59. Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Yarışma Filmleri Açıklandı

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla 01 – 08 Ekim 2022 tarihleri arasında düzenlenecek 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin merakla beklenen Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yer alacak 10 film belli oldu. 14 kategoride Altın Portakal Ödülleri’nin sahiplerini bulacağı Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’na bu yıl 46 yapım başvurdu. Sevin Okyay, Mehmet Açar ve Muammer Brav’dan oluşan seçici kurulun değerlendirmesi sonucu belirlenen 10 film Türkiye’de ilk kez Antalya’da sinemaseverlerle buluşacak.

  • Basın Bülteni
  • Tanıtım Filmi
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

59. Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Yarışma Filmleri Açıklandı yazısına devam et

Evrenler Savaşı

Choi Dong Hoon’un yönettiği ve Ryu Jun Yeol, Kim Woo Bin, Kim Tae Ri ile So Ji Sub’un oynadığı Evrenler Savaşı (Alienoid), 07 Ekim 2022’de CJ ENM dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Uzaylılar, mahkûmlarını insanların beyinlerine hapsetmektedirler. 2022 yılında, Gardiyan mahkûmların insan beyinlerinden kaçmasını önlemek için zamanın kapısı açılırr. Bu sırada 600 yıl önceki geçmişte Muruk isimli sakar bir keşiş, Şimşek Atan Kız ile Kutsal Bıçak’ı önce bulmak ve büyük para ödülünü kazanmak için rekabete girişmiştir. Muruk’un nehirde dolaşırken bulduğu uzay gemisi ile şok edici başka olağanüstü bir gerçek ortaya çıkar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

Bomboş

Onur Ünlü’nün yönettiği ve Serkan Keskin, Settar Tanrıöğen, Hazar Ergüçlü ile Tünay Konti’nin oynadığı Bomboş, önümüzdeki aylarda ????? dağıtımıyla Depo Film – Paradox Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Hayattaki tek tutkusu cansız şeylerin fotoğrafını çekmek olan kırk yaşındaki Günel, şirket çekilişinde kazandığı bedava Kıbrıs tatilinde, geçmişi karanlık Şefik’le tanışır. Lüks villada, havuz kenarında, birayla başlayan tatil, Günel’in bacağını kırmasıyla tatsızlaşır. Tek avuntusu İstanbul’daki komşusuyla aynı adı taşıyan ve tıpkı onun gibi hemşire olan Nazlı’yla tanışmaktır. Sıkıntıdan komşu villadaki Şefik’i gözleyen Günel bir cinayete şahit olur.

Ayna Ayna

Belmin Söylemez’in yönettiği ve Manolya Maya, Laçin Ceylan, Şenay Aydın ile Cengiz Orhonlu’nun oynadığı Ayna Ayna, 02 Kasım 2023′de Başka Sinema dağıtımıyla Filmbüfe Production tarafından vizyona çıkarıldı.
Günümüz İstanbul’unda birçok kadın ayakta kalma mücadelesi vermektedir. Oyuncu olmayı hayal eden Aylin, baskıcı babasından kurtulup kendi hayatını kurabilmek için bir dizide cariye rolünü kapmak ister, bir kursa yazılır. Frida, Frida’ya Mektuplar oyununu kamu alanlarda prova eder. Oyuncu Lale, tiyatrosunda oyunlar sergilemekte ve oyunculuk kursu vermektedir. Üç kadının yolu bu kursta kesişir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Ayna Ayna yazısına devam et

Shin Ultraman

Shinji Higuchi’nin yönettiği ve Takumi Saitoh, Masami Nagasawa, Hidetoshi Nishijima ile Daiki Arioka’nın oynadığı Shin Ultraman, 14 Ekim 2022’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Mars Entertainment tarafından vizyona çıkarıldı.
S-Sınıfı Türler olarak bilinen dev, şiddetli canavarların ortaya çıkmasıyla birlikte Japon hükûmeti, onları nasıl yeneceğini araştırmak için SSSP’yi kurar. Böyle bir canavar saldırısı altındayken SSSP, canavarlara karşı mücadeleleri sırasında sürpriz bir müttefik kazanır: Ultraman. Gümüş dev Ultraman bu savaşta onlara destek verecektir. Ultraman’ın sırrı nedir ve neden insanlığa yardım etmektedir?

Gizemle Birleşen Kişisel Dram

Irkçılık yaşamın her anında, her alanında olanca hızı ve gücüyle sürdürülüyor; kimi zaman aynı toprakları paylaşan halklar arasında, kimi zaman farklı ülkelerin farklı halklarına karşı, kimi zaman küçümsenen kişi/ailelere karşı… Biz buna “neofaşizm” diyoruz, ne korkuncu ve tabii ki, kitlesi büyük olduğu için de süren…

“Kya’nın Şarkı Söylediği Yer”, Kuzey Carolina’da, bataklık yanındaki küçük bir kasabada, yıllar önce geçiyor. Siyahlarla beyazlar arasında süregelen haksız ve tutucu ırkçılık, tacizci babanın yalnız bıraktığı küçük Kya üzerinde de sürüyor. Büyük küçük, kadın erkek, herkes onu dışlarken -doğal olarak- siyahi bakkal destekliyor. Kasaba halkının “Bataklık Kızı” adını taktığı küçük kız midye toplayarak ekonomik olarak yaşama tutunurken çizdiği resimlerle umudunu diri tutuyor. İki arkadaşı oluyor umut bağladığı… Biri üniversiteye gidip geri dönmeyen (ama asıl sürpriz onunla geliyor), biri de ondan yararlanmak isteyen ama sonra tutunacak tek kişi olduğunu gören şımarık yalancı… Kya, ikisine de sarılıyor büyük bir umut ve aşkla. Bu da bir uyarı aslında, anlayana…

Sinema…

Filmde var olan müziği duymuyorsanız, kamera hareketlerini hissetmiyorsanız, oyuncuları fark etmiyorsanız iyi bir film izliyorsunuz demektir. Bu tanım, sadece bizim için değil, tüm dünya sineması için geçerli bir kriter. “Kya’nın Şarkı Söylediği Yer” de tam böyle bir film. Alabildiğine güzel ve doğal olarak korku salan bir bataklık, kasabadan uzakta yaşayan genç bir kız ve ilgilenen iki genç erkek. Bir film için biçilmiş kaftan. Sadece film için değil, edebiyat için de geçerli bu ve kitabı haftalarca çok satanlar listesinin tepesinden inmemiş.

Kya ile ilgilenen gençlerden biri ölü bulununca, herkes en kolayına kaçar ve genç kızı suçlar. Bütün veriler aleyhinedir Kya’nın, ama emekli avukat, onu savunmayı üstlenir. Ondan sonra, bir yandan düğüm üstüne düğüm atılırken, bir yandan da teker teker çözülür tümü.

İnsanın toplumsal yapının dışında kalamaması, sürü psikolojisinin ne denli etkin olduğu, yalnızlığın ve dışlanmışlığın ne denli zor olduğu, haklı olduğunu bildiği halde kendini savunmaya bile gücü olmayan genç kızın yürek burkan hüznü… bir boyutuyla aile içi şiddetin normal yaşamı engellediği, bir boyutuyla da “kerevitlerin şarkı söylediği yer”i (müziği duymadım ama o şarkı söylemeyen kerevitlerin şarkısına eşlik ettim film boyunca) aratan filmi izleyin, izletin. Özellikle ana baba kucağında, şehirde büyüyen çocuklarla; her istediğini yerine getirmeye çalışan aileler hiç kaçırmasın.

Kya’nın Şarkı Söylediği Yer (Where The Crawdads Sing), dram, gizem, cinayet, duruşma filmi, Yönetmen: Olivia Newman, Senaryo: Lucy Alibar (Delia Owens’ın romanından), Oyuncular: Daisy Edgar-Jones, Taylor John Smith, Harris Dickinson, Michael Hyatt, Sterling Macer, Jr. ve David Strathairn… 09 Eylül 2022 tarihinden başlayarak gösterimde…

(07 Eylül 2022)

Korkut Akın

[email protected]

Altın Koza’dan Seçme Klasikler

Sinema tarihinin hepsi kendine özgü birer yaratıcı, kuramcı ve öncü olan dört büyük ustası Satyajit Ray, Pier Paolo Pasolini, Luis Bunuel ve Robert Bresson, 29. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde yapılacak özel gösterimlerle anılacak. Hindistan ve dünya sinemasının büyük ustalarından Satyajit Ray’ın 100. doğum yılı pandemi nedeniyle hakkıyla kutlanamamıştı. Belgeseller ve kısa metrajlı filmleri de  dahil toplam 36 filme imza atan bu eşsiz sinemacı 101. yaşında filmografisinin en sevilen eserleriyle, Apu Üçlemesi’ni oluşturan Yol Ağıdı (Pather Panchali), Yenilmez (Aparajito – The Unvanquished) ve Apu’nun Dünyası (Apur Sansar) filmleriyle Adana’da anılacak.

Altın Koza’dan Seçme Klasikler yazısına devam et

Çünkü

Mehmet Ali Arslan’ın yönettiği ve Güler Ökten, Tringa Shala, Kemal Dülger ile Numan Çakır’ın oynadığı Çünkü, önümüzdeki aylarda ????? dağıtımıyla Etiqqa Film Production tarafından vizyona çıkarılıyor.
?????.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Trailer

Engelsiz Filmler Festivali’nin Fiziksel Gösterimlerine Eskişehir de Eklendi

Bu yıl 10. kez sinemaseverlerle buluşacak Engelsiz Filmler Festivali’nin fiziksel gösterimlerine Ankara’nın ardından Eskişehir de eklendi. Festival bu yıl ilk olarak 14 – 16 Ekim tarihleri arasında Eskişehir’de Yunus Emre Kültür Merkezi’nde, 17 – 23 Ekim tarihleri arasında da çevrim içi olarak tüm Türkiye’de ve fiziksel gösterimlerle Ankara’da Büyülüfener Sineması’nda gerçekleşecek. Festival kapsamında ulusal uzun metraj filmlerin yarışacağı Engelsiz Yarışma ve Kısa Film Yarışması, programda yer alan Oditoryum, Kaleydoskop ve Çocuklar İçin başlıkların yanı sıra bu yıl için oluşturulacak yeni seçkiler de izleyicilerin beğenisine sunulacak.

Terör Sadece Silahla Yapılmıyor

Güney Kore’de, bir polis, sosyal medya üzerinden yapılan bir terör duyurusunu önemseyip de üzerine gidince gerçekten büyük bir olay ortaya çıkıyor. Çalıştığı işyerinden bir virüsü çalan genç bir adam, en kalabalık uçakta bu virüsü yaymaya, buna da bağlı olarak büyük bir katliama imza atmak istiyor.

Alabildiğine gerilim dolu, alabildiğine sürükleyici ve aslına bakarsanız da olasılıkları göz önüne aldığınızda gerçekten de korkutucu bir durumu yansıtan bir film Acil İniş (Emergency Declaration). Covid-19 ile hepimizin yakından tanıştığı pandemiye yol açan virüsler, artık hep gündemimizde olacak. Sadece Covid-19 olanı değil, ebolasından maymun çiçeğine, nezlesinden uyuzuna dek her türlü sorun edebiyatta da, sinemada da, müzikte de karşımıza çıkacak. (Bu arada bir küçük bilgi notu: “Önce Kuşlar Öldü”, 1960’ların hemen başında bizim ülkemizde görülen -ama gizlenmeye çalışılan- bir pandemiyi anlatan bir roman, duyurmuş olayım.)

Filmi teknik anlamda ele almak yerine anlattıklarından yola çıkarak, devletlerin de ne denli çıkarcı olduklarını izlediğimizi belirtmekte yarar var. Bir uçak dolusu insan, hava şartlarının kötülüğü nedeniyle biraz fazla yakıt almış olsa da, o ülkeden diğerine, bu ülkeden öbürüne hem de askeri uçaklardan açılan uyarı ateşleriyle kovalanıyor.

İnsanlık nerede kaldı?

Bunu yapanlar, bugün teknolojide de, ekonomide de en ileri dediğimiz ülkeler. Panzehri üretilmiş ve kullanılabilir olmasına karşın insani bir tutum göstermeyerek havadaki uçağa, yakıtının bitiyor olmasına rağmen, acil iniş izni verilmemesi, izleyiciyi gerçekten üzüyor. Aslında hepimiz üzülürüz böylesi bir durumla karşı karşıya kaldığımızda.

Bürokrasinin tutumu…

Sadece bizim ülkemize has bir davranış sandığım “neme lâzım”cılık havayolları temsilcileri başta olmak üzere polisinden bakanlarına, tüm bürokratlar için geçerliymiş. Bunu öğreniyoruz. Muhakkak ki, bir “kahraman” çıkacak ve sorunu çözecektir. Herkesin Cüneyt Arkın veya Malkoçoğlu olmasını bekleyemeyiz, ama iktidarların ana görevinin ve sorumluluklarının böylesi olası tehditlere karşı çıkması olmalıdır. Filmi izlerken haklı olarak, eşi o uçakta olmasaydı, o polis de mi ilgilenmeyecekti sorusu dönenip durdu kafamda. Bizim ülkemizde olabilir, hepimiz içinde yaşıyoruz, özellikle tek adam iktidarıyla birlikte bir sorumsuzluk yaşanıyor. Peki, yok mu bunun çaresi?

Bu ve bunun benzeri soruları çoğaltmanız, yanıt bulmak için düşünmeniz ve iyi bir gerilim filmi izlemenin tadını almanız için… kaçırmayın.

Acil İniş (Emergency Declaration), Senaryo ve Yönetmen: Jae-rim Han, Oyuncular: Song Kang-ho, Lee Byung-hun, Jeon Do-yeon … 09 Eylül 2022 tarihinden başlayarak gösterimde…

(06 Eylül 2022)

Korkut Akın

[email protected]

Antalya Film Forum’a Seçilen İlk Projeler Açıklandı

01 – 08 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin ortak yapım marketi ve proje geliştirme platformu Antalya Film Forum’un iki platformunda yarışacak projeler açıklandı. Antalya Film Forum’da bu yıl Uzun Metraj Kurmaca Pitching Platformu’nda dokuz, Sümer Tilmaç Antalya Film Destek Fonu’nda ise üç proje yer alacak.

  • Basın Bülteni
  • Sümer Tilmaç Antalya Film Destek Fonu Tanıtım Filmi
  • Uzun Metraj Kurmaca Pitching Platformu Tanıtım Filmi
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Antalya Film Forum’a Seçilen İlk Projeler Açıklandı yazısına devam et

29. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali Ulusal Belgesel Yarışma Filmleri Belirlendi

Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından 12 – 18 Eylül 2022 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 29. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin bu yıl ilk kez düzenlenen Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda yer alan filmler açıklandı. 53 filmin başvurduğu yarışmada on film, Altın Koza Ödülleri için jüri karşısına çıkacak. Festival, 17 Eylül 2022 akşamı yapılacak ödül ve kapanış töreniyle nihayete erecek.

29. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali Ulusal Belgesel Yarışma Filmleri Belirlendi yazısına devam et

Fransa Bizi Kıskanıyor

Genç bir göçmen, yazdığı romanla başarıyı yakalar, sadece bir kitapla bile hayatı kurtulabilecektir. Ancak takma adla (nick name) ile yazdığı tweetler nedeniyle birden her şey tersine döner.

Fransa bizi kıskanmasın da ne yapsın? Kamuoyu baskısı nedeniyle yaşamı zindana dönüşür genç yazarın. Her şey mi bozulur 140 karakterle? Başta kimsenin umursamadığı o komik tweetler, yazar olarak ünlenince bir karşı silah olarak kendisine döner. Öyle ki, en yakınları bile kaçar yanından.

Fısıltı gazetesi

12 Eylül döneminde, bir şair arkadaş (Hüseyin İlbey, çiçek koksun toprağı) Tanju Cılızoğlu’ndan şiirlerinin yayımlanabilmesi için destek istemişti. Cılızoğlu da, fısıltı gazetesinin tirajının çok daha yüksek olduğunu, kulaktan kulağa yayarak ‘hedef kitle’ye ulaşılabileceğini söylemişti.

Kitabı çıkana kadar takip edenlerin beğenisiyle geniş bir kitleye ulaşan Karim (neden Kerim değil, bizdeki karşılığı kullanılmalı), yazdığı kitapla tanınınca, birileri düğmeye basar ve haksız bir savaş başlatır. Genç, deneyimsiz Karim, yalnızlık girdabında, silse de tweetlerini, artık iş işten geçmiştir.

Bizim ülkemizdeki gibi…

Fazıl Say, yıllar önce, bir retweet nedeniyle yargılanmıştı, anımsıyor musunuz? Kadınları taciz eden, tecavüz sanıkları bile salınırken… insan bu haksız (hatta hukuksuz) duruma isyan etmesin de ne yapsın? Yakınlarda, TFF binasını kurşunlayanlar (sabıkalı oldukları da açıklandı) salınırken bir şarkıcının sahneden sarf ettiği söz nedeniyle tutuklanıp ev hapsinde tutulması da aynı.

Sinemanın en büyük özelliği, bana sorarsanız, izleyiciyi sarıp sarmalarken yanıtlanması zor sorular sor(dur)ması. İster istemez durumu irdeliyor, haksızlığa karşı çıkıyorsunuz. Bu da demektir ki, “Arthur Rambo” izlenmeli, hem de pürdikkat.

Peki, sinemanın bu özelliği bizim ülkemizde hayata geçiyor mu? Pek değil. Tepede “Demokles’in kılıcı” gibi sallanan Anayasa’ya bile karşı olduğunu herkesin bildiği düşünce suçu ile suçlanmak, tıpkı bu filmde olduğu gibi kendini savunacak bir fırsat bile bulamamak, bizim gerçeğimiz. Dün sansür vardı, bugün troller. Troller üzerinden sürdürülen kara propaganda, yandaşlar tarafından yazılı ve görsel medyada gündeme oturuyor, buna da bağlı olarak bırakın savunmayı, dışarı çıkacak hal bırakılmıyor.

Karim’in başarısından çok takma adlı nefret söylemi ağır basan sosyal medya metinleri belirliyor gününü.

Nasıl bir dünyada yaşadığımızı kavramak, hatta karşı çıkarak bu gidişata dur demek için…

Arthur Rambo, Yönetmen Laurent Cantet, Senaryo: Fanny Burdino, Laurent Cantet, Samuel Doux, Oyuncular: Rabah Nait Oufella, Bilel Chegrani, Antoine Reinartz ile Sarah Henochsberg… 09 Eylül 2022 tarihinden başlayarak gösterimde…

(05 Eylül 2022)

Korkut Akın

[email protected]

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu