Yasak Aşk (Yönetmen: Nikolaj Arcel)

Nikolaj Arcel’in yönettiği ve Mads Mikkelsen, Alicia Vikander, Mikkel Boe Folsgaard ile David Dencik’in oynadığı Yasak Aşk (A Royal Affair), 20 Temmuz 2012’de Tiglon Film dağıtımıyla Calinos Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Akli dengesi yerinde olmayan Kral VII. Christian’a rehberlik etmesi için saraya gelen Dr. Struensee idealist fikirleriyle tanınmaktadır. Doktor’un devrimci hayat görüşleri Kral’ı etkiler ve aldığı kararlarda ona danışmaya başlar. Kraliçe Caroline ile Doktor arasında ise zamanla karşı konulamaz bir ilişki başlar. Bu yasak aşk bir ulusun kaderini değiştirecektir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

Yılın En İyilerinden Albert Nobbs: Zengin Ahlâksızların Düzeninde Bedbaht Kurbanlar!

Filmin öyküsünü, İrlandalı yazar George Moore’un (1852 – 1933) kısa hikâyesinden István Szabó yazmış. 19. yüzyıl sonunda İrlanda’da geçen bir öykünün, günümüzle, meselâ bugünün Türkiye’si ile kurduğu bağ, evrensellik özelliği de, bu usta dokunuş sayesinde sanırım.

Tarihin her döneminde erkek hegemonyası altında ezilenlerden birinin, bir ‘piç’ olarak dünyaya gelip küçük yaşta ‘kirletilen’ kırılgan kızın, geri kalan yaşamında erkek kimliğiyle çalışıp düşler kurması öyküsü, ekonomik sınıf çatışmasının kalbinde yer alıyor. Bu çatışmada ise erkekler de kurban. Soylu ve zengin ‘ahlâksızların’ din kurumuyla işbirliği yaparak kurdukları ‘kölelik’ düzeninde, sömürülenlerin ‘yırtmak’ için çırpınmaları bazen toslasa da duvara, her zaman yeniden ‘nefes almaya başlamak’ mümkün.

Derisinden ve ruhundan içeriye nüfuz eden sahte kimliğinin beslediği umudunu kaybetmeyen Albert Nobbs’un trajik yaşamı, başka acı hikâyelerle kesişirken, koca bir dünyanın adaletsizlik temelinde yükselmiş olduğuna, yeniden, bir defa daha inanıyorsunuz. Bu dünyayı, en iyi temsil eden ‘çanak yalayıcı’, pansiyon sahibesi Mrs. Baker… Ancak, iyi ki, berbat dünyayla baş etmeyi öğrenmiş Hubert Page (başka bir erkek kimliğinde kadın) gibileri var da, iyilik ve vicdanlarıyla dengeleri kurmaya çalışıyorlar.

1898 İrlanda’sından 2012 Türkiye’sine bakalım. Kadınların ‘erkeklerin sistemine’ entegre olmaları, ne kadar şanslı ve ne denli akıllarını kullanabildikleriyle ilintili olsa da, seks objesi ya da görevi üreme olan makineler gibi hissetmeleri için her tür silâh devrede: Medya, töre adı altındaki uygulamalar, cinsel namus gibi muğlâk kavramlar… Yani, Mrs. Baker’ın (iyi Hıristiyan!) pansiyonunun lüks odalarında zengin gençlerle düşüp kalkan şımarık kadınlardan ya da bir genç adamı sevip ondan çocuğu olduğu için din sopasıyla köleleştirilmeye çalışan hizmetçilerden biri olmak, aynı baskıcılık içinde rollerin nasıl dağıtıldığıyla ilgili sadece! Mesele, erkeğin kesin egemenliğinin kırılamaması!

Mutlaka görmeniz gereken bu film, insan türünün iki büyük sınıfı, erkeklerle kadınlar arasındaki eşitsizlikte, ‘şekil’ şartını taklit ederek kendini korumaya ve hayata bağlı kalmaya çalışan ayrıksı Albert Nobbs’un yanı sıra, ‘iyinin iyisi’ oyuncuların yorumladığı karakterlerle öykünün hakkını veriyor.

(20 Temmuz 2012)

Ali Ulvi Uyanık

[email protected]

Gökyüzünde Bir Ayna

Iciar Bollain’in yönettiği ve Veronica Echegui, Saumyata Bhattarai, Norbu Tsering Gurung ile Montserrat Alcoverro’nun oynadığı Gökyüzünde Bir Ayna (Kathmandu Lullaby), 03 Ağustos 2012’de M3 Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Katalan öğretmen Laila, Katmandu’da aşırı yoksullukla ve içler acısı bir eğitim sistemiyle karşılaşır. Oturma izni için anlaşmalı bir evlilik ayarlar, varoşlardaki çocukları eğitmeye yönelik bir projeye girişir. Öğretmen bir arkadaşı ve yeni kocasının yardımıyla Nepal toplumunun derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkar.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Cem M. Başar, Fida Film Reklam Grup Başkanı Oldu

    Bünyesinde sinema reklâmcılığı, yerli film yapımcılığı, film ithalâtı, film laboratuvarı ile birlikte film, video ve oyun dağıtım hizmetlerini barındıran Fida Film’in tüm reklâm ve sponsorluk satışlarından sorumlu Reklâm Grup Başkalığı görevine 03 Temmuz 2012 tarihi itibariyle Cem M. Başar atandı. 1997 yılında New York Syracuse Üniversitesi Pazarlama Bölümü’nden mezun olan Cem M. Başar kariyerine MEPAŞ’ta (Digiturk, Superonline, Cine5) başladı, sonrasında sırasıyla ZEDPAŞ (Show TV, ATV), BİMAŞ (Kanal D, Star TV, CNNTurk) şirketlerinde Reklâm Satış Yöneticiliği yaptı.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Cem M. Başar, Fida Film Reklam Grup Başkanı Oldu yazısına devam et
  • Arşivist’te Geri Sayım Başladı

    BSB Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) ve Kalkınma Bakanlığı’nın finansal desteğiyle gerçekleştirdiği Arşivist: Dijital Belgesel Kütüphanesi projesi hayata geçiyor. Yaklaşık 1 yıl önce yapımına başlanan Türkiye’nin ilk dijital arşiv projesi Arşivist’in final etkinliği olarak 17 Temmuz 2012 tarihinde Dijital Arşivlemeden İnternet Yayıncılığına konulu bir panel gerçekleştirilecek.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü logoya haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arşivist’te Geri Sayım Başladı yazısına devam et
  • Elena

    Andrei Zvyagintsev’in yönettiği ve Elena Lyadova, Nadezhda Markina, Aleksey Rozin ile Andrey Smirnov’un oynadığı Elena, 07 Eylül 2012’de M3 Film dağıtımıyla Calinos Films tarafından vizyona çıkarıldı.
    Elena, bakıma muhtaç, zengin ve yaşlı bir adamla evli bir hemşiredir. Bir gün adam kalp krizi geçirir ve vasiyetini hazırlamaya başlar. Elena hazırlanan vasiyete dahil olmadığını ve adamın tüm varlığını onu hiç sevmeyen kızına bıraktığını öğrenir. Olaylar üzerine Elena, önceki evliliğinden olan işsiz oğlunun geleceği için umutsuzluk ve çaresizliğe kapılır.

    Baskın

    Gareth Evans’ın yönettiği ve Iko Uwais, Joe Taslim, Donny Alamsyah ile Yayan Ruhian’ın oynadığı Baskın (Serbuan Maut – The Raid: Redemption), 03 Ağustos 2012’de M3 Film dağıtımıyla Calinos Films tarafından vizyona çıkarılıyor.
    Bir özel harekât timi, bir apartmanın uyuşturucu tüccarı olan sahibini yakalamak için kapıya dayanır.
    Haberin yayılmasıyla birlikte, her bir katı psikopatlar, katiller ve hırsızlar için sığınak olmuş bu binanın ışıkları söndürülür, tüm çıkışlar kapatılır. Timdeki polislerin çoğu acımasızca öldürülür, hayatta kalanlar binada mahsur kalır.

    • Basın Bülteni: 1 / 2
    • Fotoğraflar
    • Web Sitesi
    • Fragman
    • IMDb
    • Ali Erden Yazıyor

    Baskın yazısına devam et

    Güngör Dilmen’i Düşünürken Ergin Orbey

    Evet, Güngör Dilmen bir tiyatro adamı idi, düşünen, sonra yazan bir yazar. Yazdıkları ile uzun zaman yaşayacağı belli tiyatro adamı. Aslında dolaylı olarak sinemacı da sayabiliriz. Tiyatro oyunu yazmak ile senaryo yazmak aynı şey değildir. Fakat Dilmen senaryo da yazmıştır, her ne kadar bu gün kadar çekilmiş olmasa bile. 1970’de Yunus Nadi Yarışması’nın senaryo bölümüne katılan Dilmen “Anzavur” adlı çalışması ile birincilik ödülünü Oktay Arayıcı ile paylaşmıştır. (Ama hiç bir oyunu sinemaya uyarlanmadı.) İşte bu, beni Dilmen için yazmaya itiyordu ki, Ergin Orbey’in haberi geldi. Dilmen oyun yazarı idi, Orbey ise, hem oyunlar sahneye koyuyor, hem de oynuyordu. AST gibi bir tiyatroda yönetime de bulaşıp, oyunlar içinde seyirci ile buluştu, kaç kez… (Birçok kez seyretmek keyfini yaşadım.) Sonra sinemada oyunculuk, yönetmenlik, senaryo yazarlığı… Tabi başroller oynamadı ama sinemadaki yan karakterler olmasa başrol oyuncusu ne yapabilir ki (hele bizim sinemamızda).

    Sinemada ilk yönetmenliği belki ses getirmedi ama tiyatromuzun vazgeçilmez oyunlarından olan Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz‘ı (1974) sinemaya uyarlayarak hele başrolünde de Halit Akçatepe gibi -ilk (ve tek) başrolü idi- sinemamızın yaşına rağmen hep genç (rollerde) kalabilen bir oyuncusuna vererek… Diğer filmleri de önemli yapıtlar değildi ama sinemamızda bir Ergin Orbey köşesi oluşturuyorlardı. İki Hababam Sınıfı filminde zıvanadan çıkarılan müfettiş rolü ile Yeşilçam -ilgililerinin!- dikkatlerini üzerinde toplayabilmişti. Delisin (1975) filminde başrolleri Akan / Nazır çiftine veriyor ama filmin adını o günlerin popüler Cici Kızlar’ın bir şarkısından (filmde de kullanarak) alıyordu. Bizim Aile (1975) gerçi oyuncuları (Özkul / A. Naşit ) nedeni ile hâlâ televizyonların vazgeçilmezlerinden biri oluyordu. Bütün bunlardan -az sayıda yönetim, senaryo yazımı ve oyunculuk- sonra, sinemada kendine has bir yer ediniyor ama Orbey aslında bir tiyatro adamı. Ufak tefek yapısı, cılız sesi ile sahnelerde devleşen bir oyuncu, sağlam bir yönetmen ve bir (idari anlamda) yönetici… Orbey’in sineması için yazılacak başka şeylerde olabilir, filmleri, oyunculuğu ama öncelikle akla gelebilecek özelliği tiyatrocu kişiliği, sanatçılığı.

    (19 Temmuz 2012)

    Orhan Ünser

    Sinema Yaz Okulu, Tüm Hızıyla Devam Ediyor, Sinematek Dergi 3. Sayısı Yayında

    Yazın gelmesiyle birlikte bir Sinematek klâsiği olan, 13 yıldır aralıksız her yıl düzenlenen Sinema Yaz Okulu devam ediyor. 23 Temmuz’da İstanbul’da, Film Yapım ve Yönetmenlik, Dramatik Yazarlık ve Senaryo, Kurgu/Montaj yaz okulları başlıyor. Sinematek Dergi ise 3. sayısının kapağına Tabutta Rövaşata filminin başrol karakteri Mahsun’u koyuyor. Derginin Temmuz sayısında, Türk Sineması köşesinde Erhan Tuncer, Lütfi Ö. Akad Sinemasını inceliyor. Film Okulu köşesinde Koray Yeltekin imzalı Kapitalizmin Senaryoya Etkisi adlı yazı var; Sine Tekno köşesinde ise yeni Canon EOS 650D inceleniyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sinema Yaz Okulu, Tüm Hızıyla Devam Ediyor, Sinematek Dergi 3. Sayısı Yayında yazısına devam et
  • İnanılmaz Örümcek Adam, Klak Sinema Programı’nda

    Bugün TV Klak Sinema Programı, bu hafta, vizyona girdiği andan itibaren dün dünyada gişe rekorları kıran İnanılmaz Örümcek Adam’ın dünyasına giriyor. The Amazing Spider Man’in, nefes kesen set görüntüleri ve özel röportajları Klak Arkası’nda. Vizyondan Klak’ın sizin için seçtikleri, Oscarlı yönetmen Oliver Stone’dan, yıldızlarla dolu, sıkı bir suç filmi, Vahşiler; dar alanda, dehşet dolu dakikalar, Uyarısız Şiddet: ATM; Fransa’nın Oscar adayı, Yaşam Savaşı; Oscarlı aktör Sean Penn’den etkileyici bir performans, Olmak İstediğim Yer, Klak 0 Km’de. Klak, 14 Temmuz günü 13:20’de Kanaltürk’ün haber kanalı Bugün TV.de.

  • Basın Bülteni