Gösterimdeki filmlerin 29 Temmuz – 04 Ağustos 2016 seansları için tıklayınız. (Eksiksiz liste değildir, bu salonlar ve seanslar dışında da gösterimler olabilir. Listeden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.)
Aylık arşivler: Temmuz 2016
Uniq Açık Hava Sahnesi’nde Açık Hava Sinema Geceleri Keyfi Tamirane Özel İndirimiyle Katlandı
Şehrin yaşam merkezi Uniq İstanbul’un Açık Hava Sinema’sında Başka Sinema ve BKM’nin seçtiği, festivallerde çeşitli ödüller almış filmlerden oluşan seçkilerin izleneyeceği sinema geceleri yaz boyunca her Pazar, Pazartesi ve Perşembe akşamı 21:00’da başlıyor. Filmler öncesinde ise Tamirane’nin leziz ve zengin yaz menüsü sinemaseverlere özel indirimlerle seyirciyi bekliyor. Bileti göstermek yeterli. Tamirane’den çıkmadan yaratıcı bir kokteyl alarak, ardından çimlerin üzerine veya şezlonga uzanarak, eşsiz bir sinema keyfine hazırlanılıyor.
Şövalye
Athina Rachel Tsangari’nin yönettiği ve Yiorgos Kendros, Panos Koronis, Vangelis Mourikis ile Makis Papadimitriou’nun oynadığı Şövalye (Chevalier), önümüzdeki aylarda Kurmaca Film dağıtımıyla Kurmaca Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Bir grup adam kış sezonu balık avı için yatlarında seyahat etmektedir. Yolculukları sona ermek üzereyken mekanik bir problem yaşanır ve içlerinden birinin önerisiyle o çözülene dek Chevalier adı verilen oyunu oynamaya karar verirler. Vakit öldürmek için başladıkları bu oyun yolculuğun kalan kısmında herkesi etkisi altına alan esaslı bir yarışa dönüşecektir. Film, erkekliğe kadın bakışından yaklaşıyor.
Veronique’in İkili Yaşamı
Krzysztof Kieslowski’nin yönettiği ve Irene Jacob, Philippe Volter, Sandrine Dumas ile Aleksander Bardini’nin oynadığı Veronique’in İkili Yaşamı (La Double Vie de Veronique), 12 Ağustos 2016’da M3 Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
İki şehirde, yani biri Varşova’da, diğeri Clermon Ferrand’da iki kız, aynı anda doğmuşlar ve 20 sene geçmiştir. Ortak hiçbir şeyleri yoktur, ne baba, ne anne ne büyükanne veya büyükbaba. Aileleri hiç tanışmamıştır. Ancak birbirlerinin aynısıdırlar. İkisi de solaktır, çıplak ayakla yürümeyi severler. İkisinin de muhteşem, eşsiz sesleri, gelişmiş müzikal algıları ve tespit etmesi zor kalp gelişim bozuklukları vardır.
Hayran
Maneesh Sharma’nın yönettiği ve Shah Rukh Khan, Sayani Gupta, Joelle Koissi, Lee Nicholas Harris, Halima Nagori, Mariola Jaworska, Chris Martin Hill, Paul Blackwell, Glenn Webster, Zachary Coffin ile Gioacchino Jim Cuffaro’nun oynadığı Hayran (Fan), 05 Ağustos 2016’da Mars Dağıtım dağıtımıyla Bollywood Rüzgarı tarafından vizyona çıkarıldı.
Hindistan’ın en ünlü film yıldızı Aryan Khanna’nın en büyük hayranı olan Gaurav, Aryan Khanna’nın yaş günü kutlamalarında bulunmak üzere Mumbai şehrine gitmeye karar verir. Ancak Gaurav’ın yaptığı hesaplar tutmaz ve işler tamamen sarpa sarar; Gaurav’ın başına gelmedik macera kalmaz.
Kurtarıcı (Yönetmen: Steven C. Miller)
Steven C. Miller’in yönettiği ve Kellan Lutz, Bruce Willis, Gina Carano ile Olga Valentina’nın oynadığı Kurtarıcı (Extraction), 05 Ağustos 2016’da Chantier Films dağıtımıyla Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Harry Turner tıpkı babası Leonard gibi bir CIA ajanıdır. Ancak CIA’deki üstleri onun bir türlü sahada çalışmasına izin vermemektedir. Bir gün CIA Harry’nin babası Leonard’ın kaçırıldığına dair bir video alır. Teröristler istedikleri bilgiye ulaşamazlarsa Leonard’ı öldüreceklerdir. Harry Turner, bu işe dahil olmadığını ve ajanların babasını kurtarmayacaklarını öğrendiğinde ani bir karar verir ve kendi kurtarma operasyonunu kendisi yapmaya karar verir.
Eyvah Annem Dağıttı
Jon Lucas ile Scott Moore’un yönettiği ve Mila Kunis, Kristen Bell, Kathryn Hahn ile Annie Mumolo’nun oynadığı Eyvah Annem Dağıttı (Bad Moms), 29 Temmuz 2016’da Pinema Film dağıtımıyla Pinema Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Amy Mitchell’ın görünürde kusursuz bir hayatı vardır: Harika bir evlilik, çok başarılı çocuklar, güzel bir yuva ve kariyer. Ama çok çalıştığı, kendini çok adadığı ve bitkin düştüğü için patlayacak
noktaya gelmiştir. Bunalır ve aşırı stresli iki anne olan Kiki ve Carla’yla geleneksel sorumluluklarından kurtulmak için güç birliği yapar. Okul Aile Birliğinin Ana Kraliçesi Gwendolyn ile kusursuz anneler Amy, Vicky ve Stacy’den oluşan grup karşı karşıya gelir.
Nefrin
Gülşen Güner’in yönettiği ve Arda Kural, Tuğba Özay, Metin Yüksel ile Eylem Doğan’ın oynadığı Nefrin, 02 Haziran 2017′de Sinerji Film dağıtımıyla DSS Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Araf ve Enes adında iki genç babaları vefat edince hayatlarının tamamen değişeceğini düşünürler. Ancak Enes’in eşi babadan kalma mirasın ikiye bölünmesinden rahatsızdır. Tek derdi Araf’tan kurtulmaktır. Büyülere ve doğaüstü güçlere son derece bağlı olduğundan planlarını bu doğrultuda yapmaya başlar. Enes’i ikna etmesi zor olmamıştır. Araf’a delirmesi için büyük bir büyü yapılır. Bu büyü Araf’ın gördüğü rüyaların etkisinde kalarak delirmesine neden olur.
53. Uluslararası Antalya Film Festivali: Altın Portakal Yarışı İçin Başvurular Sürüyor
Çağının en güçlü tanığı sinemanın birleştirici gücünden yola çıkarak 53. Uluslararası Antalya Film Festivali için çalışmalar hız kesmeden sürüyor. 16 – 23 Ekim 2016 tarihleri arasında gerçekleşecek festivalin yarışmalı bölümleri; Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması, Uluslararası Uzun Metrajlı Film Yarışması, Ulusal Kısa Metrajlı Film Seçkisi ve Antalya Film Destek Fonu için başvurular başladı. Yönetmelikler ve başvuru formları festivalin resmi internet sitesi www.antalyaff.com adresinde yayında. Ulusal Yarışma, Kısa Film Seçkisi ve Antalya Film Destek Fonu için son başvuru tarihi 19 Ağustos, uluslararası yarışma için son başvuru tarihiyse 26 Ağustos olarak belirlendi.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
16mm.den Film Gösterimi: Köken İçerisinde Notlar
Kanada sineması, deneysel sinemanın tarihinde, bol miktarda sanatçıya, sahneye, saygıdeğer kuruluşa ülkenin dört bir yanında ev sahipliği yapmış olmasına rağmen, çoğunlukla gözardı edilmiş durumdadır. FOL’un düzenlediği Köken İçerisinde Notlar gösterimi, farklı farklı şehirlerde ve bağlamlarda işler yapan sanatçıların Kanada yapımı işlerinin oldukça küçük bir seçkisini vitrine koyarak bu hariç bırakılmaya bir çözüm getirmek niyetinde. Program, notların, imgelemlerin ve yazıların bu derlemelerini, başlangıçlardan başlangıçlara çıkan yolları biçimlendiriyor. Herkese açık ücretsiz gösterim 26 Temmuz Salı günü saat 18:00’de yapılacak.
T2 Trainspotting
Danny Boyle’un yönettiği ve Ewan McGregor, Robert Carlyle, Jonny Lee Miller ile Ewen Bremner’in oynadığı T2 Trainspotting, 05 Mayıs 2017′de Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
Üzerinden yirmi yıl geçmiştir. Çok şey değişmiş, fakat bir o kadar şey de aynı kalmıştır. Mark Renton ev olarak tanımlayabildiği tek yere geri döner. Spud, Sick Boy ve Begbie onu beklemektedirler. Bekleyen başka eski dostlar da vardır: Keder, kayıp, neşe, intikam, nefret, dostluk, sevgi, özlem, pişmanlık, korku, kendini harap etme ve ölümcül tehlike. Hepsi ona hoşgeldin demek için sıraya girmiştirler ve dansa katılmaya hazırdırlar.
Wonder
Patty Jenkins’in yönettiği ve Gal Gadot, Chris Pine, Connie Nielsen ile Robin Wright’ın oynadığı Wonder (Wonder Woman), 02 Haziran 2017′de Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
Wonder Woman olmadan önce Amazon prensesi olan Diana, yenilmez bir savaşcı olarak eğitilmiştir. Bir Amerikan pilotu kuytu, cennet adanın üzerinden geçerken sahile çarpar ve Amazon Prensesi Diana’ya dışarıdaki büyüyen öfkeli çekişmeden bahseder. Bu tehditi durdurabileceğine ikna olan Diana evini terkeder. Bir pilotla yan yana savaşın sonuna kadar mücadele eden Diana kendindeki olağanüstü savaşçı güçlerini keşfeder.
bomontiada’da Açık Havada Film Gösterimleri Devam Ediyor
Ücretsiz Açık Havada Başka Sinema film gösterimleri bomontiada avlusunda devam ediyor. Alpler’e tatile giden İsveçli bir ailenin çığ düşmesi ile başlayan hikâyesini anlatan Turist (Force Majeure) filmi 27 Temmuz akşamı saat 21:30’da bomontiada avlusunda gösterilecek. Ebba ve Tomas iki çocuğu ile birlikte dağ manzaralı bir restoranda öğle yemeklerini yerken yaşanan olay sonrasında anne Ebba iki çocuğunu korumaya çalışırken, baba Tomas hayatını kurtarmak için kaçmak zorunda kalır. Ebba böylesi bir kriz anında hissettiği duyguları unutup hayatına devam edebilecek midir? Tomas, aile içindeki rolünü ve ailesinin güvenini yeniden kazanabilecek midir?
22 – 24 Temmuz 2016, Hafta Sonu Box Office Listeleri
22 – 24 Temmuz 2016, Hafta Sonu (Weekend) Box Office listeleri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi’nin gösterilmesi rica olunur.
Yıkıcı Bir Aşkın Günlüğünden
Fransız sinemasının yükselen oyuncu yönetmeni Maïwenn dördüncü uzun metrajında kariyerinin ilk aşk filmine imza atmış. Bizde yeni gösterime giren ‘Prensim / Mon Roi’ kırklı yaşlardaki çiftin yakıcı olduğu ölçüde yıkıcı ilişkileri üzerine inşa edilmiş. Aklı başında ceza avukatı Tony (Marie Antoinette’den kısaltılmış) şehrin en fırlama adamlarından birine tutulursa ne olur. Genç kadının (yönetmenin tabiriyle) bir sandalyeyi baştan çıkaracak kadar cazibeli Vincent Cassel’in hayat verdiği Giorgio ile ilk karşılaşması değildir bu. Onu öğrencilik yıllarında çalıştığı barda ilk kez gördüğünde büyülenmiştir zaten. Yıllar sonra bu ikinci karşılaşmada genç adamın bu sıradan görünüşlü kadının arzularına karşılık vermesiyle yol almaya başlıyor hikâye.
İlk sevişmeleri müthiştir. Ardından evlenme teklifi gelir. Yakın arkadaşlarının katıldığı bohem bir parti ile evlenirler. Bizim arabesk şarkıdan misal Tony’den bir çocuğu olsun da ister Giorgio. Lakin o filmin Türkçe adına esin olmuş haliyle masallardaki atlı prens değildir. Fransızca özgün adında olduğu gibi bir kral, tam anlamıyla bir monarktır. Yarı şaka yarı ciddi kendi tanımlamasıyla ‘pisliklerin önde gidenidir’. Herşeyi kontrol etmek ve avucunun içinde tutmak ister. Yine Maïwenn’e göre yaşamın en büyük uyuşturucusu olan ‘aşk’ın tutsaklığını kabullenen Tony,onu değiştirmek için çok çabalar ancak sonunda kralının her dediğine razı olur. ‘Seninle 7/24 beni aşıyor’ diyerek evlerine çok yakın bir daireye taşınmasına, intihar teşebbüsünde bulunan eski sevgilisiyle kendinden daha çok vakit geçirmesine ses çıkaramaz. Kıvrak zekâsı, yaşam enerjisi ve özgür tavırlarıyla gönül çelen adamın şen gevezelikleri giderek tahammül edilmez hale gelir ve bu can yakan aşk Tony’yi yavaş yavaş tüketir.
Cannes’ın gediklilerinden olan Maïwenn (soyadı Le Besco’yu filmde Babeth rolünde gözüken oyuncu kızkardeşi Isild kullanıyor) beş yıl önce festivalde ‘Jüri Ödülü’nü kazandığı ‘Polis / Polisse’ de olduğu gibi detaylara ağırlık veren bir metinle çıkıyor karşımıza. Polis’i birlikte yazdıkları Emmanuelle Bercot ise bu kez Tony kompozisyonu ile çalışmaya ağırlığını koymuş. Ortak senaryo çalışmasını benimsediğini vurgulayan yönetmen, bu defa bizde de gösterilmiş Xavier Beauvois imzalı 2010 yapımı ‘Tanrılar ve İnsanlar / Les Hommes et Les Dieux’nün usta yazarı Etienne Comar ile işbirliği yapmış. Böylece yıkıcı bir aşkın on yıllık serüvenini kadın ve erkek gözünden ayrı ayrı kaleme almışlar.
Buna rağmen filmde olaylar ağırlıklı olarak Tony’nin bakış açısından veriliyor. Hikâye sondan başlıyor. İntihar girişimini andıran ski kazasında dizindeki çapraz bağlar yırtılan genç kadın tedavi için bir süreliğine yattığı rehabilitasyon merkezinde geriye dönüşlerle yaşadığı tutku ve acı dolu yıllarını anımsıyor. Bu noktada Fransızca ‘ben ve biz’ (je, nous) kelimeleriyle sesdeş ‘diz’ (genou) metaforundan yola çıkıyor sinemacı. Ben ve bizin ya da diz bağlarının kopuşu ile tedavi süreci başlıyor ve genç kadının tek başına hareket kabiliyetine kavuşma süreci Prozac ve Xanax’lı yıllara geri dönüşler eşliğinde film boyunca sürüyor.
Bu tüketici ilişkinin öyküsünü aynen ‘Polis’te olduğu gibi zengin detaylar eşliğinde sunuyor Maïwenn. ‘Polis’in ses bandında da imzası olan ‘Aşık Shakespeare’in Oscarlı bestecisi Stephen Warbeck’in etkileyici müzik çalışmasından, ‘Göldeki Yabancı / L’Inconnu du Lac’taki çalışmasıyla beğenimizi kazanmış Claire Mathon’un geniş ekran görüntülerinden yararlanmasını biliyor. Gündelik hayatın ince ayrıntılarını bir belgesel titizliği ile aktarıyor perdeye bir kez daha. Tekrara düşme ve tempoyu düşürme tehlikesine rağmen kimi fazla kaçmış bölümleri kesmeye kıyamıyor yine. ‘Polis’te aralarında kendisinin de yer aldığı kalabalık bir oyuncu ekibini yönetmiş olan sinemacı bu defa filmin iki ana karakterinin yakın plan ağırlıklı doğaçlama performanslarına yüklenmiş. Geçtiğimiz yıl Cannes’da ‘Carol’un ‘gökten düşmüş meleği’ Rooney Mara ile birlikte en iyi kadın oyuncu seçilen Bercot parlak yorumuyla belleklere kazınırken, çekici, küstah, eğlenceli, sorumsuz Giorgio’da Cassel ondan aşağı kalmıyor.
Rayından çıkmış bir ilişkiyi detaylı bir biçimde sergileyen ‘Prensim’, öykünün can acıtıcı iniş çıkışlarına karşın beklendiği gibi hüzünlü bir film değil. Aşka düşmenin bir hastalık olduğunu ima ederken yaşanan çok eğlenceli anları vermeyi ihmal etmiyor. Karakterleri hakkında iyi veya kötü yorumda bulunmuyor Fransız yönetmen. Onları yargılamıyor. Başka bir sinemacının elinde rahatlıkla ağdalı bir melodrama dönüşebilecek bu marazi ‘aşk yakar’ meselini bilinen doğalcı üslûbuyla mercek altına alırken yaşamı olduğu gibi aktarma yolunu seçiyor.
(01 Ağustos 2016)
Ferhan Baran