Sinema dergisi Modern Zamanlar, 41. sayısında, Soğuk Savaş Dönemi’nde komünizm korkusuyla Hollywood’da anayasal hakların askıya alındığı, mahkeme kararı olmaksızın kara listeler vasıtasıyla pek çok önemli sanatçının yok edilmeye çalışıldığı; tarihe acı ve utançtan başka bakiye bırakmayan karanlık bir dönemi mercek altına alıyor. Dergide, başta “Hollywood On Dokuzlusu” olmak üzere, McCarthy ve Amerikan Karşıtı Faaliyetleri İzleme Komitesi mağduru olan, sinemaya ve tiyatroya emeği geçmiş, Lawson, Trumbo, Hammet, Losey, Hellman, Chaplin, Brecht, Foreman, Robeson gibi çok sayıda sanatçının biyografisi yer alıyor.
Reis Filminin Galası Reis’in Doğum Gününde
Reis filmi için geri sayım başladı. 03 Mart’ta vizyona girecek olan filmin galası şimdiden konuşulmaya başlandı. Gala Recep Tayyip Erdoğan’ın doğum günü olan 26 Şubat 2017 Pazar günü Maslak Tim Show Center Sineması’nda yapılıyor. Devlet protokolü, iş, sanat ve spor camiasından yoğun katılımın beklendiği galayı 500 kişilik bir ekip titizlikle hazırlandı. Reis filminin büyük bir titizlikle hazırlanan galası sinema sektöründe uzun bir süre konuşulacak gibi görünüyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Dehşet Evi (Yönetmen: Rafa Martinez)
Rafa Martinez’in yönettiği ve Ingrid García Jonsson, Bruno Sevilla, Luka Peros ile Jose Maria Blanco’nun oynadığı Dehşet Evi (Sweet Home), 03 Mart 2017’de Kurmaca Film dağıtımıyla Kurmaca Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Belediyede çalıştıkları için terk edilmiş metruk bir binanın anahtarına sahip olan bir kadın ve kocası binanın en üst katında romantik bir akşam geçirmeye karar vermişlerdir. Ancak bu romantik gecenin devamında bazı maskeli esrarengiz adamların binada yaşayan tek insanı öldürdüklerini keşfederler. Kadın ve kocası bu keşif sonrası kendilerini korkuyla dolu bir kovalamacanın içerisinde bulurlar.
Sadi Çilingir Yazıyor: Köşeyi Dönen Adam
Daha önce 17 Şubat’ta vizyona gireceği belirlenen Martin Scorsese filmi Silence’ın gösterim tarihinin ertelenmesi, “Bir deli kuyuya taş atmış bin akıllı çıkaramamış”a benzedi. Birisi “Recep İvedik 5 yüzünden salon bulamadı” dedi, herkes o güzergâhtan yürüyor. Bir filmin vizyon tarihi en azından 2-3 ay önce belirlenir ve bu gibi durumlar her zaman olağan karşılanır. Siz vizyon tarihinizi bu hafta belirlersiniz, bir iki hafta sonra gösterime giren … Devamı… »
Ferhan Baran Yazıyor: Ayışığı’nda Mavi Görünür Siyah Çocuklar
‘Ay Işığı / Moonlight’ 2016 yılında Amerikan Bağımsız Sineması’nın en önemli keşiflerinden biriydi. Siyah bir gencin 16 yıla yayılmış büyüme hikâyesini üç bölüm halinde aktaran yapım, Afro-Amerikan sinemanın Akademi Ödülleri’ndeki temsilcisi olarak halen gündemdeki yerini koruyor. Amerikan Sinema Endüstrisi’nin görkemli gövde gösterisi olarak şahsen çokça da önemsemediğim Oscar adaylıkları bir yana, belki bir başyapıt değil … Devamı… »
Oscar’a Giderken: La La Land, Spotify’da Önde Gidiyor
Bu yılın Akademi Ödülleri’nde pek çok dalda adaylığı bulunan Aşıklar Şehri (La La Land), Spotify dinleyicilerinin kalbini çoktan kazandı. Öyle ki La La Land’in soundtrack albümü, Spotify üzerinden bugüne kadar 170 milyondan daha fazla dinlendi. Hafta sonu gerçekleşecek olan Akademi Ödülleri öncesinde Spotify, Emma Stone, Ryan Gosling ve John Legen’in de içinde yer aldığı La La Land albümü ile ilgili verileri açıkladı.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Birhan Keskin ve Yeşim Ustaoğlu If İstanbul’da Buluştu
İş Bankası Maximum Kart’ın ana partnerliğinde gerçekleşen 16. If İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nin İyileştiren Şeyler temalı etkinliklerinden Küçük Sohbetler’in bu haftaki konukları şair Birhan Keskin ile senarist, yönetmen ve yapımcı Yeşim Ustaoğlu’ydu. Ustaoğlu, ona ilham veren güdülerden korkularına dek pek çok kişisel konuyu izleyenlerle samimi bir dille paylaşırken; Keskin de şiirinin beslendiği şairleri ve 2002’de şiir yazmayı nasıl bıraktığını anlattı.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Birhan Keskin ve Yeşim Ustaoğlu If İstanbul’da Buluştu yazısına devam et
17 – 23 Şubat 2017, Haftalık Gişe Verileri
17 – 23 Şubat 2017, Haftalık (Weekly) Gişe Verileri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi’nin gösterilmesi rica olunur.
Ali Ateş’i Kaybettik
Sinemamızın kamera arkası çalışanlarından, oyuncu Ali Ateş, 23 Şubat 2017 Perşembe günü hayatını kaybetti. 83 yaşında aramızdan ayrılan Ateş’in rol aldığı filmler arasında Dadaş Rıfat, Kaçak, Kul Kuldan Beter, Sevdan Öldürdü Beni, Hasret, Patroniçe, Vurmayın, Bacım, Biri Beni Gözlüyor, Şafak Sökerken, Alman Avrat’ın Bacısı, Zavallı, Hasat, Terzi Baba, Sen Başkasın, Zehirli Çiçek, Bensiz Beni Yargılama, Ferman gibi filmler var. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.
36. İstanbul Film Festivali’nde Sinema Tutkunları İçin Yepyeni Bir Bölüm: Cinemania
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (IKSV) tarafından 05 – 15 Nisan 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilecek 36. İstanbul Film Festivali’nin yeni bölümü Cinemania, sinema dünyasının en iyilerini, yol gösterenlerini, köşe taşlarını ve anıtsal yapıtlarını sinema tutkunlarıyla buluşturacak. Bu seçkide usta sinemacıların başyapıtları, kariyerlerinin gelmiş geçmiş en parlak filmlerinden örnekler; kayıp, kült veya yeniden gündeme gelmiş klasiklerin 21. yüzyıl sinema izleyicisi için dijital restore edilmiş sinema kopyaları; sinema hakkında çekilmiş, sinemacıları veya sinema sanatını gündeme taşıyan ilgi çekici yapıtlar yer alacak.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Kral Arthur: Kılıç Efsanesi
Guy Ritchie’nin yönettiği ve Charlie Hunnam, Jude Law, Astrid Berges Frisbey ile Djimon Hounsou’nun oynadığı Kral Arthur: Kılıç Efsanesi (King Arthur: The Legend of the Sword), 12 Mayıs 2017’de Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
Film, Kral Arthur’un kılıcı Excalibur’un efsanesini ve Arthur’un sokaklardan, tahta yolculuğunu konu alıyor. Arthur çocukken babası öldürüldüğünde, amcası Vortigern taç giyer. Kim olduğunu bilmeyen Arthur, ekmeğini şehrin arka sokaklarında taştan çıkaran biridir. Kılıcını taştan çektiğinde, bütün hayatı alt üst olur ve gerçek mirasına, krallığına sahip çıkmaya mecbur bırakılır.
- Basın Bülteni
- Fotoğraflar
- Web Sitesi
- Fragman: 1 / 2
- IMDb
Haftalık Seans Bilgileri, 24 Şubat – 02 Mart 2017
Gösterimdeki filmlerin 24 Şubat – 02 Mart 2017 seansları için tıklayınız. (Eksiksiz liste değildir, bu salonlar ve seanslar dışında da gösterimler olabilir. Listeden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.)
Okan Üniversitesi 7. Öğrenci Filmleri Kısa Film Yarışması
Okan Üniversitesi Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Sinema-TV Bölümü tarafından bugüne kadar başarıyla yürütülen Öğrenci Filmleri Kısa Film Yarışması, bu yıl artık gelenekselleşmiş olarak 7. kez gerçekleştiriliyor. Bu yarışmaya üniversitelerin açık öğretim, ön lisans, lisans, yüksek lisans, doktora/sanatta yeterlik programlarında okumakta olan öğrencilerin kurmaca ve belgesel türünde gerçekleştirilmiş kısa filmleri katılabiliyor. Yarışma, bu yönüyle de, Türkiye’de az sayıda üniversite tarafından düzenlenen bir yarışma olma özelliğini koruyor. Bugüne dek fakülte bünyesinde yapılan yarışma son iki yıldır Pera Müzesi işbirliği ile Beyoğlu Pera Müzesi’ne taşındı.
2. DenizBank İlk Senaryo İlk Film Yarışması’na Yoğun İlgi
DenizBank’ın, kültür ve sanatı toplumun geniş kesimleri ile buluşturma amacıyla, TÜRSAK Vakfı işbirliği ile yaptığı 2. DenizBank İlk Senaryo İlk Film Yarışması için başvurular tamamlandı. Yarışmaya teknik açıdan uygun 355 başvuru yapıldı. Yarışma kapsamında ilk üç senaryo ve mansiyon ödüllerinin kazananları yapılacak değerlendirme sonrası belirlenecek. Yarışmada ayrıca, senaryo alanındaki desteği artırmak hedefiyle bu sene ilk kez, Çin’in ödüllü yönetmenlerinden Yan Qingxiu ve pek çok Hollywood filminin senaristliğini üstlenen David Bourla’nın katılacağı bir panel düzenlenecek. Senarist David Bourla, birinci seçilecek senariste senaryo doktorluğu da yapacak.
- Basın Bülteni: 1 / 2
- Yarışma hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
İstanbul Kırmızısı
Acılar insanı yaklaştırır birbirine… Bazen tersi de olsa, çoğunluk yakınlaşmadadır. Buna da bağlı olarak ne geçerse geçsin, ne istenirse istensin, ne yaşanırsa yaşansın hep yanınızdadır.
Ferzan Özpetek, aynı adlı kitabından serbest uyarladığı “İstanbul Kırmızısı” filminde küçük dokunuşlarla izleyicisinin kendi hülyasına dalmasına izin vermiyor. Güçlü bir kadroyla, iyi seçilmiş mekânlarla, pahalı bir prodüksiyon olduğu her halinden belli olan çalışmayla izleyicinin karşısına çıkan filmde, herkes kendince bir “kırmızı” bulacak.
Bir yüzleşme öyküsü
Dingin ve rahat bir anlatımı var filmin. İzleyiciyi içine çekiyor. Sonrası ise kendisine kalmış… İster “mavi” İstanbul’u, isterse “erguvani” olanı ile buluşturur. Sahi, İstanbul deyince, mavi ve erguvan -ki bence erguvandır İstanbul- gelir akla… Kırmızı ise pek yakıştırılmamış edebiyatta da sinemada da. Bu, Ferzan Özpetek’in, kendi yaşamından çıkarıp bizlere sunduğu… Buna da bağlı olarak kente dışarıdan bakmak kadar yüzleşmek de var.
En çok acı var filmde
O acıyla yakınlaşanlar, ama özümse(ye)mediklerinden olsa gerek bırakıp gidenler var. Çeşitli mekânlarda yaşamları kesişen insanlar, aslında bir bütünün parçasılar. Hepsi de odak noktası olarak kendisini görüyor. Hepsi de kendince yontuyor yaşananları.
İstanbul Kırmızısı ise o ilişkilerin arasında gözüküyor, isteyene. Kuşkusuz aşı boyalı yalı, kızın giysisi, telefonun rengi ve diğer tümü o “kırmızı”yı yansıtıyor, ama asıl kırmızı aşk, asıl kırmızı yüzleşme ve geri dönüş. Asıl kırmızı, yani işin özü bu üç kelime: geri dönüş, yüzleşme, aşk. Aralarını çok iyi oyunculuklarla, çok iyi görüntülerle, çok iyi reji ile dolduruyor… Bize de izlemek kalıyor, koltuğumuza yaslanıp.
İstanbul, İstanbul…
İstanbul yerine dünyanın başka bir kentinde, başka insanlarla, başka bir şekilde yaşanır mıydı bu geri dönüş, yüzleşme ve aşk üçgeni? Ferzan Özpetek olursa yaşanırdı kuşkusuz. Ama “teyzeler” ki, filmin içindeki en ilginç ayrıntı, bir diğeri de yaşlı magazinci başka bir yerde, başka bir zamanda, başka bir mekânda olamazlardı. Ressam olamayan ağabey, ilişkisi bulunmayan karı koca, saatçi abla bulunabilir. Kağıt toplayıcısı yerine başka biri olurdu o zaman, patlamalar ve/veya takımını destekleyen taraftarlar yerine başka şeyler olması gerekir. Serra Yılmaz’ın kendine has içtenliğiyle canlandırdığı hizmetçi de olmaz mıydı?
Hepsini buluşturan Ferzan Özpetek ve bunu bize yaşatmayı başarıyor…
İstanbul Kırmızısı, yönetmen Ferzan Özpetek, oyuncular Halit Ergenç, Tuba Büyüküstün, Nejat İşler, Mehmet Günsür, Çiğdem Selışık Onat, Zerrin Tekindor, Serra Yılmaz, Reha Özcan… 3 Mart’tan itibaren gösterimde.
(02 Mart 2017)
Korkut Akın