Antalya Altın Portakal Film Festivali, Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması Jüri Üyeleri Açıklandı, Festivalin Afişi Hazır

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Antalya Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde 02 – 09 Ekim 2021 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 58. Antalya Altın Portakal Film Festivali için geri sayım başladı. Geçtiğimiz günlerde açıklanan Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yarışacak 10 filmi değerlendirecek jüri açıklandı ve festivalin afişi hazırlandı. Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması Jürisi’nin başkanlığını bu yıl yönetmen Emin Alper üstlenecek. Jüri üyeleri ise görüntü yönetmeni Ahmet Sesigürgil; yazar Ayfer Tunç; şarkıcı Gaye Su Akyol; oyuncu Hazal Kaya; oyuncu Muhammet Uzuner ile yapımcı Senem Tüzen gibi tanınan isimlerden oluşuyor.

Antalya Altın Portakal Film Festivali, Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması Jüri Üyeleri Açıklandı, Festivalin Afişi Hazır yazısına devam et

Dünya Sineması Altın Koza’da

28. Adana Altın Koza Film Festivali, Dünya Sineması bölümünde bu yıl dünya festivallerinde yarışmış seçkin 10 film yer alıyor. Günümüz sinemasının büyük ustalarının imzasını taşıyan filmlerin bulunduğu seçkideki altı filmin Türkiye prömiyeri Adana’da yapılacak. Bunlardan ilki İranlı Aşgar Farhadi’nin 2021 Cannes Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü kazanan filmi Kahraman’da (Ghahreman) kriz karşısındaki insanlık hallerimiz irdeleniyor.

Dünya Sineması Altın Koza’da yazısına devam et

1. Niğde Ulusal Kısa Film Festivali Gerçekleştirildi

1. Niğde Ulusal Kısa Film Festivali, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde çevrim içi olarak gerçekleştirildi. Toplamda 33 filmin yarıştığı Niğde Ulusal Kısa Film Festivali, Kurmaca, Belgesel ve Öğrenci filmleri olmak üzere 3 kategoride düzenlendi. Festival kapsamında Kurmaca Filmler kategorisinde 12 film, Belgesel Filmler kategorisinde 10 film ve Öğrenci Filmleri kategorisinde ise 11 film finalist olarak yarıştı.

1. Niğde Ulusal Kısa Film Festivali Gerçekleştirildi yazısına devam et

Sinema ve Siyaset Anıları: Hatırlamak

Sinemayı diğer sanat dallarından ayıran en önemli özellik, endüstri oluşudur. Buna da bağlı olarak gerçekten büyük bir ekiple, imeceyle, özveriyle gerçekleştirilir. Bilmeyen, görmeyen, anlatılmayan, on saniyede geçen bir sahnenin belki bir uzun günde çekilebileceğine inanamaz. Sinema dışarıdan bakınca kolay gelir… ancak kabûl etmek gerekir ki, tüm zorluklarına karşın içeriden de dışarıdan da keyifli bir iştir.

Bunun için sektör olması gerekliliğini söylesek de, konuyu oraya çekmenin sırası değil. Geleneksel sinemamızın sıra dışı bir yapımcısı, Sabahattin Çetin, anılarını kaleme aldı ve kitaplaştırdı. “Hatırlamak” üst başlıklı “Sinema ve Siyaset Anıları” sadece yazarının değil, bir dönemin de anlatımıdır. Gerek sosyal gerek kültürel gerek ekonomik gerekse de siyasal yaşam hepimizin gündemini belirliyor.

Bir büyük bela: Sansür

“Kültür sanat alanında bir meslek edineceksem, bu, yirmi yaşımdan beri hayalini kurduğum oyun yazarlığı, yani tiyatro olmalıydı” diyor Çetin. Önceden tiyatro dergisi çıkartmış, oyunlar üzerine yazmışlığına karşın “sinemaya biraderimin iteklemesiyle bodoslama girmiş, iki yılımı ilk filmimizi sansürden çıkarmak için harcamıştım” sözüyle de hayalleriyle gerçeklerin örtüşmemesinin çizdiği yolu anlatıyor.

İlk film, “Sabah” adıyla çekimine başlanan, sansür baskısıyla adı “Kamyon Şoförü” olan, Antalya’da en iyi kadın oyuncu ödülünü alan, tek kopyayla çıktığı vizyondan da istenen hedefe ulaşamayan “Bir Günün Hikâyesi”dir.

Sabahattin Çetin inanılmaz ayrıntılar aktarıyor, aslına bakarsanız polemik bile denemeyecek, ciddi ciddi çatışmalara yol açan, sinemamızın hali pürmelalini aktaran, araştırmacılar ve tarihçiler için önemli ayrıntılar. Onun aktarmadığı bir küçük ayrıntıyı da ben hatırlatayım: İzmit’in Körfez (o zamanlar Yarımca) ilçesinde küçük bir festival düzenleniyor ve yönetim, SİYAD tarafından o yılın filmi olarak seçilen filmi seyirciye izletiyor. Minibüse doluştuk, hep birlikte gittik izlemeye… Filmin yönetmeni Sinan Çetin, açık hava sinemasındaki gösterimde seyircinin film izlerken çekirdek çitleyip birbiriyle konuşmasına sinirlenip, “sizlere çekirdek çitleyebileceğiniz bir film yapacağım.” demişti. Dönüş yolunda, Rauf Ozangil, “İyi ki, Güneydoğu’da değiliz, orada putum yer seyirci, çıt çıt sesi yerini pat küte bırakır.” diyerek Çetin’i eleştirmişti.

Neyse, benim anılarım değil, Sabahattin Çetin’in “Hatırlamak” kitabı üzerine yazıyorum.

Değişimin yansımaları…

Sabahattin Çetin, siyasi hayatıyla birlikte sinema yaşamını birlikte götürürken, “bağımsız film” ithalatçısı olarak da gerçekten çok önemli işlevi olan bir yapımcı. Kendi işinin çerçevesini belirlerken, uzun yıllar sinemanın devletin de desteğiyle kültürel bir yapıya kavuşması için nasıl canla başla çalıştığını, verdikleri mücadelenin kimler tarafından ve nasıl sekteye uğratıldığını da anlatıyor. Usta çırak ilişkisine dayanan yönetmenlik, dergi seçimlerine dayanan oyunculuk ve bölge işletmecilerinden alınan avanslarla sürdürülen bu alanda, sisteme uyum gösterenler kalıcı olabiliyor(du). Ama artık kendisinin de içinde bulunduğu, elini taşın altına koyan fedakâr sinemacıların verdikleri mücadeleyle bazı şeylerin düzelmeye başladığını söyleyen Sabahattin Çetin, bu verilen mücadeledeki köşe taşlarını aktarırken insanın tüyleri diken diken oluyor. Çetin’e göre “Yeşilçam Sineması” 80’lerin ortasında çökmüş ardından “Yeni Türkiye Sineması” filizlenmiş: “Film yapmak için dünyanın dört bir yanındaki fonlardan finans bulan, dil bilen eğitimli yapımcılarımız, yönetmenlerimiz var. Oyunculuk eğitimlerini yurtiçinde ve yurtdışında alan kaliteli oyuncularımız var. Sinema teknolojilerini dünya standartlarında uygulayan stüdyolarımız var. Beğeni düzeyi oldukça gelişmiş bir sinema seyircimiz var. Dünya sinemasının en değerli örneklerini seyirciyle buluşturan film festivallerimiz var. Bütün bu gelişmeler yoz ve geri üretim biçiminin sona erdiği son otuz yıl içinde oldu.” (s.181)

Bir yerde, “Sanıldığı gibi para içinde yüzen bir işkolu değildir sinema. Zaten yakın zamanlara kadar, ticaret odası işkolu tasnifinde, bar-pavyon-genelev esnafıyla birlikte kaydedilmiştik” (s. 268) diyor ve Meslek Birlikleri kuruluşuyla birlikte nasıl bir değişim içinde olunduğunu aktarıyor. Ama yetmez kuşkusuz, sinemamızın kat edeceği daha çok uzun yol(lar) var önünde.

Sabahattin Çetin’in anıları sadece bir dönemin tanıklığı olarak görülmemeli, bu alanda geleceği hedefleyen genç sinemacılar için (ve tabii, seyirciler için de) yol gösterici olarak okunmalı.

Hatırlamak (Sinema ve Siyaset Anıları), Sabahattin Çetin… Pikaresk Yayınevi… Ağustos 2021, 418 s.

(20 Eylül 2021)

Korkut Akın

[email protected]

Altın Koza Heyecanı Başladı

13 – 19 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek 28. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, bugün sinemaseverlerle buluşuyor. Festival, çevreye ve doğaya karşı daha duyarlı olmak adına bu yıl “Doğa” temasıyla gerçekleşiyor. Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanı Zeydan Karalar’ın başkanlığında düzenlenen festival, Atatürk Anıtı’na çelenk koyması ile başlayacak. Adana halkı ile çelenk konulması sonrası festival programı, gün boyu devam edecek uzun metraj film gösterimleri, gondolda açık hava film gösterimleri, Çukurova’dan Beyazperdeye Film Afişleri Sergisi, Senarist Işıl Özgentürk moderatörlüğünde Kısa Film Atölyesi ile devam edecek.

6. Türk Dünyası Belgesel Film Festivaline Rekor Katılım: 226 Film Müracat Etti

Türk Dünyası Gazeteciler Federasyonu’nun öncülüğünde yapılan Türk Dünyası Belgesel Film Festivali’nin altıncısına rekor katılım yapıldı. Festivale Türk dünyasının tüm bölgelerinden filmler müracaat etti. Türkiye başta olmak üzere yedi Türk Cumhuriyeti, Özerk Türk Cumhuriyetleri, Türk ve Akraba Toplulukları’ndan katılımların olduğu festival kapsamındaki Belgesel Film Yarışması Öğrenci ve Profesyonel olmak üzere iki kategori şeklinde yapılacak. Yarışmalara katılan 95 belgesel film, festivalin proje ortağı olan üniversitelerden oluşan Radyo TV ve Sinema Bölümü öğretim üyeleri tarafından izlenecek ve ödüllendirilecek.

Cahil Periler’e 20. Yıl Kutlaması

Cahil Periler filminin 20. yılı, Venedik Film Festivali kapsamında, yönetmen Ferzan Özpetek, oyuncu Serra Yılmaz ve filmle aynı adı taşıyan dizinin oyuncuları Ambra Angiolini ve Cristiana Capotondi’nin katılımıyla Teknede Sinema etkinliğiyle kutlandı. 08 Eylül Çarşamba akşamı gerçekleşen etkinliğe, Venedik lagününün kalbinde yer alan ve ihtişamıyla göz kamaştıran Campari Boat ev sahipliği yaptı. Etkinlik kapsamında bugün ile birkaç yıl önceki sinema dünyası arasındaki farklar üzerine zengin bir fikir alışverişi yapılırken, filmler ilgili merak edilen konular, sahne arkasından bilinmeyenler ve ilham verici başka birçok ayrıntı da etkileyici bir zeminde paylaşıldı.

Cahil Periler’e 20. Yıl Kutlaması yazısına devam et

Louvre Müzesi’nde Bir Gece: Leonardo Da Vinci

Pierre Hubert Martin’in yönettiği ve Vincent Delieuvin ile Frank Louis’in oynadığı 90 dakikalık, belgesel film Louvre Müzesi’nde Bir Gece: Leonardo Da Vinci (A Night at the Louvre: Leonardo Da Vinci), 24 Eylül 2021’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla CGV Mars Dağıtım tarafından vizyona çıkarıldı.
Fransa’nın Louvre Müzesi tarafından tasarlanan ve küratörlüğü yapılan Leonardo da Vinci Sergisi’nin bu özel rehberli turu beyazperdede gösterilmek için çekildi. Film, ressamın en iyi eserlerini yakından incelemek için eşsiz bir fırsat yaratılmış. Filmin kameramanlığı Sylvain Sechet, ses düzenlemesi Gael Eleon tarafından yapıldı.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Louvre Müzesi’nde Bir Gece: Leonardo Da Vinci yazısına devam et

Matt Damon, Jodie Comer, Ben Affleck ve Ridley Scott, 78. Venedik Uluslararası Film Festivali’nde

Matt Damon, Jodie Comer, Ben Affleck, yönetmen Ridley Scott ve yardımcı senarist Nicole Holofcener deniz taksisi ile Venedik Uluslararası Film Festivali’nde fotoğraf çekimine katıldılar. Vizyona girmeye hazırlanan filmleri Son Düello (The Last Duel) yarışma dışı Dünya Prömiyerini Venedik’te gerçekleştirecek. Destansı bir anlatısı olan Son Düello (The Last Duel), 14. yüzyıl Fransa’sının barbarlığına karşı çıkan intikam hikâyesini beyazperdeye getiriyor.

Matt Damon, Jodie Comer, Ben Affleck ve Ridley Scott, 78. Venedik Uluslararası Film Festivali’nde yazısına devam et

7. Sakarya Uluslararası Kısa Film Festivali

Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Sakarya Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle, T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlenen 7. Sakarya Uluslararası Kısa Film Festivali, 12 – 14 Ekim 2021 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. Festival açılışı 12 Ekim Salı günü saat 14:00’de SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde yapılacak. Ah Yalan Dünyada: Neşet Ertaş, Anka Kuşu, Dilsiz, Rahmet ve Gazap, Suveyda gibi filmlerin gösterileceği festival, sergi, atölye ve söyleşiler düzenlenecek ve Mesut Uçakan’ın konuk olduğu söyleşi ile sona erecek. Ödül töreni ve final programı ise Perşembe akşamı Sakarya Büyükşehir Millet Bahçesi’nde düzenlenecek.

7. Sakarya Uluslararası Kısa Film Festivali yazısına devam et

Host

Rob Savage’in yönettiği ve Haley Bishop, Jemma Moore, Emma Louise Webb ile Radina Drandova’nın oynadığı Host, 25 Eylül 2021’de Başka Sinema dağıtımıyla Mars Production tarafından vizyona çıkarılıyor.
Altı arkadaş, karantina sırasında Zoom üzerinden bir seans düzenlemek için bir medyumla anlaşır. Ancak işler hızla ters gitmeye başlar ve umduklarından çok daha fazlasıyla karşılaşırlar. Kötü bir ruh evlerini istilâ etmeye başlayınca, her şey için çok geç kaldıklarını ve geceyi atlatamayacaklarını fark ederler. Pandemi başlarında Zoom üzerinden çekilen, uzaklaşma ve anksiyete temalarında dolaşan film, senenin en iyi korku filmlerinden biri olarak seçildi.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Başka Sinema Eskişehir Film Geceleri

Başka Sinema sonbaharda güzel havalara filmlerle veda ediyor. Eskişehirliler Başka Sinema’nın filmlerini açık havada izleme imkanı bulacak. 17 – 25 Eylül tarihleri boyunca seyirciler her akşam 20:00’de ödüllü yapımlarla buluşacak. Gösterimler boyunca çeşitli filmlerin yönetmen ve ekipleri de Eskişehir’e konuk olacak. Etkinliğin önemli filmleri arasında, başrollerini Anthony Hopkins ve Olivia Colman’ın paylaştığı, senenin merakla beklenen ve iki Oscar ödüllü filmi Baba (The Father) ve erkek egemen toplumda hayatta kalma mücadelesi veren genç bir kadının şiddet girdabına çekilmesini anlatan Emre Akay’ın yönetmenliğini üstlendiği Av gibi filmler var.

Başka Sinema Eskişehir Film Geceleri yazısına devam et

İtinayla Anı Biriktirilir

Yıl içindeki İKSV ve İstanbul Modern gösterimlerinin ardından sinemalarda başlayan ‘Elmalar / Mila’, kayıplar ve bellek üzerine zihin açıcı bir deneyim. Sinemaya Yorgos Lanthimos’un ünlü klasiği ‘Köpek Dişi / Kynodontas’da yönetmen yardımcısı olarak başlayan Christos Nikou, çok iyi yazılmış ve yönetilmiş ilk uzun metrajında, absürd Yunan Yeni Dalgası’nın izini sürüyor. Geçtiğimiz yıl Venedik Film Festivali’nde dünya pömiyerini yapmış olan yapım, insan hafızası ve kimliğinin dehlizlerinde gezinirken, düzenin tek tipleştirdiği çağdaş insanın trajikomik ahvalini tartışmaya açıyor.

İnsan belleğini esir alan bir salgından yola çıkan film, sanıldığı üzere Covid belâsından esinlenmiş değil. Zira çekimler 2019 yılı içinde tamamlanmış ancak filmin dağıtımı halen içinde yaşadığımız salgın dönemine nasip olmuş. Geçek hayatla tuhaf bir paralellik var belki ama bu salgının baş aktörü olan virüs beklenmedik bir anda bellek yitimine neden oluyor. Aris bir akşam bir otobüste uyandığında, kim olduğunu veya neden o araçta olduğunu hatırlamaz. Sonrasında gözetim altına alındığı devlet hastanesinde kendisini tanıyan biri de çıkmaz. Yapılacak tek şey vardır: nöroloji servisinin ‘Yeni Kimlik’ programına dahil olacak, yeni deneyimler ile yeni anılar oluşturmak suretiyle yeni bir hayata başlayacaktır.

Genç adam önce yeni bir eve yerleştirilir. Yeni eşyalar ve yeni giysileriyle kendisine bir teyp kasetiyle iletilen talimatlar doğrultusunda yeni tecrübeler kazanacaktır. Bu yeni düzende ondan bir kostüm partisine katılması, direk dansı yapılan bir gece kulübünde karşı cins ile yakın ilişkiler kurması istenir. Aris tüm deneyimlerini polaroid bir fotoğraf makinesi ile belgeleyecek ve bu anları eski tip bir albümde özenle saklayacaktır. Görevli doktorlar Aris’i evinde ziyaret ettiklerinde bu albüm düzeni üzerinden onun performansını değerlendirecektir.

Talimatlar birbirinden çeşitlidir. Parkta bisiklete binecek, araba ile bir kaza yapacak, paraşütle atlayacaktır. Görevler giderek daha cüretkar hale gelir. Örneğin bir dans kulübünün tuvaletinde seks yaparak bir kadınla tek gecelik ilişki yaşaması; ölmekte olan bir hastayı hastanedeki son günlerinde hergün birkaç saat ziyaret etmesi, cenazesine katılması, vedasından sonra akrabalarıyla birlikte vakit geçirmesi istenir ondan. Aris bu süreçte yalnız değildir. Kimi kimsesi çıkmamış başka yalnız ruhlar benzer durumları deneyimler ve kimi zaman Aris ile yolları kesişir.

Alaylı sinemacı Nikou, hafıza, hatırlamak, unutmaya çalışmak, geçmişten kaçmaya çalışmak veya kaçamamak üzerine hınzır bir zihin egzersizine girişmiş. Aris’e verilen talimatlar üzerinden, çağdaş toplumlarda çoğunlukla sosyal medya üzerinden dayatılan yaşam deneyimlerini gırgıra alıyor. Hani şu ‘ölmeden önce yapmak istediğiniz 100 şey’ gibisinden takıntılarla dalgasını geçiyor. Çağdaş dünyadaki ruh üşümesini iliklerimize kadar hissettiriyor. Bunu yaparken akıllı telefonların ortalarda gözükmediği paralel bir evren kuruyor. Kasetler, polaroid filmler benzeri analog bir düzende iletişim kurmayı seçiyor.

Fonda Simon & Garfunkel’dan ‘Scarborough Fair’ ezgileri duyulurken, dağınık bir evde boş yatağın önünde başını duvara çarpan Aris’in görüntüleriyle açılıyor film. Bir dantel elbise dolap kapağına asılıdır. Yerde bir çift zarif kadın ayakkabısı durmaktadır. Bunların neler ifade ettiğini finalde açıklıyor sinemacı. Aris’in bellek kaybının istem dışı olup olmadığının sırrını da. Tuhaf Yunan Dalgası’nın gizemli atmosferini ustaca inşa ederken, Servetalis’in Selanik Film Festivali’nden ödüllü Jacques Tati esinli donuk performansından ustaca yararlanıyor.

Filme adını veren elmalara gelince, mahalle manavının dediğine göre elmalar hafızaya iyi geliyormuş. Babasının kaybının üzerinde yarattığı derin üzüntü ve unutma isteği üzerine senaryoyu kaleme aldığını belirtiyor Yunanlı sinemacı. Lakin hayat kayıplar üzerine de olsa hatıralardan kaçılmıyor ve acının üstesinden gelmeyi öğrenmek gerekiyor. Son yıllarda gördüğüm en ilginç afişlerden biriyle seyircisini tavlayan bu benzersiz alegoriyi kaçırmayın derim.

(17 Eylül 2021)

Ferhan Baran

[email protected]

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu