Orhan Eskiköy’den Öyküler: Komşular

İki Dil Bir Bavul, Babamın Sesi, Başgan ve Taş filmlerinin ödüllü yönetmeni Orhan Eskiköy’ün ilk kitabı Komşular, bugün (27 Ağustos) yayımlandı. Nebula Kitap’tan çıkan ve 15 öyküden oluşan Komşular; şehirde, köyde ve kenar mahallelerde değişen komşuluk ilişkilerini, usta bir yazar ve yönetmenin derinlikli gözlemleri ve şaşırtıcı kahramanları eşliğinde anlatıyor. Terk edilen sevgililer, güldüğünde yüzü çiçek açan erkek güzelleri, portakal kokan babaanneler, kapıdan gözetleyenler, delikten bakanlar, durup dururken düşenler, kısacası ülkenin türlü insanlık hâlini cümlelere taşıyan kitap, evden kaçan papağanları, sokak köpeklerini, konuşan kuşları da öykü kahramanları yapıyor.

Orhan Eskiköy’den Öyküler: Komşular yazısına devam et

Diaspora Uluslararası Kısa Film Festivali’nin Ödül Töreninde Karsu Sahne Alacak

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) kurumsal iş ortaklığında, T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğünün destekleri ile Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı organizasyonunda 27 – 29 Ağustos 2021 tarihleri arasında Atlas Sineması’nda gerçekleştirilecek Diaspora Uluslararası Kısa Film Festivali ödül töreninde başarılı bir müzisyeni ağırlayacak. Türk diasporasının en önemli sanatçıları arasında yer alan ve 2016 yılında Hollanda’nın Edison Jazz / World ödülünü kazanan ilk Türk sanatçı olan Karsu, festivalin ödül törenine piyanosuyla katılacak ve sevilen şarkılarını söyleyecek.

32. Ankara Film Festivali VEKAM Özel Ödülü Seçiciler Kurulu Belirlendi

Ankara Film Festivali’nin Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (VEKAM) ile ortaklaşa düzenlediği ve “Ankara Hikâyesini Bekliyor” çağrısı ile başlattığı yarışma 04 – 12 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek olan 32. Ankara Film Festivali’nde varlığını sürdürmeye devam ediyor. 12 Kasım’da CerModern’de yapılacak kapanış töreninde, yarışma sonucunu belirleyecek seçici kurul üyeleri arasında, akademisyen İpek A. Çelik Rappas, Belgesel yönetmeni Kerime Senyücel ve Ankara Film Festivali Başkanı İnci Demirkol var.

Marvel’den Yeni Bir Dizinin İlk Filmi: Shang-Chi ve On Halka Efsanesi

Mitolojik öyküler, yeryüzünde yaşanmış (veya yaşanacak olan) her şey için bir çıkış noktasıdır. Doğaldır ki, binlerce yıldır yaşayagelen ve geleceğimize de ışık tutan bu öyküler (efsane mi demeliyim) abartılıdır. Bir anlamda “abartı sanatı” dersek bu mitolojik öykülere yeridir. Notradamus’un kehanetleri gibi yol göstericidir bu efsaneler. İçindeki abartıyı sıyırırsanız ortaya tadından yenmez, seyirlik, keyifle izlenecek filmler (öyküler de) çıkar.

Sinemada bilinen 37 (yazıyla otuz yedi) trük vardır (edebiyatta birkaç az, müzikteyse daha da az). Bu dramatik yapıları mitolojik efsanelerle sunarsanız izleyiciye hem seyirci kazanır hem gişe. Buna da bağlı olarak sinemacılar (edebiyatçılar da) mitolojiye sarılırlar; kolaylığını değerlendirirler.

Bu kez, Marvel, Asyalı bir kahramanı sunuyor izleyiciye, yine heyecan dolu, aksiyon dolu, mizahı da dozunda, merak ettiren bir film çıkarmış. Teknik, hep olduğu gibi dorukta, oyun(cu)lar da aynı düzeyde… Kavga koreografilerindeyse aksama çarpmıyor göze. Görsel efektlerin insanı nasıl da heyecanla doldurduğunu, gerginliği kimi zaman arttırıp kimi zaman gevşettiğini söylememe gerek yok sanırım. Yönetmenle birlikte sıkı bir iş çıkaran görüntü yönetmeninin başarısına söz yok. Uzakdoğu’nun kendine özgü yılankavi hareketiyle hem suda hem havada hem karada gözleri de dahil her yerinden ateş saçan canavarları, kuşlar, çiçekler müthiş. Yadırgamıyorsunuz.

Dergilerde ve filmlerde takip edenler bilir, Shang-Chi, babasının devasa “suç” örgütüne katılmamak için kaçmıştır, kendisini ne kadar gizlerse gizlesin babası bul(dur)ur ve kendi imparatorluğunun başına geçmesini ister. Shang-Chi’nin bir de kız kardeşi vardır, o da ağabeyinin izinden yürümüş, kendi hayatını kurmuştur. Shang-Chi’nin bir de sevgilisi vardır (kız arkadaş diye geçse de, ileride onları çift olarak göreceğiz, yeni filmlerde, apaçık belli). Unutmadan, annenin kız kardeş Xialing ile kendisine verdiği (hiç kuşkusuz tılsımlı da olan) zümrüt kolyeleri üzerinden ilerliyor film. Yanılıyor muyum, bilmiyorum, ama yüzükler bilekliklere dönüşmüş (orijinal adındaki “ring” kurtarıyor, ama “halka” da çok akılcı). Belki de daha bir hareket kazandırmış, daha bir görsellik katmış. Babadan oğula geçen “on halka” artık kötüleri alt etmek için kullanılacak.

Shang-Chi ve On Halka Efsanesi (Shang-Chi and the Legend of the Ten Rings)
Yönetmen: Destin Daniel Cretton
Oyuncular: Simu Liu, Awkwafina, Tony Chiu Wai Leung, Meng’er Zhang, Michelle Yeoh, Florian Munteanu, Fala Chen…
03 Eylül’den başlayarak gösterimde…

(02 Eylül 2021)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Suveydâ

Mesut Uçakan’ın yönettiği ve Necip Fazıl Belge, Fatih Küçük, Yusuf Duru ile Mehmet Kefli’nin oynadığı Suveydâ, 10 Eylül 2021’de SİSAY dağıtımıyla Sonsuzkare tarafından vizyona çıkarıldı.
Öykü, Harf Devrimi sonrası 1932 yıllarında, sosyal ve siyasi olayların baskısı altında bunalan, eski kültürle yeni kültür arasında sıkışıp kalmış yoksul Anadolu köylerinde geçiyor. Getirilen yasaklar karşısında gizlice hâfız olmayı arzu eden 11 yaşlarındaki Hadim’in, öğrenme sevdasına, ötelere uzanan azmine, umuduna, hayallerine ve Kur’an’da kıssası anlatılan Süleyman Peygamber gibi kuşdili öğrenme çabalarına yöneliyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

Suveydâ yazısına devam et

Metin Çekmez’i Kaybettik

Tiyatro, dizi ve sinema oyuncusu Metin Çekmez, 25 Ağustos 2021 Çarşamba günü hayatını kaybetti. 26 Temmuz 1945 tarihinde İstanbul’da doğan Çekmez, 1962 yılında Hamlet oyunuyla tiyatroya başladı, 1970 yılında İstanbul Şehir Tiyatroları’nda kadroya girdi. Çekmez’in rol aldığı filmler arasında Tatlı Dillim, İz, Yalancı Yarim, Boşver Arkadaş, Ali, Atla Gel Şaban, Firar, Namuslu, Kurbağalar, Kupa Kızı, Sis, Gölge Oyunu, Komser Şekspir gibi filmler var. Çekmez’in cenazesi, Kuşadası ilçesi Davutlar Mahallesi Hikmet Bayrak Camii’nden kaldırıldı, Osmaniye Mezarlığı’na defnedildi. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

İki Gözüm Ahmet, Türkiye’de Yeniden Vizyona Girdi

Ahmet Kaya’nın hayatından kesitleri ilk kez beyazperdeye aktaran İki Gözüm Ahmet filmi 13 Kasım 2020 tarihinde vizyona girmişti. Ancak film pandemi kararları nedeniyle sinema salonlarının kapatılmasından dolayı çok kısa bir süre vizyonda kalabilmişti. Gösterime girdiği ilk günlerde büyük ilgi gören film, aylar sonra kaldığı yerden, yeniden gösterimlerine devam dedi ve yarın (27 Ağustos Cuma) tekrar vizyona girecek. İki Gözüm Ahmet filmi Türkiye’nin yanı sıra 02 Eylül’de de Avrupa sinemalarında gösterimde olacak. Özgür Tüzer’in Ahmet Kaya’yı canlandırdığı filmin diğer oyuncuları arasında Serdar Orçin, Ruhi Sarı, Aleyna Solaker, Metin Yıldız, Yelda Reynaud gibi isimler var.

Habis

James Wan’ın yönettiği ve Annabelle Wallis, Maddie Hasson, George Young ile Michole Briana White’ın oynadığı Habis (Malignant), 03 Eylül 2021’de Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
James Wan’dan yeni bir korku dalgası. Sadece sinemalarda gösterime girecek olan Habis filmi, Korku Seansı (Conjuring) evreninin yaratıcısı James Wan’ın son eseri. Film, yönetmen Wan’ın orijinal bir korku gerilim ile köklerine dönüşünü simgeliyor. Filmde, Madison şok edici cinayet görüleriyle paralize olmaktadır. Çektiği bu azap, uyanıkken gördüğü bu rüyaların gerçek cinayetlere ait olduğunu fark ettiğinde daha da korkunçlaşır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Habis yazısına devam et

Siyah Kuğu, Filmi ve Felsefesi ile Bir Yaz Gecesi Festivali’nde

Beykoz Kundura’nın düzenlediği ve Boğaz’ın kıyısında filme ve müziğe davet eden Bir Yaz Gecesi Festivali’nde bu hafta sonu, Natalie Portman’ın oynadığı Siyah Kuğu (Black Swan) ve ona ilhâm olmuş 1948 tarihli müzikal klasik Kırmızı Pabuçlar (The Red Shoes), kaçıranlar için bir kez daha açık hava perdesinde! Beykoz Kundura’nın düşünce platformu FelsefeLab’in festivale özel hazırladığı Siyah Kuğu: Mükemmel’in Bedeli adlı sohbet, Cumartesi günü akademisyen Dr. Umut Eldem’in eşliğinde ücretsiz gerçekleşecek ve Siyah Kuğu’dan yola çıkarak izleyenleri sanat, acı, ölüm, mükemmeliyet, beden, akıl ve cinsiyet üzerine birlikte düşünmeye davet edecek.

Siyah Kuğu, Filmi ve Felsefesi ile Bir Yaz Gecesi Festivali’nde yazısına devam et

Sadi Çilingir Yazıyor: Kar Kırmızı

Atalay Taşdiken’in yönettiği “Kar Kırmızı”, 27 Ağustos’ta gösterime giriyor. Daha önce, 2011’de Selim Güneş’in “Kar Beyaz”ını ve 2018’de de Emre Erdoğdu’nun “Kar” adlı filmlerini izlemiştik. Böylece, her ne kadar farklı yönetmenler çekse de sinemamız yeni bir üçlemeye, “Kar” üçlemesine kavuşmuş oldu. Bu arada “Kar Kırmızı”da “Orhan Pamuk’a Söylemeyin Kars’ta Çektiğim Filmde Kar Romanı da Var” filminin yönetmeni Rıza … Devamı… »

Kırılmış Olsa da Kayıp Değil

40. İstanbul Film Festivali seçkisinde yer alan ‘İki Aşığın Ölümü / The Killing of Two Lovers’ son derece gerilimli bir sahneyle açılıyor. David, karısı ve erkek arkadaşının uyumakta olduğu yatak odasına daldığında elindeki silahı ateşlemek üzeredir. Saçı sakalına karışmış genç adam tetiği çekemez. Bir yuvanın çözülüşünü öyküleyen Amerikalı yönetmen Robert Machoian, çok başarılı ilk uzun metrajını işte böylesine tedirgin bir girişle başlatıyor.

Utah eyaletinin 700 nüfuslu küçük kasabası Kanosh’da yaşam süren bir ailenin hikâyesidir anlatılan, Karı koca liseyi bitirir bitirmez evlenmiş, yaşam gailesi çok genç yaşta başlamış, 4 çocuklu hayatın koşturmacası içinde eskimiştir birliktelikleri. Yeni yetmelik yıllarında punk şarkılar yazan ve grubuyla çevredeki üniversitelerde konserlere çıkan David gençlik hayallerini çoktan geride bırakmıştır. Ancak Nikki’nin de hakkını verdiği gibi ailesini hiç ihmal etmemiş, tüm ihtiyaçlarını karşılamak için var gücüyle çalışmıştır. Lakin aradan geçen 15 yılda genç çift büyümüş, hayata bakışları değişmiştir. Bir hukuk bürosunda çalışan Nikki, hukuk alanındaki bilgisini ilerletmek, yaşamına yeni anlamlar katmak derdindedir. Bir süre ayrı yaşamayı denemeye karar vermişler, David evlerine çok yakın baba ocağına yerleşmiştir. Bu süreçte başka insanlarla birlikte olabileceklerine dair anlaşmış olsalar da, Nikki’nin iş yerinden görüştüğü Derek’in evlerine kadar girmesi işleri karıştıracaktır.

Özgün adının dilimizdeki tam karşılığı iki aşığın öldürülmesini kastediyor. Yazının başında andığımız ilk sahnede bunu yapamayacaktır David. Sabah vakti tuvalete kalkan çocuklardan birinin çıkardığı ses onu kendine getirmiştir belki. Yine de kamyonetinde silahıyla karısının aşığını bir süre izlemekten kendini alamaz. Yaralı ve kırgındır. Bir yandan hasta babasıyla ilgilenirken aklı çocuklarında ve yitip gitmekte olan evliliğindedir. Kırılmış olsa da her şeyi yeniden kazanma umudunu hep taşır.

Kapalı bir kutudur David, ne zaman nasıl davranacağını kestiremeyiz. Bu son derece düşük bütçeli filmin yazar yönetmen ve kurgucusu Machoian ana karakterinin gelgitlerini ustaca kullanıyor. Belli ki, ücra Amerikan kasabasının durağanlığını, boğucu yeknesaklığını vurgulamak amacıyla kare ekran formatını tercih etmiş. Görüntü yönetmeni Oscar Ignacio Jiménez’in tenha otoyolları, boş araziye dağılmış küçük evleri, durgun marketleri belgeselci titizliğiyle saptadığı kadrajları ve tedirgin ses tasarımıyla izleyiciyi sürekli diken üstünde tutmasını iyi biliyor. Hollywood sinemasından alışagelmiş tükenmiş ilişkiler klişelerine yüz vermiyor, ucuz yanıtlar peşinde değil sinemacı. ‘Uğraşıyorum ama hiçbir kılavuzum yok’ diye çırpınan David’in çıkmazını sergilerken, intikam peşindeki öfkeli adam tuzağına düşmeyecek kadar ne anlattığının farkında. İlk sahneden auteur kumaşını belli ediyor ve özellikle son yarım saatte ardarda 6 küsur dakikalık plan sekanslarıyla sinefilleri mest etmeyi başarıyor.

40. İstanbul Film Festivali’nin en güzel sürprizlerinden biri olan filmde, Digitürk’te üç sezon yayınlanmış ‘Lethal Weapon’ dizisinin baş aktörü (ve filmin yapımcılarından biri olan) Clayne Crawford’un çok etkileyici performansına tanıklık ediyoruz. Geçtiğimiz yıl Sundance Bağımsız Filmler Şenliği’nde büyük övgüler almış olan film, İKSV’nin çevrimiçi gösterimlerinin ardından bu haftadan itibaren sinemalarımızda vizyona girmiş bulunuyor. Kaçırmayın.

(02 Eylül 2021)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

İtalyan Sineması’nın En Güçlü İsmi Ferzan Özpetek’in Altın Çağı

Ferzan Özpetek, İtalya’nın en popüler sinema dergisi CIAK tarafından hazırlanan “İtalyan sinema endüstrisinin en güçlü isimleri” sıralamasında 2. sırada yer aldı. Dergi, Özpetek’i şu sözlerle tanımladı: “Şans Tanrıçası filmi, Bir Nefes Gibi adını verdiği kitabı ve Cahil Periler’in tiyatro uyarlamasıyla elde ettiği başarılarla Ferzan Özpetek ‘Altın Çağ’ını yaşıyor. Özpetek, yeni bir proje söz konusu olduğunda o kadar geniş bir yelpazeye sahip ki, seçim yapmakta zorlanıyor. Eserleriyle izleyicileri arasında gerçekten de eşine ender rastlanır bir diyalog yaratmayı biliyor. bir rock yıldızına benzediğini söylemek mümkün.”

Yarım Kalan Hayat

Michael Uppendahl’ın yönettiği ve Aaron Paul, Lena Olin, Michael Weston ile Shannon Lucio’nun oynadığı Yarım Kalan Hayat (Quad – Adam), 17 Aralık 2021′de CJ ENM dağıtımıyla Ela Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Adam Niskar’ın hayatı başarılarla doludur. İşinde hızla yükselmiş, genç yaşında iyi bir birikim yapmıştır. Güzel bir evi, iyi giden bir ilişkisi vardır. Üstelik işyerinde de terfi alır. Ancak Adam’ın dünyası bir kaza sonucu tepe taklak olacaktır. Denize atlarken yanlış bir hareket yapan Adam felçli kalır. Kız arkadaşı bu duruma uzun süre dayanamaz. Annesi ve babası olayı kabullenmekte güçlük çekmektedir, ancak Adam mücadele etmeye kararlıdır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Aslı Daldal’ın Toplumsaldan Bireysele Türk Sinemasından Parçalar: Umut Distopya Siyaset Adlı Kitabı Çıktı

Aslı Daldal’ın Toplumsaldan Bireysele Türk Sinemasından Parçalar: Umut Distopya Siyaset adlı kitabı satışa çıktı. Her ne kadar bir ulusal sinema akımımız oluşmasa bile bir vakitler bir Türkiye Sineması oldu. Adına Yeşilçam denilen bu dönem içinden çıkan siyasi içerikli sinemamız sayesinde artık bir Türk filmimiz vardı. Ancak iyi niyetli çabalara rağmen bu noktadan hızla uzaklaşıldı. Aslı Daldal kültür kuramları, sosyoloji ve felsefeye mesafeli olan ülkemiz sinema çalışmalarına ve Türk filmi denilince dudağının kenarında hep küçümser bir ifade bulunduran entelektüel camiamızın aksine, sinemamızı tam da bu alanlardan ele alarak cesaret isteyen çok değerli bir işe kalkışıyor.

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu