Ödüller Hakkâri ve Kobane’ye

25 Haziran Pazar gecesi sona erecek olan Documentarist – 10. İstanbul Belgesel Günleri’nin ödülleri açıklandı. Johan van der Keuken Yeni Yetenek Ödülü, Sedat Şahin ve Murat Adıyaman’ın yönettiği Üçüncü Bölgeden Hücum Varyasyonları filmine verildi. Braxton Hood, Gülen Güler, Yusuf Güven, Ayşe Çetinbaş ve Selim Yıldız’dan oluşan jüri, Mert Kaya’nın Aşk Bitti ve Serkan Çiftçi’nin Gacı Gibi filmlerini de Jüri Özel Ödülü’ne layık gördü. Yeşim Tabak, Yeşim Burul ve Şenay Aydemir’den oluşan FIPRESCI (Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonu) Ödülü ise yönetmenliğini Reber Dosky’nin yaptığı Radyo Kobane (Radio Kobani) filmine gitti.

Yüksel Aksu: İlk Filmimden Önce Adam Yerine Koyulmadım

Türkiye sinemasında fenomen haline gelen Dondurmam Gaymak’tan başlayıp İftarlık Gazoz’a kadar çıtasını hiç düşürmeden, hep yüksekte tutan senarist – yönetmen Yüksel Aksu, Akra Talks’a katıldı. Elif Dağdeviren’in moderatörlüğünü yaptığı söyleşide Dağdeviren, Aksu filmlerinin yapımcısı olarak bu kez hem ev sahibi, hem konuktu. Yüksel Aksu, “Kahkaha attığımız şey aynı zamanda buruk bir şekilde elem duyduğumuz şeydir.” dedi.

Yüksel Aksu: İlk Filmimden Önce Adam Yerine Koyulmadım yazısına devam et

Emaar Square Mall’da Transformers Rüzgarı Esti

Moda, alışverişin ve eğlence alanında Türkiye’nin odak noktası olmaya hazırlanan Emaar Square Mall, Transformers 5: Son Şövalye filminin ön gösterimini gerçekleştirdi. Transformers serisinin son filmi Türkiye’de ilk olarak yeni açılan Üsküdar Cinemaximum Emaar Square Mall Sineması’nda izleyicilerle buluştu. Transformers 5 Son Şövalye’nin özel gösterimi izleyenler arasında Recep Güneysu, Gizem Denizci, Cansu Melis Karakuş ve Açelya Kartal gibi genç isimler yer aldı.

Emaar Square Mall’da Transformers Rüzgarı Esti yazısına devam et

Lüfer

İstanbul’un sembolü lüfer de belgesele konu olan balıklar arasına girdi. Mert Gökalp’in yönettiği Lüfer belgeseli, nesli tükenme tehdidiyle karşı karşıya olan Lüfere dikkat çekiyor veTürkiye’de tek bir balığa adanmış ilk belgesel film olma özelliğini taşıyor. Milyonlarca insan her gün boğazın üzerinden geçerek evine, işine, okuluna gidiyor. Peki bu kadar insan, boğazın serin sularının altında gerçekten ne olup bittiğini merak ediyor mu? Dev mavi yüzgeçli orkinos ve beyaz köpekbalıklarını kaybeden İstanbul, şimdi de Lüfer’i de kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Belgesel, Lüfer’in karşı karşıya olduğu tehlikeye dikkat çekmek için atılmış en önemli adımlardan biri.

14. Akbank Kısa Film Festivali

Türkiye’de kısa film alanında bir platform oluşturan ve alanında öncü etkinliklerden biri haline gelen Akbank Kısa Film Festivali, 19 – 29 Mart 2018 tarihleri arasında 14. kez düzenleniyor. Festivalin en çok ilgi gören, geçtiğimiz yıl 52 ülkeden toplam 1055 film başvurduğu Yarışma Bölümü için son başvuru tarihi 30 Kasım Perşembe olarak açıklandı. 14. Akbank Kısa Film Festivali, Festival Kısaları, Dünyadan Kısalar, Kısadan Uzuna, Deneyimler, Belgesel Sinema, Perspektif, Özel Gösterim ve Akbank Kısa Film Forum bölümleri yurt içi ve yurt dışından geniş katılımlı atölye çalışmaları ve söyleşileriyle sinemaseverlere keyifle izleyecekleri güzel bir program sunacak.

14. Akbank Kısa Film Festivali yazısına devam et

Şansımı Seveyim Geliyor

Başrollerinde Cem Gelinoğlu, Gökhan Kıraç, Zeynep Tuğçe Bayat ve Zerrin Sümer’in yer aldığı komedi filmi Şansımı Seveyim’in çekimleri geçtiğimiz hafta İstanbul Beykoz’da başladı. Yönetmenliğini Ender Mıhlar’ın üstlendiği film, bir insanın başına gelebilecek tüm şansızlıkları farklı ve mizahi bir dille anlatıyor. Şansımı Seveyim filminde, şanssızlığıyla tanınan Sebahattin, büyüdüğü mahalleye geri döner. Mahalleli şanssızlıkları mıknatıs gibi çeken Sebahattin’in dönüşü yüzünden çok endişelidir. Kim bilir başlarına yine ne işler açacaktır? Kadersizliğine boyun eğmiş olan Sebahattin, tanıştığı Yaprak’a kendisini kabul ettirmenin yollarını aramaya başlar.

Belalılar

Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):

Bizim sinemamız eskiden bazen birbirini yerdi. Eylül 1973’de de öyle olmuştu. Bu birbirini yeme işini muhtemelen Ramazan ayına denk getirmişler ve iki adet “Rabia” filmini aynı haftada gösterime sokmuşlardı. Bu filmlerden birisinde Fatma Girik, diğerinde Hülya Koçyiğit, Rabia olmuştu. Hülya Koçyiğit’in oynadığı filmin bir özelliği de 3 isimli olmasıydı. Filmin o zamanlar sinemalarda kullanılan afişinde “Rabia / İlk Kadın Evliya / İslamın Nuru” yazıyordu. Yani filmin Ramazanda gösterime sokulması yetmemiş, iki tane daha isim konularak filmin ulvi bir film olduğu seyircinin gözüne gözüne sokulmuştu. İki gün sonra gösterime gireceğinden sosyal medya vasıtasıyla haberdar olduğum günümüzden bir filmin afişinde de 3 isme rastlayınca geçmişteki bu iki filmi hatırladım. 09 Haziran’da gösterime girecek olan filmin adı afişinde şöyle yazıyor: “Dede Korkut Hikayeleri / Salur Kazan / Zoraki Kahraman”. Rahmetlilerin dönemlerine yetişemedik ama sinemadaki temsillerinde sağ olsun “Deli Dumrul” internet medyasını kaaleye (*) almış ve gösterime gireceğini 6 ay önceden duyurmuştu.
(*) Bu kelimenin doğrusu “kâle almak”tır ancak günümüzde muteber olan “halkın seçimine” göre genelde böyle kullanıldığından böyle kullandım. (07 Haziran 2017)

Kemer aldım, satan esnaf “Dana abi” dedi, “halis, muhlis.” Dolayısıyla biri bana bakıp “Dana” dese doğal kabul etmem gerekebilir. Doğru muyum? Bence doğruyum. Gerekçemi yazayım: Bize “Aslanım, kaplanım” diye hitap ettiklerinde kasılırız, dik dururuz; “Kuşum, kargam vs.” denildiğinde alınırız. Neticede hepimiz aynı dünyadan geçip gidiyoruz; aynı su, aynı hava, vs, vs. (05 Haziran 2017)

Taneli sebze ve meyveleri (soğan, patates, domates, biber, elma, ayva, armut, kivi, vs.) hep çift alırım; sorun yok değil mi? (05 Haziran 2017)

Az önce motosikletli bir turist sokağın sonuna kadar geldi, güzelce U dönüşünü yaptı, aynı hızla çıktı gitti. Şu günlerdeki hobim, sokağa girip geri dönen özel araba, kamyonet, motosiklet, vs.yi seyretmek. Merak edenler için “kel âlâka”yı “normal âlâka”ya çevireyim: Efendim bahsi geçen sokak, Bodrum’da, İçmeler istikametine giden ana caddeden 90 derece açıyla sağa, büyük gemilerin yanaştığı iskele yönüne giden, Şalvarağa namıyla maruf sokaktır. Bu sokağın sonu eskiden geniş bir kavis yaparak liman yoluna iniyordu. Yeni Türkiye’de nasıl olduysa o kavis özel mülkiyete dahil oldu ve sokağın sonuna antik tiyatromsu bir merdivenler güzellemesi yapıldı. Dolayısıyla haritalarda çıkar sokak olan mekân, çıkar da çıkmaz sokak haline dönüştü, yani yayalara çıkar da arabalara çıkmaz sokak haline geldi. Yaklaşık 300 metre uzunluğundaki bu sokağın tarihini bilmeyen onlarca yabancı araba, her gün, kestirmeden limana inerim niyetiyle sokağa giriyor, dönüyor ve çıkıyor. Sokağın başına irice bir “çıkmaz sokak” levhası yerleştirilmesi için Belediyeye -yalanıyla beraber- yüzlerce müracaat yapıldı. Koyduramadık vesselam. (07 Haziran 2017)

Ulaşır mı, ulaşmaz mı bilmem ama akşam akşam sinemaseverlerin kutsal bilgi kaynağı IMDb.ye benden kocaman bir “helal olsun” gönderiyorum. Nedenini açıklayayım. Az önce tesadüfen bir DVD şirketinin web sitesine girdim. Paul Newman ile Robert Redford’un oynadığı ünlü “The Sting” adlı filmin DVD.sini “Üç Kağıtçılar” adıyla piyasaya sürmüşler. Malûm biz sinefiller filmlerin sinemalarda gösterildiği adlarıyla anılmasını isteriz. Farklı adlarla karşımıza geldiğinde filme zarar verilmiş gibi hissederiz. Yanlış mı hatırlıyorum diye bir de IMDb.den bakayım dedim, adamlar filmin Türkçe adını 1974 Ekim’inde sinemalarımızda gösterildiği şekilde “Belalılar” olarak belirtmişler. Bir elin oğlunun gösterdiği hassasiyete bak, birde bizim oğlanın yaptığına. Bu gibi durumlarda, günlük elemanlar filmin sinemalarda gösterildiği Türkçe adını bulamazsa en azından sinema yazarlarının kulaklarını çınlatın, bir şekilde size filmin gerçek Türkçe adını ulaştırırlar. IMDb.nin yabancı filmlerin Türkçe adlarına ülkemizde görevlendirdiği kişiler vasıtasıyla ulaştığını biliyoruz. Bu arkadaşlarımız zaman zaman değişiyor olsa da gösterdikleri hassasiyetin takdire şayan olduğunu belirteyim. “Belalılar” hakkında ekstradan bilgi vereyim. Bu film ülkemize Sintel adlı şirket tarafından getirilmişti. Bu şirketin o yıllardaki bir diğer filmi de başrolünde Clint Eastwood’un oynadığı “Kadın Affetmez” (The Beguiled) adlı filmdi. Bu filmin yeniden çevrimi olan “The Beguiled” ile Sofia Coppola geçtiğimiz Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü kazanmıştı. (07 Haziran 2017)

Gökyüzünü tırmalayan binalara bakarsak, adını aldığı Osmanlı’dan herhangi bir iz yok Levent’te. Semtin yeni adı Terminator olsa yeridir. (10 Haziran 2017)

Bendeniz yeni fark ettim, bazı kâğıt havluların boyu 2 cm kadar daha kısa; uzunu alıyorum derken pahalısını alabilirsiniz. 900 gramlık paketlerde satılan ve kg. fiyatını daha ucuz gibi gösteren kuru bakliyat paketleri yok oldu. Kâğıt havlularda ve tabanı derin oyuk kaplarda satılan gıda maddelerinde de bu yanıltmaların önüne geçilmeli ve standarda kavuşturulmalı. (13 Haziran 2017)

(30 Haziran 2017)

Sadi Çilingir

[email protected]