Bahar İsyancıdır

Selma Köksal’ın yönettiği ve Volga Sorgu, Selma Köksal, Çimen Turunç Baturalp ile Yıldıray Şahinler’in oynadığı Bahar İsyancıdır, 19 Nisan 2013’de Oyuncular Production dağıtımıyla Oyuncular Production tarafından vizyona çıkarıldı.
Bahar İsyancıdır, 90’lı yılların ortalarından, 2000’li yılların başlangıcına, oradan da günümüze kadar uzanan bir zaman dilimi içinde, bir tiyatro topluluğunun, Oyuncular Kumpanyası’nın öyküsünü beyazperdeye getiriyor. 12 Eylül’ün gölgesinde yetişen, etik ve kültürel değerlerin liberal ekonomilerle değiştiği ve değiştirildiği tarihsel bir süreçte yaşayan gençlerin tiyatro yoluyla direnişi.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • Orhan Ünser Yazıyor
  • Filmi izlemek için tıklayınız.

Bahar İsyancıdır yazısına devam et

Aşka Yükseliş

Fernando Gonzales Molina’nın yönettiği ve Mario Casas, Maria Valverde, Alvaro Cervantes ile Marina Salas’ın oynadığı Aşka Yükseliş (3 Metros Sobre El Cielo), 29 Mart 2013’de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Farklı dünyalara ait olan iki gencin öyküsü. İlk büyük aşklarını keşfetmelerini sağlayacak olan çılgınca bir yolculukta beklenmeyen bir aşk. Babi, masum ve zengin bir genç kız. Hache ise isyankâr bir delikanlı, sonu bitmeyen kavgalar ve yasadışı motosiklet yarışları arasında devamlı hayatını tehlikeye atma iştahı ile dolu, sınırları zorlayan bir modeldir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Diğer bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Aşka Yükseliş yazısına devam et
  • Festivalde İlk Günün Filmleri ve Bir Başyapıt

    Film festivallerinde ilk günden taze bir başyapıtla karşılaşmak her zaman rastlanan şeylerden değildir. Sergei Loznitsa’nın bir önceki Cannes şenliği seçkisinde de yer almış filmi ‘Sislerin İçinde / V Tumane’ bu yıl bizlere böylesine bir keyfi yaşattı. Ukraynalı yönetmen bundan iki yıl önce yine İstanbul Film Festivali’nde gösterilen bir önceki filmi ‘Mutluluğum / Schastye Moe’ ile sinefilleri darmadağın etmişti. Bu yıl festivalin ‘Edebiyattan Beyazperdeye’ bölümünde yer alan yeni filmiyle kendisine bağlanan umutların boşuna olmadığını göstermiş oldu.

    Belarus ya da Beyaz Rusya’nın tanınmış yazarlarından Vasil Bykov’un İkinci Dünya Savaşı anılarına dayanan anıt romanından uyarlanan ‘Sislerin İçinde’ 1942 yılında Alman işgali altındaki Batı Sovyet topraklarında, Nazilerle işbirliği yaptığı ve direniş davasına ihanet ettiği öne sürülen demiryolu işçisi Sushenya’nın, infazı için gelen biri çocukluk arkadaşı iki direnişçi ile dostluk, sadakat, insan onuru üzerine fırtınalı hesaplaşmasının hikâyesi. Bykov’un benzersiz metniyle Loznitsa’nın insanlığın genel durumu üzerine kapkaranlık, umutsuz bakışı birebir örtüşmüş. Üç uzun geriye dönüşle ilerleyen filmde, yönetmenin önceki çalışmasından tescilli uzun plân sekansları bir kez daha benzersiz görüntü sihirbazı Oleg Mutu’nun ellerine teslim edilmiş. Filmin satın alındığı söyleniyor ancak kaç sinemada ve daha önemlisi ne zaman gösterilir bilemem. Siz en iyisi festivaldeki son iki gösterimini (Kadıköy Reks / 4 Nisan Perşembe, 13.30; Beyoğlu Atlas / 7 Nisan Pazar, 11.00) kaçırmamaya çalışın.

    İlk günün sürprizlerinden bir diğeri Güney Kore’li yönetmen Jeon Kyu-Hwan’ın ‘Yük / Mu-Ge’ adlı filmiydi. Çağdaş bir metropolde dışlanmış, bir kenara itilmiş, filmde geçen tabirle ucube ya da haşarat gibi görülerek ötekileştirilmiş insanların hikâyesi bu. Ölüleri temizlediği ve tören için hazırladığı levazımatçıda yaşamını sürdüren doğuştan kambur Jung ana karakter, trans üvey erkek kardeş, morgda çalışan temizlikçi kadın ya da sokaklarda yaşayan yarı deli fahişe kız bu kaybetmişler ordusunun diğer üyeleri. Güney Kore sinemasına has bir sertlik ve hüzün taşıyan film yönetmenin kendi sözleriyle ‘insanların bir yük gibi taşıdıkları yaşamın ağırlığı üzerine’. Festivalde iki kez daha gösterilecek (Nişantaşı Citylife / 3 Nisan Çarşamba, 16.00; Nişantaşı Citylife / 12 Nisan Cuma, 21.30)

    Günün izleme fırsatını bulduğum bir diğer filmi Norveç yapımı ‘Kon-Tiki’ gerçek bir öyküden yola çıkmış. İkinci Dünya Savaşı ertesinde efsanevi gezgin yazar Thor Heyerdal’in, Polinezya takımadaları yerlilerinin atalarının Güney Amerika (Peru) kökenli olduğunun ispatı için giriştiği akıl almaz macera, başarılı CGI (bilgisayar destekli görüntü) kullanımıyla benzer Amerikan yapımlarından aşağı kalmayan bir süper prodüksiyon. 1.500 yıl öncesinin imkânlarıyla tahtadan yapılmış bir sal ve altı mürettebat ile gerçekleştirilen ve Jules Verne romanlarını anımsatan 8.000 kilometrelik bu akıl almaz yolculuğun hikâyesi, Avrupa sinema endüstrisinin Danimarka kökenli tarihi yapım şirketi Nordisk öncülüğünde kotarılmış. Bu yıl en iyi yabancı film Oscar adaylarından biri olan ‘Kon-Tiki’yi beyazperdede izlemek gerçekten keyifli bir deneyim. İki kez daha gösteriliyor. (Ortaköy Feriye / 5 Nisan Cuma, 16.00; Kadıköy Reks / 6 Nisan Cumartesi, 11.00)

    (31 Mart 2013)

    Ferhan Baran

    [email protected]

    Yukarıdaki Çocuk, Fransız Kültür Merkezi’nde

    Fransız Kültür Merkezi’nde sinema gösterimleri devam ediyor.
    25 Mart Pazartesi ve 26 Mart Salı günü saat 19:00’da “İstiklal Cad, No: 4, Taksim” adresindeki Fransız Kültür Merkezi Sinema Salonu’nda Ursula Meier’in yönettiği ve Lea Seydoux ile Kacey Mottet Klein’in başrollerini paylaştığı Yukarıdaki Çocuk (L’Enfant D’en Haut) adlı film gösteriliyor.
    Girişin ücretsiz olduğu gösterimde film Türkçe altyazı ile gösterilecek.

  • Yüksek çözünürlüklü afişe haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Yukarıdaki Çocuk, Fransız Kültür Merkezi’nde yazısına devam et
  • 11. Ulusal Kısa Film Festivali, Kısa Film ve Kısa Film Öyküsü Yarışması

    İstanbul Kısa Filmciler Derneği, T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ve Doğuş Üniversitesi’nin işbirliği ile 11. İstanbul Ulusal Kısa Film Festivali kapsamında düzenlenen Kısa Film Yarışması ve Kısa Film Öyküsü Yarışması sonuçlanıyor. Kısa Film ve Kısa Film Öyküsü yarışmalarının amacı, Türkiye genelindeki amatör ve profesyonel kısa film yapımcıları ile Güzel Sanatlar Fakülteleri, Görsel İletişim ve Sinema Bölümleri ile İletişim Bilimleri Bölümleri’nde eğitim alan öğrencilerin kısa film yapımı ve senaryo yazarlığı alanlarında deneyim kazanmalarını teşvik etmek olarak belirlendi.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Diğer basın bültenleri ve yüksek çözünürlüklü görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    11. Ulusal Kısa Film Festivali, Kısa Film ve Kısa Film Öyküsü Yarışması yazısına devam et
  • 18. Türkiye / Almanya Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu

    18. Türkiye / Almanya Film Festivali ödül töreni, festival başkanı Adil Kaya’nın başarılı sunumuyla Nürnberg’in ünlü tiyatro salonu Tafelhalle’de gerçekleştirildi. Jürisi Michael Verhoeven, Cornelia Klaub, Reis Çelik Necla Algan, Robin Greene ve Engin Altan Düzyatan’dan oluşan Uzun Metraj Film Yarışması En İyi Film Ödülünü Michaela Kezele’nin yönettiği İbre Köprüsü (Die Brücke am Ibar) adlı film kazandı. İbre Köprüsü (Die Brücke am Ibar) aynı zamanda En İyi Yönetmen ve Seyirci Ödüllerini de aldı. En İyi Kısa Metraj Ödülü ise Bulut, Hamam Böceği (Die Kakarleke) ve Memo adlı filmler arasında paylaştırıldı.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Ödül listesi ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    18. Türkiye / Almanya Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu yazısına devam et
  • 24. Ankara Uluslararası Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu

    24. Ankara Uluslararası Film Festivali kapanış töreni, Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde gerçekleştirildi. Oyuncular Şenay Gürler ve Serdar Orçin’in şunduğu ödül törenine ünlü gitar sanatçısı Ahmet Kanneci film müzikleriyle eşlik etti. Ödül töreninde, Ulusal Uzun, Ulusal Belgesel, Ulusal Kısa Film ve Akademia Jürilerinin belirlediği ödüller sahiplerini buldu. En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Yönetmen, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, Onat Kutlar En İyi Senaryo ve Akademia Ödülü olmak üzere toplam 7 ödül kazanan Emin Alper’in Tepenin Ardı filmi geceye damga vurdu.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Ödül listesi ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    24. Ankara Uluslararası Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu yazısına devam et
  • Talihsiz Şairler Oscar Yolunda

    Yılmaz Erdoğan’ın senaryo yazarlığını ve yönetmenliğini (yönetmen olarak beşinci sinema filmi) üstlendiği, 26 milyon Türk lirası bütçeli “Kelebeğin Rüyası” (138 ya da 140 dakika) yaşayanların hiç bitmeyecek zannettiği İkinci Dünya Savaşı yıllarında, Zonguldak kömür madenlerinde zorunlu hizmete tabi tutulduktan sonra genç yaşta veremden ölen şairler Rüştü Onur (1920-42) ile Muzaffer Tayyip Uslu’nun (1922-46) yaşam öykülerine odaklanıyor.

    Rüştü Onur ile Muzaffer Tayyip Uslu’nun kesişen yaşam öyküleri gazeteci yazar Hikmet Bila’nın (1954-2011) 2007’de yazdığı ve beyazperdeye bir türlü aktarılamayan “Kömür Kara” adlı sinema filmi senaryosuna da konu olmuştu…

    Hikmet Bila, dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün oğlu Erdal İnönü’nün Zonguldak kömür madenlerini ziyaretine de senaryosunda yer vermişti.

    (”Kömür Kara” adlı senaryo Morpa Kültür Yayınları tarafından kitap olarak basılmıştır.)

    Kıvanç Tatlıtuğ, Belçim Bilgin, Mert Fırat, Zeynep Farah Abdullah ve Yılmaz Erdoğan’ın başrollerini paylaştığı “Kelebeğin Rüyası”nda, Ahmet Mümtaz Taylan, Taner Birsel, Devrim Yakut, İpek Bilgin, Aksel Bonfil ve Servet Pandur da rol alıyor.

    “Kelebeğin Rüyası”nın 1964’ten bu yana Oscar adaylığı elde etmek için Los Angeles’a yolladığımız 20. film olması bekleniyor.

    Yılmaz Erdoğan’ın, “Aşk en güzel bahanesidir şiirin” dediği “Kelebeğin Rüyası”nda aşk, şiirin de hayatın da başrolünü üstleniyor. Film, şairlerin altın çağı olan yıllarda, İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde adım adım gelişen bir aşkı anlatıyor.

    İlk adı “Şairler” olan film CHP tek parti (Cumhurbaşkanı İsmet İnönü) döneminde 60 bin erkeğin Mısır Firavununun köleleri gibi madenlerde zorla çalıştırılmasını da konu alıyor. Bu konuda Mükellefiyet Kanunları çıkarılmış ve çok kişinin canı yakılmıştı.

    “Kelebeğin Rüyası”nda Rüştü Onur’u rolü için 16 kilo veren Mert Fırat (“İntikam”), Muzaffer Tayyip Uslu’yu rolü için 19 ya da 20 kilo veren Kıvanç Tatlıtuğ (“Kuzey Güney”, “Aşk-ı Memnu”, “Gümüş”), Rüştü Onur’un tifodan ölen eşi Mediha Sessiz Onur’u Farah Zeynep Abdullah (“Öyle Bir Geçer Zaman ki”) ve o dönemde Zonguldak’taki Mehmet Çelikel Lisesi’nde Edebiyat Öğretmeni olarak bulunan Behçet Necatigil’i Yılmaz Erdoğan canlandırdı.

    Behçet Necatigil bu lisede genç şairler Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu’nun öğretmeni olmuştur.

    Onur ve Uslu İkinci Dünya Savaşı’nın kıtlık, yokluk ve karne yıllarında bir taraftan öldürücü hastalıkla, bir yandan ekonomik sorunlarla başa çıkmaya çalışır.

    İpek Bilgin’in Yarattığı Mucize: Kıvanç Tatlıtuğ

    Kıvanç Tatlıtuğ’un oyuncu çalıştırıcısı İpek Bilgin’den aldığı derslerin “Kelebeğin Rüyası”ndaki oyununa çok katkısı olduğu da tartışılmaz bir gerçek.

    “Kelebeğin Rüyası” Kıvanç Tatlıtuğ ve Farah Zeynep Abdullah’ın ilk sinema filmi niteliğini taşıyor.

    Alman ordularının sınırımıza dayandığı ve Haziran 1941’de 3 milyon askerle Sovyetler Birliği’ni işgale kalkıştığı, o yıllarda CHP “tek parti hükümeti” bütün fabrikalarda, sanayi, tesislerinde ve madenlerde iş gücü açığını çalışabilir durumdaki herkesi zorunlu hizmete tabi tutarak kapatmıştı.

    Bu kapsamda o dönemin Zonguldak’ında da 16 yaşından büyük bütün erkekler maden ocaklarında (kömür madenlerinde) zorunlu olarak çalıştırılmıştı.

    (30 Mart 2013)

    Hakan Sonok

    [email protected]

    Festivale ‘Hafif, Çok Hafif’ Bir Başlangıç

    32. İstanbul Film Festivali’nin açılış filmi ‘Aklımı Oynatacağım’, bizzat yönetmeni Pedro Almodovar tarafından başlıkta yer aldığı biçimde ‘hafif, çok hafif bir komedi’ olarak tanımlanmış. Bu nedenle filmi büyük bir beklenti içine girmeden izledik. Tavsiye ederim sizler de öyle yapın. Tanınmış İspanyol usta arka arkaya çektiği çok katmanlı filmlerinin ardından sinemadaki ilk yıllarına dönmek, gönlünce eğlenmek istemiş besbelli. Filmin özgün adı ‘Los Amantes Pasajeros’ çift anlamlı. Şöyle ki, hem ‘Aşık Yolcular’ hem de ‘Geçici Aşklar’ olarak kullanılabiliyor. İngilizce ismi ‘I’m So Excited’ yani ‘Çok Tahrik Oldum’ filmin hınzır cinselliğini vurgulamayı amaçlamış. Bizde ithalâtçı firmanın uygun görmüş olduğu ismine ise pek bir anlam veremediğimi belirtmek isterim.

    Bu isim karmaşasını bir yana bırakırsak, Almodovar’ın henüz kendi ülkesinde çok yeni vizyona girmiş bu taptaze filmi, üstadın filmografisinde ‘Kika’ ve öncesini anımsatan son derece grotesk bir seks komedisi. Amerikan ZAZ parodi ekibinin absürd ‘Uçak / Airplane’ serisinin Almodovar’ın renkli dünyasına uyarlanmış hali adeta. Mexico City’ye gitmek üzere havalanmış ancak teknik bir arıza nedeniyle saatler boyu Toledo üzerinde tur atmak zorunda kalan uçağın mürettebatı ve business class yolcuları -ekonomi sınıfında uçanlar doğacak paniği engelleme amacıyla uyutulmuşlar-, üçü de gey kabin personeli, biseksüel kaptan ve yardımcı pilot, ülkenin 600 kadar tanınmış şahsiyetiyle sado-mazo erotik beraberliği olmuş eski seks yıldızı, kadınları öldürmeyen tetikçi, dolandırıcı banka patronu, geçkin yaşında bakire bir medyum kadından oluşan sıradışı tipik Almodovar karakterleri.

    Düşme tehlikesi olan uçakta toplaşmış bu eşine benzerine kolay rastlanmayacak ekibin ölüm korkusuyla kamçılanmış seks fantezileri toplamı, festival açılışında farklı tepkiler aldı. Kimileri nefret etti, kimileri kahkahalarla güldü. Bizler bu filmi Almodovar’ın kısa bir soluklanması olarak kabul ediyor, kendisinden ‘Konuş Onunla’, ‘Volver’ düzeyinde filmler beklemeye devam ediyoruz.

    (30 Mart 2013)

    Ferhan Baran

    [email protected]

    Türk Sinemasının Sultanı Türkan Şoray, Gönül Kahvesi’nde Hayranlarıyla Buluşuyor

    Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray, kahve tutkunlarının mekanı Gönül Kahvesi’nin Bağdat Caddesi Şubesi’nin açılışında sevenleri ile buluşuyor. Daha önce bir çok Gönül Kahvesi’nin açılışına katılan ünlü sanatçı, 24 Mart Pazar günü saat 15:00’te Bağdat Caddesi’nde hayranlarıyla birlikte kahve içip sohbet edecek. Tüm Bağdat Caddesi sakinlerinin davetli olduğu açılışta Türkan Sultan’ın kurdele kesmesinin ardından, tüm misafirlere Gönül Kahvesi’nin eşsiz tatları ikram edilecek.

  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Türk Sinemasının Sultanı Türkan Şoray, Gönül Kahvesi’nde Hayranlarıyla Buluşuyor yazısına devam et
  • Yakışıklı Oyuncu ve Yönetmen Film-San Vakfı’na Sahip Çıktı

    Yakışıklı oyuncu ve yönetmen Özgür Özberk ile Film-San Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Merter Fosforoğlu, Başkan Yardımcıları Nilüfer Aydan, Bahar Öztan, Devlet Devrim ve Vakıf Müdürü Kıvanç Terzioğlu, Türk Sineması ve Yeşilçam Sanatçıları adına ileriye yönelik projelerde beraber adım atmak amacıyla bir araya gelerek protokol imzaladılar. Film-San Vakfı ve Özgür Yapımlar bundan sonra sinemamızın son zamanlarda ekranlarda görünmeyen tüm Yeşilçam Sanatçılarını bir araya getirecek projeler hazırlamak için kolları sıvadı. Projeyle, sinemamızın önemli isimleri yeni nesillere tanıtılacak.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Yakışıklı Oyuncu ve Yönetmen Film-San Vakfı’na Sahip Çıktı yazısına devam et
  • 5. Altın Bamya Ödülleri Sahiplerini Buluyor

    Altın Bamya Ödülleri bir kez daha, sinemamızdaki erkek egemen bakışın ağırlığının aynadaki sureti olacak. Ve her yıl olduğu gibi bu yıl da, daha sonraki yıllarda bu sembolik ödülleri verecek aday film bulamamak dileğiyle verilecek.
    Erkek Karakter, Kadın Karakter, Film, Senaryo dallarında 5. Altın Bamya Ödülü sahiplerinin belli olacağı törende jüri özel ödülleri de sahiplerini bulacak.
    20 Mart’ta Altın Bamya web sitesindeki online oylama sona erdi ve İzleyici Bamyası alan film belli oldu. Zeki Demirkubuz’un yönettiği Yeraltı filmi 5. Altın Bamya İzleyici Bamyası’nın sahibi oldu.

  • Basın Bülteni
  • Ödüller hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Aileden Tiyatrocular 27 Mart’ta Buluşuyor

    27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü, Beşiktaş Belediyesi’nin sekiz sezondur düzenlediği Ustalara Saygı toplantıları kapsamında gerçekleştirilecek özel bir etkinlikle kutlanacak. Gecede, tiyatromuzun kaybettiğimiz büyük ustalarını, kendileri gibi tiyatrocu olan aile üyeleri anlatacak. Etkinlik, 27 Mart Çarşamba akşamı saat 20.00’den itibaren Akatlar Kültür Merkezi’nde izlenebilecek. Gecede, sinema filmlerinden de aşına olduğumuz Sami Ayanoğlu, Altan Erbulak, Feridun Karakaya, Muazzez Arçay, Renan Fosforoğlu, Leman Akçatepe, Sıtkı Akçatepe, Birsen Kaplangı, Naşit Özcan, Avni Dilligil, Belkıs Dilligil, Beklan Algan ve Şükriye Atav anılacak.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Aileden Tiyatrocular 27 Mart’ta Buluşuyor yazısına devam et
  • Kısa Filmin En Gözdeleri Ghetto’da

    Meraklılarını uluslararası platformlarda görücüye çıkan kısa filmlerle buluşturan Fil’m@9, sinemaseverleri farklı yönetmenlerle tanıştırmayı bu ay da sürdürüyor. Programın Türk kısaları bölümünde başrolünü Uğur Polat’ın üstlendiği Jurnal, geçtiğimiz sene Cannes Film Festivali’nde gösterilen Direk Aşk ve Gizli Oturum gösterilecek. Filmlerin yönetmenleri Abdulbaki Yavuz, Ertuğ Tüfekçioğlu ve Merve Hüriyet’in katılacağı etkinliğin diğer filmleri arasında, Animal Kingdom isimli Hırvat filmi ve Türkiye prömiyeri yapılacak olan Romance bulunuyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Kısa Filmin En Gözdeleri Ghetto’da yazısına devam et