Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):
Bizim sinemamız eskiden bazen birbirini yerdi. Eylül 1973’de de öyle olmuştu. Bu birbirini yeme işini muhtemelen Ramazan ayına denk getirmişler ve iki adet “Rabia” filmini aynı haftada gösterime sokmuşlardı. Bu filmlerden birisinde Fatma Girik, diğerinde Hülya Koçyiğit, Rabia olmuştu. Hülya Koçyiğit’in oynadığı filmin bir özelliği de 3 isimli olmasıydı. Filmin o zamanlar sinemalarda kullanılan afişinde “Rabia / İlk Kadın Evliya / İslamın Nuru” yazıyordu. Yani filmin Ramazanda gösterime sokulması yetmemiş, iki tane daha isim konularak filmin ulvi bir film olduğu seyircinin gözüne gözüne sokulmuştu. İki gün sonra gösterime gireceğinden sosyal medya vasıtasıyla haberdar olduğum günümüzden bir filmin afişinde de 3 isme rastlayınca geçmişteki bu iki filmi hatırladım. 09 Haziran’da gösterime girecek olan filmin adı afişinde şöyle yazıyor: “Dede Korkut Hikayeleri / Salur Kazan / Zoraki Kahraman”. Rahmetlilerin dönemlerine yetişemedik ama sinemadaki temsillerinde sağ olsun “Deli Dumrul” internet medyasını kaaleye (*) almış ve gösterime gireceğini 6 ay önceden duyurmuştu.
(*) Bu kelimenin doğrusu “kâle almak”tır ancak günümüzde muteber olan “halkın seçimine” göre genelde böyle kullanıldığından böyle kullandım. (07 Haziran 2017)
Kemer aldım, satan esnaf “Dana abi” dedi, “halis, muhlis.” Dolayısıyla biri bana bakıp “Dana” dese doğal kabul etmem gerekebilir. Doğru muyum? Bence doğruyum. Gerekçemi yazayım: Bize “Aslanım, kaplanım” diye hitap ettiklerinde kasılırız, dik dururuz; “Kuşum, kargam vs.” denildiğinde alınırız. Neticede hepimiz aynı dünyadan geçip gidiyoruz; aynı su, aynı hava, vs, vs. (05 Haziran 2017)
Taneli sebze ve meyveleri (soğan, patates, domates, biber, elma, ayva, armut, kivi, vs.) hep çift alırım; sorun yok değil mi? (05 Haziran 2017)
Az önce motosikletli bir turist sokağın sonuna kadar geldi, güzelce U dönüşünü yaptı, aynı hızla çıktı gitti. Şu günlerdeki hobim, sokağa girip geri dönen özel araba, kamyonet, motosiklet, vs.yi seyretmek. Merak edenler için “kel âlâka”yı “normal âlâka”ya çevireyim: Efendim bahsi geçen sokak, Bodrum’da, İçmeler istikametine giden ana caddeden 90 derece açıyla sağa, büyük gemilerin yanaştığı iskele yönüne giden, Şalvarağa namıyla maruf sokaktır. Bu sokağın sonu eskiden geniş bir kavis yaparak liman yoluna iniyordu. Yeni Türkiye’de nasıl olduysa o kavis özel mülkiyete dahil oldu ve sokağın sonuna antik tiyatromsu bir merdivenler güzellemesi yapıldı. Dolayısıyla haritalarda çıkar sokak olan mekân, çıkar da çıkmaz sokak haline dönüştü, yani yayalara çıkar da arabalara çıkmaz sokak haline geldi. Yaklaşık 300 metre uzunluğundaki bu sokağın tarihini bilmeyen onlarca yabancı araba, her gün, kestirmeden limana inerim niyetiyle sokağa giriyor, dönüyor ve çıkıyor. Sokağın başına irice bir “çıkmaz sokak” levhası yerleştirilmesi için Belediyeye -yalanıyla beraber- yüzlerce müracaat yapıldı. Koyduramadık vesselam. (07 Haziran 2017)
Ulaşır mı, ulaşmaz mı bilmem ama akşam akşam sinemaseverlerin kutsal bilgi kaynağı IMDb.ye benden kocaman bir “helal olsun” gönderiyorum. Nedenini açıklayayım. Az önce tesadüfen bir DVD şirketinin web sitesine girdim. Paul Newman ile Robert Redford’un oynadığı ünlü “The Sting” adlı filmin DVD.sini “Üç Kağıtçılar” adıyla piyasaya sürmüşler. Malûm biz sinefiller filmlerin sinemalarda gösterildiği adlarıyla anılmasını isteriz. Farklı adlarla karşımıza geldiğinde filme zarar verilmiş gibi hissederiz. Yanlış mı hatırlıyorum diye bir de IMDb.den bakayım dedim, adamlar filmin Türkçe adını 1974 Ekim’inde sinemalarımızda gösterildiği şekilde “Belalılar” olarak belirtmişler. Bir elin oğlunun gösterdiği hassasiyete bak, birde bizim oğlanın yaptığına. Bu gibi durumlarda, günlük elemanlar filmin sinemalarda gösterildiği Türkçe adını bulamazsa en azından sinema yazarlarının kulaklarını çınlatın, bir şekilde size filmin gerçek Türkçe adını ulaştırırlar. IMDb.nin yabancı filmlerin Türkçe adlarına ülkemizde görevlendirdiği kişiler vasıtasıyla ulaştığını biliyoruz. Bu arkadaşlarımız zaman zaman değişiyor olsa da gösterdikleri hassasiyetin takdire şayan olduğunu belirteyim. “Belalılar” hakkında ekstradan bilgi vereyim. Bu film ülkemize Sintel adlı şirket tarafından getirilmişti. Bu şirketin o yıllardaki bir diğer filmi de başrolünde Clint Eastwood’un oynadığı “Kadın Affetmez” (The Beguiled) adlı filmdi. Bu filmin yeniden çevrimi olan “The Beguiled” ile Sofia Coppola geçtiğimiz Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü kazanmıştı. (07 Haziran 2017)
Gökyüzünü tırmalayan binalara bakarsak, adını aldığı Osmanlı’dan herhangi bir iz yok Levent’te. Semtin yeni adı Terminator olsa yeridir. (10 Haziran 2017)
Bendeniz yeni fark ettim, bazı kâğıt havluların boyu 2 cm kadar daha kısa; uzunu alıyorum derken pahalısını alabilirsiniz. 900 gramlık paketlerde satılan ve kg. fiyatını daha ucuz gibi gösteren kuru bakliyat paketleri yok oldu. Kâğıt havlularda ve tabanı derin oyuk kaplarda satılan gıda maddelerinde de bu yanıltmaların önüne geçilmeli ve standarda kavuşturulmalı. (13 Haziran 2017)
(30 Haziran 2017)
Sadi Çilingir
[email protected]