71. Cannes Film Festivali’nde ödüller açıklandı. Avustralya asıllı oyuncu Cate Blanchett’in başkanlığındaki ana jürinin kararı doğrultusunda Altın Palmiye en iyi film ödülü Japon yönetmen Hirokazu Kore-eda imzalı ▲‘AİLE MESLEĞİ / Manbiki Kazoku’ filmine gitti. 1995 yapımı ilk uzun metrajı ‘Maborosi’den beri kariyerini hayranlıkla takip ettiğimiz sinemacının önceki filmleri ülkemizde vizyon şansı bulamamıştı. Usta sinemacı bir kez daha sıcacık aile öyküsüne soyunduğu bu son çalışmasında, soğukta sokağa bırakılmış küçük kız çocuğuna kol kanat geren yoksul ama sevecen ailenin hikâyesini anlatıyor. İtalyan Yeni Gerçekçiliği’nden izler taşıyan ve bizde Arzu Film ekolünün örneklerini çağrıştıran bu güzel filmin sinemalarımıza gelmesini bekliyoruz.
Festivalin ikincilik ödülü sayılabilecek Büyük Jüri Ödülü ‘BLACKKKLANSMAN’► filmine verildi. Siyahi yönetmen Spike Lee’nin ‘Doğruyu seç / Do The Right Thing’den tam 29 yıl sonra Cannes’a dönüş yaptığı yapım, gerçek bir olaydan yola çıkmak suretiyle ABD’nin güneyinin kanayan yarasına, ırkçılık sorununa odaklanıyor. Filmi 2019 yılı Oscar favorileri arasında göreceğimizi şimdiden tahmin etmek zor değil. Üçüncülük ödülü olarak kabul edilen Jüri Ödülü bu yıl Lübnanlı kadın yönetmen Nadine Labaki’nin yeni çalışması ‘CAPHARNAÜM’e gitti. Lübnanlı sinemacı genel olarak fazla duygusal bulunan filminde çoğunlukla amatör oyuncular kullanıyor ve filme adını veren küçük balıkçı köyünde geçen mizah ve hümanizm yüklü öyküsünde yarı belgesel bir anlatıma başvurmuş.
En iyi yönetmen ödülü, Oscarlı ‘İda’nın yaratıcısı Pawel Pawlikowski’nin oldu. Polonyalı usta sinemacının tadına doyulmaz yeni siyah-beyaz çalışması ‘SOĞUK SAVAŞ / Zimna Wojna’► adını taşıyor ve 1950’lerde Polonya, Berlin, Yugoslavya ve Paris’te geçen birbirinden tamamen farklı karakterlere sahip bir kadın ve bir erkek arasındaki tutkulu ama imkansız bir aşkın öyküsü üzerinden ilerliyor. En iyi senaryo ödülü geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu sene de iki film arasında paylaştırıldı. Bunlardan ilki olan ‘MUTLU LAZZARO / Lazzaro Felice’, dört yıl önce ‘Mucizeler / Le Meraviglie’ ile büyük jüri ödülünü kazanan Alice Rohrwacher imzasını taşıyor. İtalyan yönetmen 50 yıllık bir zaman dilimi içinde bir yolculuğu anlattığı filminin bilim-kurgu olmadığının altını özellikle çizdiğini belirtmek gerekir. Senaryo dalında ikinci ödülü kazanan ‘ÜÇ YÜZ / 3 Rokh’ ülkesinden yurt dışına çıkış yasağı halen sürmekte olan Cafer Panahi’nin son çalışması. İranlı yönetmen, kariyerlerinin farklı dönemlerini yaşamakta olan üç aktrisin öykülerini anlatmış bu kez.
Cannes’ın gediklilerinden olan ve daha önce ‘Gomorra’ ve ‘Gerçeklik / Reality’ ile iki kez ikincilik ödülü almış olan İtalyan sinemasının çağdaş ustalarından Matteo Garrone imzalı ‘DOGMAN’►in pek tanınmamış oyuncusu MARCELLO FONTE en iyi erkek oyuncu ödülüne layık görüldü. Garrone’nin filmi, seksenli yılların sonunda Roma kırsalında yaşanmış bir cinayet ve intikam öyküsünden yola çıkan hayli sert bir yapım. En iyi kadın oyuncu ödülünü ‘Tulpan’ ile gönüllerimizi fethetmiş Kazakistan doğumlu Sergey Dvortsevoy, on yılın ardından çektiği ikinci uzun metrajı ‘AYKA’daki rolüyle büyük beğeni toplayan SAMAL YESLYAMOVA kazandı. Kanunsuz olarak Moskova’da çalışan ve doğum yaptıktan sonra hastanede bıraktığı bebeğini pişman olup geri almak için mücadele veren Kırgız kızındaki performansı övgüyle karşılandı.
Festivalin çeşitli bölümlerinde gösterilen ilk ya da ikinci filmlere takdim edilen Altın Kamera ödülü bu yıl ‘KIZ / GIRL’▼ filminin oldu. Eşcinsel Palmiye ile de ödüllendirilen bu ilginç yapım, kısa filmleriyle ödüllü Belçikalı Lucas Dhont’un ilk uzun metrajı. Balerin olmak için çırpınan transseksüel gencin hikâyesinde VICTOR POLSTER’in övgüyle karşılanan yorumu kendisine filmin yer aldığı ‘Belirli Bir Bakış’ seçkisinin en iyi performans ödülünü getirdi. İran asıllı sinemacı Ali Abbasi imzalı ‘SINIR / Grans’ şaşırtıcı öyküsü ve makyajla deforme edilmiş çehreleriyle rollerini yorumlayan iki baş oyuncusuyla festivalin en dikkate değer filmlerinden biriydi. Yine bu bölümde Ukraynalı tanınmış sinemacı SERGEY LOZNITSA, iç savaşın acılarını konu ettiği ‘DONBASS’ ile en iyi yönetmen, İranlı genç sinemacı MERYEM BENMÜBAREK ülkesindeki kadın sorununu irdelediği ‘SOFIA’ ile en iyi senaryo ödülüne layık görüldü. Festivalin prestijli yan bölümlerinden ‘Yönetmenlerin 15 Günü’nde gösterilen Gaspar Noé’nin son kışkırtıcı denemesi ‘DORUK NOKTASI / Climax’ CICAE’nin Sanat Sineması Ödülü’nü kazandı.
Ana yarışmada yer alan festival broşüründe ‘sadece sessizlik, yalnızca devrimci bir şarkı, bir elin beş parmağı gibi beş bölümlük bir öykü.’ ifadeleriyle tanıtılan son denemesi ‘İMGE KİTABI / Le Livre D’Image’ vasıtasıyla 87 yaşındaki efsanevi sinemacı Jean-Luc Godard özel bir Altın Palmiye uğurlandı festivalden. Yoğun diyalogları nedeniyle aynen bir önceki ‘Kış Öyküsü’ gibi bir nehir romana benzetilen son Nuri Bilge Ceylan filmi ‘AHLAT AĞACI’, tanınmış sinema yazarı Michel Ciment başkanlığındaki FIPRESCI Eleştirmenler jürisince en iyi film seçilen ve göz kamaştırıcı görselliğiyle festivalin en iyilerinden biri olarak kabul edilen Güney Koreli sinemacı Lee Chang-Dong imzalı ‘BURNING’ gibi ana seçki ödül listesine giremediler. 71. Cannes Film Festivali, Terry Gilliam’ın çekimlerini tam 20 yıldır türlü aksilikler yüzünden tamamlayamadığı olay filmi ‘DON KİŞOT’U ÖLDÜREN ADAM / The Man Who Killed Don Quixote’un gösterimiyle sona erdi.
(20 Mayıs 2018)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com
Altın Palmiye en iyi film ödülü Japon yönetmen Hirokazu Kore-eda’ın filminin ismini yanlış yazmışsınız.
Hatice hanım merhaba,
Kore-eda’nın filmi Fransa’da ‘Aile Meselesi / Une Affaire de Famille’, birçok Avrupa ülkesinde ‘Yankesiciler / Shoplifters’ adıyla gösterilecek. Bizde filmi satın alan Filmartı firmasının hangi adla gösterime gireceğini henüz bilmiyoruz. Japonca adından yola çıkarak ‘Aile Mesleği’ demiştik, şimdilik belki de en iyisi Japonca özgün adı ‘Manbiki kazoku’ olarak bırakmak galiba. Alakanız için teşekkürler. – Ferhan Baran