“Uçan Melekler”i hatırladınız mı? Memleketin ilk dans filmi olarak bundan birkaç ay önce büyük umutlarla vizyona girmiş velhasıl sessiz sedasız ortadan kaybolmuştu. Niyet güzeldi belki ama akıbet ne yazık ki kimseyi memnun etmedi. Sözünü ettiğim akıbet, niceliksel bir sonuç değil, niteliksel bir olmamışlığın sonucu… Peki neden şimdi bunu kurcalıyorum? Filmden geriye hafızalarda kalan bir tek şey için, filmin takdire şayan müzikleri!
Bir sinema filmi elbette bir bütündür. Yönetimi, oyuncukları, kurgusu, müzikleri ve diğer tüm unsurlarıyla birlikte… Ancak “Uçan Melekler” bir dans filmi olduğu için müziğin bu denli ön plânda olması gayet normal. Filmin önüne geçmesi değil tabiî ki…
Nihayetinde “Uçan Melekler” hevesimizi ve heyecanımızı kursağımızda bırakan Türk filmlerinin ne ilki, ne de sonuncusu olacak. Yönetmen Fırat Gürsoy’a bundan sonraki çalışmaları için iyi dileklerimizi gönderip, yazımıza mevzu bahis olan iki müzisyen, Orkun Tunç ve Taner Yurdunkulu ikilisine dönelim.
Orkun Tunç ve Taner Yurdunkulu nasıl bir ikilidir, neler yapar?
Orkun Tunç: Uzunca bir süredir birlikte müzik yapan iki insan. Soundtrack ve birçok farklı sanatçı ile yaptığımız prodüksiyonları Armageddon Turk ismiyle sürdürüyoruz. Ayrıca Avrupa’dan ve Amerika’dan ve ülkemizden birçok sanatçıya dans remixleri de yapıyoruz.
Taner Yurdunkulu: 3. Dünya savaşı çıkmadan yapabildiği kadarını yapar.
“Uçan Melekler” filminin müziklerini yapma teklifi size nasıl geldi?
Orkun: Filmin oyuncularından Okan Aydoğan bize filmden bahseden ilk kişi oldu. Sonrasında yönetmen Fırat Gürsoy ve prodüktör Hacı Yılmaz ile tanışıp filmin müziklerine başladık. Sanıyorum ki Sultana, Aziza A. gibi Türkiye’nin önemli hiphop sanatçılarıyla çalışmış olmamız da kararlarında etkili oldu. Daha önceden de “Adab-ı Muaşeret” filminin tema müziği olan “Ben de İstiom”u yapmıştık.
Filmle ilgili yapılan olumsuz eleştiriler ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Bu aynı zamanda sizin de ilk sinema filmi deneyiminizdi… Hayal kırıklığı yaşadınız mı yoksa iyi bir deneyim olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Taner: Sinema maalesef müzik camiasından daha acımasız, yani bilmem kaç milyon dolar harcayıp günlerce çalışıp vasat bir film yapma ayrıcalığınız yok. Daha kötüsü en basit izleyicinin bile yapabileceği sert eleştirilere göz yumabilme tahammülünü gerektiriyor. Çünkü izleyici her durumda istediği eleştiriyi yapabilme hakkına sahip diye düşünüyorum. Hayal kırıklığı yaşamadık. Sonuçta Türkiye’nin ilk dans filminin müziklerini yapabilme şansını yakaladık ve çıkan sonuçtan memnunum.
Orkun: Ben de yaptığımız işten oldukça memnun kaldığımızı söyleyebilirim. Her şeyden önce Türkiye’deki ilk dans filmi oldu ve biz de bunun bir parçası olmaktan mutluyuz. Rapizm Çağla, Kemali, Big-O, MC Spark gibi gerçekten yetenekli MC’lerle çalıştık. Kısa zamanda çok iyi iş çıkardığımızı düşünüyorum. Hatta değinmeden geçemeyeceğim; daha 11 yaşında bir MC olan “Altan” bize beatbox’larıyla renk kattı. Bizim için güzel bir tecrübe oldu. Filmin eleştirilerini fazla okumadım. Ama DVD’si piyasaya sürüldüğünde ve TV’lerde gösterildiğinde daha fazla ilgi çekeceğini düşünüyorum.
“Uçan Melekler”, eleştirmen ve seyirciler tarafından düşük not aldı fakat müzikleri eleştirilerden muaf tutuldu ve övüldü. Bu çelişkiyi nasıl açıklarısınız?
Taner: Eleştiriden muaf olmak sevindirici.
Orkun: Music is our business.
Sinema filmine müzik yapmak ile albüm ya da single yapmak arasında ne gibi farklar var?
Orkun: Tabi ki görüntü üzerine müzik düşünmek apayrı bir bakış açısını gerektiriyor. Bu filmde bazı sahnelerdeki hareketler üzerine bile ritm oturtmaları yaptık. Filmin prodüksiyonu ile eş zamanlı gidiyorduk. Normal albüm yaptığınızda tabi ki hit single yapmanız isteniyor. Radyolarda çalınabilecek türde hit şarkılar… Film müziğini yaparken yine bu kıstasları referans aldık. Yönetmenimizin de isteklerini yerine getirdik tabiki. Kollektif bir çalışma oldu diyebilirim. Soundtrack yapmak gerçekten çoook zevkli bir iş bizim için.. Çünkü film delisiyiz ikimizde ve bazen filmleri izlemiyoruz sadece dinliyoruz.
Taner: Normalde bir dans filminde sahne ve dans müzikleri olarak iki kısım vardır. Sahnelerde genelde tematik ambient parçalar kullanılırken, dans sahnelerinde hit potansiyeli taşıyan enerjik ritmik parçalar yapmanız gerekiyor. Normalde bir filmde her dans parçası farklı bir sanatçıdan alınarak kullanılır. “Uçan Melekler”de tüm dans parçalarını ve tematik parçaları biz yaptık bu noktada sürekli etkileyici parçalar yapmaya çalıştık, bu açıdan yorucu oldu diyebilirim.
Türkiye’de soundtrack’li film sayısı günden güne artıyor. Tek bir müzisyenden öte, filminin müziklerini rock gruplarına da emanet eden yönetmenler de var. Bu çalışmaları takip ediyor musunuz? Mesela en son Vay Arkadaş: Manik, Tik, Dildo filminde müziklerde Multitap imzasını görmüştük…
Orkun: Birçok şeyi takip ediyoruz. Gruplar ve kişi olarak yapılan soundtrack çalışmalarını. Bugüne kadar en özgün bulduğum soundtrack çalışması Mazhar Alanson’un “Her Şey Çok Güzel Olacak” için yaptığı çalışma idi. Eskilerden, Yalçın Tura’nın işleri ilginç geliyor. Müzik gruplarının da soundtrack yapıyor olması çok sevindirici. Bunların albüme dönüşmesi de öyle. Öte yandan grup müziğinin hep yükseliş hem de satış anlamında en zavallı olduğu bu dönemde, soundtrack’lerde rock gruplarının yer alması çok harika. Yepyeni bir mecra… Reklâm camiasi şu anda 3 – 5 kişinin tekelinde. Diziler tamamen post – modern türkü formatını aşamadı, bari film soundtrack’leri bizim olsun. Örneklerin çoğalmasını diliyorum.
Türkiye’den filmlerini beğendiğiniz ve çalışmak istediğiniz özel bir yönetmen var mı?
Taner: Kendimizi ifade edebileceğimiz bir konsept olduktan sonra hangi yönetmen olduğu önemli değil, herkesle çalışmaya açığız.
Orkun: Biz her tarz yönetmenle çalışabiliriz. Sadece yaptığımız işlerle örtüşebilen içerikler olsun yeterli. Daha çok ambient ve electronic soundlarda film soundtrack’leri talep edilse çok memnun oluruz. Beğendiğim bazı yönetmenler var, Yavuz Turgul, Ömer Faruk Sorak, Cem Yılmaz, ilginç bir deneme olan “Ada: Zombilerin Düğünü” filminin yönetmenleri Talip Ertürk ve Murat Emir Eren… Eskilerden Metin Erksan ve Mehmet Muhtar (Türkiye’nin bilinen ilk korku filmlerinden “Drakula İstanbul’da”yı çeken yönetmen.)
Bugüne kadar izlediğiniz en iyi müzikal film hangisiydi?
Orkun: 80’lerin Breakin’ serisi.
Taner: Beat Street.
Son olarak sevdiğiniz soundtrack albümlerini öğrenebilir miyiz?
Taner: Harold Faltermeyer’in Axel F, Top Gun, Tango & Cash… Paul Hertzog – Blood Sports, Kick Boxer, Maurice Jarre – The Message…
Orkun: Tangerine Dream’in 80’ler ve 90’larda yaptığı tüm film müzikleri, özellikle “Risky Business”, “Miracle Mile”, “Near Dark”, “The Sorcerer” filmleri. John Carpenter’ın “Halloween” ve “Assault On Precinct 13” ve “Christine” için yaptığı müzikler. Giorgio Moroder’in “Midnight Express”i, Harold Faltermeyer’in “The Running Man”i, “Thief Of Heart” filmleri için yaptıkları ve liste çoook uzun…. Clint Mansell’in “Solaris”i.. David Julyan’ın “The Prestige”inin yanı sıra yenilerden Daft Punk’ın “Tron”u, Edward Shearmur’un “Mother & Child”ını çok sevdim.
(11 Ocak 2011)
Gizem Ertürk