Kurtlar Vadisi Filistin, 13 Yaşından Küçüklere Yasaklandı

Almanya sinemalarında gösterilmesi yasaklanan “Kurtlar Vadisi Filistin” Türkiye sinemalarında da çocukların ruh ve beden sağlığını etkileyici sahneler ve şiddet unsurları içermesi nedeniyle 13 yaşından küçüklere yasaklandı. Bu film Türkiye televizyonlarındaysa 22:00 – 06:00 saatleri arasında yayınlanabilecek.

15 Ocak 2003’te yayın hayatına başlayan (sekiz yılı aşkın süredir gündemden düşmeyen) “Kurtlar Vadisi” TV dizisi üçüncü sinema filmiyle nihayet karşımızda… Türkiye’nin James Bond’u olan Polat Alemdar ve arkadaşları dizide İsrailli Aron Feller (Osman Soykut canlandırmıştı) ile mücadele etmişti; “Kurtlar Vadisi Filistin” filmindeyse düşmanları İsrailli Moşe Ben Eliezer (Erdal Beşikçioğlu canlandırdı). Bu macerada kahramanlarımızın müttefiği İsrail’in Filistinlilere zulmüne tanık olan Yahudi asıllı Amerikalı vicdan sahibi, vicdanlı kadın Simone (“Aşk-ı Memnu” ile “Muhteşem Yüzyıl” dizilerinin ve “Gişe Memuru” adlı sinema filminin oyuncusu) olacak.

“Kurtlar Vadisi Filistin” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Filistin Devleti’nin kurulmasını her tür yolu deneyerek engelleyen İsrail’in Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e İsviçre’nin Davos Kasabası’nda 29 Ocak 2009’daki, “İsrail’in öldürmeyi çok iyi bildiğini” söyleyerek gösterdiği “One Minute” tepkisinin bir benzerini beyazperdeye yansıtacak.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e Şunları Söylemişti:

“Sesin çok yüksek çıkıyor. Benden yaşlısın biliyorum ki sesinin benden çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Benim sesim bu kadar çok yüksek çıkmayacak. Bunu böyle bilesin. Öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plâjlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum…”

“Kurtlar Vadisi Irak” ve “Kurtlar Vadisi Gladio”

02 Ekim 1992’de Amerikan Saratoga Uçak Gemisi’nden Muavenet adlı muhribimize açılan ateş sonucu beş Türk askerinin hayatını kaybetmesine, onsekizinin de yaralanmasına ve 04 Temmuz 2003’te 11 Türk askerinin başına Irak, Süleymaniye’de Amerikalıların çuval geçirmesine karşı uyanan tepkilerimizden, milli duygularımızdan yararlanan “Kurtlar Vadisi Irak” sinema filmi Türkiye sinemalarında 4 milyon 256 bin 567 kişi tarafından izlenmişti… Serinin ikinci bölümü, ”Kurtlar Vadisi Gladio”da büyük ilgi gördü ve sinema salonlarında 874 bin 19 kişi tarafından izlendi… Bu üçüncü bölümde (“Kurtlar Vadisi Filistin”de) Türk Rambolarının yeni hedefi: İsrail…

“Kurtlar Vadisi Filistin”
Yapım:
Pana Film
Yapımcı: Raci Şaşmaz
Dağıtım: Özen Film
Yönetmen: Zübeyr Şaşmaz
Senaryo: Raci Şaşmaz, Bahadır Özdener, Cüneyt Aysan
Görüntü Yönetmeni: Selahattin Sancaklı
Müzik: Kalan Müzik
Yapımcı: Raci Şaşmaz
Özel Efekt (Special Effects) Koordinatörü: Mark Meddings
Dublör Koordinatörü: Dusan Hyska
Oyuncular: Necati Şaşmaz, Gürkan Uygun, Kenan Çoban, Nur Aysan, Erdal Beşikçioğlu, Erkan Sever, Zafer Diper, Umut Karadağ, Mustafa Yaşar.

“Kurtlar Vadisi Filistin”in Konusu:

27 Aralık 2008’de İsrail’in Gazze’ye karşı düzenlediği “Dökme Kurşun Harekâtı”nda bin üç yüz (rakamla 1300) kadar Filistinli can verdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da belirttiği gibi Gazze, İsrail tarafından açık hava cezaevine dönüştürüldü. İsrail halen Gazze kıyı şeridine abluka uyguluyor. Filistinlilerin her türlü hayat haklarını kısıtlıyor. En son Tel Aviv’de düzenlenen Çocuk Filmleri Festivali’ne bile Filistinli çocukların katılması engellendi… İsrail, bütün bunlarla yetinmeyerek, Batı Şeria’da ve 1967’de işgâl ettiği Doğu Kudüs’te Yahudi yerleşimlerini arttırıyor. En önemlisi de her türlü zorbalıkla Filistin Devleti’nin kurulmasını engelliyor… 31 Mayıs 2010’da Gazze’ye deniz yoluyla insani yardım malzemeleri götürmeye çalışan Mavi Marmara filosuna düzenlenen ve dokuz insan canını alan kanlı baskın üzerine Polat Alemdar ve arkadaşları Filistin’e gitmiştir. Yapılacaklar bellidir: Bu baskının askeri plânlayıcısı ve yürütücüsü olan İsrailli komutan ele geçirilmelidir.

Filistinlilerle kurulan ilk temaslar sayesinde hedefine adım adım yaklaşmaya çalışan Polat Alemdar’ı bazı sürprizler beklemektedir. Hedeflerindeki kişi olan Moşe Ben Eliezer’in kural tanımaz gaddarlığı ve yüksek teknolojik imkânları işleri zorlaştırmaktadır. Polat, Moşe’ye ulaşmaya çalışırken, Filistin’de masum insanların nasıl öldürüldüklerini görür. Moşe, köyleri yıkmakta, çocukları öldürmekte ve Polat’a yardım eden herkesi hapse atmaktadır… Ancak teknolojik imkânlar ve kural tanımazlık, Moşe’yi kurtarmaya yetmeyecektir.

İsrail Eski Cumhurbaşkanı Chaim Herzog 1996 Tarihli Anı Kitabında Şunları Anlatıyor:

16 Temmuz 1992 akşamı eşim Aura’yla birlikte Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile Başbakan Süleyman Demirel’in davetlisi olarak olan Çırağan Oteli’nde ağırlandık. 1901’de modern Siyonizm’in kurucusu Doktor Theodor Herzl (Filistin’de İsrail’i kurma iznini koparabilmek için) Padişah 2. Abdülhamit (2. Abdülhamit Filistin’de İsrail’in kurulmasına izin vermedi) tarafından kabûl edilmek için bugünkü otelin yerinde bulunan Çırağan Sarayı’nda (Saray, 20 Ocak 1910’da yanarak enkaza dönüştü) saatlerce bekletilmişti! 16 Temmuz 1992 gecesi boyunca Çırağan’da söylenen İsrail şarkılarını ve Horah (Yahudi halk dansı) seslerini mezarından duyan 2. Abdülhamit kesinlikle çok rahatsız olmuştur!

İsrail’in Fikir Babası: Herzl ve Kurucu Babası: Gurion

İsrail’in fikir babalarından Theodor Herzl (1860 – 1904), Ekim 1898’de İstanbul’da, Kasım 1898’deyse Filistin’de görüştüğü Alman İmparatoru 2. Wilhelm’den ve Mayıs 1901’de İstanbul’da görüştüğü Sultan 2. Abdülhamit’ten dünyanın dört bir yanından Yahudilerin Filistin’e göç ettirilmesi önerisine izin ve destek alamamıştı. Theodor Herzl döneminin en güçlü iki İmparatorunu buna ikna edememesine rağmen onun yolundan gidenler, onu takip edenler Herzl’in Sultan Abdülhamit’le görüşmesinden 47 yıl sonra yine bir Mayıs ayında İsrail devletini kurmayı başardılar. Bu takipçilerin en önemlisi ve en tuttuğunu koparanıysa, İsraillilerin “Bizim Atatürk’ümüz” dedikleri “David Ben Gurion”du (1886 – 1973).

“Kıyamet Günü” Olasılığı ve Senaryosu:

1996’da yayınlanan ve İsrail -İran savaşı yan konularından biri olan bir bilimkurgu romanı okuyan herkesin tüylerini ürpertti. Romanın adı: “Richter 10 – Deprem Richter 10”du (Resif Yayınları; Yazarlar: Arthur C. Clarke, Mike McQuay). “Richter 10 – Deprem Richter 10”un yazarlardan ilki olan Clarke (1917 – 2008), “2001: A Space Odyssey” (1968’de gösterime sunuldu) ve “2010”(1984’te gösterime sunuldu) adlı sinema filmlerine konu olan metinleri de yazmıştı.

“Richter 10 – Deprem Richter 10”da İran’dan gelen saldırıya karşılık olarak İsrail nükleer silâhlarını (“Masada Opsiyonu”) Müslüman hedeflerine yolluyor ve bunun sonucunda sadece ilk gün 60 milyondan fazla insan ölüyordu (Sayfa: 77, 104, 197, 212, 235). Nükleer patlamalar sadece Orta Doğu’yu ve tüm petrollerini radyasyona maruz bırakmakla kalmıyor, yeraltında da derin etkiler yaratıyordu: İlk olarak Arap plâkası etkileniyor, o ise Türk – Ege ve İran plâkalarını hareketlendiriyordu. Domino taşlarının düşüşü gibi gelişiyordu her şey. Hint – Avustralya ve Avrasya plâkaları da birbiri ardından kırılmaya başlıyordu.

Bir Dilek:

İsrail – Filistin; İsrail – İran arasındakiler dahil tüm ihtilâfların müzakereyle, oturup – konuşarak – uzlaşarak, barışla sonlandırılmasını, Filistinlilerin bağımsız devletlerine kavuşmasını, hem Orta Doğu’ya, hem ülkemize, hem dünyaya huzur ve istikrar gelmesini diliyoruz.

İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres Anlatıyor:

“ABD’nin dostluğu olmaksızın İsrail ayakta kalamaz. Nasıl ki ABD, İsrail’in güvenlik gereksinimlerini anlayışla karşılamaya çalışıyor, İsrailliler olarak bizim de ABD’nin güvenlik gereksinimlerini anlamamız lâzım.”

Avrupa Komisyonu’nun Ticaretten Sorumlu Üyesi ve Belçika’nın eski Dışişleri Bakanı Karel De Gucht Anlatıyor:

“Yahudi lobisinin ABD Kongresi üstündeki ağırlığını küçümseyemezsiniz. ABD politikası üstündeki ağırlıklarını da küçümseyemezsiniz. ABD’deki en örgütlü baskı grubu onlar. Ne İsrail’de yaşayan, ne de ABD’deki lobiye dahil olan ortalama Yahudi’nin kanaatini de küçümseyemezsiniz. Çoğu Yahudi arasında hep haklı olduklarına dair bir inanç var. Bunu başka türlü ifade edemiyorum. Ama onlarla akılcı tartışmalara girerek bu inançla mücadele edebilmek zor. Ilımlı bir Yahudiyle bile Ortadoğu’daki durum hakkında akılcı bir tartışma yürütmek kolay değil. Çok duygusal bir mesele.”

Amerikan Yayın Kuruluşu CNN Eski Muhabiri Rick Sanchez:

“CNN dahil televizyon endüstrisini Jon Stewart gibi Yahudiler ele geçirdi ve kontrol onların elinde… Stewart’ın kendisiyle aynı görüşte olmayanlara tahammülü yok!”

Hearst Haber Ajansı eski temsilcisi olan ve 57 yıl boyunca Beyaz Saray’da muhabirlik yapan Helen Thomas Anlatıyor:

“Yahudiler Filistin’i terk edip Polonya ve Almanya’daki evlerine geri dönsün. Filistin’den defolup gitsinler. Orası Filistin toprağı, Almanya ya da Polonya toprağı değil… Başkan Obama’ya Ortadoğu’da nükleer silâh sahibi ülke var mı?” diye sordum. Obama soruma cevap vermedi.”

Haham Dov Lior Anlatıyor:

Dindar Siyonizm Hareketi’nin Yahudi hukuku uzmanı Haham Dov Lior, Yahudi bir kadının hiçbir şekilde Yahudi olmayan bir erkekten hamile kalmaması gerektiğini söylüyor. Lior aynen şöyle diyor: “Eğer baba Yahudi değilse çocuk ne gibi karakter özelliklerine sahip olabilir: Tabii ki zalimlik, barbarlık! Bunlarsa İsrail halkını temsil eden özellikler değil.”

Suriye Devlet Başkanı Beşir Esad Anlatıyor:

“İran nükleer silâh sahibi olsa bile bunları İsrail’e karşı kullanmaz, kullanamaz. Çünkü kullanırsa çok sayıda Filistinlinin de ölümüne neden olur!”

(27 Ocak 2011)

Hakan Sonok

hakan.sonok@tr.net