygusal deneyimini paylaşıyoruz. Samira’nın bazen kedisini, bazen yiyecek ya da ilaçlarını taşıdığı heybesinin üzerinde ‘New York’u Seviyorum’ yazısı okunuyor. Yönetmen ve yapım ekibinin distopik bir dünyayı başarıyla kurdukları dünyanın bu güzelim kentinin sevilecek nesi kalmış diyebilirsiniz. Samira öyle düşünmüyor gerçi, kulaklığında Nina Simone’un güzelim şarkısı ‘Feeling Good’ çalarken sessiz olduğunda şehrin şarkı söylediğini duymanın mutluluğunu deneyimliyor.
(28 Haziran 2024)
Ferhan Baran
Korku Kapanı: Sessiz Çığlık
Bedel Art’ın yönettiği ve Adem Gerçek, Elif Yaşar Aslan Erarslanoğlu, Leyla Göküş ile Şeyma Yücel’in oynadığı Korku Kapanı: Sessiz Çığlık, 19 Temmuz 2024’de Lion Distribution dağıtımıyla Renas Yapım – Bulut Prodüksiyon Medya tarafından vizyona çıkarıldı.
Filmde, kısa yoldan zengin olmak isteyen Cengiz büyük fedakârlıklar gerektirecek bir büyü yaptırır. Zengin olması karşılığında cinlere kurbanlar verecektir. Arkadaşlarını toplayıp bir köye giderler. Başta işler istediği gibi gitse de cinlere itaat etmeyen arkadaşı yüzünden cinler Cengiz’e musallat olur. Herkes beklenen sondan kaçamayacak, ölüm onları bulacaktır.
Horizon: An American Saga – Chapter 1
Kevin Costner’in yönettiği ve Kevin Costner, Sienna Miller, Sam Worthington ile Jena Malone’un oynadığı Horizon: An American Saga – Chapter 1, 05 Temmuz 2024’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Pinema Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Horizon: An American Saga – Chapter 1, Amerika’nın batısında yapılmış olan İç Savaş’ın öncesi ve sonrasındaki 15 yıllık uzun bir dönemi kapsıyor ve olayları birçok farklı karakterin gözünden anlatıyor. Batı’ya doğru yapılan genişleme, doğal unsurlardan, bu topraklarda yaşayan yerli halklarla etkileşimlere ve bu toprakları kolonileştirmeye çalışanların acımasız kararlılığına kadar birçok zorlukla doludur.
- Basın Bülteni
- Fotoğraflar
- Fragman: 1 / 2 / 3
- IMDb
MaXXXine Filminin Türkçe Alt Yazılı Birinci Fragmanı ve Ana Afişi Paylaşıldı
Ti West’in yönettiği ve Mia Goth, Elizabeth Debicki, Moses Sumney ile Michelle Monaghan’ın oynadığı MaXXXine filminin ana afişi ve Türkçe alt yazılı birinci fragmanı internet ortamında yayına verildi. MaXXXine filmi 12 Temmuz 2024 tarihinde UIP Filmcilik tarafından sinemalar gösterime çıkarılacak. Filmin konusu şöyle: 1980’lerin Hollywood’unda, yetişkin film yıldızı Maxine Minx sonunda büyük çıkışını yaşar. Ancak gizemli bir katil Hollywood’un yıldız adaylarını takip ederken, kan izleri onun uğursuz geçmişini ortaya çıkarır.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Sinema Örgütlerinden Çağrı
Sinemamızın farklı disiplinlerini temsil eden 10 sinema meslek birliği, dernek ve vakıf, film festivallerine ilişkin ortak bir açıklama yayınladı. Açıklama şöyle: “Ülkemiz sıkıntılı günlerden geçiyor. Ekonomik koşulların giderek ağırlaştığı bir ortamda kamu kurumlarına (Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yerel yönetimlere) önemli bir sorumluluk düşüyor. Bu sorumluk halkın yaşamsal ihtiyaçlarını karşılanmasının yanı sıra, toplumun kültürel değerlerinin korunması, sanat yoluyla toplumun eğitimine katkıda bulunulmasını da kapsar. Ekonomik koşullar bahane edilerek, sanatsal etkinliklerin iptal edilmesi, tasarrufa sanattan başlanılması kabul edilemez. Bu çağrıyı yapmamızın ….”
- Açıklamanın devamı için tıklayınız.
Sayara’yı İzlemeye Cesaretin Var mı? Korku, Suç ve Aksiyonu Buluşturan Türk Filmi Sayara Sinemalarda
Türünün nadir örneklerinden biri olan Türk filmi Sayara’nın vizyona girmesine sayılı gün kaldı. 21 Haziran Cuma (bugün) günü sinema seyircisiyle buluşacak olan Sayara’yı izlemek büyük bir cesaret gerektiriyor. Yayınlanan fragmanlarıyla sinemaseverlerin dikkatini çeken, gösterildiği festivallerde seyircilerin kanını donduran Sayara’nın hikâyesi artık sinema seyircisinin karşısında olacak.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız: 1 / 2
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Ferhan Baran Yazıyor: Motorcuların Altın Çağına Ağıt
Çağdaş Amerikan Bağımsız Sineması’nın öne çıkan isimlerinden Jeff Nichols ülkesinin yakın geçmişine belgeselci bakışını sürdürüyor. Danny Lyon’ın 1968 tarihli fotoğraf albümünden yola çıkan ‘Motorcular / The Bikeriders’ ABD’de baş döndürücü bir kültürel değişimin yaşandığı 60’lı yılların gözde alt kültürlerinden ‘asi motosikletlilerin’ özel dünyasına içerden bir bakış atıyor. James Dean ekolünün boylu poslu karizmatik temsilcisi Benny (Austin … Devamı…»
Ferhan Baran Yazıyor: Duygular Çarpışıyor
Pixar’ın belki de en yaratıcı animasyonlarından biri olan ‘Ters Yüz / Inside Out’ 9 yıl aradan sonra serinin devam filmi ile dönüş yapıyor. İlk film ailesiyle birlikte taşradan büyük şehre taşınan 11 yaşındaki Riley’nin duygusal bocalamaları üzerine kuruludur. Doğup büyüdüğü Minnesota’da mutlu bir hayatı olan küçük kız buz hokey takımı arkadaşlarından uzakta San Fransisco’daki yeni hayatına adapte olmaya çalışırken beş temel duygu hayatı onun için … Devamı…»
Oyunun Bedeli
‘Vahşi Orkide / Wild Orchid’in ünlü seks sahnesinde Mickey Rourke ile Carré Otis gerçekten sevişmiş miydi. Zalman King imzalı filmin promosyonu için ortaya atılan iddia sonradan yalanlanmasına rağmen olay bir şehir efsanesi olarak hafızalarda yer etti. Meksikalı sinemacı Jorge Cuchi’nin gösterimini sürdüren yeni çalışması ‘Kötü Oyuncu / Un Actor Malo’, Aşk-ı Memnu havasında benzer bir erotik geriliminin çekimleri ile başlıyor. Kocasının oğluyla gizli aşk yaşayan genç kadının yaşlı kocasının uçak kazasında ölmesini dilediği sahne ile açılıyor film. Karısı ve bebeği ile mutlu evliliğini sürdüren yakışıklı aktör Daniel Zavala (Alfonso Dosal) ile sektörün gözde oyuncularından Sandra Navarro’nun (Fiona Palomo) başrollerini paylaştığı filmin sansasyonel seks sahnesi çekilmemiştir henüz. Makyöz kız Lola provalar sırasında King’in filminden dem vurarak gerçek bir sevişme sahnesinin vuruculuğundan söz eder şakayla karışık. Daniel eril bir gevşeklik hali içinde ‘benim için hava hoş’ diyerek sırıtırken Sandra ‘hayır’ı yapıştırır. ‘Fikrini değiştirirsen haber ver’ diyerek zevzekliği uzatır Daniel ve bu konuşma kahkahalarla sonlanır.
Son filminin çekimleri için südyo yolundayken, bizde ‘Bitmeyen Balayı’ adıyla gösterilmiş ünlü Orson Welles klasiği ‘A Touch Of Evil / Şeytanın Dokunuşu’nun (1958) yeniden çevrimi için görüşmeye çağrıldığı haberiyle keyiflidir genç adam. Otel odası olarak hazırlanmış sette ereksiyon kaygısını diline dolar bir süre, daha sonra sahne çekimi esnasında şeytanın oyununa gelerek partnerinin rızasını beklemeden cinsellikte sınırı aşar. Yönetmen Sandra’nın yüzündeki tuhaf ifadeden hoşlanmayarak çekimi durdurmuş, malûm sahneyi yeniden çekmek istemiştir. Yüzündeki donuk ifadeyi atamayan Sandra hemcinsleri yönetmen yardımcısı Regina ve kostüm tasarımcısı Ximena ile odada yalnız kaldığında tecavüze uğradığını açıklayacaktır.
Kostüm tasarımcısı Ximena şiddetle şikayetçi olunması taraftarıdır. Filmin akibeti için kaygılı yönetmen ve bir ölçüde yardımcısı Regina çekimser davranır. Sete yıldırım hızıyla ulaşan kadın yapımcı genç kadına istediği takdirde hemen Daniel’i kovacağı ve yerine yeni bir oyuncu bulacağını ve suçlamada bulunmasının tek seçeneği olmadığını söyler. Sandra şaşkındır. Neden durdurmadın ya da çığlık atmadın sorularına ‘her şeyin çok hızlı yaşandığını’ söyler belki ama gururu kırılmıştır. Utanç ve keder içindedir. Ne olduğunu şaşırmış hadisenin diğer aktörü ise kâbustan uyanma gayreti ile genç kadından kendisini affetmesini ister. Ancak oynadığı oyunun bedelini ödemenin zamanı gelmiştir.
Venedik’te dünya prömiyerini yapmış olan ’50 (ya da İki Balina Sahilde Karşılaşır) / ’50 (o Dos Ballenas se Encuentran en la Playa)’ ile radarıma girmiş olan 1963 doğumlu Cuchi, ilk uzun metrajında 2018 yılında Mexico City’de yaşanmış bir olaydan yola çıkarak sosyal medyanın kölesi haline gelmiş huzursuz ve mutsuz Z kuşağından iki bireyin trajik ve seyri kolay olmayan kanlı öyküsünü anlatır. ‘Kötü Oyuncu’yu yapmaya 1972 yapımı ‘Paris’te Son Tango / Ultimi Tango in Parigi’nin çekimleri sırasında genç oyuncu Maria Schneider’in yaşadıklarından esinlenerek karar vermiş. 50 küsur yıl önce dünya çapında büyük sansasyon yaratmış ve ülkemizde 33 dakikası kesilerek ‘yolunmuş tavuk’ muamelesi görmüş olan filmde yönetmen Bernardo Bertolucci ile filmin baş aktörü Marlon Brando’nun henüz 19 yaşındaki Schneider’e haber vermeden ve rızasını almadan onu küçük düşürücü bir tecavüz sahnesi çektiklerini, fiziksel bir penetrasyon olmasa da psikolojik şiddete maruz kalan genç oyuncu adayının içine düştüğü bunalımı uzun süre atlatamadığını, nihayetinde avukat olup kadın haklarının peşine düştüğünü ve ne yazık ki amansız hastalığı nedeniyle genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldığını biliyoruz. Kuzeninin 2018’de yayımladığı anı kitabından yola çıkarak Schneider’in öyküsünü anlatan ve geçtiğimiz ay Cannes’da prömiyerini yapan Jessica Palud imzalı ‘Maria’ filmini ve de yakın bir zamanda sinemalarımızda izleme umudunu bu vesile ile notlarımız arasına almış olalım.
Bugün ne dünya ne de sinema sektörü 50 yıl öncesinin eril kuşatmasında değil kuşkusuz. ‘MeToo’ hareketiyle açılan yolda çok şeyin değiştiğini biliyoruz. Cuchi’nin değişmez görüntü yönetmeni José Casillas’ın omuz kamerasıyla tedirgin ve adım adım ilerleyen incelikli senaryosu karakterlerin zaaflarını, çaresizlik ve utançlarını başarılı oyuncuların da katkısı ile işlerken konuya ilişkin sorular soruyor, olabildiğince taraf tutmadan klinik olayı neşter altına yatırmaya gayret ediyor. Buraya kadar herşey güzel, ancak son yarım saatte Cuchi’nin sosyal medya nefreti gemi azıya alıyor, sette yaşanan olayın kaydının Ximena eliyle medyaya sunulması sonrasında olay toplumsal linçe uzanan bir trajediye dönüşüyor. Cuchi’nin filmi finaldeki aşırılıklarına karşın yine de haftanın en iyilerinden. 50’sinden sonra ilginç filmler çekmeye başlayan Meksikalı sinemacıyı izlemeyi sürdürüyoruz.
(27 Haziran 2024)
Ferhan Baran
Şeyda
Noora Niasari’nin yönettiği ve Zar Amir Ebrahimi, Leah Purcell, Mojean Aria ile Lucinda Armstrong Hall’in oynadığı Şeyda (Shayda), 28 Haziran 2024’de Başka Sinema dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Şeyda, kızı ile birlikte kadın sığınma evine gitmek zorunda kalan bir kadının yaşadıklarını konu ediniyor. İranlı cesur bir kadın olan Shayda, 6 yaşındaki kızı ile birlikte Avustralya’ya iltica eder ve bir kadın sığınma evine yerleşir. Yeniden doğuş olarak adlandırılan İran Yeni Yılı kutlamalarında, Nevruz geleneklerinde ve yeni başlangıçlarda teselli bulan Şeyda’nın özgürlüğüne giden yoldaki tek engel, birdenbire tekrar hayatlarına dahil olan eski kocasıdır.
Gülümse 2 Filminin Türkçe Alt Yazılı Birinci Fragmanı Paylaşıldı
Parker Finn’in yönettiği Gülümse 2 (Smile 2) filminin Türkçe alt yazılı birinci fragmanı paylaşıldı. Filmde, yeni bir dünya turuna çıkmak üzere olan küresel pop fenomeni Skye Riley, giderek daha korkunç ve açıklanamaz olaylar yaşamaya başlar. Artan dehşet ve şöhretin baskısından bunalan Riley, kontrolden çıkmadan önce hayatının kontrolünü yeniden kazanmak için karanlık geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Dreamworks Animation’dan Vahşi Robot Filminin Ana Afişi Paylaşıldı
DreamWorks Animation, Peter Brown’ın sevilen, ödüllü, New York Times en çok satan kitaplar listesinde birinci olan Vahşi Robot’un yeni bir uyarlamasıyla geliyor. Filmin ana afişi internet ortamında yayına verildi. Bu destansı macera, ıssız bir adaya düşen ve zorlu çevre koşullarına uyum sağlamayı öğrenmesi gereken bir robotun, kısaca Roz’un yavaş yavaş adadaki hayvanlarla ilişki kurmasını ve yetim bir kaz yavrusunun evlat edinmesini konu alıyor. Canlı olmanın ve tüm canlılara bağlı olmanın ne anlama geldiğinin dokunaklı bir keşfi olan Vahşi Robot, Ejderhanı Nasıl Eğitirsin, Crood’lar filmlerinin yazar ve yönetmenliğini yapmış olan üç Oscar adayı Chris Sanders tarafından yazılıp yönetiliyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Sessizliğin Sesi: Sessiz Bir Yer: Birinci Gün
Teknoloji geliştikçe her şey değişiyor. Eskiden rahatsızlık veren trafik sesi, artık insanı hasta edecek boyuta ulaşsa da duyulmuyor bile. Buna bağlı olarak sessizliği yeniden sağlamak gerekir. Elektrik kesilir jeneratör devreye girer gürültü. Hava sıcaktır veya soğuktur iklimleme cihazları gürültüsü (yaydığı ısı da) insanı çileden çıkaracak kadar yüksektir. Evet, sessizliği sağlamak gerekir.
Diğer taraftan “sessiz kalmak” da doğru değil; özellikle toplumsal yaşamın içinde karşımıza çıkan tüm olumsuzluklara karşı sesimizi yükseltmeliyiz. Buna da bağlı olarak sessizlik pek de aranan bir şey değil…
Daha önce John Krasinksi’nin çektiği, gişe başarısı yakalamış Sessiz Bir Yer (ikincisi de çekildi ve izleyici beğendi) konunun ortasından girip başı sonu olmayan bir öykü olarak sunulmuştu. Şimdi, izleyicinin de merakını gidermek -öncesini sonradan izle(t)mek yeni moda- için olayların en başına gidiyoruz. Bu kez yönetmen koltuğunda Michael Sarnoski var. Tabii, izleyicinin olayları bildiği gerçeği göz ardı edilmediği için bazı ayrıntılar atlanmış. Ancak kim ne derse desin, ilk iki filmden çok daha sinema bu “Sessiz Bir Yer: Birinci Gün”, çünkü duyarlılığı da var içinde.
Dünyayı, buradaki dünya ABD doğal olarak, istila eden, sesin saldırı güdüsünü tetikleyen birtakım yaratıklar en küçük sesi duydukları an canavarlaşıyor ve yakıp yıkıyor, öldürüyor. Bir yerin yıkılması sırasında çığlık atanlar ya da bir taşa dokunup da ses çıkaranlar anında katlediliyor. Kim bu canavarlar, nereden geldiler, ne istiyorlar, ne yapacaklar bilmiyoruz (belleğimi zorluyorum, ilk filmde de yoktu bu detaylar).
Sessiz Bir Yer: Birinci Gün, yakın planlarıyla alabildiğine ilginç; ritmik, akıcı, kolay anlaşılır ve kısa bir film. Çok da başarılı… Aslına bakılırsa normal uzunlukta, 90 dakika, ama son dönemde filmler uzadı da uzadı.
İnsan sıcağı, duyarlılık…
Doktorların iki yıl, altı ay hatta saat vererek ömür biçtiği kanser tedavisi gören genç şair Samira (Lupita Nyong’o), son arzusunu yerine getirmek için kaldığı bakımevindeki arkadaşlarıyla kukla tiyatrosuna gider. Oyunun ardından, küçükken babasının onu götürdüğü ve hâlâ unutamadığı pizzayı yiyecek, ölümü bekleyecektir. Ancak sesten etkilenen o canavar yaratıklar kenti altüst edince yapabilecek bir şey kalmamıştır. Samira öleceğinin farkında, alabildiğine yardımcı olmaya çalışır, zaten ömrünün sonuna gelmiştir, hiç değilse bir faydası dokunsun insanlara diye düşünür.
Biz gene sese dönelim… Gürültü ile sesi ayırmak gerekir. Sesimiz, müzikle, yalınlıkla, sakinlikle çok anlamlı; kavgayla, teknolojiyle, gerginlikle gürültüye dönüşüyor. Gelin siz, siz olun gürültüye pabuç bırakmayın. Sesinizin güzelliğiyle kalın.
28 Haziran’dan başlayarak gösterimde…
(27 Haziran 2024)
Korkut Akın