Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar

Obsesyon

Eray Altay’ın yönettiği ve Ekin Mert Daymaz, Ege Kökenli, Sarp Can Köroğlu, Burcu Karakaya, Serkan Kılıç ile Demir Özdemir’in oynadığı Obsesyon, 16 Haziran 2023’de CJ ENM dağıtımıyla Ne Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Başarılı bir iş insanı olan ve çevresi tarafından çok sevilen Mert, aynı zamanda düzen takıntısı olan obsesif bir kişidir. Beren’e aşık olduktan sonra, Mert’in onu elde edebilme uğruna yaptığı kusursuz planlar çerçevesinde neler olacağını bilmek mümkün değildir. Beren’in gizli sırlarını ise kimse tahmin bile edemez. Senaryosu yönetmen tarafından yazılan filmin müziklerini Ahmet Kalabay yapıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Prenses ve Dracula

Roman Artemyev’in yönettiği ve Roman Artemyev, Elizaveta Boyarskaya, Viktor Dobronravov ile Anton Eldarov’un seslendirdiği animasyon film Prenses ve Dracula (Koshchey: Pokhititel Nevest – How to Save the Immortal), 21 Temmuz 2023’de CJ ENM dağıtımıyla Fame Production tarafından vizyona çıkarıldı.
Yeraltı büyücüsü tarafından tehdit edilen Drybone, Kral Mercimek’in dünyayı ele geçirme planının bir parçası olarak savaşçı kız Cesur Barbara’yı kaçırmak zorunda kalır. Ancak her şey kaybolmuş gibi göründüğünde Drybone, Kötü Kral’ı durdurmak ve Barbara’nın sevgisini kazanmak için ölümsüzlüğünü feda etmeye hazırdır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Hüddam 3: Lamia

Utku Uçar’ın yönettiği ve Hakan Erkuran, Cemal Naci Bakiler, Şeyda İpek Baykal ile Osman Moustafa’nın oynadığı Hüddam 3: Lamia, 16 Haziran 2023’de Bir Film dağıtımıyla Hayal Sanat – Vagon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Film, yıllar önce hizmetkârı Lamia ile yanlış bir anlaşma yapan Davut’un anlaşmayı bozmak için kendi canına kıymasıyla başlayan olayları anlatıyor. Babasının intiharı ile sarsılan Asaf, gerçeği öğrenmek ve bu laneti sonlandırmak için babası Davut gibi Hüddam ilmine başvurur. Ancak Asaf’ın bilmediği şey, Lamia’nın çok özel ve şimdiye kadar bildiği tüm hizmetkârlardan çok daha farklı ve kudretli olduğudur.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Hüddam 3: Lamia yazısına devam et

26. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali Açılış Töreni ile Başladı

26. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali dün akşam Opera Sahnesi’nde gerçekleşen açılış töreni ile başladı. Uçan Süpürge’nin her yıl sinemamızdaki kadın emeğini görünür kılmak ve yeni kuşak kadın sinemacıları cesaretlendirmek üzere verdiği ödüller sahiplerine sunuldu. Bu yılın Onur Ödülü Tilbe Saran’a, Bilge Olgaç Başarı Ödülleri Asiye Dinçsoy, Belmin Söylemez ve Selda Taşkın’a Genç Cadı ödülü ise Öyküsu Özyürek’e verildi.

26. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali Açılış Töreni ile Başladı yazısına devam et

Maske Filminin Nergis’i Nilay Deniz Hayranlarını Şaşırtmaya Hazırlanıyor

Ters köşelerle dolu Maske filminin başrolünde yer alan güzel oyuncu Nilay Deniz, filmde Nergis karakterine hayat veriyor. Deniz, yerli filmler arasında nadir rastlanan bir türe sahip olan Maske filmi için “Sürprizli bir iş, izleyince çok seveceksiniz.” sözleriyle sinema seyircisine seslendi. Cesur senaryosuyla baş döndürücü bir etki yaratacak filmde intikam hırsıyla gözü dönen Nergis’i canlandıran sanatçı başarılı performansıyla büyük beğeni toplayacak. Maske, Barış karakterinin çelişkili ruh hali ve kontrolünü sağlayamadığı duygularıyla hem kendisini hem de çevresindekileri sürüklediği ilginç olayları merkezine alıyor.

11. Uluslararası Antakya Film Festivali

11. Uluslararası Antakya Film Festivali, 13 – 19 Ekim 2023 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. Antakya’nın mitolojik defne hikâyesinden esinlenerek 2013 yılında Mehmet Oflazoğlu öncülüğünde ilk kez düzenlenen Uluslararası Antakya Film Festivali, belediyelerin ve T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü katkılarını alarak her yıl zenginleşen içeriğiyle yolculuğunu sürdürüyor. Medeniyetler şehri olarak bilinen Antakya, ruhuna uygun bir festivalle kış sezonun ilk günlerini renklendiriyor. Yaşam boyu onur ve emek ödülleriyle sinemaya saygı gösteriyor. Bu yıl Onur Ödülü Meral Orhonsay’a, Emek Ödülü ise Vadullah Taş’a verilecek.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi: 1 / 2
  • Fragman

11. Uluslararası Antakya Film Festivali yazısına devam et

Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası Filminin Türkçe Alt Yazılı ve Türkçe Dublajlı Yeni Fragmanları Yayınlandı

Yönetmenliğini Jeff Rowe’un üstlendiği animasyon film Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası (Teenage Mutant Ninja Turtles: Mutant Mayhem) filminin Türkçe alt yazılı ve Türkçe dublajlı yeni fragmanları yayınlandı. Yıllarca insanların dünyasından korunan Kaplumbağa kardeşler, kahramanca davranışlarla New Yorkluların kalbini kazanmak ve normal gençler olarak kabul edilmek için yola çıkarlar. Yeni arkadaşları April O’Neil, gizemli bir suç örgütünü alt etmelerine yardım eder, ancak çok geçmeden üzerlerine bir mutant ordusu salındığında başlarından büyük işlere kalkışırlar. Başrolleri Rose Byrne, Ayo Edebiri, Seth Rogen ve Nicolas Cantu seslendiriyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için 1 / 2 / 3
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

II. Sinematek Günleri: Sektör Buluşmaları Başlıyor

Sinema endüstrisi profesyonellerini bir araya getiren Sinematek Günleri: Sektör Buluşmaları’nın ikincisi 02 – 04 Haziran 2023 tarihleri arasında Sinematek/Sinema Evi’nde yapılıyor. Üç gün sürecek buluşmada paneller, söyleşiler ve atölyeler düzenlenecek. Etkinlik kapsamında sektörde aktif çalışan veya sektöre girmek isteyen sinemaseverlerle profesyoneller buluşacak. 02 Haziran 2023 Cuma günü başlayacak ve 04 Haziran 2023 Pazar günü sona erecek Sinematek Günleri’nde senaryonun fikir sürecinden fon bulmaya, yönetmenin oyuncu seçiminden yapımcılar için yeni dağıtım ve pazarlama stratejilerine kadar farklı başlıklar ele alınacak.

Wes Anderson’dan Asteroit Şehir Filminin Ana Afişi Paylaşıldı

Yönetmenliğini Wes Anderson’un üstlendiği Asteroit Şehir filminin ana afişi paylaşıldı. Jason Schwartzman, Scarlett Johansson, Tom Hanks, Jeffrey Wright, Tilda Swinton, Bryan Cranston, Edward Norton, Adrien Brody, Liev Schreiber, Hope Davis, Steve Carell, Matt Dillon, Willem Dafoe, Margot Robbie, Jake Ryan, Jeff Goldblum’un başrollerini paylaştığı film, 1955’li yıllarda bir Amerikan çöl kasabasında geçiyor. Kıdemsiz Yıldız Gözlemcileri ve Askeri Uzay Öğrencileri Kongresi’nin, tüm ülkeden öğrencileri ve ebeveynleri birlik ve akademik rekabet için bir araya getirmek amacıyla düzenlenen programı, dünyayı değiştiren olaylara denk gelir ve altüst olur.

Transformers: Canavarların Yükselişi

Birkaç gün önce yapay zekânın, yöneticisinin sözünü dinlemeyip kendi bildiğine (önceki emre itaat ettiğine) hareket ettiğine, yöneticisini öldürmeye çalıştığına dair bir haber vardı. Şaka gibi, ama ürkünç. Gerçekten ne olacağını bilemediğimiz, öngöremediğimiz bir döneme giriyoruz. Dünyayı robotlar mı yönetecek?

Robotların ilk örneklerini filmlerde gördük. Filmlerde gördüklerimizin yaşanacağını, hayatımızı belirleyeceğini düşünerek kendimizi hazırladık. Kimi zaman iyi şeyler de çıktı, kimi zaman yanlışlıklar serisi de belirleyici oldu. Yapılanların ne sonuç vereceğini bilemediğimizi kabûl etmemiz gerekiyor. GDO’lu (genetiği değiştirilmiş organizmalar) yiyecekler, açlığa çözüm bulacağı inancıyla geliştirildi, ama öyle olmadığı çok kısa bir zaman içerisinde görüldü. Ama yine GDO’lu ürünlerin yaşamamızı ne denli değiştirdiğini de kullanabildiklerimizden biliyoruz. Demek ki, robotlar da yaşamımızda şimdikinden çok daha etkin yer alacak. İnsan zaten zorunlulukları nedeniyle değil mutluluğu ve huzuru için barış içinde yaşamalı. Teknoloji geliştikçe birçok şey değişti, değişecek. İnsanlar daha az çalışacak; gezmeye, görmeye, eğitime, bilime daha çok zaman ayırabilecek. İşleri robotlar yapsın.

Önceden görme işine liderlik diyoruz

Sanatçılar hep önceden görüyor ve işaret ediyorlar… Georges Méliès, 1902’de “Ay’a Seyahat” filmini yaptığında, insanların Ay’a gidebilecekleri hayal bile edilmiyordu. Jules Verne de benzer romanlar yazmadı mı? Aradan geçen yıllar, onların öngörüleri doğrultusunda çalışan bilim insanları tarafından tahayyül edilenlerin gerçekleşmesini sağladı.

Sinemacıların, yine teknolojiyle doğru orantılı, hayalleri geliştikçe beyazperdeye yansıyanlar daha da güzelleşti, ilginçleşti… Bunların başında Transformers serisi geliyor. Bizim kuşağın karada ve suda giden araba sevdası, bugünün çocuklarında Transformers ile hayatı değiştiren arabalara dönüştü.

Görselliği yüksek Transformers’ların her geçen gün gelişmesi doğal, buna da bağlı olarak yeni temalar, yeni arabalar, yeni modeller ve yeni insanlar katılıyor aralarına.

Bu kez Güney Peru’daki 15. yüzyıl Inca kalesi Machu Picchu’da, 1887’de bıraktığımız Transformers’ların duygularını yakalamaya çalışıyoruz. Yıl, 1994 olmuştur, temel aktörler değişmese de birçok giren ve çıkan vardır filmin kadrosuna. Görüntüleri çekip bilgisayarlar yardımıyla stüdyoda filme dönüştürmek yerine, yerinde çekimler yapılınca daha bir ‘canlı ve dinamik’ olmuş perdeye yansıyanlar.

Sinemanın 37 sözcüğü var, biliyorsunuz: İyi – kötü, zengin – yoksul bunların en çok kullanılanı. Bu dramatik yapıda da iyi – kötü çatışması var; tek farkla iyiler de araba, kötüler de… Dünyayı ele geçirmek isteyen kötülere karşı mücadele eden iyilere bu kez iki siyahi genç de katılıyor: Noah Diaz (Anthony Ramos) ve Elena Wallace (Dominique Fishback). Sürükleyici ve dolu bir film. Hayalin ne kadar gerekli olduğunun kanıtı da aynı zamanda.

09 Haziran’dan başlayarak gösterimde…

(08 Haziran 2023)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Doktor Teşhisi Koydu: Suçlu: Korkuyorum

Spritüel inanışları olanlar, yaşamı belirleyenin anne baba değil, çocuk olduğunu ileri sürer. Ne kadar doğrudur, bilinmez. Beau is Afraid (Korkuyorum) bunun tam tersini söylüyor. Ancak biz inanışların, düşüncelerin ya da beklentilerin değil filmin üzerine düşünelim…

İnsanın yaşamını ailenin çocuğa verdiği eğitim belirler. Kim ne derse desin, bu kesin. Korkuyla büyütürseniz pısırık biri olur, değer vermişseniz özgüvenli bir kişilik geliştirir, örnekleri uzatmak mümkün. Bu, çevrenin, toplumun değer yargılarının önemsiz olduğunu değil, aileden gelenin üzerine konduğu için daha da güçlendirdiğini gösterir. Muhakkak ki böylesi genellemeler her zaman doğru çıkmaz… ancak yine de hemen her konuda bir genellemeyle yüz yüze kalırız.

Ari Aster’ın, Joaquin Phoenix’i başrolünde oynattığı “Korkuyorum” filmi, uzunluğunun ötesinde izleyiciye, yaşamını gözler önüne sermek amacıyla bir ayna tuttuğu için hem ürkütücü hem de kasap çengeli örneği soru işaretleriyle dolu. Beau Wassermann (Phoenix), anne bağımlılığından kurtulamamış, tedirgin, kimseyi üzmemeye, kimseye bulaşmamaya kararlı, yalnız, yapayalnız biridir. Babasının ölüm yıldönümünde, annesinin yanına gitmek üzereyken tanırız onu. İlk düğme yanlış iliklenirse tümü yanlış olur ya, Wassermann’ın da başına bir sürü iş gelir, hem de “bu kadarı da olmaz” diyebileceğimiz kadar.

Bir Kafkaesk öykü

Yabancılaşma, dışlanma, kimlik sorunlarını tedirgin edici anlatan Kafka tipi yapıtlara Kafkaesk dendiğini biliyoruz. Wassermann da yukarıda sayılan tüm özellikleri barındırıyor kendinde…

Peki, film korkutucu mu? Hayır. Öyleyse iğrenç… O da değil. Ya ne öyleyse? Yüzünüze tutulan bir ayna sadece.

Üç (bir dakika kısa sadece) saatlik filmi, hiç sıkılmadan izleyeceksiniz. Dört bölüme ayırabiliriz. Birincisi içine düştüğü bunalım, altından nasıl kalkacağını bilememesi… İkinci ve üçüncü bölümlerde o içine düştüğü bunalımın sarsıcı etkileri… Sonunda ise “ey izleyici, sen ne düşünüyorsun”. Karşılıklı bir etkileşimden söz edebiliriz. “Sineklerin Tanrısı”nı hem roman hem film olarak anımsarsınız muhakkak. Kurgu olduğu açıklandı, insanın özünü yansıtmadığı ve aslında insanın iyi olduğu belirlendi bilimsel açıdan. Tam da bu filmle çakıştığı nokta burası: İnsan nefret edilecek kadar kötü müdür? Yoksa başta aile olmak üzere, çevre, eğitim, siyaset ve ekonomi sistemi mi kötü hale getiriyor insanı? Beau, insanın en temel hak ve özgürlüklerinden biri olan cinselliği bile yaşayamamış bu nedenle. Kaygılarımız, korkularımız, şüphelerimiz, sancılarımız ve beklentilerimiz hep ailenin oluşturduğu iskelet üzerine yükseliyor; tabii ki, diğer etkenler de tamamlıyor.

09 Haziran’dan başlayarak gösterimde…

(07 Haziran 2023)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Mania Akbari, Sinematek / Sinema Evi’nde

Mania Akbari, 04 Haziran Pazar günü Bedenin Ötesi başlıklı bir konuşma yapmak üzere Sinematek / Sinema Evi’nde olacak. Sinematek / Sinema Evi’nin İran’daki özgürlük mücadelesi ile dayanışma göstermek amacıyla hazırladığı İranlı Kadınlar Konuşuyor: Tarih, Sanat, Direniş programı devam ediyor. Program kapsamında gösterilen Ne Cüretle Bunu İstersin (How Dare You Have Such A Rubbish Wish) filminin yönetmeni Mania Akbari, 03 Haziran Cumartesi günü filminin gösteriminin ardından soru cevap için seyircilerle buluşacak.

Mania Akbari, Sinematek / Sinema Evi’nde yazısına devam et

Bellek Avcıları

76. Cannes Film Festivali’nde özel gösterimi yapılan ‘Hypnotic: Zihin Avı / Hypnotic’ sıcağı sıcağına bizde de gösterime girdi. Film, parkta oynarken gözlerinin önünde kayıplara karışmış 11 – 12 yaşlarındaki kızının izini süren kederli polis Danny Rourke’un (formunda bir Ben Affleck) terapi seansı ile açılıyor. Öfkesini ve küçük Minnie’yi bulma umudunu hiç kaybetmemiş olan görmüş geçirmiş kanun adamı kendini ayakta tutmak için görevine döndüğünde bir banka soygunu haberi alıyor. Bir hafta içinde ‘Bank Austin’in 2 ayrı şubesine saldırılar düzenlenmiş, soyguncular nakde dokunmadan sadece bir kiralık kasayı alarak kayıplara karışmıştır. Bankaya hırsızlardan önce ulaşmayı başaran Rourke ihbarda belirtilen kasada kızının fotoğrafını bulur. Fotoğrafın üzerinde ‘Lev Dellrayne’ı Bul’ notu vardır.

Daha sonra Dellrayne’in (William Fichtner) dünyanın en büyük zihin avcısı olduğunu öğreniriz. Adından da çıkarılacağı gibi zihin avcıları (ya da filme özgün adını veren hipnotikler) başkalarının zihnini yönlendirebilen, alternatif bir gerçeklik yaratmak suretiyle insanlara istediklerini yaptırma yetisine sahip kişilerdir. Öfkeli polisimiz çok gizli bir hapishaneden firar etmiş Dellrayne’in derin büronun emriyle kızının kaçırılmasını organize ettiğine ikna olmuştur artık. Kendi de bir hipnotik olan yerel tarot okuyucusu Diana Cruz (Alice Braga) aynı alemin hacker ve gizli ajanları ile iş birliği halinde büyük sırrın peşine düşer. Lakin hiçbir şey göründüğü gibi değildir.

‘Zihin Avı’nın yönetmen koltuğunda Robert Rodriguez oturuyor. Meksika asıllı aileden gelen Texas’da yetişmiş sinemacı ilham aldığı B tipi yapımlar ve özellikle John Carpenter filmlerinin etkisiyle 24 yaşındayken gerilla usulü çektiği çok düşük bütçeli ‘Gitarım ve Silahım / El Mariachi” (1992) ile sinema evrenine sağlam bir giriş yapmıştı. Sonradan imkânları daha fazla ve başrolde Almodovar’ın gözdesi Antonio Banderas’ın star katına yükseldiği serinin devam öyküleri ile [Desperado’ (1995), ‘Bir Zamanlar Meksika’da / Once Upon A Time In Mexico’ (2003)] ününü perçinleştirdi. ‘B movie’ aleminin büyük hayranı Quentin Tarantino’nun senaryo yazımına dahil olduğu ve oyuncu olarak yer aldığı çılgın vampir fantezisi ‘Günbatımından Şafağa / From Dask Till Down’ (1996); yine Tarantino’nun ‘Ölüm Geçirmez / Death Proof’u ile birlikte 2 Film Birden ‘Grindhouse’ konseptine dahil olan ve 60’lar 70’ler istismar sinemasına coşkulu bir saygı duruşunda bulunan 2007 yapımı ‘Dehşet Gezegeni / Planet Terror’ ile ses getirdi.

Bugün 55 yaşında olan Rodriguez’in en özgün yapıtları stüdyo sisteminin tutsaklığına girmediği bağımsız filmleridir. ‘Zihin Avı’ aile içinde tam bağımsız kotarılmış. Hikâye Rodriguez’in. Senaryoda ortak imzası var. Görüntü yönetmenliğinde Pablo Berron ile ortak yine onun imzasını görüyoruz. Kurguyu oğlu Rocket ile birlikte üstlenmiş. Filmin etkileyici (hadi hipnotik diyelim) müziğini diğer oğlu Rebel bestelemiş. Rodriguez’in öyküsü sürprizleri ve ters köşeleriye soluk soluğa izleniyor. Deneyimli sinemacının en akıllı hamlesi ise, ilerleyen yaşına karşın heybetli fiziği ve star personası ile hâlâ çekici olan Affleck’i Danny Rourke rolünde oynamaya ikna etmesi olmuş. Marvel patentli pahalı prodüksiyonların piyasayı domine ettiği günümüzde bu mütevazı bağımsız yapım ne kadar izleyici toplar bilemem, ama ilerde kültleşeceği kesin.

(07 Haziran 2023)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

26. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali Bu Akşam Başlıyor

26. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali, bu akşam Opera Sahnesi’nde düzenlenecek açılış töreniyle başlıyor. Festival, Meksika’dan Litvanya’ya, İsveç’ten Şili’ye, Güney Kore’den İran’a, İspanya’dan Arjantin’e dünyanın dört bir yanından kadın yönetmenlerin filmlerini sinemasever izleyicilerle buluşturacak. Filmlerin sonrasında gerçekleşecek söyleşiler ve düzenlenecek panellerde kadınlar birbirilerine ilham ve güç vermeye devam edecek. Açılış töreninde, festivalde Onur Ödülü’ne layık görülen Tilbe Saran’a, Bilge Olgaç Başarı Ödülü’nün sahipleri Asiye Dinçsoy, Belmin Söylemez ve Selda Taşkın ile bu yılın Genç Cadı’sı Öyküsu Özyürek’e ödülleri takdim edilecek.

26. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali Bu Akşam Başlıyor yazısına devam et

Tamer Levent ve Şermin Hürmeriç’e Frankfurt’ta Onur Ödülü

Hessen Eyaleti Kültür ve Uyum Bakanlığı ve Frankfurt Büyükşehir Belediyesi desteği ile Kültürlerarası İletişim Derneği tarafından düzenlenen 23. Uluslararası Frankfurt Türk Filmleri Festivali’nin Yaşam Boyu Onur ve Vefa Ödülleri sahipleri belli oldu. 02 Haziran’da verilecek olan Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nün bu yılki sahipleri; Eşkıya filmindeki Keje rolüyle tanınan sinema ve tiyatro oyuncusu Şermin Hürmeriç, 3. Malatya Film Festivali ve 24. Ankara Film Festivali’nde Tepenin Ardı adlı filmde oynadığı rol ile yılın en iyi erkek oyuncusu seçilen, yönetmen ve oyuncu Tamer Levent ile Türk kökenli Alman sinema oyuncusu Tayfun Bademsoy olacak.

Tamer Levent ve Şermin Hürmeriç’e Frankfurt’ta Onur Ödülü yazısına devam et