Bir Cinayetin Kara Mizahı

Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi
Yönetmen-Senaryo: Onur Ünlü
Müzik: Attila Özdemiroğlu
Görüntü: Vedat Özdemir
Oyuncular: Selçuk Yöntem (Celal), Ezgi Mola (Jülide), Türkü Turan (Özge), Tansu Biçer (Kamuran), Bülent Emin Yarar (Ergün), Güler Ökten (Kamuran Hanım), Yılmaz Gruda (Nida Bey), Köksal Engür (Turan), Tuğra Kaftancıoğlu (Okan), Cengiz Bozkurt (Hakkı)
Yapım: Eflatun Film (2011

18. Adana Altın Koza Film Festivali’nde “En İyi Film” seçilen “Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi”, polisiteyle komediyi iç içe geçiren tam anlamıyla traji-komik bir film.

Bu film, üniversitede anayasa profesörü olan Celal Tan ve ailesinin traji-komik hikâyesi. 18. Adana Altın Koza Film Festivali’nde “En İyi Film” ve “En İyi Senaryo” dallarında ödüller alan 2011 yapımı “Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi”, tüm oyuncularının ortak performanslarına da “Altın Koza” kazandırdı. İşte bu film tam anlamıyla bir kara mizah. Film, Celal Tan’ın doğum günü yemeğinin hazırlığıyla başlıyor. Celal Tan’ın genç eşi Özge’nin de son gecesi bu doğum günü. Eve geç gelen Celal Tan kıskançlıkla, kendini karşılayan genç karısı Özge’nin ölümüne neden oluyor ve telâşla evden çıkıp gidiyor. Ailesinin evde olduğunu da düşünmüyor Celal Tan. İşte filmde bu noktadan sonra her şey zıvanasından çıkıyor ve trajedinin içinde de mizah dolaşmaya başlıyor. Celal Tan, cinayeti birine yıkmaya çalışırken aklına emekli anayasa profesörü Turan geliyor. Turan’ın da ölümü yaklaşmış. Çünkü o kanser. Turan’ın da tüm derdi, ölünce iki meleğe ne cevap vereceği. Celal Tan, din kitabından Turan’ı çalıştırırken geride de hikâyeler devam ediyor. Bir baltaya sap olamamış ve babaannesinin adını taşıyan oğul Kâmuran, yeni iş girişimi olan sarsarken rahatlatan koltukları satmak için babasından yardım bekliyor. Babaanne Kâmuran, televizyonda sanat müziği programı yapan Nida beye tutkun. Evin “femme fatal”ıysa Jülide. Doyumsuz Jülide, intihar etmiş kocasının ölümüne mi neden olmuştur? Filmin derinliğinde bu kadının her şeye neden olabileceğine kanaat getiriyorsunuz. Bir de Celal Tan’ın âmâ kayın biraderi Ergün var. Bir dedektif gibi kız kardeşi Özge’nin katilini arıyor. Operacı Okan da unutulmamalı elbette. Jülide’nin sevgilisi Okan, hikâyedeki karışıklığın odağında. Sonunda kazanan aile oluyor. Kaybedenlerse iyiler.

Çok komik film…

18. Atın Koza Fim Festivali’nde gördüğümüz “Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi” filminde Adanalı sinemaseverler çok eğlendiler. Hatta trajik sahnelerde bile güldüler. Yönetmenin de istediği bu olmalı. 1973 yılında İzmit’te doğmuş Onur Ünlü, ilk filmi 2006 yapımı “Polis” filmiyle hatırlanıyor. Yönetmen, 2007’de “Çocuk”, 2008’de “Güneşin Oğlu” ve 2010’da “Beş Şehir” filmlerini yönetti. “Acemi Müezzin” ve “Leyla ile Mecnun” dizilerini de televizyon için çekti. Televizyon dizilerinden edindiği deneyimlerle “dolly”ye takılı kamerayla çalışmayı seven yönetmen, “Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi” filminde televizyon dizisi tadı da veriyor yer yer. Sinemaskop çekilmesine rağmen. Filmde sinemaya yakın yerler de var elbette. Ama, yönetmen televizyonun çok etkisinde kalmış. “Dolly”ye takılı kameranın aileyi arabanın içinde tepesi aşağı göstermesi, hem görsel açıdan hem de metaforik olarak en iyi anlardan diyebiliriz. Yönetmen bazı anlarda gerçeküstü sahneler de yaratmış. Celal Tan’ın trafik lambasıyla konuşması, ölü Özge’nin Kâmuran’la görünmesi gibi. Filmde, özellikle operacı Okan’la âmâ kayınbirader Ergün’ün göründüğü sahneler gerçekten eğlendirici. Hatta sivil polis Hakkı da filme eğlence katmış. Seyirciyi kahkahalarla güldüren bu filmde bol bol küfür de var. Adanalı sinemasever hanımlar bu küfürlere kahkahayı bastılar. Babaanne Kâmuran’ın ağzından dökülen belden aşağı espriler, gülmekten seyircilerin midesine kramp indirebilir. Bu film, Eskişehir’de çekildi. Ebette çekimlerin bir bölümü de Anadolu Üniveritesi’nde gerçekleşmiş. “Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi”, işte böyle eğlendirirken, büyük ödülü hak etti mi, diye zihinlerde soru işareti bırakıyor. Jürinin bir bildiği vardı herhalde.

(18 Kasım 2011)

Ali Erden

sinerden@hotmail.com