TMMOB Mimarlar Odası Belgesel Sinema Kulübü, Son Kumsal’ı Gösteriyor

TMMOB Mimarlar Odası Belgesel Sinema Kulübü’nün bu haftaki konuğu, IV. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali’nde Son Kumsal filmi ile Seçici Kurul Belgesel Özel Ödülü’nü kazanan Yönetmen Rüya Arzu Köksal olacak. “Kemankeş Cad, No: 31, Karaköy, Beyoğlu, İstanbul” adresindeki TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde 26 Ocak Çarşamba günü 18:30’daki gösterimin ardından Rüya Arzu Köksal ile Karadeniz Sahil Yolu Projesi üzerine söyleşi yapılacak. Son Kumsal, Karadeniz halkının yol yapma bahanesiyle denizinden koparılışının hüzünlü hikâyesini anlatıyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında genis bilgi için tıklayınız.
  • Arka Pencere Dergisi Pornoya Yakından Bakıyor

    Arka Pencere Dergisi, 65. sayısında, porno dünyasının tanınmış yıldızlarından ‘normal’ filmlerde de enikonu kariyer inşa etmiş olanları seçti! Tunca Arslan köşesinde, anılarını yayımlayan yazar Nazlı Eray’ın geçmişinden sinemaya dair alıntılar yaptı. Vizyon filmleri eleştirileri arasında Büyük Sır, Ağaç, Çölde Kutup Ayısı, Ayı Yogi, Günah Keçisi ve Kutsal Damacana: Dracoola yer alıyor. Derginin 65. sayısı, bir Hitchcock alıntısıyla sona eriyor: “‘Zengin ve Garip’teki (Rich And Strange) hatam, başroldeki iki oyuncunun eleştirmenlere ve izleyicilere aynı oranda ilgi çekici gelmelerini sağlayamamaktı.”

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi Pornoya Yakından Bakıyor yazısına devam et
  • Yönetmen Mesut Uçakan Bu Kez Şiirleriyle Konuşulacak

    Çektiği filmler ve başlattığı tartışmalarla bir döneme damgasını vuran ünlü yönetmen Mesut Uçakan, çok konuşulacak bir eserle daha gündeme gelecek. Sepya Yayıncılık, yönetmen Mesut Uçakan’ın gençliğinden bu yana kaleme aldığı şiirleri, sonraki yıllarda yazdığı şiirlerle harmanlayarak Sıkı Tut Ellerimi adıyla yeniden basacak. Daha önce yönetmenin Türk Sineması’nda İdeoloji isimli kitabının yeni basımını yayınlayan Sepya Yayıncılık editörü Suat Köçer, bu kez yönetmenin şiirlerini yayınlayacaklarını söyledi. Köçer, Mesut Uçakan’ın tüm çalışmalarını kitaplaştırarak Mesut Uçakan Kitaplığı oluşturacaklarını ifade etti.

    Yılmaz Güney Paneli İçin Notlar

    Geçen akşam Türkan Şoray için söylediklerim, Yılmaz Güney için de geçerlidir. Yılmaz Güney, Yeşilçam’ın bir ürünüdür. Varlığını ona borçludur. Yılmaz Güney’i de seyirci seçip ayırmış, kral yapmıştır. Yılmaz Güney baş erkek kahraman tipinin en önemli simge ismidir. Yarattığı, canlandırdığı tip halkın kültürünün derinliklerinde vardır.

    Yılmaz Güney Köroğlu’dur. Mitolojik Köroğlu algılamasının sinemamızda sürdürücüsüdür. Ama olayın bu boyutunun ne seyirci farkındadır, ne sinemacılar, ne de Yılmaz Güney’in kendisi. Sinema yazarları, kültür insanları, halk bilimciler de bunun farkında değillerdir. Ve sinemamızdan Yılmaz Güney kimliğinde, bir Köroğlu gelip geçmiştir. Ama Yeşilçam’da bir tek Yılmaz Güney değildir Köroğlu. Bütün baş erkek kahramanlar bir çeşit Köroğlu kimliğinin taşıyıcılarıdır. Türkan Şoray’da olduğu gibi, Yılmaz Güney de bu mitolojik Köroğlu tipinin en önemli, en simge ismidir.

    Bu arada bir de Yeşilçam dışı, Yeşilçam’a karşı bir Yılmaz Güney vardır. Kimilerince Yılmaz Güney’in bu tarafı daha çok önemsenir. Ortada çelişik bir durum vardır. Yeşilçam’ın var ettiği kimlikten kopmak, uzaklaşmak istemiştir Yılmaz Güney. Yeşilçam’a alternatif bir sinemanın peşine düşmüştür. Ama koşullar buna izin vermemiştir. Yılmaz Güney bunu denemiştir. Ve yola çıkmıştır. Ayrıca oyuncu kimliğinin yanına yönetmen kimliğini koymuştur.

    Sinemacı kimliğinin yanına da militan siyasal bir kimlik eklemiştir. Türkiye’nin dönüştürülmesi ile sinemanın dönüştürülmesi birlikte ele alınmıştır. Doğru yapmıştır, yanlış yapmıştır… ama denemiştir. Denemek istemiştir. Yaptırmamışlardır. Engel olmuşlardır.

    Ve Yılmaz Güney de bir fenomendir. Bu toplumun, bu halkın kültürünün derinliklerinden çıkmıştır. Efsane olmuştur. Efsane sürmektedir. Herkes kendine göre bir Yılmaz Güney efsanesi üretmektedir. Ama gerçek efsane, Köroğlu efsanesidir ve kökü binlerce yıl geriye gitmektedir. Yılmaz Güney de bize aittir, bu topluma aittir, bu kültüre aittir ve tektir.

    (31 Ocak 2011)

    Engin Ayça

    Atilla Dorsay’dan Yeni Bir Kitap: Çağı Yaşamak Önyargıları Yıkmak

    Duayen sinema yazarımız Atilla Dorsay’ın Çağı Yaşamak Önyargıları Yıkmak adlı son kitabı İKÜ Yayınevi tarafından yayınlandı. Ülkemizi ilgilendiren konularda düşünce hayatımıza değerli katkılar sağlamış olan Dorsay kendini şöyle anlatıyor: “Temelde elbette bilimsel düşünceye inanmış, laik ve Atatürkçü ama aynı zamanda demokrasiye de yürekten bağlanmış, halkın her koşulda kendi iradesiyle karar vermesi ve bunun yönetimin özünü teşkil etmesi konularında ödün vermeyen bir aydın”. Bu bakış açısının günümüzdeki tehlikeli kamplaşmayı önleyecek bir “akıl yolunda birleşme” önerisi olduğu ve kitabın toplumumuza yararlı olacağı belirtiliyor.

  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğrafına haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Atilla Dorsay’dan Yeni Bir Kitap: Çağı Yaşamak Önyargıları Yıkmak yazısına devam et
  • Kurtlar Vadisi Filistin, İsrail’i Endişelendirdi mi?

    İsrail Devleti’nin yönetim birimleri şu sıralar çok çok endişeli. Ancak bu endişenin seyircilerinin ezici çoğunluğunu genç erkeklerin oluşturduğu “Kurtlar Vadisi Filistin”in sinema salonlarında gösterime sunulmasıyla bir âlâkası bulunmuyor.

    İsrail Devleti’nin üst yöneticilerinin asıl endişe kaynağı, Tunus diktatörünü yıkan halk hareketlerinin bir benzerinin, İsrail’in bir dediğini iki etmeyen, İsrail’e hiç sorun çıkarmayan, Mısır diktatörü Hüsnü Mübarek’i (1981’den bugüne kadar ülkesini demir yumrukla yönetiyor) sallıyor olması…

    1979’da İran’lı müttefiki Şah Rıza Pehlevi’yi yine halk isyanı sonucunda kaybeden İsrail, Mısır’lı müttefikini de kaybederse Orta Doğu’da tam bir yalnızlık girdabına sürüklenecek. Bunun sonucunda da İsrail’in Filistinlilerin ve Arapların isteklerini yerine getirmekten başka çaresi kalmayacak.

    19 Mayıs 1901 Cuma günü, Cuma namazından sonra Yıldız Sarayı’nda iki saat görüşerek Padişah 2. Abdülhamit’ten Filistin’de İsrail Devleti kurulması iznini koparamayan Yahudiler tarafından gecikmeli de olsa 1948’de kurulan İsrail Devleti’ni tanıyan ilk Arap ülkesi Mısır olmuştu. Mısır aynı zamanda İsrail’le barış antlaşması yapan ilk Arap ülkesi ve bu antlaşmaya karşı çıkanlar 1981’de Mısır’ın o günkü diktatörü Enver Sedat’ı suikastle öldürdü.

    En güçlü Arap devleti Mısır, İsrail’le iyi geçindiğinden ABD tarafından yılda 1,3 milyar dolar hibeyle (bağışla) ödüllendiriliyor. Ancak 1997’de nüfusu 61,5 milyon, 2010’da nüfusu 86,2 milyon olan Mısır çok büyük bir nüfus artış oranına sahip. Son 13 yılda Mısır nüfusu yılda ortalama 2 milyon kişi artmış. Bu da ülkedeki derin yoksulluğu, işsizliği çözümsüzleştiriyor… Merak edenler için söyleyelim: ABD’nin 7 buçuk milyon nüfuslu (nüfusun yüzde 75’i Yahudi, yüzde 20’si Arap) İsrail’e yıllık bağışı 3 milyar doları buluyor.

    Yine Mısır diktatörü Hüsnü Mübarek, İsrail’le iyi geçindiğinden ABD yetkilileri onun için diktatör deyimi yerine otoriter deyimini kullanıyor.

    Bünyesinde 480 bin kişi barındıran Mısır ordusu Hüsnü Mübarek’i devirmek isteyenlere ateş açmasa da Mısır polisi isyancılara karşı şiddet kullanmaktan kaçınmıyor.

    1950’lerde kalkınma ve baraj yatırımları için ABD’den borç alamayan Enver Sedat’tan önceki Mısır lideri Abdülnasır (1970’te öldü) bu parayı Sovyet Rusya’dan bulmuş ve yine 1950’lerin sonunda ABD’den borç para alamayan Adnan Menderes hükümetine esin kaynağı olmuştu. Sovyet Rusya’dan borç para istemeye Moskova’ya gitmek için bavulunu hazırlayan Adnan Menderes hükümetiyse 27 Mayıs 1960’ta askeri darbecilerce cezaevine atılmıştı.

    Mısır, Enver Sedat döneminde (1970’lerde) Sovyet Rusya’dan koparak, ABD ve İsrail’le çok iyi ilişkiler geliştirmişti.

    El Cezire Televiyonu, sosyal ağlar ve Wikileaks’in tetiklediği Tunus ve Mısır halk isyanlarının Ürdün, Yemen, Libya gibi ülkelere sıçraması beklenirken, Almanya, Mısır’daki isyancıların müzelerdeki üç bin yıllık antik Mısır eserlerine zarar vermesinden çok memnun. Çünkü böylece Almanya çok yıllar önce Almanya’ya kaçırılmış, getirilmiş antik Mısır sanat eserlerini Mısır’a iade etmesi için yapılan ısrarlı talepleri geri çevirmek için güçlü bir gerekçeye sahip oldu: “Geri iade edersek halkınızın bunları paramparça etmeyeceğinin bir garantisini verebilecek misiniz?”

    (31 Ocak 2011)

    Hakan Sonok

    Ercan1962@yahoo.com.tr
    hakan.sonok@tr.net

    Man of Steel

    Zack Snyder’ın yönettiği ve Henry Cavill, Amy Adams, Laurence Fishburne ile Diane Lane’in oynadığı Man of Steel, 14 Haziran 2013′de Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
    Genç bir çocuk olağanüstü güçleri olduğunu fark eder ve bu gezegenden olmadığını, başka bir dünyadan geldiğini öğrenir. Genç bir adam olarak, geçmişini merak eder, nereden geldiğini ve buraya ne yapmak üzere gönderildiğini keşfetmek üzere bir serüvene koyulur. Fakat dünyayı yok olmaktan kurtarmak ve tüm insanlık adına umudun simgesi hâline gelmek ve vazifesini yapmak için içindeki kahramanın ortaya çıkması gerekmektedir.

    Man of Steel yazısına devam et

    Ermenistan Türkiye Sinema Platformu’nun Web Sitesi Açıldı

    “Birlikte Film Yapıyoruz” sloganıyla yola çıkan Ermenistan Türkiye Sinema Platformu, iki ülke sinemacılarını buluşturmak amacıyla hazırladığı web sitesini hayata geçirdi. Ermenice, Türkçe ve İngilizce yayın yapan web sitesinden platform hakkında bilgiye, platform üyelerinin filmlerine, buluşma fotoğraflarına, Türkiye ve Ermenistan’da film yapmak için gerekli bilgilere ulaşılabiliyor. Web sitesinde sinemacılar için forum alanı da bulunuyor. Platformun geçtiğimiz yıl desteklediği, iki ülke sinemacılarının beş kısa film ise Nisan ayında seyirci ile buluşacak.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü logoya haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Ermenistan Türkiye Sinema Platformu’nun Web Sitesi Açıldı yazısına devam et